31-) "Geri Dönüş"

1.4K 144 45
                                    

Bölüm Otuz Bir

''Geri Dönüş.''

.

.

Açıkçası, onlarca ihtimal varken gelenin kim olduğuna inanasım gelmemişti. Kapıyı açıp da canlı kanlı karşımda görene kadar yanıldığımı bile düşünmüştüm. Beklenmedikti. O ise ne kadar şaşırdığımı önemsemeksizin hiç yabancılık çekmeden içeriye geçmişti. Tunç'un annesi de sorgulayan ifadesini bir bende bir de davetsiz misafirde gezdiriyordu.

''Bu kim?'' diye sordu kadın gür kaşları çatılırken. Onu ikimiz de duymazdan geldik.

İrem, ''Burası niye bu kadar karanlık yahu?'' diye söylenerek uzanmış ve dalgınlığımdan ötürü ben daha engelleyemeden ışığı açmıştı. O zaman, altın sarısı ince telli saçlarına ışıklar düşmüş ve bir yıldız gibi parlamıştı. Buralara asla ait olmadığı belli olan pahalı ve süslü kıyafetleriyle zaten yeterince oyuncak bebekleri andırıyordu.

''İrem? Senin burada ne işin var?''

İrem, sanki beni daha yeni fark etmiş gibi birden yüzü aydınlanmış ve büyük gözlüklerini çıkararak bana sarılmıştı.

''Sonunda seni buldum! Eylül kuşum, neler çektim bir bilsen!'' diyerek ince zayıf kollarıyla beni sarmalıyor, kafasını boyun girintime sürtüyordu.

Bu yakınlığına anlam verememiş ve onu, omuzlarından tutarak kendimden ayırmıştım. ''Nasıl buldun beni? Daha doğrusu neden buldun?''

Çocuksu bir ifadeyle bakışlarını üzerimde gezdirdi. Üstümdeki Tunç'un bol kıyafetlerini fark etmiş ve yüzünü buruşturmuştu. ''Bu ne yahu? Nereden buldun bu paçavraları? Cinsiyetini mi unuttun yoksa?'' diyerek düşüncesizce ve alakasızca konuşmaya devam etmişti.

Bu sırada kadın, sanki o yokmuş gibi davrandığımızdan ötürü en sonunda patlayıvermişti: ''Size diyorum!'' Bununla beraber İrem yerinden sıçramış ve hırçın bir boğa gibi duran kadına çevirmişti yüzünü.

''Ne bağırıyorsun ya?''

''Kim bu kız? Ne işiniz var Tunç'un evinde? Tunç'un böyle arkadaşları falan olmaz! Beni mi kandırıyorsunuz?'' diyerek el kol hareketleri yaparak saldırgan bir tavır sergiliyordu. Tam da sakinleşti derken...

''Asıl bu kadın kim? Hem Tunç kim? Arslan telefonda konuşurken dinleme huyum vardır, o şekilde öğrendim olan biteni. Bu yüzden de nasıl olduğuna bakmaya geldim. Arslan'ın haberi yok tabii. Herhalde öğrenirse beni öldürür! Sen de sakın söyleme tamam mı?'' diyerek hızlı hızlı konuşuyordu İrem heyecanla.

''Bir saniye! İkiniz de bir sakin olun.'' diye seslendim İrem'in yine koluma giren elinden kendimi kurtarırken. Çok konuşan iki insan arasında kalmış olmanın verdiği stresle nefes nefese kalmış gibiydim. ''Öncelikle, Tunç gelince onunla hallet işini. Bana bir şey sorma. Ve de İrem, neler oluyor? Arslan hala daha neden beni izlettiriyor?''

''Arslan seni izlettiriyor mu ki?'' diye sordu şaşkınlıkla. ''Sadece nerede olduğunu biliyor sanıyordum.''

''Eren?''

''Arslan güvenle alakalı bir şeyler söylüyordu, emin değilim ama sanırım seni test ediyor. Neden test etsinler ki gerçi? Ben mi anlamadım acaba? Oralarda kafam karıştı. Ama neyse ne! Ne önemi var? Hadi gidelim.'' diyerek koluma asılmıştı tekrardan fakat onu durdurmam gerekti.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now