Loki Laufeyson

1.5K 106 41
                                    

Kankan Pietro'nun roleplay oyununuz sonrası üzerini değiştirmesini bekliyordun. Güçleri olmasına rağmen bir saattir giyinememişti.

"Bir saat oldu bir saat! Ay Kraliçesini böyle bekletmen cezasız kalmayacak asker." -Ah Charlie-

"Ama ben senin sağ kolundum hani? Ne ara rütbem düştü?"

"Yaklaşık bir saattir."

"Ne? O kadar olmadı, hem ben hazırım hadi gidelim."

Pietro odadan çıkıp yere çöküp cips yiyen senin yanına geldi ve seni yerden kaldırdı.

"Seninle saat kulesinin orada ayrılsak sorun olur mu?"

"Olmaz, neden ki?"

"Alice mesaj attı ve ben fırsatı kaçırmayım dedim."

"Demek bir saattir mesajlaşıp süsleniyordun hain Pipet!"

"Bu benim doğal halim şekerim."

"Tabi tabi. Kızı üzme üzersen bende seni üzerim. Sınıf arkadaşımdı o."

Pietro'ya 'ne adamsın sen seni hınzır' bakışı atıp omzuna iki tane patlattın.

Saat kulesine kadar kızı tavlaması için ona taktikler verdin. Seni can kulağıyla dinliyordu.

"Ve sakın onu dram filmine götürme, ondan nefret eder. Ay kraliçesi senin yanında şövalye. Krallığımıza yakışır davran."

"Emredersiniz kraliçem!"

Pietro kulenin yanındaki Alice'in yanına gitti. Ne çabuk büyümüş kerata. Onlara el sallayıp yanlarından ayrıldın. Biraz dolaşmaya karar verdin, hava çok güzeldi. Renkli ışıklarla dolu sokakta yürümeye başladın. En sevdiğin dondurmacıyı görünce hızla yönünü oraya çevirdin. İçinden neli alacağına karar vermeye çalıştın. Çikolata, vişne, limon, karamel. Hayır; karamel, böğürtlen, çikolata, orman meyveli. Of o da olmadı; çilek, vanilya, çikolata, karamel. Bu da sade işte. Karar vermeye çalışırken elektrik direğine çarptın. Başını ovuşturarak konuşmaya başladın.

"Of, bu direği buraya kim koydu ya!"

"Öhm öhm."

Direkten öksürük sesi gelmesi normal değildi. Kesin James'in adamıydı, çantandan roleplay oyunu büyü keseni çıkarıp adamın suratına attın.

"Kara büyü! Bu sefer beni alt edemezsiniz, bunu James'e söyle."

"Sen büyücü falan mısın?"

"Büyücü mü hah! Ben Ay Kraliçesiyim."

"Ben de Loki, tanıştığımıza memnun oldum."

"Ha sen James'in adamı değilsin, o zaman sorun yok. Ben de Y/N. Adın ne yani gerçek adın roleplay olmayan?"

"Roleplay de ne? Benim adım Loki! Hileci, düzenbaz, fesatlık Tanrısı."

"Sen Pipet'in arkadaşısın. Şu hızlı olan."

"Çok konuşan çocukla arkadaş değilim sadece aynı kulede yaşıyoruz."

"Ben Pipet'in çok yakın arkadaşıyım. Kuleye birkaç defa geldim ama seni hiç görmedim."

"Asgard, Jotunheim bana hep ihtiyaç duyuyor. Midgard daha huzurlu olsa da mecbur gidiyoruz oraya, Odin'in çenesini çekmekten iyidir."

"Ha, anladım. Seninle tanıştığıma memnun oldum Loki. Görüşürüz Loki."

Dondurmacıda sıra olmaya başlamıştı. Karamelli dondurmanın bitmesini istemiyordun. Loki'ye görüşürüz diyip dondurmacıya giderken kolundan tutup seni durdurdu.

"Ben de seninle geleceğim."

Onun ne dediğini umursamadan "İyi tamam." diyerek dondurma sırasına girdin. Sıra sana gelince sen istediğini söylemeden Dost ülkenin kralı, Henry senin yerine alacağın şeyi söyledi.

"Karamel, böğürtlen, limon ve çikolatalı."

"Oh Henry beni benden iyi tanıyorsun."

Henry sana göz kırpıp aynı dondurmadan kendisime de aldı.

"Eğer bir işin yoksa ve yanındaki arkadaşın için de sorun olmazsa birlikte yürüyelim mi?"

Varlığını unuttuğum Loki'ye döndün.

"Ha o gidiyor zaten. Daha az önce tanıştık, Pipet'in arkadaşı Loki."

"Aslında gitmeyeceğim, küçük bir yürüyüş iyi olur."

"Oh peki o zaman, gidelim."

Henry kolunu sana uzattı. Onun koluna girip sohbet ederek dolaşmaya başladınız.

"İşin nasıl gidiyor Y/N?"

"Ah çok iyi. Patronumun suratını dağıttım ve kirli işlerini ortaya çıkararak tutuklanmasını sağladım. Yani artık bir işim olmadığı için her şey daha iyi."

"Hey buna sevindim, yani bizim şirkette sana uygun bir iş var. Yazılım ile ilgili, aynı ofiste çalışabiliriz. Pazartesi bu iş hallolur."

"Oh buna çok sevindim teşekkürler Henry."

Henry'nin yanağını öpüp dondurmanı yemeye devam ettin. O senin bu hareketine kızarmıştı, Loki'nin ise pek hoşuna gitmemişti.

"Peki senin işlerin nasıl gidiyor Loki? Kahramanlık işleri nasıl?"

"İyi."

Loki Henry'e öfkeli bir cevap vermişti.

"Hadi ama bir sürü macera yaşıyorsunuz, anlat işte."

Loki'ye yavru köpek bakışları attın. Buna dayanamadı, kimse dayanamazdı. Üçünüz bir banka oturdunuz ve Loki konuşmaya başladı.

"Ben bir Tanrı'yım ve Asgard prensiyim. Fenrir adında bir kurtum var."

"Kıyamette Odin'i yiyecek kurt dimi?"

"O pek öyle değil ama iyiymiş."

"Hadi, kandırıldım mı ben?"

Hayal kırıklığına uğramıştın.

"Ve Thor adında uyuz bir üvey kardeşim."

"Şu kaslı, yakışıklı sarışın!"

"Hic yakışıklı değil, çekiçli bir ahmak o. Her neyse ayrıca Joutheim'in kralıyım."

"Gabriel hiç sana uğradı mı?"

"Ne onun kim olduğunu bilmiyorum bile!"

"O zaman hala onunla tanışmak için zamanım var. Peki kendini klonlar mısın şimdi? Nasıl olduğunu merak ediyorum."

Loki parmağını şıklatıp kendini klonlayıp Henry'nin kafasına şaplak attı.

"Hey!"

İkiniz gülmeye başladınız Henry ise bozulmuştu.

"Beni Zeus'a götürebilir misin peki? Ona söyleyecek iki çift lafım var da Promethius onun yüzünden işkence çekti."

"Ona seni götürsem bile ona bir şey yapamazsın."

"Hadi oradan. Artemis'in bir silahına bakar o iş."

"Onu nasıl ikna edeceksin?"

"O iş kolay. Onu severim."

"Sen öyle diyorsan peki. Hey, Avengers Kulesine gelmek ister misin? Thor ile uğraşırız."

"Memnuniyetle."

Henry'i yalnız bırakıp Loki'nin koluna girdin ve günün kalanını Thor ile uğraşarak geçirdiniz.



Nasılsınız 
(:






Multifandom Hayal EtOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz