Kara kedi sonunda kendini uğurböceğine bırakmıştır. Endişe etmek istemiyordur, Uğurböceği kendisinindi, kendisi de uğurböceği'ne aitti ve bunu bilmek onu mutlu ediyordu... Elini Uğurböceği'nin ensesine götürdü, sonraysa yavaşça beline doğru indirdi.
Uğurböceği ise ellerini kedinin saçlarına götürmüştü, saçlarını okşuyordu ve ayrıca kalbinin hızlı atmasına engel olamıyordu, ama buna alışmalıydı {heheh} Kara Kedi'nin elini belinde hissettikçe bi hoş oluyordu.
Gülümsemesine engel olamadı, bu nedenke iki dudak biraz aralandı, kara kedi'nin dudaklarından şu iki kelime döküldü:

Kk: Uğurböceği ben-
Ub: Şşşşşş.....
Onu susturmuştu, haklıydı, şu anı bozmak olmazdı. Ub tekrar ona yaklaştı...
Sıcak dudaklarını hissetmek bambaşka bir duyguydu. Uğurböceği kendisinin saçlarını tutmuştu,  bu nedense kendisinin tuhaf bir biçimde hoşuna gidiyordu. "Sen benimsin" demenin başka bir yoluydu."Sen benimsin ve sonsuza dek öyle kalacaksın...:

Uğurböceği sonunda kara kedi'nin kafasındaki karışıklıklar bittiği için mutluydu, bunu hissediyordu, ve kara kedi'nin iyi olmasını istiyordu, her zaman onu sevecekti ve bunu bilmesini istiyordu. Kalp atışı eski ritmine dönerken, kara kedi'nin alt dudağını hafif ısırarak kendini biraz geri çekti

{Evit arkideşler tuhaf tarihinde gördüğünüz en uzun ve en cringe  öpüşme betimlemesini yapmışım,  kendimi ayakta alkışlıyorum -pü sana-}

Gece geç saatlere kadar Eyfel kulesinin tepesinde oturdular. Herhangi bir akuma alarmı yoktu. İkisi de birbirine yaslanıp  yıldızlı geceye bakıyordu. Her şey yolundaydı...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
-Ertesi sabah okulda-
Alya: Planı uygulamaya hazır mısın?
Nino: Kesinlikle...
Alya ve Nino birkaç haftadır Mari ve Adrien'daki değişimi fark etmişlerdir. Neredeyse ikisi se aynı anda mutlu oluyor ya da bi gün biri üzgünse diğeri de üzgün oluyordu. Tabi bunun nedeninin gizli kimliklerine büründüklerinde yaşadıkları olduğunu bilmiyorlardı...
A: Bugün, öğle arasında, tamam mı? Söylediklerimi unutma sakın!
N: Tamamdır, sen merak etme

(İkisi de Mari ve Adrien'a bir şey fark ettirmemeye çalışır. Öğleden önceki son dersleri laboratuardadır.)
Zil çalar, Nino Adrien'a notlarla alakalı  bir şey sorarak onu oyalar, ama Mari sınıftan çıkmıştır bile...
Alya hızlıca Mari'nin peşinden koşar.
Al: Hey, kızım bekle! Çok hızlısın!
M: Tamam, hadi gidelim o zaman...
Al: Eee, ııı, şeyy... telefonumu senin defterinin yanında unuttum sanırım, getirebilir misin?
M: Oh, tabi (Mari tekrar laboratuara girer)
O sırada Alya Nino'yu çağırır ve Adrien da kitaplarını toplamakla meşguldür
M: İyi de Alya, burda telefon falan yo- (Alya'nın kağıyı kapatıp kitlediğini görünce kapıya doğru koşar)
M: Agghh, Alya, ne yaptığını sanıyorsun, aç şu kapıyı!
A: Üzgünüm kızın, siz aranızdaki meseleyi halledene kadar kapıyı açmayacağım..

M: Aramızdaki mesele mi? Biz derken- (arkasını döner ve kitaplarınu toplamakla meşgul olan Adrien'ı yeni fark eder)
M: Alya! Aklını mı kaçırdın sen?!! Aramızda hiçbir şey yok!!
A: Üzgünüm, seni duyamıyorum, öğleden sonra görüşürüüüzz
(Şerefsizlik konusunda Alya=ben şqldpwşd)

Nino'yla çak bi beşlik yaparlar ve ordan giderler. Mari kafasını kapıya vuruyordur.
A: Hey, Marinette, bir sorun mu var?
M: Ah, evet, sorun sensin- ah yani şey biz- uggh kilitli kaldık....
A: Ne?! Nasıl....
M: Ben de neden olduğunu bilmiyorum ama "aranızdaki meseleleri halleden kadar açmayacağım" dedi...
A: Aramızdaki meseleler... mi?
M: Uggh bilmiyorum, klasik Alya işte...
A: İyi de biz uzun süredir birbirimizle bile konuşmadık ki.... (sonra bunu dediğine pişman olur, Mari'yi incitmiş olabileceğini düşünür)
A: Oh, özür dilerim, ben öyle demek-
M: Sorun değil, gerçekten... (sessizlik olur) Of Alya! Aklından ne geçiyordy sanki?!
A: Ve ayrıca Nino da onun yandaşçısı.... Hem... ne konuşmamızı bekliyorlar ki?...
M: Bir bilseydim şunu!....

O sırada Mari'nin aklına son birkaç haftada yaşadıkları gelir. Adrien'dan vazgeçişi, Kedi'ye aşık oluşu.... aslında birçok şey yaşanmıştı ve çok şey değişmişti... ve Alya da tabiki kendisindeki bu değişimleri fark etmişti.. Büyük ihtimalle Adrien'la arasında bir şeyler geçtiğini düşündüğü  için böyle bir şey yapmıştı....

