7.bölüm/2

103K 2K 162
                                    

Keyifli okumalar :) 

Yaşayabileceğim her şeyi hatta belki de daha kötülerini yaşadım diye düşünüyorum zaman zaman. Kaderin beni daha fazla şaşırtamayacağını ve hayatıma biraz olsun iyi şeylerin ekleneceğini... Ama yanılıyorum. Her zaman yanılıyorum hem de. Daha kötüsü daha zoru olmaz dediğim her bir gün, beni yanıltıp karşıma yeni bir dert çıkarıyor. Henüz on sekiz yaşında olmama rağmen birçok insanın mahvolmasına yetecek şeyler yaşadım. Belki bilmediğim, görmediğim yerlerde benden daha kötü durumlarda yaşayan insanlar vardır. Yoksullukla, açlıkla baş etmek zorunda olanlar... Ama ben? Benim hayatım kolay sayılır mı? Sırf daha refah yaşıyorum diye?

Küçük bir çocukken ağabeyimden koparılmış ve mutlu sandığım ailesiyle büyümüş biriydim. Kısıtlamalarla hayatına devam ederken hep mutlu olduğumu düşündüm. Babam kimseye güvenme derken beni düşünüyor diyerek hep kendimi avuttum. Onlar dışında hiç kimseye güvenmemek o kadar da dert değildi benim için. Daha çocukken bile sırf bir arkadaşıma fazla değer verdim, onu korudum diye okulum değiştirilirken sadece güvenliğimi düşünen ailemin sevgisiyle kandırdım kendimi. Ama her şey açıktı işte. Bir enkazdan farksızdım ve tam da istedikleri gibi artık kimseye güvenemiyordum.

O hariç.

Nedenini bilmesem de birkaç ay öncesine kadar kaçtığım, korktuğum adam, şimdi sığınağım oluyordu. Güveniyordum ama bu da beni korkutmuyor değildi. Güvenmeyi bilmediğim için miydi yoksa o kişi Yağız olduğu için miydi bilemiyorum.

Belki aramızda bilmediğim ve korktuğum sırlar olmasaydı, önüme bir dayatma olarak konulmasaydı sevgisi ve hiç şüpheye düşürmeseydi beni... Her şey daha farklı olabilirdi.

Aniden gelen ürpertiyle cama biraz daha yaklaşarak dışarıyı izlemeye karar verdiğimde eve vardığımızı fark ettim. Yağız arabayı garaja park ederken oturduğum yerde toparlandım. Seri hareketlerle arabadan inerek hemen yanıma geldi.

"Gel bakalım cadı," diyerek beni kucağına alırken gülerek omuzuna vurdum. Biraz önceki gerginliği gitmiş gibiydi. Hiçbir şey söylemeden boynumu öpmesiyle şaşkınlıkla ona bakakaldım.

"Ne var? İçimden geldi," diyerek kendini savundu. Durduk yere beni öpmesinden daha çok, içimde oluşturduğu hisse sinirlenerek suratımı astım. Kucağında beni taşıyarak eve doğru ilerlerken ofladı.

"Tamam Armin, öpmem bir daha."

"Ben..."

"Tamam dedim." diyerek konuşmama engel olduğunda kaşlarımı çattım. Benimle hiç ilgilenmeden yürümeye devam ederken, bir anda aklıma gelen fikirle kalp atışımın hızlandığını hissettim. Eğer biraz daha düşünürsem, vazgeçeceğimi bildiğim için mantıklı tarafımı susturarak ben de boynuna bir öpücük kondurdum.

Yağız'ın şaşkın bakışları bana doğru döndüğünde utanarak dudağımın içini dişlemeye başladım. Onun kucağındayken kaçacak yerim yoktu tabii.

"Niye bakıyorsun öyle?" diye mırıldandım.

"Az önce beni öptün," dedi Yağız sırıtarak. "Yorumumu lisedeki ergenlere çevirmek istemiyorum ama beni kendi isteğinle öptün." 

"Yani?" diyerek güldüğümde başını iki yana sallayarak "Hiç," dedi.

"Peki, bunu neye borçluyum?"

"Hiçbir şeye," dedim gülümseyerek ona bakarken. Utangaçlığı üzerimden attıktan sonrası güzel bile sayılabilirdi. "Bu zamana kadar olan her şey için ufak bir teşekkür diyebiliriz." 

"Hımm... O zaman bu teşekkürü daha sık bekliyorum." 

"Şansını zorlama." dedim başımı sallayarak.

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now