54. Bölüm

7.2K 526 30
                                    

Bu bölüm aklınız bi' 33. bölüme gitsin.

İyi Okumalar :)
...

Özgür'ün Ağzından

Dikkat dikkat! Safiye Hanım'ın tüm sınavlarını başarıyla geçip, son sınava gelmiş bulunmaktayım. Son sınav. Bölüm sonu canavarı. Buse'yle alışverişe çıkmak...

Bunu da başarıyla tamamlarsam bekarlığa elvada diyorum. En fazla ne kadar zor olabilir ki?

Alışveriş merkezine girdiğimizde Buse doğruca bir mağazaya doğru yürüdü. Ben de peşinden gittim ama içeriye girdiği anda görünmez olmuştu sanki. Nereye gitti hemen?

Ben etrafıma bakınırken birden elinde iki gömlekle karşıma çıktı. "Sence hangisi daha iyi?"

"İkisi de aynı değil mi?"

"Hayır! Renkleri farklı."

"İkisi de mavi ama."

"Biri Kraliyet Mavisi, diğeri Gökyüzü Mavisi. Ne demek aynı?"

"Ton farkı var sadece, aynı işte."

"Özgür!"

"Tamam, soldaki."

"Neden sol?"

"Kalbe daha yakın." Bana birkaç saniye tuhafça bakıp kafa salladı ve yeniden ortadan kayboldu.

İçimden bir ses alışveriş sandığımdan yorucu olacak diyor. 'Evet, alışveriş sandığından daha yorucu olacak.' Ha-ha, çok komiksin sen.(!)

Yarım saatin sonunda Buse yanıma geri döndü. "Ben beğenmedim buradakileri, hadi diğer mağazalara da bakalım."

Kafa sallayıp peşine takıldım. Diğer mağazaya girdiğimizde doğruca gömleklerin olduğu tarafa yöneldi. "Kırmızı mı alsam ya da?" dedi kendi kendine konuşur gibi. İki tane alıp bana döndü.

"Hangisini almalıyım?"

Gömleklere dikkatle baktım. İkisi de tıpatıp aynı. Benim dikkatle baktığımı görünce kıkırdadı. "Bakma öyle, seninle uğraşıyorum sadece. İkisi aynı bu sefer. Ton farkı falan yok yani." dedi ve gülerek kabinlere doğru gitti.

Sen bu kadar güzel güleceksen istediğin kadar benimle uğraşabilirsin. 'Daldın gittin yine, kendine gel! Kız gelecek, yine şapşal şapşal bakacaksın suratına. Sonra da ben seni ittire kaktıra kendine getirmeye çalışacağım. Benim görevim seni toparlamak mı?' Toparlama kardeşim, ben mi dedim toparla diye? 'Nankör!'

Buse'yi karşımda gördüğümde iç sesimin ağzına bant yapıştırıp kenara itekledim ve Buse'ye odaklandım. "Başka bir mağazaya bakalım." dedi ve beni beklemeden yürümeye başladı.

Başka bir mağazaya girdik, sekiz gömlek denedikten sonra o mağazadan da çıktık. Sonra başka bir mağazaya girdik, orada da beş gömlek denedi ve oradan da çıktı. İlla gömlek almak zorunda mıyız? 'Bunu neden sesli sormuyorsun?' Şu an tam olarak bir alışveriş canavarı, tehlikeli bir hamle olur.

'Sadece gömlek seçiminde böyleyse, gelinlik seçiminde ağlatır seni bu.' Onunla da ablam uğraşsın, bana ne. 'Hiih! Kardeşe bak, sattı ablasını.' O da beni satıyor sürekli. Zaten ablam bir süre sonra bıkar, uğraşmaz. Ada Abla'm ilgilenir gelinlik alımıyla. 'Yazık kadına, yazık. Acıyın biraz! Sizin yüzünüzden gencecik yaşında ak düşecek saçlarına. Hayır, madem bakıcılık yaptıracaksınız o zaman maaş verin.' Çok konuşma!

Buse yanıma gelip tam konuşacağı esnada konuştum. "Dur tahmin edeyim! Yine beğenmedin! Bu yüzden başka bir mağazaya bakacağız?" Kafa sallayıp yürümeye başladığında omuzlarımı düşürüp peşinden yürümeye başladım.

Beklenmeyen Misafir (Tamamlandı)Where stories live. Discover now