12. Bölüm

19.7K 988 47
                                    

"İstemiyorum."

"Şuna bak Ada. Küçük çocuğa döndü. Kollarını göğsünde bağladı, dudak büzüp yanaklarını şişirdi, 'arabadan çıkmayacağım' deyip duruyor. Utan Göksel, utan kendinden! Çocuğun var senin, şu yaptığına bak."

"Bana ne ya! Arabadan inersem eve gitmek zorunda kalırım, eve gidersem annem öldürür beni. İnmeyeceğum işte arabadan." dedim omuz silkerek.

Ada iç çekti. "Tamam, sen başka bir hastanede tekrar test yaptırana ve onun sonucu çıkana kadar, sonuçların çıktığından da, sonuçların ne olduğundan da annemgile bahsetmeyeceğiz. İn artık şu araçtan!"

"Söz mü?"

"Söz."

"Vallaha mı?"

"He valla!"

"Yemin et!"

"Yemin ederim."

"Sen de yemin et Buse!"

"Mecbur muyum?"

"İnmiyorum o zaman."

"Buse!" dedi Ada uyarıcı bir tonda.

"Tamam, ben de söz veriyorum. Söylemeyeceğim bir şey."

İkisine de kısa bir süre baktıktan sonra indim arabadan. Birlikte apartmana girdik. Eve giderken iç sesim bana gaz veriyordu. 'Sen Göksel Işık'sın. Seni bir anne dayağı mı durduracak? Sen Evrim Hayat'ın gazabından kurtuldun defalarca kızım. Zehra Işık'ın gazabından mı korkuyorsun?' İç ses kızlar bir şey söylemeyecekler işte, niye bunları söyleyip geriyorsun ki sen beni? 'Eve girin söyleyeceğim.'

Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Ada ve benden önce Buse koşar adım içeriye girdi. "Zehra Teyze! Test sonuçları çıktı! Gökçe Göksel'in kozoymoş." diye bağırarak eve girdiğinde Ada ve ben onu susturmak için üstüne atladık. Son cümlede sesi boğuk ve anlaşılmaz çıkmıştı bu yüzden.

Sonuç; Üçümüz yerdeyiz. Buse Ada ve benim altımda. Yüz üstü uzanıyoruz yerde.

'Şimdi söylüyorum canım. Ben Buse'ye hiç güvenmiyorum, bu söyler kesin.' Bunu niye şimdi söylüyorsun? 'Maksat şerefsizlik olsun.' Seni hiç sevmiyorum.

Buse altımızdan çıkıp koşarak salona gitti. Ben peşinden koşarken Ada kapıyı kapatmak için geri döndü. Salona girdiğimde konuşmak için ağzını açan Buse'nin sırtına atlayıp elimle ağzını kapattım. Buse koltuğa tutunup dengesini korudu. "Seni öldürürüm sarı çiyan!" diye tısladım.

"Kızım n'oluyor? Ada?" dedi annem önce bize, sonra arkamızdaki Ada'ya bakarak.

Salona göz gezdirdiğimde annem, Nesrin Teyze, Banu Teyze, Safiye Teyze, Ceylin, Derya ve Evrim Hanım'ı gördüm. Derya ve Evrim Hanım mı? Diğerleri neyse de, onların ne işi var burada be?

'Geri zekalı, şu an patronunun önünde, arkadaşının sırtında duruyorsun!' İç sesimin uyarısıyla indim Buse'nin sırtından.

Elimi Buse'nin ağzından çekmeden önce kulağına güzel tehdit ve işkence yöntemleri fısıldamayı ihmal etmedim. Buse rengi beyaza dönerken bana inanamaz gözlerle baktı. "Dürüst ol, İşkence Odası'nın senaristi sen miydin?"

Safiye Teyze Buse'yi yanına çağırdı. "Kız! Kenafir gözlü! Ne dedin yeğenime? Rengi bembeyaz oldu! Gel sarı papatyam buraya." Buse sessizce Safiye Teyze'nin yanına oturdu.

Banu Teyze kuşkuyla bize baktı. "Ne saklıyorsunuz siz? Buse test falan diyordu, susturdunuz onu."

"Hiçbir şey." dedik Ada ile aynı anda.

Beklenmeyen Misafir (Tamamlandı)Where stories live. Discover now