26.bölüm/2

63.2K 2K 442
                                    

Bir okurum yapmıştı. Sizce de çok tatlı değil mi ya? ^-^ 

Keyifli okumalar :) 

Yağız'dan...

Sevgi, bu dünyada aldığımız nefesi anlamlı kılan en temel duyguydu belki de. Bitti dediğimiz her an, sona geldim dediğimiz her gün bir mucize gibi insanın kalbine doğan umuttu. Bu kadar yıl pes etmemişsek ve bir bu kadar daha sürecek olsa da pes etmeyeceksek nedeni buydu işte. Baran ve ben ailelerimizi geçmişte bırakıp kalbimizin en ücra köşelerine gömmüştük belki ama Eymen için savaşıyorduk. Eymen'in kalbindeki sevgi, ailesine duyduğu özlem yetiyordu hepimize. Suçluydum ve küçük bir çocuk aklıyla yapmıştım bu büyük hatayı ama yine de pişmanlığı hissediyordum en derinlerimde. Her şeye rağmen devam ediyordum ama kardeşim dediğim insanlar için.

"Artık gidelim." diye mırıldandım Eymen'e doğru dönerek. Arabayı çalıştırmak için kolumu kaldırdığımda tuttu.

"Biraz daha," dedi tekrar gözlerini kalabalık gruba çevirerek. "Hem baksana, daha içeri girmediler."

"Fark edecekler," dedim itiraz ederek. "Her şeyi bok etmek istiyorsan sen bilirsin."

"Fark etmezler." dediğinde başımı iki yana sallayarak okulun önünde arkadaşlarıyla eğlenen kıza baktım. Uzun kumral saçlarını topuz yapmıştı. İri mavi gözlerini buradan bile fark edebiliyordum. Yine de Eymen gibi değildi ama gözlerinin rengi. Ağabeyinin canlı mavi gözlerine nazaran daha donuktu. Yine de farklı bir şekilde güzel görünüyordu. Küçüklüğünü hatırlıyordum. Baran ve Eymen ile oyun oynarken onunla fazla zaman geçirmemiş olsam da hafızamda birkaç anı vardı. Zaten her Allah'ın günü Eymen onu anlatıyordu bana ve tanıyor gibiydim. Neleri sevip sevmediğini şimdiden ezberlemiştim. Elbette o da Armin'in küçük bir kız çocuğu olduğu zamanlarını biliyordu ama bu bile yetiyordu ona. Kardeşini sevmek ve benimsemek için çok fazla zaman geçirmesine gerek yoktu.

"Onu tehlikeye atıyorsun." dedim başımı Eymen'e doğru çevirirken. Gözlerini hala Armin'in üzerinden çekmemişti.

"Ailemi çok özledim," diye fısıldadı. "Armin'i çok özledim."

"Biliyorum ama..."

"Sen de aileni özledin." diyerek sözümü kestiğinde sustum. İtiraf etmek gerekirse... Özlemiştim. Çok fazla hem de. Ama o kadardı. Tıpkı Baran gibi benim de gelecek hayallerimde annem ve babam yer almıyordu. Belki Eymen ve ailesine yakın bir yerde ev tutar ve yaşlanacağım evimde tek başıma ölümü beklerdim. Çok fazla bir beklentim yoktu hayattan ya da hayallerim yoktu gözlerimi kapatıp umarım dediğim. Sadece kurtulmak istiyordum başımızdaki belalardan. Çocukken yaptığım hataları telafi edip, kardeşim dediğim adama yeni bir gelecek vermek istiyordum, hepsi bu.

"Artık gidiyoruz." dediğimde telefonum çaldı. Telefon görüşmem en azından birkaç dakika zaman sağlayacaktı Eymen'e kardeşini görmesi için.

"Efendim Baran?"

"Yağız, Uğur amca geldi, her şey hazırmış. Sadece babanla bir kez daha konuşması gerekiyormuş o kadar."

"İçime sinmiyor," diye mırıldandım. "O adamın şirketini istemiyorum."

"Biliyorum ama buna mecbursun. Başka şansımız yok." Çaresizlikle iç çektiğimde "Dönmüyor musunuz?" diye sordu.

"Eymen Bey'i buradan ayırabilirsek döneceğiz." diye sertçe cevap verdiğimde Eymen biraz olsun kendine gelmiş gibi silkindi.

"Kardeşini özlüyor Yağız, biraz daha nazik ol." dediğinde güldüm. Şimdi böyle konuşmasına rağmen, benim yerimde olsaydı birkaç dakika içinde daralır ve "Harun'u geberttiğimiz zaman istediğin kadar zaman geçirirsin." derdi.

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now