23.bölüm

111K 2.1K 345
                                    

Bölüm ithafı sinloss'a :) İthafsız en sevilen kitap olmaz diyorum ^-^ 

Keyifli okumalar :) 

Yağız'ın sıcak dudakları benden ayrıldığında nefes nefese kaldığımı fark ettim ve gözlerimi biraz aralayarak beni inceleyen Yağız'a baktım. Demin yaşadığımız şey tüm gerçekliğiyle yüzüme çarptığında derin bir nefes aldım. Yağız'ın yüzü hala yüzüme çok yakındı ve bu daha fazla utanmama neden oluyordu. Şu an da domates kadar kırmızı olduğuma emindim. Alev alev yanan dudaklarımı dişlerken Yağız'ın bakışlarının tekrar dudaklarıma kaydığını hissettim. 

"Özür dilerim. Sadece..." dedikten sonra derin bir nefes alarak başını koltuğa doğru yasladı. "Böyle bir şey beklemiyordum." 

"Hayır hayır." dedim ellerimi kaldırarak. "Bu konu hakkında konuşmak yok, tamam mı?" 

"Nasıl istersen." diye mırıldandı Yağız. Bu kadar mutlu olması beni sinir ediyordu. En azından sinir ettiğini düşünmek hâlâ deli gibi atan kalbimin bahanesi olabilirdi. 

"Yarın okul var ve ben şey yapacağım... Şey..." diyerek düşünmeye başladım. Şu an kesinlikle rezil oluyordum. 

"Ders mi çalışacaksın?" diye imayla sordu Yağız. 

"Evet. Evet kesinlikle ders çalışacağım. Şu sıralar çok boşladım ve..." diye saçmalarken ani bir kararla sustum. Koşar adım merdivenlere giderken kesinlikle aptal gibi göründüğümün farkındaydım. Ama ne yapabilirdim? İlk defa öpüşmüştüm ve sıradan biri bile değildi. Yağız Atay'dı o. 

Hızlı hızlı merdivenleri çıkıp odama girdiğimde kapıyı kilitleyerek yere oturdum. Sırtımı kapıya dayayıp nefes alıp verişimi düzenlemeye çalışırken istemsizce ellerim dudaklarımı buldu. Neler olmuştu böyle? Aramızda garip bir çekim olmuştu ve Yağız bana uzaklaşmam için fırsat tanıdığı hâlde ben onun beni öpmesini beklemiştim. Hâlâ yanan dudaklarıma bakmak için yerimden kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Aynanın karşısına geçtiğimde sürpriz bir şey yoktu aslında. Hem dudaklarım hem de yanaklarım kıpkırmızıydı. Yağız'ın o kadar gülmesinin nedeni belliydi. Ellerimi sıkıntıyla saçlarıma geçirerek tekrar odama geçtim. Şimdi ne olacaktı? Aynı evdeydik üstelik. Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktık. Belki de onun için önemsiz bir şeydi zaten. "Evet evet." diye mırıldandım kendi kendime. Kesinlikte önemsiz görüyordu ve benim için de öyleydi. Allah'ım! Bu önemsiz bir şey değildi ki! Az önce onunla öpüşmüştük ve bu benim ilk öpücüğümdü. Derin derin nefesler alarak kendimi yatağa attım. Hâlâ aklıma geldikçe utansam bile itiraf etmeliydim ki garipti. Hatta belki de güzeldi, bilemiyordum. Ama her şeye rağmen hata olduğu da çok açıktı. Kendime bir an engel olamamış; daha doğrusu olmak istememiş ve böyle bir hata yapmıştım. Tekrarlanması ihtimaller dâhilinde bile değildi. Kapının tıklatılmasıyla kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. 

"Armin, bir bakar mısın?" diye seslendi Yağız çatlayan sesiyle. Gerginlikle kapıya giderek kilidini açtım. Kapıyı biraz araladığımda baygın bakışları arasında bana gülümseyen Yağız'ı görünce bir anda gerginliğim kayboldu. Bana ne yapıyordu böyle? "Ben hâlâ açım ve bir şeyler sipariş edeceğim." diyerek güldü. "Senin patateslerinin yerini tutmasa da bir şeyler yemek lazım." 

"İyi ye o zaman." dedim kaşlarımı çatarak. 

"Bir şey demedim." diyerek duvara yaslandı. "Pizza mı istersin yoksa hamburger mi?" 

"Ya sen..."

"Ah tamam tamam, cevabımı aldım ben. Pizza söylüyoruz." dedi ve cebinden çıkardığı telefonu kulağına götürürken bakışları hâlâ üzerimdeydi. Az önce olanlar yüzünden fazlasıyla mutluydu sanırım. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now