PSİKOZLAR

psikozlukdizboyu4 tarafından

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... Daha Fazla

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~

1.9K 147 238
psikozlukdizboyu4 tarafından

Alesya'dan...

"Allah rızası için el-Fatiha." diye bağırmamla herkes bana kötü kötü bakarak el-Fatiha okumaya başlamıştı. Yusuf Amca Asena ve Barlas'ı kötü bir halde yakalamıştı. Fatiha okunduktan sonra Yusuf Amca'ya merakla bakıyordum. "Bu ne hal Asena hastanedesiniz? Bu şekilde durmalar falan neler oluyor?" dedi Yusuf Amca bir Asena'ya bir Barlas'a bakarak. Asena "Şey babacım bir şey yok yanlışlıkla oldu zaten. Kusura bakma." dedi ve benim yanıma geldi. "Bir daha böyle görmek istemiyorum sizi." dedi. Yan yan Barlas'a baktıktan sonra da yanımızdan ayrıldı. O gittikten sonra Barlas Asena'yı çekip odadan çıkardı. Kim bilir yine neyin tartışmasını yaşayacaklardı.

Derin bir nefes aldıktan sonra herkes yavaş yavaş odadan çıkmaya başlamıştı. Görkem çıkmamakta inatçı bir şekilde kararlıydı. Doğukan da alttan alttan Ece'ye yazıyordu. Ece'ye göz kırpmayı ihmal etmemiştim. Ateş Asu'yu belinden tutarak dışarı çıkarmıştı. Asu biraz tripli gibiydi. Doğukan sağ olsun İşin garibiyse Asu'nun sevgilisi olduğu halde böyle davranmasıydı. Ateş'ten hoşlanıyor olmalıydı. Bu düşünceyle Berkan'a üzülmüştüm. Asu'yu sevdiğini anlamak zor değildi. Fakat Asu'yu çok boş bırakıyordu. Baktığında da hiç sevgili değil gibilerdi. Barış'la Kumsal zaten kıskançlık tartışmaları yaşıyorlardı. Herkesi çok özlemiştim ama en çok Çağan'ı özlemiştim. Belli ki o da özlemişti. Elimi hiç bırakmıyordu. Görkem'e çıkması için kaş göz yapıyordum. Gıcık Sarı limon bir kez de sözümü dinlese ölürdü. "Sarı limon kaybol." dedim. Görkem "Oldu canım başka." dedi. Çağan'a baktığımda sırıtarak bana bakıyordu. Çok güzel gülüyordu. Derin bir nefes alıp yüzüne bakmaya başladım. İyi ki de ölmemiştim. Yoksa bu mükemmellikten mahrum kalacaktım. Görkem "Alesya içine düşeceksin! Yavaş bak. Ben çıkıyorum ne haliniz varsa görün." dedi ve kapıyı sertçe kapayarak çıktı.

Görkem çıkar çıkmaz Çağan'la birbirimize sarılmıştık. "Alesya beni bırakıp gidiyordun." dedi Çağan titreyen sesiyle. "Hiç bir yere gitmiyorum Çağan, buradayım." dedim. Çok kötü hissediyordum. Onun bu hale gelecek kadar üzüldüğüne inanamıyordum. Bu nedense bana karşı bir şeyler hissettiğini artık anlamam için bir engel olmadığını gösteriyordu. Çağan kafasını boynuma gömerken ben de kafamı Saçlarının arasına gömdüm. Öldüğüm zaman da buraya gömülmek isterdim çünkü çok huzurluydu.

"Ben o haldeyken ne hissettin Çağan?" dedim. Çağan "O halini gördüğümde içimde kocaman bir boşluk oluştu. Seni kaybetmek beni bitirirdi. Üstünü örttüklerinde ben de oracıkta ölmek istedim. Sen gitseydin ben de arkandan gelirdim Alesya inan bana." dedi. "İnanıyorum." dedim fısıltıyla çıkan sesimle. Çağan "Seni çok özledim. Uyan artık saçma sapan espri yap diyordum. Bir ara seni tekrar güldüremeyeceğim diye çok korktum." dedi. Gözlerim artık dayanamayacaklarını anladıklarında yaşları aşağı doğru bıraktılar.

Hıçkırık tutarken Çağan kafasını kaldırıp "Şş! Ağlamak yok Dişi Goril. Sözlerimi unutuyorsun sürekli, ne olursa olsun ağlamak yok tamam mı? Söz ver bana ağlamayacaksın." dedi alnını alnıma yaslarken. Ben hıçkırıklarımın arasında zar zor "Söz veriyorum." demiştim. Bir dakika Sünger Bob'lu kolye neredeydi? Ellerim direkt boynuma giderken "Kolye nerede?" dedim panikle. Çağan elini cebine attıktan sonra kolyeyi çıkardı. "Bendeydi." dedi sonra saçlarımı öne atıp kolyemi taktı.

Çağan göz yaşlarımdan öperken "Sonra bu goril gelir göz yaşlarını öper." dedi sırıtarak. "Dikkat et de Sarı Gorilden de dayak yeme." dedim kahkaha atarken. "Sarı Goril kim kızım? Ayrıca sana kim çıkma teklifi etti? Çabuk söyle bana onun ismini?" dedi Çağan sinirle. Kıskanınca da ayrı bir karizma oluyordu! Bir dakika bir dakika. Biraz oyun oynamaktan zarar gelmezdi. ''Aaa! Birisi bana çıkma teklifi mi etmiş? Acaba kim hiç hatırlamıyorum?'' dedim yalandan. "Evet, hatırlamıyor musun?" dedi Çağan kaşlarını çatıp. Kaşlarımı çatıp düşünmeye başladım. "Ben sadece lunaparka kadar olan kısmı hatırlıyorum. Çağan biz en son seninle okula giriş yapmıştık beraber." dedim kafamı kurcalarken. "Alesya hatırlamıyor musun?" dedi. Çağan biraz bozulmuş gibiydi. Dudağımı büzüp Çağan'a bakmaya başladım sonra sırıtarak yanaklarını sıkmaya başladım. "Ölsem de unutmam." dedim.

Çağan gözlerini kısıp "Demek şaka yapıyorsun. Yap bakalım Dişi Goril. Şimdi söyle bana kim bu Sarı Goril?" dedi. "Görkem." dedim. "O senin kardeşin olan cüce mi?" dedi. Cüce demesi biraz kabaydı çünkü neredeyse aynı boydalardı. Kafamı onaylar anlamda aşağı yukarı salladım. Kapı açılırken içeri hemşire girmişti. Yemek saatiydi. Yüzüm dehşet bir hal alırken "Ne?" dedim. Hemşire yemekleri önüme bırakırken yüzümü buruşturdum. Çağan şimdi bittin bakışları atıyordu.

Hemşire giderken "Dişi Goril çok acıkmışsındır sen şimdi, gel sana yemeğini yedireyim." dedi sinsi sinsi gülerken. "Bak anlaşabiliriz böyle olmak zorunda değil." dedim. Çağan "Oldu bile." deyip bir kaşık çorbayı ağzıma uzatmaya başladı. Yüzüm daha da buruşurken ona bakmaya başladım. Çağan kaşığı ağzıma tıkarken kahkaha atıyordu. Kaşık ağzımdan çıktığı an çorbanın acı tadı ağzımda yayılmaya başladı. Yüzüm buruşmaya başlamıştı. Çorbanın yarısını zar zor yuttuktan sonra daha fazla ağzımda tutamayacağımı anladığımda Çağan'ın suratına tükürdüm. Çağan gözlerini yummuş yüzünü buruşturmuştu. Elimle ağzımı kaparken tepsideki peçeteyle yüzünü silmeye başladım. "Ay! Çok özür dilerim Çağan. Sen de şansını çok zorladın ama ben içmem ki o çorbayı." dedim inatla. Şuan inanılmaz yakındı. Çorba bahane olmuştu. Yüzünü silerken beni dikkatle izliyordu. Ben de telaşlı telaşlı yüzünü siliyordum. Elim ayağım birbirine dolanırken Çağan ellerimi aşağıda birleştirdi.

Yüzünü yüzüme yaklaştırırken öpeceğini anlamıştım fakat odaya dalan Doğukan'la bu bölünmüştü. Çağan'ı geri iterken Doğukan "Oo! Ben sizi bölmeyeyim. Çıkıyorum."dedi. O giderken odaya bizimkiler girmişti. Çağan "Allah belanızı versin." dediğinde haykırdım. "Senin suratına ne olmuş?" dedi Barlas. Çağan'ın yüzünde hala biraz çorba vardı. Asena sırıtarak bana baktı ve göz kırptı. "Çorbalandım." dedi Çağan. Barış "Kumsal sen böyle ölüm döşeklerine düşüceksin, ben sana çorba içireceğim. Sen böyle tüküreceksin. Çorbayı başından aşağı dökerdim." dedi. Kumsal sinirle "Barış Bey sanırım siz haddinizi fazla aştınız bugün. Zorlama istersen." dedi tıslayarak. Bir tanede omzuna geçirmişti. Barış yüzünü buruşturup önüne dönmüştü. Doğukan yanıma yaklaşıp Çağan'ı ittirdikten sonra "Kanka bu Ece denen kız ne kadar güzelmiş! Ben daha önce nasıl görmedim?" dedi. Sırıtarak ona baktım. Ne ara kanka olmuştuk? "Ece çok güzel kızdır. Eh işte! Senin de giderin var bence şansını dene buradan yürürsün." dedim. "Siz var ya siz, dördünüz çok fenasınız." dedi. Çağan Doğukan'ı kenara çekip yanıma bu sefer o gelmişti. "Uzak dur." deyip yataktan ittirip yanıma oturdu. Ateş "Bir tarafım dondu, dışarısı çok soğuk." dedi. Doğukan piçiz piçiz sırıtarak "Asu ısıtsaymış seni kanka."dedi. Asu kızarırken Ateş'te sırıtıp Asu'ya bakmaya başladı. "Öpücüğü aldığımda ısındım zaten." dedi. Buradan ne çıkarmalıydım? Ateş Asu'yu mu öpmüştü? "Hayırlı işler gençler de biz de buradayız hani?" dedim. Doğukan "Ooo! Daha siz vardınız. Biliyor musunuz ben odaya girmeseydim bu ikisi işi pişi-"diyemeden Barlas ve Asena aynı anda "Sus artık!" dediler.

Barlas "Doğukan yeteri kadar gömmedin mi kardeşim sence de?" dedi. Ben lafa atlayıp "Ece için söylediklerinde baya hoştu Doğukan." dedim kollarımı arkada bağlarken. Doğukan gözlerini kısıp "Sen nasıl kankasın? İki dakika da sattın beni. Hain." dedi. "Aynen ebemde öyle diyordu." dedim. Ece kıs kıs Doğukan'a baktı. Belli ki dediğim şeyden hoşlanmıştı. Ama Ece Doğukan'a yaklaşamazdı. Bunu Ece yapmazdı, yapsa da Berkan izin vermezdi.

Çağan "Kim sana çıkma teklifi etti Alesya? Söyleyecek misin artık?" dedi sinirle tıslayarak. Odada ki herkes bize dönerken Çağan'a Araf'ın bana çıkma teklifi ettiğini nasıl söyleyebilirim diye düşünüyordum. "Araf." dedim. Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye bekledikten sonra Çağan "O kim oluyor da sana çıkma teklifi ediyor? Gebertirim onu. Alesya sakın ama sakın Araf'la muhatap olmayacaksın!" dedi. Bende çok meraklı değildim ama arkadaşlarımızdı işte.  ''Bu Berkan'lar çok fazla oldular artık. Bu kaçıncı?" dedi kapıya doğru hızla giderken. Barlas ve Barış kollarından tutup geriye çekmiştiler Barış "Çağan sakin ol. Daha sonra halledeceğiz." diyerek sakinleştirdi. Ateş'in telefonuna mesaj gelince bütün dikkatler oraya uzandı. Ateş kaşlarını çatarken "Barlas gitmemiz lazım." diyerek kaş göz yaptı. Barlas anladığını belirttikten sonra "Biz gidelim kızlar. Tekrar geliriz." deyip bizi şaşırtarak Asena'nın yanağından öptü. Doğukan Ece'ye bakıp "Belki sonra görüşürüz ha?" dedi. Ece kızarırken "Belki." dedi. Sırıtarak onlara bakmaya başladım. İkisini yakıştırmıştım aslında. Barış Kumsal'a dönüp "Görüşürüz İnatçı Keçim." diyerek yanağından makas aldı. Kumsal da "Görüşürüz Öküz." dedi. Ateş Asu'ya bakıp "Biz görüşür müyüz bilmemde. Yine de görüşürüz korkusuz canavar." dedi. Asu "Niye görüşmeyelim ki Bok Beyinli?" dedi. "Sevgilin kızar belki." dedi Ateş kaşlarını çatıp sinirlendiğini belli ederken. "Haklısın. Sevgilim kızar." dedi Asu cama dönerken. Bu işte bir iş vardı ama hadi hayırlısı.

Yerimden kalkmaya çalıştığımda Kumsal "Alesya ne yapıyorsun? Kalkma sakın. Delirdin mi sen? Ameliyattan çıkalı kaç gün oldu dinlenmen lazım." dedi. Ben inatla kalkarken Asena "Tamam bırak kalksın. Sinsi o bilmiyor musun kafasına koyduğunda illa yapacak." dedi gözlerini devirirken ona sırıtıp öpücük attım. Kolumda ki serumu kopartırcasına söktükten sonra azcık canım acımıştı. Çağan hemen buraya ışınlanırken "Alesya saçmalama. Hemşireyi çağıracağım. Gelsin geri taksın serumunu veda edeceksen buradan et." dedi. Beni düşünmesini seviyordum ama söyleyeceğim şey yataktan olmazdı. "Veda falan etmeyeceğim. Sadece iki dakika." dedim. Herkes şaşkınlıkla bize bakarken Çağan'ın elini tuttum. "Goril Bey, bunca zamandır tanışıyoruz. Ben sanırım şuan söylesem mi bilemiyorum ama yine de söyleyeceğim. Ya şimdi ya hiç bir daha cesaretimi toplayamam. Bana bunca zaman gerçekten çok fazla şey öğrettin. Nefreti, sakin kalmayı, kıskançlığı... En önemlisiyse sevmeyi." dedim. "Sadede gelecek olursam." diyerek gözlerimi kapattım. Emin olamıyordum. Eğer kötü karşılarsa bunu kaldıramazdım. "Seni seviyorum Goril Bey, aptalca hareketlerini, yersiz kıskançlıklarını, saçma sapan esprilerini... Daha çok var aslında saysam bitmez ama yine de kısa kessem iyi olur. Duydun işte Sünger Bob kararını verdi. Düşman olmak istemiyor." dedim. Çağan'a baktığımda yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. "Peki Squidward ne diyor?" dedim sesim biraz titrek çıkmıştı. Neden böyle olmuştu? Çağan yanağımdan öptükten sonra hiç bir şey demeden odadan çıktı. Derin bir nefes verirken uğradığım hayal kırıklığını düşündüm.

Böyle bir tepki beklemiyordum gerçekten beni şaşırttı ve üzdü. Piçizler şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Ateş "Şey... Biz gidelim o zaman sonra görüşürüz Psikozlar." dedi. Omuz silkinip arkamı dönüp yatağa geri yattım. Biri dokunsa ağlayacaktım o haldeydim. Piçizler 'görüşürüz.' faslını bitirdikten sonra odadan çıkmışlardı Doğukan "Ben iki dakikaya geliyorum." diyerek onları yolladı. Doğukan yanıma gelip omzumu sıktı sanki kayınçosuyla konuşuyordu şu havalara bak. "Şey Kankeytellom. Sen Çağan'ı takma söz konusu iş olunca Çağan'ın gözü hiç bir şey görmüyor. Ben inanıyorum Çağan da seni seviyor. Depoda ki halini hatırlıyorum. Perişandı bizi dinlemiyordu bile. Takma kafana bir daha ki geldiğimizde düzelir." dedi. Kafamı hızla Doğukan'a çevirdim. Kaşlarımı çatıp sinirle "Umarım yaptığının farkındadır. Bunun geri dönüşü yok çünkü umurumda değil. Söz konusu iş olunca diye çok güzel bahane uyduruyorsunuz. Hadi bakalım benimde duygularımla oynandığında gözüm hiç bir şey görmüyor." dedim. Omuz silkinip Doğukan'ın elini ittirdim.

Doğukan şaşkınlıkla "Ben kaçtım o zaman. Görüşürüz kankeytellolar." diyerek odadan çıktı. Yaptığım salaklığın farkına yeni varıyordum. Çağan beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Beni sevmiyordu. Gözlerimden yaşlar akarken daha fazla dayanamayacağımı anlamıştım. "Keşke ölseydim." dedim ağlamalarımın arasında. Asena sinirle gelip beni omuzlarımdan sarstı. "Kendini topla artık yeter be! Çağan da Çağan diye ölüp bitiyorsun. Biz varız burada! Biz senin için ne kadar üzülüp ağladık biliyor musun? Bu senin umurunda değil mi?" dedi. Haklıydı ama konu bu değildi ki. Ben onlar için zaten ayrı üzülüyordum. Herkesi hayal kırıklığına uğratmaktan sıkılmıştım. Asena'ya sarılıp kafamı omzuna koydum. Kumsal ve Asu'da gelip sarılmışlardı. Kumsal "Evet! Ben ne kadar üzülüp ağladım ya! Senin üstünü örttüklerinde şoka girdim. Bizden birinin ölmesi demek dünyamı durdurmuştu. Bir geri zekalı gelip bunun önüne geçemez. Topla kendini." dedi. Asu'da onu onaylayarak "Size en başından söylüyordum zaten onların işi gücü bizimle oyun oynamak bizi seveceklerini mi düşünüyorsunuz? Biz onlar için piyonuz sadece bırakın ne halleri varsa görsünler." dedi. Asena "Söylemesi kolay tabii. Aklımıza girdiler bir kere çıkar çıkarabilirsen." dedi. Görkem ve Duhan odaya hızlıca girdiklerinde  şaşkınlıkla onlara baktık. Kumsal "Yavaş, kapıyı kırdınız." dedi. Görkem "Alesya yarın çok önemli bir gün." dedi. İyi de yarın ne vardı ki? "Niye?" dedim. "Unutmuş olamazsın yarın 17 yaşına giriyorsun." dedi. Doğru ya! Yarın benim doğum günümdü. Kızlar sevinçle "Oo! Yarın parti var. Çabuk süs pasta falan almaya gidelim." diyerek aralarında konuşuyorlardı. En sevdiğim gün gelmişti ama ben buna bile sevinemiyordum.

Yaklaşık bir veya iki saat geçmişti. Ne yemek yiyordum ne de konuşuyordum. O olaydan sonra tek kelime dahi etmemiştim. Reddedilmek gerçekten çok kötü bir şeydi. Tam anlamıyla reddedilmemiştim aslında sadece böyle bir tepki beklemiyordum. Kumsal "Biz eve gidelim en iyisi kızlar, biraz bakım yapalım. Hem doğum günü için  de alış veriş yapalım. Alesya da hem dinlenir." dedikten sonra beni öpüp odadan çıkmışlardı.

Kızlar çıktıktan sonra derin bir nefes verdim. Hayatım bir iyi bir kötü ilerliyordu. Neden o kazada ölmemiştim ki? Neden şimdi buradaydım? Kızları seviyorum ve onları üzmek dünya da isteyeceğim son şeydi fakat hayatım öyle ilerliyordu ki, gözüm hiç bir şey görmez hale gelmişti. Nefretin ne demek olduğunu öğrenmiştim.

Yanımda ki çiçeklerle dolu komodinde duran telefonumu elime alıp kurcalamaya başladım. Gizli bir numaradan mesaj gelmişti.

X:Bugün yine çok güzelsin.

Bu da kimdi?

Sende kimsin ve beni nereden tanıyorsun?

X:Ben seni çok yakından tanıyan uzak biriyim. Aa! Ya da sana gerçekleri gösterecek kişiyimdir.

Bu mesajdan sonra bir tane fotoğraf bir tane video gelmişti. Fotoğraflardan birinde Çağan ve Sıla sarmaş dolaştılar. Video da ise Piçizler tanımadığım kızlarla alem yapıyorlardı. Bu kızlar biraz daha netleştiğinde ortaya çıkmıştı. Gamze, Burcu, Sıla üçlüsü ve tanımadığım iki kız daha vardı.

Bu lanet şeylerde ne böyle? Sen kimsin, bunları nereden buldun?

X:Yakında tanırsın güzelim.

Kalbime sancılar girerken göz yaşlarıma da engel olmuyordum. Elimi titremeye alırken krize girdiğimi anlamıştım. Her fırsatta kriz beni yakalıyordu. Bu sefer ki krizim büyüktü. Nefesim kesilmeye başlamıştı. Yardım gerekiyordu. Çığlık atmıştım. Nefesim git gide kesiliyordu. Sesimi duyurmam gerekiyordu. Görkem hızla odaya girerken "Alesya! Anne baba koşun." diye bağırmıştı. Gözlerim kararırken kendimi bırakmıştım.

Etraf karanlıktı. Üstümde yırtık pırtık olmuş pantolonum ve tişörtüm vardı. Okul formalarına benziyorlardı. Nerede olduğum konusunda bir fikrim yoktu. Görkem elimizde diyen fısıltıyı duyuyordum. Ona zarar verdik. Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin diyen fısıltıyla korkudan bir çığlık attım. Nefesim kesilirken kıpkırmızı olmuştum. Terler yüzümden haylice akıyordu. Kriz geçiriyordum. O kadar boğuktu ki şuan ölümü tanıyordum. Ellerim boğazıma giderken kendimi yavaşça yere bıraktım. Bedenim yerle bütün olurken sertçe demir bir kapının kapanma sesi kulaklarım da çınladı . Birisinin bedenimi bir yere fırlattığını hissediyordum. Kafamı çarptığım an her şey bulanıklaşmıştı.

"Uyanıyor galiba sessiz olun!" diye bir ses duymamla gözlerimi yavaş yavaş araladım. "Alesya yavrum kalk hadi." diyen annemin ağlamaklı sesini duydum. Gözlerimi iyice açıp yatakta dikleştim. Ne olmuştu bana? "Başım çok ağrıyor ne oldu?" dedim. Görkem sinirle "Kriz geçirdin ve bayıldın." dedi. Asena "Çok endişelendirdin bizi Alesya, neden kriz geçirdin?" dedi. Kızlara göstermeli miydim bilmiyordum. Dün akşam ki görüntüler pek iç açıcı değildi. Çağan'dan tamamen soğumama yeterli olan görüntüler.

"Bunun yüzünden geçirdim." diyerek telefonu Asena'ya verdim. O sırada da görüntüleri açmıştım. Kızlar, Duhan ve Görkem videoyu izliyorlardı. Asena telefona hayal kırıklığıyla bakıyordu. Kumsal ve Asu'da üzgün görünüyorlardı. Asena soğuk bir şekilde telefonu masaya koyduktan sonra geri yerine oturdu. Kızlar bir kaç dakika sessiz kalmışlardı. Duhan artık dayanamadığını belirtir şekilde "Şerefsizler." diyerek odadan çıktı. Görkem de arkasından çıkmıştı. Çağan'dan nefret ediyordum. Onu sevmek istemiyordum.

Asena "İnanamıyorum. Bunlar gerçek olamaz. Kim yolladı bunları? Nereden biliyormuş?" dedi. Asena'nın bu kadar soru sorması bile tuhafıma gitmişti. İnsan birini sevince otomatikman değişiyordu nasıl olsa. "Ben bunların gerçek olduğuna inanıyorum. Sonuçta geçen gün Doğukan da ağzından kaçırdı. Kızlarla eğleniyorlar işte ne bekliyordunuz? Çok mutlu olacağınızı mı?" dedi Asu sinirle eline bir süs alıp duvara yapıştırırken.

Kumsal sessiz kalmıştı. O her zaman içine kapanık olmayı tercih etmişti. Duygusal biri olsa da oturup bizimle ne hissettiğini, nasıl hissettiğini konuşmazdı. Bu huyu ne kadar sinirimi bozsa da ona da hak veriyordum. Kendi derdimizden bir diğerine kafa yoramaz hale gelmiştik. Bu ruh halinden artık sıyrılmam gerekiyordu. Kumsal "Benim bir işim var kızlar. Yarım saate gelirim siz süsleyin odayı." deyip çıkmıştı. Biz biraz şüphelenmiştik. Ne işi vardı ki? Her neyse diyerek boş koymuştuk. Asu derin bir nefes verip. "Off Yeter artık ya! Hadi biraz neşelenin doğum günün bugün senin böyle somurtup duracak mısın?" dedi. "Haklısın bekle müzik açayım da keyfimiz yerine gelsin." dedi Asena. Telefonu eline alıp mezdeke şarkısını açtı. Melodisi eğlenceli olduğu için keyfimiz yerine gelmişti. Ayağı kalkıp kızların yanına gittim ve beraber dans etmeye başladık. Elime bir süs alırken omuzlarımdan geçirirken dans etmeye devam ettim.

"Onlar öyle ortam yaparsa bizde böyle yaparız." dedim. Asena biraz kendine gelmişti. Biz de böyleydik. Biraz önce somurturken şimdi eğleniyorduk. Asu "Yaparız!" diyerek sırtını sırtıma yaslayıp kıvırtmaya devam etti. "Allah!" diyerek bizimle kıvırmaya devam etti Asena.

Bir kaç dakika sonra odaya Kumsal da girmişti. "Sizi gidi hainler, bensiz mezdeke oynarsınız ha?" dedi kaşlarını çatarak. Hep beraber kıvırtmaya başlamıştık bu sefer. Annelerimizde içeri gelmiş bize katılmışlardı.

"Ooo! Bir iki üç. Üfle artık şu mumu kızım." dedi Asena sıkılmış bir şekilde "Nayır Nolamaz! Üfleyemezsin. Dilek tutmadın." Kumsal yeşil çam edasıyla birlikte bunu söylemişti. Aklıma dilek tutmak gelmemişti bile. O an ne dilesem diye düşündüm. Şuan oda karanlıktı yani etrafta loş ışıklar vardı mumlar sayesinde. Annemler, Duhan, Görkem ve Berkan'lar da buradaydılar. Duhan "Pastanın en büyük dilimi benim yalnız. Gidip ben aldım o pastayı." dedi gülerek. Asena Duhan'ın kafasına bir tane geçirip "Tabii ki en büyük dilim benim nah sana en büyük dilim." dedi. Asu "Avcunuzu yalarsınız." dedi. Ben de o sırada dileğimi düşünmüştüm. İçimden 'Gerçek aşkımı bulmak istiyorum.' diyerek derin bir iç geçirdim. Pastanın mumlarını hızla üflerken artık 17 yaşındaydım. Aklım başımdaydı ve benim de artık yaşadığım olaylardan bir şeyler çıkarmam gerekiyordu. Çıkardığım çözümler ile doğru sonuçlar bulmam lazımdı. 17 yaş sandığımdan da fazlasını getirmişti. En önemlisiyse gerçeklerdi.

Kumsal sevinçle "Hediye zamanı!" diyerek ellerini çarptı. Biz onun bu haline gülerken arkasından bir hediye çıkarmıştı. Hediyeyi bana uzatırken "Hiç gerek yoktu. Zahmet etmişsin Ruh Hastası." dedim. "Gerek yoksa ben alabilirim." diyen Asena'yla "Ver." dedim. "Nazik olamayacağım. Hediye bu boru değil." dedim. Kızlar gülerken paketi yırtarcasına açtıktan sonra hastaneyi inletecek bir çığlık atmıştım. Kumsal unicornlu tulum almıştı. Doktor Amca odaya dalarken "Bir sorun mu var?" dedi. Mürvet Teyze "Yok Yok, bizim deli kızın doğum günü Doktor Bey. Size de pasta verelim mi? "dedi. Yusuf Amca Mürvet Teyze'yi dürtükleyip "Hanım zaten küçücük pasta boş ver." dedi. Doktor Amca "Ben almayayım teşekkürler. İyi eğlenceler ama ses çıkarmayın lütfen." dedi ve gitti. Mürvet Teyze "Kızına bak babasını al." dediğinde haykırmaya başladık. Asena "Öyle olsun Anne." demişti. Mürvet Teyze "Hayır ben zaten size yemek konusunda bir paylaşmayı öğretemedim gerisi tamam." dedi. Annem oradan lafa atlayıp "Kız boş ver. Bizim kıza da hanım hanımcık olmayı öğretemedim. Erkek Fatma oldu çıktı başımıza." dedi. 

"İltifat için sağ ol Annecim." dedim. Görkem elinde ki torbayı verip "Sana efsane bir şey aldım." dedi. Torbadan bir kutu çıkmıştı. Kutuyu açar açmaz karşıma bir şey fırlayıp suratıma yumruk atmıştı. Herkes kahkaha atarken "Görkem!" diye çığlık attım. "Güle güle kullan canım ablam." dedi. Duhan'la Görkem yumruk tokuştururken "Geberteceğim seni şuradan bir kalkayım." dedim. Asena ve Asu "Biz ortak bir hediye yaptırdık." dedi. Kutuyu açtığımda bir ödül vardı. Üstünde 'Yılın en komik ve cesur Psikozu.' Yazıyordu. Gülerek "Aldığım en güzel ödül." diyerek onlara sarılıp öptüm. Duhan "Ben Görkem'e ortaktım." dedi. Görkem "Yürü git sen ne ara ortak oldun bana. Bunun parasını bana zorla verdirtmiştin." dedi. Duhan "Hemen sat zaten. "dedi. Asena "Duhan eğitilmez bir ayı arkadaşlar." diyerek kafasına bir tane geçirdi. "Of! Önemli değil. Hem en güzel hediyeyi Duhan aldı. Pasta." dedim. Duhan "Ne oldu Görkem?" dedi. Görkem "Kişi kendinden bilir işi." diyerek korkmaz kanı savaşlarını başlattı. Duhan göt olduğunu açıkça belli ederek "Ben bir tuvalete gideyim." diyerek odadan çıktı. Kapı çaldığında hepimiz oraya odaklandık. Elinde çiçeklerle bir kargocu gelmişti. "Alesya Korkmaz kim?" dedi. Ben olduğumu belirtircesine elimi kaldırdım. "Çiçekler sizin için." diyerek masaya bıraktıktan sonra çıktı. Kumsal "Oo! Kimden acaba?" diyerek yanıma geldi.

Babam "Çiçek kim gönderir ki benim prensesime?" dedi. Annem "Aman Ayaz! Sanki sen çok çicek alıyordun bana gençken kim gönderdiyse gönderdi." dedi. Kıkırdayıp onlara "Bir arkadaş göndermiş." dedim. Babam "O arkadaş başımıza iş açmasında." dedi. Annem anladığını belirtircesine göz kırptı. Gönderen Çağan'dı. Yanında da bir not vardı. 'Güzeller güzeli goril hanıma, yakışıklı Goril çiçekleri. İyi ki varsın.' yazıyordu. Çağan'la aramız bozuktu. O görüntülerden sonra daha da bozulmuştu. Notu yine de saklamak istiyordum. Ondan nefret ediyordum ve bu çiçekler benim için zerre önemli değildi. "Çöp var mı?" dedim. Asu "Var bak yanında. Niye ki?" dedi. "Uzatır mısın?" dedim. Çöpü yatağın yanına getirince çiçekleri çöpe attım. Kısa bir sessizlik oluşurken herkesin aklında 'Neden şimdi güzelim çiçekleri çöpe attı ki?' sorusu olduğuna emindim. Çağan'ın bana verdiği hiç bir hediyeyi istemiyordum. Dünden sonra kalbim çok kırılmıştı ve artık bunu onarabilmesi için düzgün birisi olması gerekiyordu. Onarabileceğini sanmıyordum. Ona olan duygularımı bitirmek artık kendim için bir vazife haline gelmişti. Sonra bir anda odanın kapısı açıldı.

Miraç'lar odaya girerken ellerinde bir bilgisayar vardı. "Neyse arkadaşlar toplandığına göre biz artık çıkalım." dedi annem ve odadan çıktılar.

Araf yanıma geldi ve "Doğum günün kutlu olsun güzellik." diyerek yanağımdan öpmüştü. Zar zor gülümseyerek "Teşekkür ederim." dedim. "Umarım teklifimi düşünmüşsündür." dedi. Araf ne olursa olsun arkadaşım kalacaktı buna karar vermiştim. Onu seviyordum ama arkadaş olarak başka türlü değildi. "Araf bak ben seni arkadaş olarak görüyorum. Başka türlü olmuyor. Umarım beni anlarsın ama arkadaş olarak kalsak daha iyi olur." dedim. "Sen nasıl istersen güzellik. Sadece şunu bilmeni istiyorum. Ne olursa olsun seni seviyorum." dedi gülümseyerek. Araf çok kibar davranmıştı. Çağan gibi hanzoluk yapmamıştı. En azından sevgisini belli ediyordu. Çağan benden hoşlandığını beni sevdiğini belli etse de henüz ağzından buna dair tek kelime duymamıştım. Beni bırakıp gitmişti. Ondan nefret ediyordum. Benim duygularımı karşılıksız bırakmıştı.

Miraç "Bulduk Asena. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Gördüğünüzde hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Özellikle de Alesya." dedi. Anlamıyorum bu kişi kimdi ki? Anıl "Ben şaşırdım. Siz ne yaparsınız bilemem." dedi. Berkan bilgisayarı alıp yatağın yanına geldi. Bilgisayarı bana vermişti. Bilgisayarı açıp dizlerimin üstüne koymuştum. Kızlar da etrafımda bir çember oluşturmuşlardı. Berkan'lar etrafımıza toplanınca Berkan videoyu başlatmıştı. İlk bir kaç saniye bir şey yoktu. Kenarda siyah bir araba bekliyordu.

O sırada kamerada ben belirmiştim. Zıplayarak yola doğru gidiyordum. Şarkımı söylüyordum. Şarkı aklıma gelince sırıtmıştım. Hayatım da duyduğum en kötü besteydi. Araba bir anda hareketlenip üstüme doğru gelmeye başlamıştı. Gülümsemem sönerken arabanın şoför camı açıktı. Berkan burada durdurup videoyu yakınlaştırmaya başlamıştı. O an yaşadığım en büyük hayal kırıklığını yaşamıştım. Dudaklarımı birbirine bastırıp ekrana bakmaya devam ettim. Kumsal "İnanmam..."dedi. Benden bir hıçkırık çıkarken "Nasıl yapar?" dedim. İşte şimdi her şey yeni başlıyordu. Hiç bir şey bitmemiş tam aksine yeni ortaya çıkmıştı.

17 yaşın güzel şeyler getirmesini beklerken hem de...

💞💞💞💞💞💞💞💞

Evettt bölüm bitti. Bölümü nasıl buldunuz? Yorumlar ve oylar çok azaldı. Biraz çoğaltalım. Aşağıdaki soruları cevaplarsanız seviniriz.😊

-Alesya'nın itirafı hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Sizce kim çarptı Alesya'ya?

-Çağan Alesya'ya ne cevap verecek?

-Psikozlar piçizlere artık nasıl davranacak?

-En sevdiğiniz çiftler?

ig:psikozlarwattpad

♤♡◇♧

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

687K 45.6K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.6M 96.1K 60
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
4K 386 11
jeongguk: kendini sev chaeyoung, mutlu ol karahindiba.
12.6K 536 10
" Güçlü bir cadı tarafından öldürülen köken melez, Klaus Mikaelson. Kardeşleri tarafından tekrar diriltildiğinde, bunu ona yapanların kafsanı koparac...