5.bölüm/2

109K 2.1K 309
                                    

Keyifli okumalar :)

Kapının önüne vardığında arkasını dönerek beni beklemeye başladı. Yavaş adımlarla yanına ulaştığımda kapıyı açarak geçmem için kenara çekildi. İçeriye doğru bir adım attığımda patlayan konfetiler ve duyduğum iyi ki doğdun şarkısıyla bir an şok geçirdiğimi sandım. Hatta belki bilinçaltımın bunu uydurduğunu...

Nehir çığlık atarak yanıma gelip sıkıca sarıldığında yaşadığım şaşkınlıktan kurtulup, sarılışına karşılık verdim.

"Doğum günün kutlu olsun Armin."

"Ben... Teşekkür ederim," dedim şaşkınlıkla. "Tüm bunlar..."

"Her şeyi Nehir organize etti," diyen Buğra'nın sesini duyduğumda ona doğru dönerek gülümsedim. Beni kendine doğru çekerek sarıldı. "Tekrar, doğum günün kutlu olsun."

"Teşekkür ederim Buğra." dedikten sonra bana gülümseyerek bakan insanlara göz gezdirmeye başladım. Çok kalabalık değildi ama yine de benim gibi yalnız biri için oldukça fazla sayılabilirdi. Çoğunu tanıyordum. Nehir'in annesi ve babası... Daha bir saat önce tanıştığım Buğra'nın annesi... Gözlerim etrafta gezinirken gülümsüyordum. Gerçekten gülümsüyordum hem de. Bu çok iyi hissettirmişti. Birilerinin benim için bir şeyler yapması...

"Çok teşekkür ederim Nehir. İnan..." Nehir'e teşekkürlerimi sunarken Baran'ın yanında dikilerek bana bakan anne ve babamı görmemle gülümsemem yüzümde soldu. Onları burada görmek çok garipti. Annemin yaşlarla dolmuş gözleri ve babamın memnun olmadığını belli eden bakışları...

Onları fark ettiğimi anladıklarında gülümseyerek bana doğru yürümeye başladılar. Nehir ve Buğra kibar bir şekilde başıyla onlara selam verip yanımızdan uzaklaştılar.

Annem beni kollarının arasına alıp sıkıca sarıldığında omzumda hissettiğim ıslaklıklarla gözyaşlarına daha fazla hâkim olamadığını anladım.

"Doğum günün kutlu olsun güzel kızım," diyerek yüzümü sevmeye başladı. "İyi ki varsın, iyi ki benim kızımsın."

"Teşekkür ederim anne." diye mırıldandıktan sonra babama sarıldım. Sabahtan beri telefonda konuşmamıştık ve açıkçası doğum günümü neden kutlamadıklarını hiç merak etmemiştim. Sanırım gerçekten büyüyordum ve büyürken onlardan yavaş yavaş uzaklaşıyordum.

"Nice senelere prensesim." diyerek saçlarımı okşadı babam. Ondan ayrıldığımda yüzündeki rahatsız ifadeyle karşılaştım. Demin gördüğüm şeyde yanılmamıştım yani.

"Bir sorun var." diye mırıldanarak gülümsedim.

"Elbette yok," dedi babam gülümsemeye çalışarak. "Eğlenmene bak, bugün senin doğum günün."

Babam söylemese de sorunun ne olduğunu biliyordum. Neden rahatsız olduğunu...

"Merak etme," dedim sanki normal bir şeyden bahsediyormuşuz gibi görünmeye çalışarak. "Onlara güvenmiyorum. Güvenemiyorum."

"Armin..." diyerek beni uyarmaya çalıştı annem ama onu dinlemek istemiyordum. Küçüklüğümden beri ne zaman babama karşı çıkmaya çalışsam annem engel olurdu ya da ne zaman annemle kavga etsem hemen babam ceza verirdi. Ama artık ne onlarla yaşıyordum ne de o küçük kızdım.

"Harika insanlar olmasına rağmen," dedikten sonra bir süre susup derin bir nefes aldım. "Küçüklüğümden beri beynime işlediğin o güven sorunu yüzünden kimseye tam anlamıyla inanamıyorum, güvenemiyorum."

Babam gözlerini bile kırpmadan bana bakarken yüzü ifadesizdi. Mutlu olmadığı kesindi ama... Annem kolumu tutarak hafifçe sıktığında ileriye gittiğimi anladım. Benim için buraya kadar gelmiş olan ailemi üzmek istemiyordum aslında ama içimden neler geçirdiğimi bilmeliydiler. Belki başka bir zaman bunun için fırsatım olmazdı ve ben sanki her şeyden memnunmuşum, beni böyle yetiştirdikleri için onlara minnettarmışım gibi devam etmek istemiyordum hayatıma. Böyle bir günde sorun çıkarmak ya da üzülmek kesinlikle tercih ettiğim bir şey değildi. Zaten içimdeki tüm zehri sevgili ebeveynlerime akıttıktan sonra mutlu olacaktım. Ne olursa olsun on sekiz yaşında bir genç kızdım ve böyle bir partinin beni mutlu etmemesi imkânsız olurdu.

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now