70-) "Şefkat."

905 81 77
                                    

Bölüm Yetmiş

"Şefkat."

Ж

Karanlığın arasından bana parıldayan o iki mavi gözü gördüğüm gibi anlamıştım Akın'ın bana son oyununu.

Bana Cengiz'in toplantıya gelmeyeceğini çünkü seri katilden korkmadığını söylemesi bir yalandı, Cengiz'in toplantıdan bile haberi yoktu. Bana onun sahip olduğu bütün mülklerin dosyasını verirken, gayri-meşru bir oğlu olduğundan bahsetmemiş, beni ahlaki bir çıkmaza sürüklemek adına küçük bir çocuğun babasını gözleri önünde öldürüp öldüremeyeceğimi, hatta sonrasında bütün bunlara tanık olduğu için aynı şeyi ona yapıp yapamayacağımı merak etmişti. 

Bu bir oyundu.

Kendi ellerimle gerçekten de masum bir insanı öldürmemin gerekeceği bir çıkmaza sürüklemişti beni. İki gören gözün önüne atmıştı cinayet sahnemi ve şu an burada olmasa da büyük bir ilgiyle cevabı bekliyordu hapishanede. Acaba Eylül, gerçekten de bu kadar ileriye gidecek mi?

Eylül, gerçekten de bu kadar ileriye gider mi?

Büyük iki mavi göz, ilgiyle benim hareketlerimi izlerken, yeni bir rüzgar tekrardan esip geçti aramızdan ve ıslığımsı bir uğultu yankılandı uzaklardan. Saniyeler saniyeleri kovalarken hareket etmeden ben de aynen karşımdaki küçük çocuğun hareketlerini izlemeye devam ettim; korkacak mı, ağlayacak mı, çığlıklar atarak kaçacak mı diye beklemeye başladım fakat çocuk başta hiçbir şey yapmadı. Sonrasında ise gökyüzünü andıran masmavi gözleri, ağır ağır arkamdaki yüz üstü yatmakta olan cesede indi. Bir süre gözleri orada dolandı lakin yine bir tepki vermedi, bakışları tekrardan bacaklarımdan yukarıya, yüzüme doğru tırmandı.

Eylül,

Burnumdan derin bir nefes alıp geri verirken, hâlâ daha tetiğin üzerinde gergin bir halde duran parmağım seğirdi.

gerçekten de bu kadar ileriye gidecek misin?

Masumiyeti tanımlayabileceğim birçok kelime var aslında lügatımda, lakin yine de benim için hiçbir şey ifade etmeyişi aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Kötünün iyiden bir farkı yoktu gözümde, canlı her türlü canlıydı. 

Parmaklarımın arasındaki silahı daha da sıkıca kavrayıp elimi kaldırırken, küçük çocuk da hareketlerimi aynen takip etti, namluyu ona doğrultuşumu izledi. Elimdekinin ne olduğunun farkında değil miydi bilmiyordum lakin buna da bir tepki göstermeyip aynı sükunetle, büyük gözlerini kırparak bana karşılık verdi. Ağlasana, diyordum içimden beklentiyle. Kaçsana çocuk.

Ama kaçmadı. Belki de olan bitenin farkında olamayacak kadar küçüktü ve arkadaki adamın yalnızca uyuyor olduğunu düşünüyordu. Masumiyet. Tertemiz, saf bir surat ve bakışlar. Gür kirpiklerinin örttüğü güzel gözleri beni aksine ikna etmek istiyormuş gibi bir beklentiyle, bir şeyler söylemek istiyormuş gibi usulca bakmaktaydı yüzüme.

Eren.

Bu küçücük erkek çocuğunda gördüğüm çehre Eren'e aitti anki. Onun gibi dik ama yorgun, hüzünlü ama ağlamadan, tek bir gözyaşı dökmeden bakıyordu.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now