*Antalya*

212K 4.9K 600
                                    

Hep merak ederim: ' İnsanlar neden bu kadar kolay pes eder?' Neden kabullenmişliği seçerler? Belki de vazgeçmek daha kolay gelmiştir. İnsanlar üşengeçler. Ellerinden gelse nefes almayı bile başkasına yaptırırlar. Pes etmek ile üşengeçlik arasındaki bağ ne mi? Azimli olan, üşengeç olmayan, yılmayan insan pes etmez. Çünkü vazgeçmeyi kendilerini yakıştıramazlar. Ama bazen de vazgeçmek; tutunmaktan, çabalamaktan daha az acıtır. Mesela yaşamak. Benim açımdan yaşamak sadece zarar. Bir insan daha fazla var. Daha fazla oksijen tüketiyor. Saçma demeyin. Ben kendimi gereksiz buluyorum. Sadece diğer insanların oksijenlerini harcayan biriyim. Belki böyle düşünmem de yalnızlığımında etkisi vardır. Tamam kabul ailem var ama ben hala kendimi gereksiz hissediyorum. Biri olmalı insanın hayatında. Arkadaşı, dostu, kardeşi veya sevgilisi. Tam oldu dedim. Kıvanç Berke var dedim. O bana kendimi değerli hissettirdi dedim ama bu kez de araya uzun bir mesafe giriyor. Koca koca şehirler. Elimde olsa bu şehirlerin yerlerini değiştirirdim. Kerem'de artık yoktu. Kısacası bu saatten sonra nefes alıp vermek için bir nedenim yok. Kalbim kendisi için atıyor. Organlarım bile bencil. Sadece kendilerini düşünüyorlar. Kapımın açılmasıyla iç sesimle olan konuşmamı kestim ve anneme baktım.

-Kızım uçağa yetişemeyeceksin.

-Kalkıyorum.

-Bavulunu hazırladın mı?

-Merak etmeyin hazırladım. 3 saat sonra benden kurtuluyorsunuz. Başınıza kalmam.

-Bahar, yine saçmalıyorsun.

-İzin verirsen giyineceğim anne.

Annemin odadan çıkması ile derin bir nefes aldım. Yataktan kalktım. Evet bugün bu şehirden kurtulacaktım. Antalya' ya taşınacaktık. Pardon sadece ben gidiyorum. Güya şimdilik. Bir ay önce acele ile taşınmaya karar verildi. Babamın işlerinden dolayı. Benim hayatımı düşünmeden, bana fikrimi sormadan... Bu şehre beni bağlayan tüm bağlarım kopacaktı bugün. Ve hayat ile olan bağlarımda. Annem de babamda sever beni. Ama babam için işleri, annem için de yiğeni daha önemli. Evet yiğen. Annesi onu terk eden bir kuzenim var. Hiç görmediğim teyzemin, kızı. Tamam severim falan ama kıskanırım. Annemde sürekli onunla ilgilenir zaten. Farklı bir şehirde olmasına rağmen. Kerem vardı. Belki kardeşim yok ama Kerem benim için daha fazlası oldu. Her şeyimi bilen tek kişi. Hatta bir keresinde fena derecede grip olmuştum. Hastanede doktor ilaç yazacaktı. Annem ve Kerem yanımdaydı. Kerem yüzünden hastaydım zaten. Buz gibi havada dışarıdaydık onun yüzünden. Neyse doktor reçete yazacak ama herhangi bir ilaca alerjim olup olmadığını sordu. Benim ilgisiz annem bilmese de Kerem biliyordu. Annem yanımızda bir yabancı gibiydi. Siz benim iç sesimi dinleyene kadar ben dolaptan çıkardığım tişört ve kot pantolonumu giymiştim bile. Son kez odama bakıp aşağıya indim. Annem ile babam sohbet ederlerken kahvaltı masasına oturdum. Benim oturmam ile babam dikkat toplayıcı ' susun ben konuşacağım!' çağrısı yapan yalancı öksürmesinden sonra söze girdi:

-Kızım hazır mısın artık?

-Evet.

-Ben okula kaydını yaptırdım. evinde hazır.

Elindeki anahtarı bana uzattı. Elinde bir de kağıt vardı.

-Bu anahtarın ve evin adresi. Bizde işlerimizi halleder halletmez geleceğiz.

-Tamam.

-Seni orada alacaklar.

-Kim?

-Benim yeni ortak aday adayım.

-Aday adayın mı?

-Bahar!

-Tamam. Ben nasıl tanıyacağım?

Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin