55-) "Hisler."

1.1K 105 35
                                    

🎶 Besomorph - Origin

Bölüm Elli Beş

"Hisler."

Ж

"Daha nereye kadar bütün bunları yapmaya devam edeceksin?" 

30lı yaşların sonundaki, uykusuzluk çektiğini gösteren mor halkaları ve kirli sakalları olan bir adamdı. Üzerindeki beyaz gömleğin en üstten bir düğmesi açık kalmıştı.

"Diğer bütün herkesi kandırıyor olabilirsin ama ben ne yaptığının farkındayım. Arkadaşlarını da, öğretmenlerini de, hatta kendi aileni bile manipüle ediyor, onlarla korkunç oyunlar oynuyorsun."

Parmakları arasında ritimle döndürdüğü dolmakalemi, sonunda derin bir nefes alarak önündeki ajandasının üzerine bıraktı çünkü karşısındaki kız, söylediklerinden ziyade çevirdiği kalemine dikkat ediyordu.

"Derdini anlayabilmiş değilim ama başından beri sende şüpheli bir şeyler olduğunu biliyordum. Sen de bunu gizleme derdinde değilsin zaten. Resmen öğretmenlerinin gözleri içine baka baka, alay edercesine yalanlar söyleyip arkadaşlarını korkunç durumlara sürüklüyorsun. 'Buyrun bütün bu oyunları ben çeviriyorum ama yapabiliyorsanız kanıtlayın hadi!' diyorsun resmen tavırlarınla. Herkesi küçümsüyorsun."

Karşısındaki koltukta oturan kızdan herhangi bir dönüt bekledi ama istediği olmadı, Eylül buz gibi bakışlarla adamı izlemekle yetiniyordu sadece.

"İşin asıl yüzünü bilmiyorum ama," diye devam etti adam sabırla. "Sedef'in ölümünde parmağın olduğunu biliyorum. Belki de kışkırttın intihar etmesi için ve suçu da Ayça, Taha ve Tunç'a attın."

Eylül, ilk defa canlı olduğunu belirten bir harekette bulundu. Yerinde hafifçe kıpırdanıp başını yana doğru yatırdı merakla karşısındaki rehberlik öğretmenini izlerken. "Bunları polisle paylaşmak yerine benimle paylaşmanızın özel bir nedeni var mı?"

"Elimde bir kanıt yok."

"Siz de beni kanıt yaratmak için çağırdınız odanıza." dedi Eylül, dudağının kenarında tehlikeli bir kıvrılma belirdi, kısık bakışlarını masanın üzerinde, kenarda kapalı bir şekilde duran telefona çevirdi. "Madem konuşmak istiyorsunuz, o halde ses kaydını kapatın da konuşalım."

Rehber öğretmeni, masanın arkasında oturduğundan bacağı üzerine attığı elini yumruk yapışını görmüyordu Eylül. İtiraz etmek üzere bir çaba harcayacak gibi oldu ama karşısındaki kız, ses kaydına alındığına adamın kendisinden bile daha çok eminken bunun bir yararı olmayacağını düşündü. Uzandı, telefon ekranını açıp ses kaydını kapattı ve geri koydu.

"Aferin." diye mırıldandı Eylül arkasına yaslanıp daha rahat bir pozisyon alırken. "Anlat bakalım. Derdin ne? Ne diye beni boş edebiyat kasmak üzere buraya kadar çağırdın? Yoksa, bana boktan üçüncü sınıf kendini geliştirme kitaplarından alıntılar falan zırvalamayacaksın değil mi? En son istediğim şey, sırf bir ayağı çukurda buruşmuş bir moruk olmaya yaklaştı diye kendini felsefeci sanıp ders vermeye kalkan bir yetişkini dinlemek şu an."

Öğretmenin gür kaşları çatıldı karşısındaki küçük kızın kurduğu cümleler karşısında. Çatık kaşları, kirli sakalları ve dev cüssesiyle beraber oldukça ürkünç denebilecek bir havası vardı şimdi. Eylül onun yanında yalnızca bir devin öğle yemeği olabilecek kadar küçük bir alıştırmalık gibiydi ama lafları, zihninden geçirdikleri hiç de yenilir yutulur cinsten değildi. Yaşından büyük laflar ediyordu.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now