Olayları idrak ettikten sonra biraz duruldu. Sırasına geçti ve sessizce beklemeye başladı. O sırad karşı tarafta oturan Adrien'a baktı. Bir zamanlar ona aşıktı. Şimdi eskisi gibi hissetmiyordu ama... o haklıydı. Uzun süredir beredeyse tek bir kelime -kısa konuşmalar hariç- bile etmemişlerdi. Tuhaftı... {lzclalxpwldpelfğşqs} Çünkü her fırsatta Adrien'la konuşmaya çalışırlen bi anda onunla sohbeti kesmek... aslında böyle olduğunu bile fark etmemişti. Çünkü her gün, gece olup Kedi'yle nöbete çıkacakları zamanı bekliyordu sabırsızca...

Bu düşücelerden Adrien'ın lafıyla sıyrıldı:
A: Eee, 1 saat boyunca böyle oturacak mıyız?
M: Başka ne yapabiliriz ki?...
Adrien da bu sorunun cevabını bilmiyordu... Sahi, me yapabilirlerdi ki?... Alya ve Nino'nun neden konuşmalarını istediğini anlamıyordu, sadece Mari ile eskisi kadar konuşmuyordu, son zamanlarda yaşadıkları onda da etkiler bırakmıştı... Ayrıca... leydisine kavuşmuştu... {AGAAAAAA...} Belki de bu yüzden dişer şeyler onun için önemsizleşmişti? Hayır hayır, elbette arkadaşlarını önemsiyordu.. Sadece.... artık keydisi onun hayatında önemli bir yere sahipti... eskisinden de önemli ve değerli...

Sonra sessizliği bozarak konuşmaya başladı:
A: Parlak bir fikrin var mı?
M: Uggh, yerdeki karoları saymaktan başka mı?
(Adrien kıkırdar, ama gittikçe ikisinin de canı sıkılıyordur)

Öğle tenefüsünün bitmesine 15 dk kala Adrien konuşmaya başlar. O zamana kadar sus pus oturmuşlardır.
A: Eee- uzun zman oldu...
M: Efendim?...
A: Yani diyorum ki... uzun zamandır görüşmedik, konuşmadık, belki de küs olduğumuzu sanıp o yüzcen kitlemişlerdir... baş başa konuşmak için? (Evt birazcık adrinette aşodpwpfa)
M: b-baş başa?
A: Evey... sahi... neden hiç konuşmadık düşündün mü?...

(İkisi de cevabı çok iyi biliyordu ama söyleyemiyorlardı, söyleyemezlerdi de.. gizli kimliklerini riske atmak söz konusu bile olamazdı... Ama Mari ne diyeceğini bilemeden ortaya pat diye aklına geleni söyleyiverdi.
M: Benim bi sevgilim var! (Dediklerine inanamıyordu, aslında teknik olarak dediği şey doğruydu, nir sevgilisi vardı ama o kişinin parisin süper kahramanı, kara kedi olduğunu söyleyemezdi)
Adrien da Mari'den gelen bu ani cevaba şaşırmıştı... Ama arkadaşından gelen bu güzel habere çok sevinmişti...
A: Ne güzel.... peki kim? (Büyük ihtimalle luka diye düşünüyordur)
M: Eee, şeyy, een tanımıyorsun, yani henüz kimse tanımıyor... benim çocukluk arkadaşım.. (şimdi ayvayı yedin Mari)

A: Vay, bi gün tanışmayı çok isterim!
M: Oh, evet tabi, ama hemen değil...
(O sırada zilin çalmasına 5 dk kala Alya gelir ve kapının kilidini açar, içerden memnun bi şekilde çıkan Adrien ve Marinette'i görüce planının işe yaradığını düşünür.

Mari çıkarken Alya'nın kulağına fısıldar.
M: Planının işe yaradığını sanıyorsan eper, bir daha düşün. Neredeyse hiç konuşmadık...
Alya şaşkın şaşkın olduğu yerde donakalmıştır. Adrien'sa Nino'nun yanına gelmiştir.
A: Ne demek istiyorsun kızım?!
M: Diyorum ki düşündüğün gibi uzun uzun konuşmadık, ya da bir aşk itiragı çıkmadı... çünkü...
A: Çünküüü....???
M: Aetık öyle bir şey yok...
A: Hmmm... BİR DAKİKA NE DEDİN SEN! NE DEMEK ARTIK ÖYLE BİR ŞEY YOK!!?!?!??!
M: Sakin ol Alya. Her şeyi sana haftasonu anlatacağım. Söz. (Bu arada Adrien'a dediği şeyi çoktan unutmuştur)

Ders başlamak üzeredir, sonra Nino Mari'ye döner
N: Hey Marinette, tebrikler, bir sevgilin olduğunu bilmiyordum, az önce Adrien söyledi...
(Alya bi anda gözlerini büyütüp Mari'ye bittin sen kızım bakışları atmaya başlamıştır, Mari'yse şaşkın gözlerle Adrien'a bakıyordur, ona ne söylediğini anca hatırlar)
Al: MARINETTE!?!?!??....
M: A-alya ben açıklayabilirim...
A: Ve bana söylemedin öyle mi?!
M: Ama Alya-
A: Ama bana söylemedin! {Ve ehm bu kısmı sevgili dostum Simay'a ithaf ediyorum. Güzel günlerdi be Simay....}
M: Beni bi dinler misin?!
Dedikten sonra zil çalar ve ders başlar. Herkes yerlerine geçer...

TuhafWhere stories live. Discover now