12.bölüm

116K 2.5K 178
                                    

Multimedia: Ege 

Keyifli okumalar :) 

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamak için boş boş çevreme bakındım. Nerede olduğumu anlamam çok fazla zamanımı almadı. Sonuçta kim yıllarını geçirdiği odayı tanımazdı ki? Yatakta etrafı incelerken birden odamın kapısı açıldı.

"Prensesim, uyandın mı?" diyerek boynuma sarıldı annem. Annemi ben de çok özlemiştim ama şu anda hasret giderme psikolojisinde olmadığım için onu yavaşça geriye doğru itip derin derin nefes almaya başladım. Annem de yaptığı hatayı fark etmiş olacak ki geri çekildi ve özlemle beni incelemeye başladı. Gözleri dolmuş ama yine de gülümsüyordu. 

"Kilo vermişsin." diye mırıldandı sanki tek sorunumuz buymuş gibi. Onu çok özlediğimi ve ne olursa olsun gördüğümde sarılıp her şeyi unutacağımı düşünürdüm ama öyle olmuyordu işte. Karşımda durmuş kilo verdiğim için üzülüyordu ama bir malmışım gibi satılmama da engel olmuyordu. Yine de özlemiştim işte. Yaptığı şeylere rağmen benim annemdi ve her çocuk gibi benim de anneme ihtiyacım vardı. 

"Biraz." diye mırıldandım 

"Seni çok özledim." dedi annem ağlamaya başlarken. 

"Beni bırakan sendin." Gözlerinin içine bakıyordum ama birikmiş gözyaşlarımdan yüzünü çok net göremiyordum. Sadece ağlamayacağımı tekrar ediyordum içimden ama akmak için hazırda bekleyen gözyaşlarıma ne kadar söz geçirebilirdim ki? 

"Armin... Yağız seni çok seviyor." diye mırıldandı başını sallayarak. Beni mi yoksa kendini mi ikna etmeye çalışıyordu anlamıyordum. 

"Beni ona sattınız!" diye bağırdım sesime engel olmaya çalışmadan. "Daha ben çocuğum, size ihtiyacım var." 

"Artık çocuk değilsin Armin." dedi annem elimi tutmaya çalışırken. 

"Evet haklısın. Değilim. Sonunda birkaç yıl içinde evleneceğim değil mi? Hem de sevmediğim bir adamla." dedim çaresizce. Bu kadar aciz olmaktan nefret ediyordum ama gözler önünde olan bir şeyi de saklamaya gerek görmüyordum. Acizdim ben. Her fırsatta birilerinden yardım dilenen ve tek başına hiçbir şey yapamayan küçük ve güçsüz bir kız çocuğuydum.

"Armin..." diyerek bana sarılmak istediğinde engel oldum. Bana dokunması şu an istediğim en son şeydi. 

"Bana dokunma." diyerek ayağa kalktım ve kızarmış gözlerime bile bakmadan merdivenlerden aşağı indim. Evimiz o kadar da büyük değildi. Yani eski evim... İki katlı ve şirin bir evdi. Küçük de sayılmazdı tabii. Kocaman bir bahçesi vardı ve bahçenin içinde de annemin kendi elleriyle yetiştirdiği rengârenk çiçekleri. Hepsini özlüyordum. Merdivenlerden gürültüyle inişimi, babamın sabah gazetesini okurken bana bağırmasını ve annemin çiçekleriyle konuşup beni onların ablası yapmasını... Her şeyi. Bunlar en fazla birkaç yıl önceki anılarımdı ama şimdi sanki üzerinden oldukça zaman geçmiş gibi hissediyordum. Burnumda tütüyordu eski aile saadetim. Merdivenlerden indiğimde salonda babamı, Yağız ve Baran'ı oturmuş muhabbet ederlerken buldum. Ben geldiğimde hemen susup, bana bakmaya başladılar. Babam ve Baran ikili koltukta yan yana oturmuşlardı ve Yağız da onların çaprazında tek başına oturuyordu. Üzerimde hissettiğim bakışları yok sayarak tekli koltukları es geçtim ve Yağız'ın yanına oturmak için yürüdüm. Dikkatle beni izliyordu. Ağladığımı fark etmiş olmalıydı ama hiçbir şey söylemiyordu. Üçlü koltukta Yağız'a uzak bir şekilde en uçta oturabilirdim ama ben hemen yanına oturdum. Hatta kollarımız bile birbirine değiyordu. Şu anda varlığını hissetmeye ihtiyacım vardı. En az ailem kadar suçluydu belki ama eminim ki eğer ailemin yerinde Yağız olsaydı kızını asla birine satmazdı. Hatta bence mükemmel bir baba olurdu o. Bu yüzden şu anda beni satan ailemdense Yağız daha sıcak geliyordu. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now