Bölüm 17

334 24 27
                                    

Yine oradaydı... Biraz işlerinden uzaklaşıp neler yaşadığınu düşünmek istiyordu.. Buna daha fazla devam etmeli miydi?.. Aylardır deniyordu ama çabaları sonuç vermiyordu... Ama vazgeçemezdi.. Emilie'de ona kalan tek şey için, Adrien için yapıyordu bunu.. Tekrar bir aile olabilmek için... Birçok kez çevresine verdiği zararları düşünmek istedi ama olmuyordu, Emilie'yi geri getirme pahasına her şeyi yok edebilirdi.. Emilie'nin bulunduğu kapsüldeki solmuş gülü yenisiyle değiştirdi... Sonra sırtını yaslayarak yavaşça oturdu... Japonya'dan döneli birkaç hafta olmuştu.... Artık planlarını uygulamaya daha da yaklaşmışlardı. Nathalie'nin de yardımıyla başaracağına dair inancı tamdı.... Kaybedecek vakti yoktu ama aynı zamanda dikkatli olması gerekiyordu. Bu nesneyi daha önce hiç kullanmamıştı -ki daha önce de kimse kullanmamıştı..-

Denedi.. Özenli bir şekilde kenarları işlemeli bir kutuya konmuş olan kolyeyi çıkardı, boynuna taktı... Bu nesne mucizlerden farklıydı.. Kwamisi yoktu. Gücünü bulunduğu yerden, Fuji dağındaki enerji çekirdeğinden alıyordu.. ve kolyenin içinde bu enerji çekirdeğinden bir parça vardı... Onu aktive etmek için gerekli sözleri söyledi.. ama hiçbir şey olmadı... Kolye hala aynı gümüşi parlaklığıyla duruyordu.. Sonra bu sefer dönüşüp tekrar denedi.. yine olmuyordu.. Kolyenin aktive edildiğine dair en ufak bir belirti bile yoktu.. Yapamadıkça sinir olmaya başladı.. Gürültüsünden bulunduğu ortamdaki kelebekler uçuşmaya başlamıştı...  En sonunda derin bie soluk aldı.

Vazgeçmeyecekti... Ama başına ağrı vurmuştu.. biraz ara vermeliydi.. Geri dönüşüp yukarı çıktı...

Bir koltuğa uzanıp tavana doğru bakıyordu.. O sırada yanına gelmekte olan oğlunu gördü.
G: Efendim Adrien?
A: Çok yorgun görünüyorsun baba, iyi misin?
G: Ben iyiyim, sen beni boşver. Piyano derslerini aksatma.
A: Piyano çalıştım, sadece sana bir şey sormak istiyordum....
G: ???
A: Eee.... haftaya arkadaşlarımla pikniğe gidebilir miyim diye soracaktım...
G: Bunun cevabının ne olduğunu biliyorsun Adrien..
A: Ama baba-
(O sırada Nathalie gelir, konuşmaları duymuştur)
N: Efendim, bence izin vermelisiniz, ayrıca Adrien son zamanlarda derslerinde gayet başarılı ve eskrimde kendini daha da geliştiriyor...
G: Ben...
A: Lütfen baba, bir kere olsun-
G: Pekala, ama yalnızca koruman seni götürdüğü sürece
A: (sevinerek) Harika! Teşekkür ederim baba! Çok teşekkürler
(odasına çıkar)

N: Ona hak tanımalısınız efendim...
G: Haklısın.. Ayrıca evden uzak olursa çalışmalarımız için daha rahat oluruz (Some Gabriel problems şqkfşqs bir kere de oğlunu düşün be adam Emili de Emili)

-Adrien'in odasında-
P: Çocuk, neden yalan söyledin?
A: Aslında bakarsan yalan söylemedim.... Arkadaşlarımla pikniğe gideceğimi söyledim ve uğur böceği de benim bir arkadaşım
P: Hıı hıı tabi tabi, 1 hafta önce asmalı çatı da öyleydi zaten
A: Yapma Plagg... Başka ne söyleyebilirdim ki? Hem, belki Uğur böceği senin için de kamamber getirir, tüm hazırlığı bana bırak demişti..
P: Şimdi işler ebediyen değişir... İstersen kwamileri tekrar değişebiliriz A: Ulan bir kamambere satıldım be!
P: Kamamber hassas noktamdır!
A: Pekala, ama beni bırakma yeter, burada istediğin kadar peynirin var.
P: Sen sahip olduğum en iyi mucize sahibisin Adrien... (cümle tuhaf oldu gerçi biraz şsflşwdğqşz)

-Gece nöbeti sırasında uğur böceği yalnız başına çatıda oturuyordur-
Kara Kedi gelir, Uğur böceği'nin sağına oturur ve sol eliyle böceği'nin belini sarar. Onu kendine yaklaştırır ve uğur böceği de belini saran bu kişiye başını yaslar. Konuşmaya başlar....
Ub: Ee.. nerelerdeydin?
Kk: Hiiiç.. geldim işte...
Ub: Peki piknikten ne haber? Gelecek misin?
Kk: Leydimi asla yüzüstü bırakmam..
Ub: Oh, buna sevindim, açıkçası gelemeyebileceğini söylediğinde endişelenmiştim...

Kk: Aslında bakarsan neredeyse gelemiyordum... Ama son anda birinin yardımıyla gelecek imkanı buldum.. Ah, sadece bazen maskenin ardında yaşamak zor oluyor... (bu sefer Karakedi başını Uğur böceği'nin omzuna yaslamıştır)
Ub: (karakedinin başını okşar) Haklısın kedicik, bazen gerçekten bunaltıcı oluyor. Ama ne biliyor musun? Günün sonunda her şeyden uzaklaşıp seninle geçirdiğim şu zamanlar, yaşadığım zorlu hayata tamamen değer...
Kk: Kesinlikle leydim....

-Ertesi gün-
Adrien okula gitmek için hazırlanmıştır, evden çıkmak üzeredir.
N: Hey, Adrien bekle!
A: (arkasını döner) Efendim??
N: Bugün okuldan sonra eskrim dersin bitince fotoğraf çekimine gitmen gerekiyor.
A: Ne?! Ama daha iki gün önce vardı...
N: Baban öyle istedi..
A: Ughh, peki.. Umarım bu sonuncu olur {offf.. Adrien'la ilgili okuduğum bir şey geldi aklıma.. Cidden üzülüyorum senin için yeşil gözlü kruvasan 🥺}
-Adrien okula gider-

G: Hazır mısın Nathalie?
N: Evet efendim.
Aşağı Hawki'nin mağarasına inerler, dönüşürler.
Hm: Sana söylediğim gibi daha önce de denedim, ama bir türlü çalışmadı...
M: Belki de tam güçte değildi?..
Hm: Hayır, çekirdeği tam parlıyordu, hatta bak, şuan daha da parlak!!..
M: Gerçekten de öyle.. belki belli bir zamanı vardır?
Hm: Kitapta bir şey yazmıyor mu?
M: Maalesef buna dair bir bilgi yok...
(biraz daha uğraşırlar, kolyenin özelliklerini keşfederler vs... aradan zaman geçer)
Hm: Buraya geleli kaç saat oldu?
M: Yaklaşık 5 saat...
Hm: Oh, Adrien'ın gelme saati yaklaşıyor demektir, yukarı çıksak iyi olacak...
M: Elbette...

-Bir sonraki hafta-
Burada bir bilgilendirme yapayım: Normal seride Hwaki Babuş tavus kuşu mucizesini tamir ediyordu ama burada öyle bir şey yok, hala arızalı.. bilginize :)

Mayura Hawk moth'un sığınağına gelmiştir, Hawkmoth'u bekliyordur...
Arkasını dönünce geldiğini görür.
Hm: Ahh, gittikçe daha yorucu olmaya başladı...
M: Bu sefer aklımda bir şey var.. Ve işe yarayacağına inanıyorum...
Hm: Nedir??
M: İzninizle efendim... (kolyeyi alır) Eğer aklımdaki şey doğruysa...
(dikkatini toparlar, kolyeyi takar)
M: "Rokku Kaijo" dediği anda kolye mor-mürdüm karışımı bir renge döner. Mayura tahmininde yanılmamıştı. Yaptığın şeyin farkına varan hawk moth da emin olmak istercesine konuşmaya başlar.:

Hm: Yani kolye sana itaat ediyor... ve ayrıca bunun nedeni... tapınaktayken onu senin almış olman, böylece aranızda bir bağ kurulmuş oldu... şimdi mantıklı geliyor, bu yüzden bana tepki vermedi...

M: Ben yardıma hazırım efendim..
Hm: Sana minnettarım, Mayura. Ama mucizen hasarlıyken bunu kullanman çok tehlikeli... Bu yüzden yine de yavaş ilerlemeliyiz..
M: Dikkatli olurum, uzun süreli kullanmaktan kaçınırım...
Hm: Anlaşıldı, daha sonra tekrar gel ve kolyenin gücünü kullanırız, teşekkürler Mayura...
M: Önemli değil, efendim....
(Evet hala kolyenin gücünü merak eden siz ve ne olduğunu söylemeyen ben lqpfğqşdğq biraz daha böyle kalsın merak iyidir..)

~Bu arada Mayura'nın dediği "Rokku Kaijo" Japoncada kilidini aç demek, yani çeviri ne kadar doğru söylüyorsa işte şqöcpwödşqş~

-Bu sırada uğur böceği ve kara kedi, sessiz bir tepede piknik yaparken, akşamüstü bir vakit-
Kk: hahaha! O küçük yaratığı ne kadar mutlu ettiğini biliyor musun? Kamamber için kwamileri değiştirmeye bile razı.
Ub: Hahaha, isterse ona her gün Kamamber getirebilirim, ama kwami değiştirmeye ihtiyaç yok...
Kk: Haklısın, bu arada... bu kruvasanlar çok lezzetli, bana sanki şeyi hatırlatıyor... Tom&Sabine fırınındakileri... Bunların hepsini ben yaptım mı demiştin?

Ub: (gergin bir şekilde) Oh, ben mi? Pff, imkanı yok! Haha! Yani demek istediğim, elbette ben hazırladım, ama tatlar benzer olabilir, değil mi, hahaha...
Kk: Tabiki de Leydim, sadece çok güzel olmuşlar, bunu söylemek istedim..
Ub: Afiyet olsun kedicik..

(Şu an niye böyle bir sahne yazdığımı sorguluyorum gece uyuyakalmışım yazarken sabah devam ediyorum help)

{Vallahi sabah yazdığım çok açık,  kendime gülüyorum bu neeeğ hahahahahahahahhahaha}

-İşte yemek faslı biter falan filan-

Kk: Leydim?
Ub: Evet?
Kk: Kimlikleri açıklamanın zamanının geldiğini düşünmüyor musun? Yani elbette şimdi değil, ama Hawk moth sanki güçsüzleşmiş gibi, akumalarla mücadele ederken eskisi kadar zorlanmıyoruz...
(Uğur böceği bu soruyu uzun uzun düşünür... gerçekte, kimlikleri açıklama meselesini hiç düşünmemişti. Kara Kedi aniden sorunca afallamıştı)
Ub: B-ben bilmiyorum, belki de yakındır ama... hawk moth'u mağlup edene kadar bunu yapamayız, biliyorsun...
Kk: Demek ki o zaman yakın gibi duruyor,ha?
Ub: Umarım...

Burada gizli verdiğim mesajı umarım anlamışsınızdır tehehehhe

{Bu arada benim burada vermek istediğim mesaj yani tezatlıktı bu zamanın yakın olmayacağı ile alakalı ama herkes çok yakın olarak görmüştü ilk bölüm yayınlandığında.. neyin kafası karşim, hayır..}

TuhafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin