3. Bölüm

26.9K 1.1K 69
                                    

Karnımın üstünde hissettiğim ağırlıkla uyandım uykumdan. Sağ gözümü açıp baktığımda Buse'yi gördüm. Küçük şeyi karnıma bırakmıştı. "Kahvaltı hazır." dedi ve çıktı odadan. Saate baktım. 8'e geliyordu.

Karnıma vuran küçük ellerle, küçük canavara çevirdim gözlerimi tekrar. "Niye vuruyorsun?"

Neşeli bir kahkaha attı ve bir elini ağzına götürdü. Ben sessizce onu izlerken o da aynı şekilde beni izliyordu. Tekrar gülüp ellerini -yine- vurdu karnıma. "Salyalı ellerini dokundurma bana!"

Ne dediğimizi anlamadığına %100 emin olduğum küçük şey ellerini çırparak bir kahkaha daha attı.

Onu üstümden indirip yatağa bıraktıktan sonra kalkıp üstümü giyindim. Ben giyinirken sessizce beni izlemişti. Odamla bitişik banyoya girip yüzümü yıkadıktan sonra odama döndüm. Küçük şeyi kucağıma alıp odadan çıktım. Onu nereden geldiğini bilmediğim bebek sandalyesine oturttup bir sandalye çekip bende oturdum.

"Bu nereden geldi?" diye sordum bebek sandalyesini göstererek. İnce belli bardaklara çay koyan Ada bana baktı kısa bir süre.

"Ben aldım. Gelirken de yanımda getirdim."

"Sadece birkaç gün yanımda kalacak bu küçük şey için neden bu kadar şey alıyoruz?"

"Birincisi, onun bir adı var. İkincisi, birkaç gün de olsa onu rahat ettirmeliyiz. Üçüncüsü, içimden bir ses birkaç günden daha fazla yanında kalacak diyor." dedi ve püre benzeri şeyi Buse'ye uzattı.

Buse hem ufaklığı, hem de kendisini beslerken sessizce kahvaltı yapıyorduk. Kahvaltıyı bitirdikten sonra Buse, her yeri meyve püresi olmuş küçük şeyi temizlerken Ada ve ben masayı toplamaya başladık. O sırada kapı çaldı. Gidip kapıyı açtığımda karşımda Mert Abi'yi gördüm. Neriman Teyze'nin oğlu, Feyza'nın eşi, bana da abi gibi davranan Mert Abi. Ellerinde sütle dolu dört biberon vardı. Onları bana uzattı.

"Feyza gönderdi bunları. Zor durumda kalırsanız kullanın diye. Akşam ufaklığı doyurmaya kendisi gelecekmiş annemle. Çocuk sende olduğu süre boyunca yardımcı da olacaklarmış. Sütleri dolaba koymanızı ama çocuğa içirmeden önce ısıtmanızı söyledi."

"Teşekkürler Mert Abi."

"Ben gideyim şimdi, işe geç kalmayayım. Kızlara selam söyle."

"Duyduk!" diye seslendi içeriden Buse. Mert Abi gülümsedikten sonra merdivenleri indi. Elimde biberonlarla içeri girdim ve onları tezgaha bıraktım. Buse küçük şeyin üstünü değiştirmişti.

Odama gidip, işe gitmek için hazırlandıktan sonra salona döndüm. Buse "Gökçe'yi ne yapacağız?" diye sordu.

"Neriman Teyze'ye bırakacağım. İşe götüremem." dedim. İkisi de kafa salladı.

Evden çıktıktan sonra bir alt katımda oturan Neriman Teyze'nin kapısını açtım. Kapıyı Feyza açmıştı. "N'aber Feyza?"

"İyi. Tahmin edeyim; işe gideceksin, bu yüzden Gökçe'yi bize bırakmak istiyorsun?"

"Evet... Sorun olur mu?"

"Hayır canım, ne sorunu? Bakarız tabii."

"Teşekkürler." dedikten sonra küçük şeyi onun kucağına bıraktım. Ada, onun için hazırladığı çantayı da verdi. Merdivenleri inmek için döndük. Ada ve Buse birkaç basamağı çoktan inmişti. Basamağa adımımı attığım anda küçük canavar ağlamaya başladı. Ona döndüm. Birden ağlamayı kesti ama mavi gözleri her an tekrar ağlayacakmış gibi doluydu. Tekrar basamağa adımımı attığımda tekrar ağlamaya başladı. Tekrar geri çekildim. Yine sustu. O sırada Neriman Teyze geldi.

Beklenmeyen Misafir (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora