8. Bölüm

21.6K 1.1K 122
                                    

3. Kişi Ağzından

20 Yıl Önce (Göksel 6 yaşında)

"Baba." dedi küçük kız kapıyı çalıp çalışma odasına girdikten sonra çekingen bir şekilde.

"Ne var Göksel? Çalışıyorum görmüyor musun?"

"Ben acıktım."

"Hep acıkıyorsun sen zaten. Anca ye, iç, yat. Bütün çocuklar böyle." dedi Mete ve söylene söylene kalktı sandalyesinden.

"Biraz aklım olsaydı da annemi dinlemeseydim. Anana verseydim keşke seni." diye söylenmeye devam etti, Göksel iki yaşındayken boşandığı ve bir daha görmediği eski eşine Göksel'in velayetini vermediği için birkez daha pişmanlığını dile getirerek.

Babası odadan çıkınca küçük kız peşinden çıktı. Babası mutfağa girdiğine mutfak kapısında durup ürkekçe babasına baktı.

Mete dolaptan peynir ve zeytin çıkarıp masaya bıraktı. Tezgahın köşesindeki poşetten birkaç dilim ekmek alıp onları da masaya koydu. "Al, ye." dedi.

Küçük kız kaşlarını çattı. "Bunları mı?"

"Bir de sana yemek mi beğendireceğim ben?!" diye kükredi Mete. "Hiçbir işe yaradığın yok! Anca başıma iş açıyorsun! İşe yaramaz geldin şu dünyaya, işe yaramaz gideceksin! İleride de benim elime bakarsın kesin sen! 'Baba şunu alır mısın, baba para verir misin' diye dolanırsın peşimde. Hiçbir işini ben olmadan halledemezsin sen!"

"Hayır!" diye bağırdı küçük kız ani gelen bir cesaretle.

"Sen bana sesini mi yükselttin?! Yalan mı söylüyorum sanki. Kendi ayakların üzerinde dur biraz!" diye kükredi ve Göksel'in üstüne yürüdü Mete. Küçük kız korkuyla birkaç adım geriledi. "Def ol git o zaman evimden! Def ol!" diye bağırdı Mete. Küçük kız ağlayarak evden çıktı.

Hep böyle olurdu. Mete onu evden kovardı, o da Nesrin Teyze'sine gider, arkadaşı Ada'yla oynar ve akşam eve dönerdi.

Küçük kız göz yaşlarından önünü göremezken ezbere bildiği yolu koşuyordu. Ama koşarken ayağı takıldı ve dizlerinin üstüne düştü. Kanayan dizleriyle daha çok ağladı ve kalkamadı ayağa.

"Aaa, ne oldu sana? Annen-baban nerede?" diyerek Göksel'in yanına geldi otuzlu yaşlarında bir kadın.

"Adın ne senin?"

"Göksel." Küçük kız hiç tanımadığı kadına söylemişti adını. Ona 'tanımadıklarınla konuşma' diyen olmamıştı ki. Hatta Mete'nin 'belki seni kaçırırlar da kurtulurum bu çileden' demişliği bile vardı.

Zaten Mete'ye kalsa çoktan Göksel'i başından savmıştı. Annesi engelliyordu onu. Göksel'i babaannesi çok severdi ve sürekli ziyarete gelirdi. Babaannesiyle geçirdiği zamanlar küçük kızın en mutlu anlarıydı.

"Ailen nerede Göksel?" diye sordu, Göksel'in hala adını bilmediği kadın. Göksel bu soruya cevap vermedi.

Otuzlarındaki kadın, küçük kızın konuşmayacağını anlayınca "Ben Zehra." dedi ve devam etti.

"Nereye gidiyorsun sen?"

"Arkadaşıma."

"Arkadaşının adı ne?"

"Ada."

"Nesrin'in kızı Ada mı?"

Göksel sadece kafa salladı. "Nesrin şu an evde değil ama komşusuyum ben onun. O gelene kadar benim evimde kalmak ister misin?" Başka bir çocuğun, ailesinin tembihleri yüzünden kabul etmeyeceği öneriyi, Göksel kendisini tembihleyen olmadığı için kabul etmişti.

Zehra küçük kızın kollarının altından tutup onu ayağa kaldırdı ve üzüntüyle küçük kızın kanayan dizlerine baktı. Az önce yere bıraktığı bez torbayı tekrar eline alıp, boştaki elini Göksel'e uzattı. "Gel bakalım." Göksel ürkekçe Zehra'nın elini tuttu ve onun peşine takıldı.

Zehra'nın evine geldiklerinde Zehra önce Göksel'in dizlerindeki yaraları temizledi. Sonra ona bir tabak kurabiye ve bir bardak ılık süt ikram etti. Bu anlar Göksel için, babaannesiyle geçirdiği mutlu anların yanına eklenmişti bile.

Günümüz

O günden sonra Göksel ve Zehra birkaç defa daha karşılaşmışlardı Nesrin'in evinde. Bir gün Mete Nesrin'in evine Göksel'i bıraktığında, Zehra Mete'nin Göksel'e olan tavrını görmüştü ve sırf küçük kız için Mete'yle evlenmişti. Mete bu evlilikten sonra düzelmişti biraz ancak söylediği şeyler Göksel'in aklından hiç çıkmamıştı.

"Anca ye, iç, yat. Bütün çocuklar böyle. Hiçbir işe yaradığın yok. Hiçbir işini ben olmadan halledemezsin sen. Kendi ayakların üzerinde dur biraz!"

Göksel'in Ağzından

Ağlama sesiyle açtım gözlerimi.

Nesrin Teyze Ada'nın evine, Safiye Teyze Buse'nin evine gitmişti. Buse'nin evinde fazladan bir oda daha olduğundan Banu Teyze de onlarla gitmişti.

Küçük şeyi annemin susturacağını bildiğim için gözlerimi tekrar kapattım. Birkaç saniye sonra kapı açıldı ve içeriye annem girdi ağlayan küçük şeyle. "Göksel!"

"Efendim anne..?" diye mırıldandım uykulu sesimle.

"Sen bu çocuğa süt veriyordun değil mi?"

"Evet."

"Ne sütü?"

"Feyza sağ olsun..." diye mırıldandığımda anladı annem neyi kastettiğimi.

"Dolapta süt var mı peki?"

"Var, biberonda."

"Tamam, kuzum. Sen uyumaya devam et." dedi ve çıktı odamdan. Küçük şeyin ağlamaları birkaç dakika sonra kesildi.

O susunca da, tekrar, derin bir uykuya daldım.

●○●

Sabah karnımın üstüne bırakılan küçük şeyle uyandım. Yine!

"Bence bu bizim sabah ritüelimiz olsun. Bu yüzden Gökçe bizimle kalmalı. Değil mi Göksel?" dedi Buse. Ada güldü.

"Çok istiyorsan sen al yanına."

"Ama o senin kızın."

"O benim kızım falan değil. Şunu söyleyip durma!"

"Kimliğinde, anne adında senin adın yazıyor."

"Ne kimliği?"

"Hani böyle, küçük, dikdörtgen, kredi kartına benziyor, üstünde kişisel bilgilerimiz yazıyor ya, o. Kaç yaşına geldin kimliğin ne olduğunu bilmiyor musun?"

"Dalga mı geçiyorsun?"

"Tabii ki dalga geçiyorum. Kalk yüzünü falan yıka. Beynin çalışmıyor şu an senin. Seninle uğraşmaktan zevk alamıyorum o yüzden."

"Başka derdin olmasın."

"Amin canım, amin." diyen Buse'ye göz devirip doğruldum. Küçük şey gülerek bana bakıyordu.

"Niye sürekli gülüyorsun sen?"

"Sadece seninleyken sürekli gülüyor." dedi uyandığımdan beri ilk kez konuşan Ada.

"Bundan bir şey mi çıkarmam gerek?"

"Ben senin kızın olduğunu çıkarıyorum." diye Buse'ye tekrar göz devirdim.

Komodinin üstünde duran telefonum çalınca Duru'yu tek kolumla tutup telefonu elime aldım. Derya arıyordu.

"Efendim Derya?"

"Göksel Hanım, şimdi size bir şey söyleyeceğim ve siz de sakin olup, sakin bir şekilde tepki vereceksiniz. Bizzat Evrim Hanım'ın isteği. Herkesten önce sizinle konuşmak istedi kendisi."

Kaşlarım çatıldı istemsizce. "Tamam. Söyle."

"Feyzi Bey, şirketteki herkese Gökçe'nin ikinizin kızı olduğunu söylemiş."

Adam öldürmenin cezası kaç yıldı?

Beklenmeyen Misafir (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora