21. Bölüm

16.9K 981 64
                                    

İyi Okumalar :)
...

"Kız sen delirdin mi? Aynaya yumruk atmak ne demek? İlla yumruk atacağım diyorsan git duvara yumruk at elin kırılsın, daha az tehlike içeriyor en azından." Salonda oturmuş azar dinliyordum epeydir.

Banu Teyze'nin dediğine hak veren iç sesim söylenip duruyordu. Sürekli 'Ölecektik senin yüzünden geri zekalı, beyinsiz, salak, mal...' diyerek tüm hakaretleri sıralıyor ama küfür etmiyor. Ucu ona da dokunuyormuş, öyle diyor.

Sevda Nine elindeki bastonunu sertçe yere vurdu. "Ne demek duvara yumruk at Banu? Hiçbir yere vurma Göksel! Şiddet çözüm değil. Hangi devirde yaşıyoruz kızım biz? Dertlerini biriyle konuşup çözmek varken bir şeyleri kırıp dökmek ne demek?!"

"Bi' anlık öfkeme yenildim Sevda Nine. Uzatmasak mı?"

"Bi inlik ifkimi yinildim Sivdi Nini. O bi' anlık öfke yüzünden az daha öteki tarafa gidiyordun!"

'Bak duy bunları duy! Büyük sözü dinle azıcık.'

"Bak duy bunları duy! Büyük sözü dinle azıcık." İç sesimin ardından Buse de aynı şeyleri söyleyince tuhaf bir şekilde ona baktım. 'Göksel ürktüm ben, bu beni duyuyor olmasın?'

Ona olan bakışlarımı gören Buse 'ne var' dercesine kafasını iki yana salladı. Bakışlarımı ondan çektim.

Ada "Merak etme Sevda Nine, Göksel bundan sonra oturup konuşacak. Bir uzmanla..." dedi dedi gülümseyerek bana bakıp. Tekrar psikolojik destek alacak olmam onu gerçekten mutlu etmişti.

Safiye Teyze ellerini açtı göğe doğru. "Allah'ım sana şükürler olsun. Sonunda tekrar psikoloğunu tedavi etmek için doktora gidecek. Doya doya sinirlendirebileceğim onu. Valla Göksel, son birkaç yıldır sana istediğim gibi davranamıyorum. Kendini kontrol edemeyip bi' vurursun ağzım yamulur diye korkuyorum. Dişler takma ama çene gerçek."

Annem "Allah iyiliğini versin Safiye." diyerek kahkaha atmaya başladı.

'Kadının sinir sistemini bozdun Göksel. Az önce ağlıyordu, şimdi kahkaha atıyor. Gitti dağ gibi kadın. Heyt be, onlarca öğrenciyi dize getiren Zehra Işık... Demek kızın yüzünden kafayı sıyıracaktın ha? Hepsi senin suçun Göksel!' Senin yine çenen açılmış.

"Safiye Teyze, bu benimle uğraşmamış halinse eğer..." Benim cümlemi Ada tamamladı. "...yandık."

"Siz niye yanasınız kızım?"

Buse halasını cevapladı. "Şimdi halacığım şöyleki, ne zaman birimize bir şey olsa ucu üçümüze birden dokunuyor. Zincirleme olarak, ondan ona, ondan da ötekine geçiyor. Olayın sonunda da üçümüzün birden başına bela oluyor."

"Benim keyfime diyecek yok o zaman." diyerek keyifle gülümsedi Safiye Teyze. 'Bu kadın beni korkutmaya başlıyor.'

Sevda Nine bastonunu tekrar yere vurdu. "Konuyu dağıtmayın!" Herkes sustuğunda devam etti. "O tedaviyi olacaksın Göksel. Ya olacaksın, ya da olacaksın. Başka yolu yok! Tekrar bırakmayacaksın. Duydun mu beni? El kadar evladın var artık senin! Kendini düşünmüyorsan onu düşüneceksin! İş konusunda sorumluluk alabiliyorsan, onun için de alacaksın!"

'Hay ağzını öpeyim senin Sevda Nine! Göksel! Kalk öp bakayım! Ağzını değil ama elini. 80'e merdiven dayamış kadınla öpüşmeyelim şimdi.' İç ses ne diyorsun sen? 'Ulan Göksel! Anneni bozduğun yetmedi, beni de bozdun iyi mi? Sağlıklı düşünemiyorum senin yüzünden. Bak beni bozmak iyi olmaz, uyarayım baştan. Ben de olmazsam halimiz ne olur sonra?' Çok konuşuyorsun sen ya. 'Şşştt... Kalk ninenin elini öp, hadi!'

Ayağa kalkıp Sevda Nine'nin elini öptüm. "El öpenlerin çok olsun yavrum da, nereden çıktı bu şimdi? Konuşuyordum ben daha."

"İç sesim söyledi Sevda Nine."

"Neyin söyledi?"

"İç sesim."

Bastonuyla hafifçe bacağıma vurdu. "Dalga mı geçiyorsun sen benimle eşek sıpası? Geç otur şuraya! İç sesiymiş... Peh, peh, peh..."

İç ses, senin yüzünden baston yedim. 'Yaralı olmasan kafana yerdin o bastonu. İyi tarafından bakmak gerek.' Artık susar mısın? Yalvarırım. 'Biraz daha yalvar!' İÇ SES! 'SENİN YÜZÜNDEN ÖLECEKTİK! BU BENİM HAKKIM!' Niye bana yumruk atmamamı söylemedin peki? 'Şimdi şöyle ki... Karışık mevzular bunlar...' Sus şimdi.

Ada bacağımı dürtünce ona baktım. "Daldın gittin yine." diye mırıldandı.

Sevda Nine "Dinlemiyor musun sen beni?" diye sordu ellerini beline koyup.

Ada "İstanbul'a ne zaman döneceğimizi soruyor." diye fısıldadı çaktırmadan.

"Dinliyorum Sevda Nine. Pazar günü döneceğiz."

"Kolun bu haldeyken mi?"

"Gelecek cumaya kadar raporum var. Evde dinlenirim."

"Ada ve Buse çalışacak ama."

"Neriman Teyze var, o olmazsa Ceylin var." Baba parası yediği için çalışmıyordu Ceylin. Arkadaşları ile alış-verişe gitmek yerine bana bakabilirdi. Ceylin dediğimde Banu Teyze'nin yüz ifadesini görmüştüm. Ceylin'i bu konu üzerinden sıkıştırıp bir hafta eğlenebilirdim.

İyice Buse'ye benzemeye başladım ben ya.

"Ben artık odama çıkıp uyuyabilir miyim?" diye sordum. Verdikleri ilaçlar yüzünden uykum vardı. Salondakilerden onayı alınca ayağa kalkıp üst kata çıktım.

Üstümü değiştirmeye çalışırken odamın kapısı açıldı. "Ben hallederim." dedi Ada. Bileğime dikkat ederek tişörtümü çıkardı. Yatağın üstünde katlı duran pijamamı alıp bana giydirdikten sonra konuştu. "Bir şey duymuştum, insanlar öfkeli anlarında gerçek düşüncelerini söylerlermiş. Öz annesinin kucağında büyümüş, babasının prensesi... Böyle mi düşünüyorsun?"

Pantolonumu çıkarıp pijama altımı tek elle giymeye çalıştım. Ada yardımcı oldu. Giyindikten sonra yatağa oturdum.

Ada hala benden cevap bekliyordu. Sol elimle saçlarımı karıştırıp iç çektim. Cümleleri toparlamaya çalışıyordum. "Ben sadece... Bilmiyorum... Hep öz annem yanımda olsaydı ve babam beni sevseydi nasıl oldurdu diye merak ettim."

"Zehra Teyze var ama."

"Biliyorum. O benim her şeyim, siz de her şeyimsiniz. Artık Duru da her şeyim..."

"Anlamıyorum... O zaman sorun en Göksel?" dedi Ada anlamayarak. Kaşları çatılmıştı.

"Sanırım senin aileni kıskanıyorum. Her ne kadar annem beni sürekli sarıp sarmalasa da, benim hiç seninki gibi aile ortamım olmadı." dedim başımı eğerek.

"Elinde bir şans var kuşum. Gökçe var. Onun ile birlikte istediğin aileyi kurabilirsin." dedikten sonra saçlarımı öptü Ada.

"İyi uykular." dedi ve çıktı odadan.

Yavaşça yatağa uzandım. Kurabilir miydim gerçekten?

Beklenmeyen Misafir (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin