20.bölüm

108K 2.2K 105
                                    

Hayatım boyunca sadece birkaç kez kalbimin heyecandan bu kadar hızlı attığını hissetmiştim. Bu durumu sayılı kez yaşayınca insan ister istemez garipsiyor ve saçma sapan düşüncelere dalıyordu. Tuhaf bir görüntü çizmemek için Yağız ile aynı odada kalmayı kabul etmiştim ama bu odada çift kişilik bir tane yatağın olduğunu nereden bilebilirdim ki? Onunla daha öncede aynı yatakta yatmış olsak da bu sefer daha farklıydı. Sinir krizinin eşiğinde değildim ya da aptal rüyalarımı görüp ona sığınmamıştım. Bilincim tamamen açıktı ve bu kalbimdeki baskıyı daha çok hissetmeme neden oluyordu. Banyoda oyalanırken çıktığımda ne yapacağımı düşünmeye başladım. Hiçbir sorun yokmuş gibi yatacak mıydım yani? Aynı yatakta hem de... 

"Armin? İyi misin?" diye seslenirken bir yandan da kapıyı çalıyordu Yağız. 

"Evet iyiyim. Geliyorum şimdi." dedim hemen. Aptal duygu karmaşasından kurtulmam gerekiyordu. Yağız gergin hareketlerle odanın içinde volta atıyordu. Beni görünce hemen gergin bir şekilde gülümseyerek yürümeyi kesti. 

"Kusura bakma rahatsız etmek istemezdim sadece..." 

"Yok, sorun değil." diye mırıldandım. 

"Birkaç saat sonra sabah olacak neredeyse. Yoruldun zaten uyu istersen." dedi yatağı göstererek. Kendimi zorlayarak da olsa tebessüm ettim. 

"Sen dinlenmeyecek misin?" diye sordum. Bir yanım lütfen bir bahane bulsun derken diğer yanım da bunu istemiyordu. 

"Ben... Sen... Yani rahatsız olursun, gerek yok. O kadar yorgun değilim zaten." dedi inanmam için kafasını sallarken. Her zaman ne şartta olursak olalım ya da ona ne yaparsam yapayım centilmenliğini her yerde gösteriyordu. 

"Olur mu öyle şey? Benim için sorun yok." dedim bakışlarımı kaçırarak. "İkimiz de yorulduk ve zaten daha önce de yatmıştık, değil mi? Yani yatmıştık derken uyumuştuk." Heyecanlandığımda bu kesinlikle dilime vuruyordu ve aptal aptal konuşuyordum. Bunu bir kez daha kanıtlamıştım kendime. Yağız gerginliğini atıp, dediğim şeylere gülerken yatağa doğru yürüdü. 

"Tamam o zaman." diye mırıldanırken ikimiz de yatağın örtüsünü açarak yavaş hareketlerle yattık. Çift kişilik yatakta mümkün olduğunca uzak duruyorduk birbirimizden. İçimden bir ses, sen istesen Yağız seni kollarının arasına alır derken diğeri de onu yataktan at diyordu. Bir anda gözümü rahatsız eden ışıkla başımı sol tarafa doğru çevirdim. Tek rahatsız olan ben değildim ki Yağız ile birlikte aynı anda "Işık" diye mırıldandık. 

"Önce ben yattım. Işığı sen söndür." diyerek bana doğru döndü Yağız. Yüzündeki muzip ifade ister istemez beni de gülümsetirken ben de sol tarafıma doğru yatarak itiraz etmeye başladım. 

"Aynı anda yattık bir kere uydurma." 

"Hayır ben birkaç saniye ile geçtim seni." diye sırıttı ve gözlerini kapattı.

"Hayır ya!" diye huysuzlanmaya başladım. "Bu hiç centilmence bir davranış değil Yağız Atay." "Centilmen olduğumu kim söyledi Pamuk Prenses? Kesinlikle değilim." dediğinde aklım Pamuk Prenses'te takılı kaldı. 

"Pamuk Prenses mi?" diye sordum şaşkınlıkla. "Hadi tamam, prenses denir ama..." 

"Yani prenses dememde sakınca yok ha?" dedi gülerek gözlerini açtığında. 

"Ben öyle bir şey demedim. Sadece öyle denir işte. Pamuk Prenses garip geldi. Niye öyle dedin ki?" diye sordum merak ederek. Yirmi dört yaşındaki otorite sahibi Yağız'dan beklemediğim bir şeydi. Annesinden masal mı dinlemişti yani? Hem de Pamuk Prenses masalını? Aklıma gelen şeyle gülmemek için dilimi ısırdım. Beş yaşlarında annesinin anlattığı masalı dinleyen şeker bir Yağız... Ama emindim ki o yaşlarda bile kendi bildiğini okuyordu Yağız Atay. Yağız'ın ailesini düşünüce hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Sahi onun ailesi neredeydi? Amcası ile birlikte çalıştığını biliyordum ama hepsi buydu işte. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now