2.bölüm/2

116K 2.2K 145
                                    


Önce yavaş yavaş yerine gelen bilinç... Uyku ve uyanıklık arasında dolaşırken ısrarla açılmayı bekleyen gözler... Uyandığımı hissedip gözlerimi açmak istiyordum ama alev alev yanan gözlerim buna müsaade etmiyordu. Yine de acısına dayanıp, gözlerimi açtığımda direkt olarak gözlerime hücum eden ışıkla gözlerimi kısmak zorunda kaldım. Zihnim hâlâ boştu ve anlamsızca çevreme bakıyordum. 

Odamdaydım. Pembe ve beyaza boyalı ve kitapların dağınıklığıyla kendini belli eden odamda.Ama burada uyumamıştım. Hemen doğruldum. Yağız yoktu.Ben salonda uyumuştum. Şimdi ise odamda uyanıyordum. Biri beni buraya taşımış olmalıydı. Hızla yataktan kalkarken ne hâlde olduğumu önemsemeden odamdan fırladım. Biliyordum, gelmişti!Koşar adımlarla zaman kaybetmeden salona koştuğumda boş olduğunu gördüm. Yine de içimi hayal kırıklığı kaplamadan, aynı hızla merdivenlere tekrar yöneldim. Çıplak ayakla, eşofmanlar içinde evde koşturup duruyordum. Büyük ihtimalle şişmiş ve kızarmış gözlerim vardı zaten. Yağız'ın odasının önüne geldiğimde hiç vakit kaybetmeden kapıyı açıp içeri daldım.  

  Sırtı bana dönük şekilde dururken aniden odaya girmemle bana doğru döndü ve şaşkın gözlerle bana bakmaya başladı. 

"Armin?" diye seslenirken hiçbir şey söylemeden koşarak ona sarıldım. Ellerimi sıkıca boynuna dolarken yüzümü de ona doğru çevirmiş içimden geldiğini tekrar ediyordum. Güçlü ellerinin belime dolandığımı hissettiğimde, sanki daha fazlası olabilirmiş gibi,daha sıkı sarıldım. Bir eli belimde hareket ederken diğer eliyle de saçlarımı okşuyordu. Hiçbir şey söylemeden odanın içinde sarılmış duruyorduk. 

"Geldin." diye mırıldandım sesimin çıkacağına emin olduğumda.Ama yine de çatlak çıkmıştı."Geldim," dediğinde yüzümü tamamen boynuna doğru gömdüm. Gözyaşlarım tişörtüne usul usul akıyordu. "Hadi, ağlama artık." 

"Ben seni bekledim," dedim küçük bir kız çocuğu gibi. Beklemediğimi düşünsün istemiyordum. Uyumak zorunda kalmıştım.Hem biraz uyuyup tekrar uyanacaktım. "Gelirsin diye bekledim..." "Biliyorum..." diyerek beni kendinden uzaklaştırıp yüzümü ellerinin arasına aldı. "Beklediğini biliyorum. Kimi görsem kiminle konuşsam seni söylediler bana." 

"Gelmeseydin..." 

"Düşünme bunu artık." dediğinde onu duymamış gibi sözlerime devam ettim. 

"Yemin ederim bir daha sözünden çıkmam," dedim hıçkırarak. "O adamdan hep kaçarız. İntikam alma. Kimse almasın. İstemiyorum. Yağız lütfen, sırları da sormam bir daha. Başka biri daha ölmesin. Sen ölme!" Yarım yarım cümleler kurarken, "Geçti," diyerek gülümsedi bana. 

"O adam da hak ettiği şeyi bulacak, çok az kaldı. Sen korkma. Tamam mı? Geldim. Hep gelirim." Belli belirsiz başımı sallarken nasıl bu hâle geldiğimizi merak ediyordum. Başladığımız nokta ve geldiğimiz nokta... O kadar uçtu ki...  

  Aklıma Koray'ın sözleri geldiğinde gözlerimi Yağız'ın yorgun yeşillerine çevirip, onlara bakmaya başladım. 

"Söz mü?" diye sordum. Yağız sözünü hep tutardı. 

"Böyle bir şeyin sözü..." 

"Söz mü?" diye tekrarladığımda olmaz der gibi başını iki yana salladı. 

"Bunun sözü olmaz Armin. Başka bir şey söyle, başka bir şey iste tamam ama bunun sözünü nasıl veririm? Ya tutamazsam?"diye kısık sesle sorduğunda başımı eğdim. Haklıydı. Sadece çocukça bir içgüdüyle bunu istemiştim işte. Sanki söz verirse hiç gitmezmiş gibiydi. "Asma suratını," dedi eliyle çenemi tutup başımı kaldırırken. "Geçti her şey." 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Where stories live. Discover now