74-) "Lunapark."

977 84 109
                                    


Bölüm Yetmiş Dört

"Lunapark."



Ж

Oldukça güzel bir havanın hakim olduğu, akşamın ileri saatlerinden birindeydik. Yaklaşık bir saat kadar önce bebek bakıcılığı serüvenim bitmiş, önce Eren, ardından da Gece ve İrem ile beraber Arslan geri gelmişti. Eren'in bahsettiği sürpriz için akşam yemeğinde toplanmıştık ve bir yandan yerken, diğer yandan da Eren'in artık bir şeyler açıklamasını bekliyorduk hep beraber.

''Güzelce doyurun karnınızı,'' diyordu hevesle, ''bugün çok eğleneceğiz.''

İrem de buna içerleyerek, ''Zaten şişkoyum, bir de meraklandırıyorsun beni!'' diye çıkıştığı sırada, Eren de onu kısaca bir süzdü.

''Sen misin şişko?'' diye sordu, İrem'in geldiğinden beri yalnızca Özgür'ü görmekle değişen huysuz ifadesini izlerken.

''2 kilo daha aldım. Oldu mu 11 kilo!.. Daha ne olsun? Manken olduğumu unutuyorsun sanırım.'' Büyük gözleri yeniden dolmaya başlayınca Eren tehlikeli sularda yüzmeye yeltendiğini anladı ve hemen taraf değiştirerek geri çekildi:

''Her neyse. İrem ne diyorsa odur.''

''Ne yani?'' diye sordu şaşkınlık ve öfke karışımı bir şekilde. ''Şişko olduğumu kabul mü ediyorsun?''

Aralarında muhtemelen çıkacak savaşı ön gören Gece de araya girdi, İrem'in omzunu nazikçe kavrayıp gülümsedi. ''Öyle bir şey demedi tabii ki de. Neden yemeğimizi bitirip bir an önce sürprizini öğrenmiyoruz? Hem sen sürprizleri çok sevmiyor musun?''

İlgisini dağıtmakta başarılı olmuştu, İrem hemen söylenenleri unutup sürpriz meselesini düşünmeye başladı. ''Doğru. Ben bitirdim yemeğimi. Söylesen diyorum artık!"

Hepimiz yemeklerimizi bitirmiştik zaten, sevinç dolu bir şekilde ve resmen bir çocuğu andıran görüntüsüyle oturmakta olan Eren'i izliyorduk. Dudaklarını birbirine bastırıp hepimizin tepkisini ölçtü önce, özellikle de Özgür'de kısa bir süreliğine duraksadı ve onun hâlâ daha afiyetle yemeye devam edişini izledi. Ardından, ''Bu gece hepimiz lunaparka gidiyoruz!'' diyerek kendince müjdeyi masadakilere verdi.

Zaten yemeğim bittiği için masadan kalkmaktaydım. ''Yukarıda olacağım.'' diyerek ayrılıyordum ki aynı anda Arslan da kalktı:

''Ben de kitap okuyacağım.''

Eren hayal kırıklığıyla masadan kalkıp gitmekte olan bizi seyrediyordu. ''Ne yapıyorsunuz? Sevinmediniz mi yoksa?''

Gerçekten dalga geçmeye başladığının düşüncesiyle beraber adımlarımı durdurup onun saf bir görünüm almış suratına baktım. ''Kaç yaşında gibi görünüyorum Eren? 10 mu?''

O da aynen ayağa kalkıp karşıma geçti. ''Daha önce hiç lunaparka gittin mi ki?''

Sorusunu garipseyerek kaşlarımı çattım ve onu, belki de şu ana kadar olabildiğim en içten şekilde cevapladım: ''Tabii ki de hayır. Neden beni oraya buraya çekiştirecek saçma salak aletlere binerek zamanımı harcayayım?''

''Mesele neye bindiğin değil ki. Kimlerle vakit geçirdiğin.'' Üstten beni ısrarlı bakışlarla izleyen gözleri, biraz daha arkada kalan Arslan'ın merdivenlere doğru belki de biz atışıyorken dikkat çekmeden gitmeye çalışıyor oluşuna döndü. ''Arslan!" diyerek onu durdurdu hemen Eren. "İkiniz de gelmek zorundasınız. Sizi bırakırsak biz de eğlenemeyiz ki. Yalnızca birkaç saatliğine gideceğiz hem. Onun için..." derken Özgür'e baktı, "lütfen..."

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now