Bölüm 49

360 27 33
                                    

Ertesi gece Asmalı Çatı'ya gideceği zaman, orada Kara Kedi'yi görmeyi tabiki beklemiyordu...

Babasının baş ağrısı ilacından hiç kalmamıştı ve şu an o ilaca ihtiyacı vardı, başı çok feci çatlıyordu ağrıdan... Marinette odasında ilaç bulma ümidiyle yukarı çıktı ama orada da bir şey bulamadı, bunun üzerine Asmalı Çatı'daki ecza dolabına bakmak aklına geldi, oraya mutlaka bir paket koymuş olması gerekiyordu. Vakit kaybetmeden dönüştü, Asmalı Çatı'ya doğru yol aldı.

O sıradaysa Kara Kedi yastıklı kısımda uyuyakalmıştı. Saat gece 11 civarlarındaydı.. Leydisiyle geçirdiği gecenin ertesi sabahı, babasıyla tartışmış ve sinir krizleri geçirmişti.. Tüm gün boyunca aklından çıkmamıştı, babası tarafından ihanete uğramış hissediyordu. Uzun zamandır yaptığı gibi bu gece de zamanını Asmalı Çatı'da geçirmek istemişti. Akşam erkenden gelmiş, düşüncelerin verdiği yorgunlukla erken sayılabilecek bir saatte uykuya dalmıştı. Uğurböceği oraya doğru gelirken hâlâ uyuyordu, deliksiz bir uykuydu bu...

Uğurböceği aceleyle gelip ilacı alma hedefinde olduğundan, Kara Kedi'yi fark etmemişti, arkasını dönüp onu gördüğünde de haliyle şaşkınlıktan donakalmıştı. Aslında böyle olmasını beklemiyordu ama acele işin arasında Kara Kedi'nin burada olması kafasını karıştırmıştı. Omzuna dokundu, onu uyandırmaya çalıştı.

"Kedi, kedi, uyansana!" ses gelmiyordu.

Kendini onun yüzüne yaklaştırdı ve nefes aldığından emin olduktan sonra rahatladı. Elinde olsa orada daha uzun kalıp onunla ilgilenirdi ama biraz daha geç kalırsa ailesi odasına girebilirdi ve orada olmadığını görürlerse hiç de iyi sonuçlanmazdı...

Aceleyle Kedi'nin üstüne üşümemesi için bir örtü örttü, yumuşacık altın sarısı saçlarına bir öpücük kondurduktan sonra sessizce oradan ayrıldı. Geri dönecekti ve döndüğünde, hâlâ orada olmasını umut ediyordu...

Eve gittiğinde annesi ve babası ona 3. seferdir sesleniyordu, annesi ona bakmak için merdivenleri çıkmaya başlamıştı bile. Hemen geldiği an balkonda geri dönüştü Marinette, sonra da balkon penceresinden içeri girdi. Zamanlaması harikaydı, annesi bir şey fark etmemişti.

"Buldum! Balkonda unutmuşum, tüm odayı al üst edip bulamayınca oraya çıkmıştım.."
"Bu harika bir haber Marinette, hadi gel, babanın ağrıları halen devam ediyor.."

Uzun süre babasının yanından ayrılamadı, onun iyi olduğunu görmek istiyordu. En sonunda salonda uyuyaklınca onu annesiyle bıraktı ve iyi geceler dileyerek odasına çıktı. Şimdi onun zamanıydı, Tikki'ye acele etmelerini söyleyip hızlıca dönüştü, olabildiğince çabuk oraya vardı, hâlâ Asmalı Çatı'da olmasını istiyordu onun...

Kara Kedi'yse Uğurböceği gittikten sonra bir anlığına uyanır gibi olmuştu, kafasını kaldırıp etrafına bakınmıştı, ama sonradan tekrar yüzünü eline dayayıp uyumaya devam etmişti...

Uğurböceği geldiğinde yine onu uyandıramamıştı. Her türlü çabasına rağmen uyanmıyordu. "Çok yorulmuş olmalı" diye düşündü. Sonra onu uyandırma çabasından vazgeçip izlemeye koyuldu. Ne kadar yorgun görünse de uyurken çok tatlı görünüyordu. Ona doğru uzandı, burnuna bir öpücük kondurmaktan kendini alamadı. Bunun üzerine Kara Kedi huylanmış gibiydi, yüzünü tekrar kolları arasına gömüp uyumaya devam etti ancak bir yandan da pırrlıyordu. Uğurböceği bunu farkettiğinde şaşırmadan edemedi. İstemsizce elini onun çenesinin altına götürdü, okşamaya başladı. Gittikçe sesler artıyordu, bu durum komiğine gittiği için bir süre devam etti. Kendini tutamayıp sesli bir şekilde gülünce karşısındakinin uyanmaya başladığını fark etti.

Tanrım! Böyle olacağını bilseydi en başından en sesli kahkasını basıp onu uyandırırdı!

Şimdi gözlerini ovuşturan Kedi, karşısındakini tam olarak algılamaya çalışıyordu. "L-leydim?" diyebildi en sonunda...
"Günaydın, uyuyan güzel! İyi uyuyabildin mi?" yüzünü ona yaklaştırmıştı.
"Oh, pırrensesler gibi uyudum!" o da yüzünü yakınlaştırdı.
Uğurböceği'yse bu lafın üstüne kendini uzun süre zor tuttu, en sonunda da geri çekilip kahkaha atmaya başladı. Her şeyden habersiz Kedi ona merakla bakıyordu.

TuhafWhere stories live. Discover now