21.bölüm

104K 2.1K 192
                                    

Her insanın olaylar karşısında farklı duygular hissettiğini biliyordum ya da duygu değişimlerinin kadınlarda daha fazla olduğunu... Bunları bilmeme rağmen şu anki hislerime şaşırıyordum. Saf nefretle kaplıydım. On dakika önce şefkatle sarmalanmışken beş dakika sonra İpek denilen kıza karşı sinirlendiğimi hissetmiştim. Şimdi ise nefret içindeydim. Bu kadar hızlı duygu değiştirmem kesinlikle iyi değildi. Ayrıca belli bir nedeni bile yoktu. Omuzumu duvara doğru yaslamış kollarımı da birbirine bağlamış ayakta onları izliyordum. Yağız hâlâ ateşler içinde yatakta yatıyordu ama İpek'in geldiğini görünce hemen doğrulmuştu ve şimdi onunla konuşmak için çaba sarf ediyordu. O kızın davranışlarını ise görmek bile istemiyordum. Odaya girdiğinde önce Yağız diye çığlık atmış ve onu uyandırmıştı. Sonra sanki uzun süredir sevgilisini göremeyen biriymiş gibi koşup boynuna atlamıştı. Şaşkınlıktan ağzım açık onları kapının önünde izlerken Yağız bir kere bile dönüp bakmamıştı bana. Gerçi şimdi bile şu kapıdan çıkıp gitsem ancak bir iki saate fark eder gibi duruyordu. 

"Armin?" diye seslenen Yağız'ı duyduğumda gözlerimi diktiğim duvardan bakışlarımı çekerek ona döndüm hemen. 

"Efendim?" 

"Kapı çalıyor." diye mırıldandı endişeyle yüzüme bakarak. Sinirle gözlerimi kırparak kapıya doğru yürüdüm. Sanki ben hizmetçisiydim. Kalksın İpek'ciğin baksın o zaman dememek için zor tutmuştum kendimi. Kapıyı açtığımda otelin çalışanı olduğunu anladığım kadın gülümseyerek elindekileri bana uzattı. 

"Kerem Bey gönderdi bunları. Buyurun." 

"Teşekkür ederim." diyerek kapıyı kapatıp içeri geçtim. Hâlâ muhabbet edip, gülüyorlardı. Sinirle soluyarak yanlarına gittim. Elimdeki ilaçları Yağız'ın üzerine doğru fırlattım ve şaşkınla bakan yüzünü es geçerek kadının getirdiği kâseye su doldurmak için banyoya gittim. İlaçları Yağız'a fırlattığımdan beri ikisinden de ses çıkmıyordu. Bu iyiydi. Elimdeki derin kâseye soğuk su doldurduktan sonra, suyun içine kadının getirdiği küçük havluları koydum. Yağız'ın yüzüne bunları koyduğumda sanırım ateşi düşerdi. Kerem gerçekten bunları düşünmekle iyi yapmıştı çünkü hayatta aklıma gelmezdi. Kerem'in yanına giderken en fazla ilaç bulur diye düşünmüştüm ben. 

"Elindeki ne Armin?" diye seslendi Yağız ben banyodan çıkarken. 

"Ateşini düşürmeye çalışıyorum senin aksine." dedim imayla. İpek buradayken böyle konuşmam ayıptı belki de ama umurumda da değildi açıkçası. 

"Anladım." diye mırıldandı Yağız İpek'e bakıp tebessüm ederken. "Su da verir misin? Bari ilaçları alayım." 

"Su yok." dedim sinirlenerek. Durduk yere neden sinirlendiğimi bilmiyordum. 

"Tamam." dedi Yağız sessizce. 

"Ben gidip su getireyim o zaman," dedi İpek ayağa kalkarken. "Bir işe yaramış olurum." 

"Zahmet olmasın boş ver. Birine söyleriz, getirir." dedi Yağız. 

"Yok canım olur mu öyle şey, getiririm hemen." diyerek çıktı. Ben de sinirle yatağa Yağız'ın yanına oturdum. Elimdeki kâseyi de kucağıma alarak havluyu sıkmaya başladım. 

"Sinirlisin." dedi Yağız bana bakarak. 

"Ne?" diye sordum sanki anlamamış gibi. Bir yandan da elimden sürekli suya geri düşen havluyu tekrar sıkıyordum. 

"Neden sinirlisin? Söyle hadi." dedi koluma doğru uzanırken. Fark edince dokunmasına izin vermeden kendimi geri çektim ve sıktığım havluyu düzelterek alnına doğru koymaya çalıştım. "Uzan biraz daha, havlu durmuyor." diyerek havluyu alnına koyduğumda soğukluğuyla biraz titredi. Bu istemsiz hareketi nedense içimdeki nefreti ve siniri bir nebze olsun azalttı. Dediğimi yapıp, tamamen yatağa uzandığında gözlerini kapattı. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin