10.bölüm

115K 2.5K 71
                                    

Multimedia: Armin 

Keyifli okumalar :) 

Kollarımı Yağız'ın boynuna dolamış, onun kucağında öylece dururken bana şaşkınlıkla bakan üç çift göze ne diyeceğimi düşünüyordum. Ortam o kadar sessizdi ki sanki nefes alışverişimi duyacaklarmış gibi nefesimi tuttum. Birinin bu ölüm sessizliğini bozması için her şeyi yapabilirdim. Herkes böyle sustukça ben daha çok geriliyordum ve bu sessizliği bozacak tek bir kişi vardı elbette: Buğra... Bakışlarımı ona çevirip ne demek istediğimi anlamasını umdum ama o da ısrarla anlamayarak yüzüme bakıyordu. Sanırım o da çok şaşırmıştı. Başıma gelenleri bilmiyorlardı ve salonun ortasında Yağız'ın kucağındaydım. Özellikle Yağız ile durumumu bilen Buğra için daha da karmaşık olmalıydı. Sonunda ne demek istediğimi Baran anladı ve bana belli belirsiz gülümseyerek harekete geçti. 

"Bu güzel bayan da kim?" diyerek elini Nehir'e uzattı. Şimdi Buğra da ne demek istediğimi anlamış olacak ki Baran ile Nehir'e bakıp sırıtıyordu. Nehir de Baran'ın ilgisine hem şaşırmış hem de sevinmiş bir şekilde elini ona uzattı. 

"Nehir ben." 

"Ben de Baran, güzel kız" dedi flört eden bir ses tonuyla. Hâlâ Nehir'in elini tutuyordu ve bende hâlâ Yağız'ın kucağındaydım. 

"Çek şu elini." diye söylenerek Baran'ın elini itti Ege. Baran da en az benim kadar şaşırmış olmalıydı ki ne yapacağına karar veremedi. Sakince elini indirdi ama yüzünde sinirden çok alaylı bir ifade vardı. 

"Ege..." derken gözlerini devirdi Nehir. Sanırım onun bu davranışlarına alışkındı. 

"Beni indirir misin?" dedim Yağız'a sessizce. 

"Hayır Armin. Yukarı çıkıyoruz dinlenmen lazım." diyerek karşı çıktı. Benim aksime daha sesli konuşuyordu. 

"Yağız..." diye mırıldandım. 

"Yağız haklı Armin. Dinlen biraz. Hem arkadaşlarınla odanda da görüşebilirsin." dedi babam. Yağız'ı her zaman onaylaması artık sinirimi bozuyordu. 

"Peki, hadi." dedim sıkıldığımı belli ederek. Yağız merdivenleri çıkarken aşağıdan Nehir ve Buğra'nın sesini duyabiliyordum. Sanırım babam ile tanışıyorlardı. Odamın önüne geldiğimizde sesleri daha az duyar oldum ve ne konuştuklarını artık anlamıyordum. 

"Kapıyı açar mısın? Ellerim dolu da." dedi alayla. 

"Aman çok komik." diye söylenerek açtım kapıyı. Yine de beni yumuşatmaya yetmişti sözleri. Odamın içine girip beni yatağa bıraktığında ayakkabılarıma yöneldi. "Ben halledebilirim." dedim elimi sallayarak. 

"Bırak yardım edeyim işte." dedi itiraz kabul etmeyen bir sesle. "Ayrıca bence bu odaya misafirlerini çağırma. Pasaklı olduğunu düşünecekler." 

"Neyi varmış odamın? Azıcık kitaplar dağınık o kadar." dedim suratımı asarak. 

"Tabii." dedi Yağız gülerek. Gülmek ona gerçekten yakışıyordu. Hep gamzesi olan erkekleri önde tutardım ama Yağız'a gamze yakışır mıydı? Bilemiyorum. Sanki şu an olduğu hâlden biraz farklı olsa her şey bozulacakmış gibi geliyordu bana. Sanki gamzesi olursa sıradanlaşırmış gibiydi. Böyle daha farklı geliyor bana. "Of!" dedim kendime gelmeye çalışarak. O fark etmemişti ama ona takılı kalmıştı gözlerim. 

"Bence haklı. O olmasa evde kalırdın kesin." diyen sesi duyduğumuzda ikimiz birden kapıya doğru döndük. Buğra kapıya yaslanmış bize bakıyordu. Yüzündeki aptal ifadeyi dağıtmak istiyordum şu anda. Sanki çok doğal bir şeyden bahsediyormuş gibi kendini bozmadan Yağız'ın yanına gelerek elini uzattı. "Resmi olarak tanışmadık. Buğra ben." Yağız ayakkabımı yatağın kenarına koyarak yerden kalktı ve o da elini uzattı. Buğra'dan daha uzun ve daha yapılı duruyordu. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu