◑BÖLÜMÜ OYLARSANIZ VE YORUMLARSANIZ SEVİNİRİM!
EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA KÜTÜPHANEDEN ÇIKARIP, BİR DAHA EKLEYİN VEYA BENİ TAKİP EDİN.
Bölüm Şarkısı:Most Dramatic Music: "Aeons" by Mark Petrie & Andrew Prahlow
Yayınlanma Tarihi: 29.07.2019
Aşağıda Kaisra var.
İyi Okumalar!
◑
Larastka Krallığı - Kantre
Loya
Günler geçmiyordu, kesinlikle geçmiyordu. Jayce abisiyle görüşmüştü ve abisi düşüneceğim dedikten sonra ses seda yoktu. Jayce sabırla bekler iken ben bekleyemiyordum. İçim içimi yiyordu. Neden bu kadar sabırsızdım ki? Jayce ile olmak için sabırla beklemiştim. Şimdi ise tacımı sabırla beklemeliydim. Ben kraliçe olacaktım. Larastka'nın güzel ve güçlü kraliçesi Loya. Kulağa bile hoş gelmiyor muydu? Kraliçe Loya! Kral Jayce'in güzel ve güçlü kraliçesi. Tarihin göreceği en güçlü çift biz olacaktık.
Kral Arnav'ın tahtı devretmesini beklemeden çalışmalarıma başlamıştım. İşe burada yaşayan halkı tanımakla başlamıştım. Kantre'nin insanları kesinlikle Esla'nın insanları gibi değildi. Güçlü bir devletin insanı olduklarının farkındalardı ve soğuk bir kibre sahiplerdi. Fakat benim tatlı dilim karşısında çaresizlerdi. İstediğimi öğrenmiştim. Mesela halk Ana Kraliçe Kaisra'dan memnun değildi. Onun iktidara bu kadar düşkün olmasından rahatsızdı ve istediklerini kraliçenin Larastka'yı temsil etmesini istiyorlardı. Kaisra'nın bunu başaramadığını ise sürekli diyorlardı. O gerçekten Kuzey'in Leydisi olamamıştı ama ben olacaktım. Kuzeyi yönetecek, benimseyecektim.
Arkamı döndüğümde Misha ve Yamuna sohbet ediyordu. Yanlarına oturmuştum. Misha, Jayce kral olasıya kadar burada bizim misafirimizdi. Onunla anlaşmak, konuşmak güzeldi ama özünde burada var olan bir casus olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Ayashri ve Talayer'e buradaki her şeyi rapor ediyordu. Bu yüzden onun yanında oldukça dikkatliydim.
"Evet, ne konuşuyordunuz?" dedim ve Yamuna bana baktı.
Yamuna "Kışın erken geldiğini konuşuyorduk." dedi ve gülümsedim.
"Jayce'in dediğine göre Larastka için kış her daim erken gelirmiş."
Misha "Kışı sevmiyorum." dedi yüzünü asarak. Sevmemesi açıkçası normaldi. Onun giyimine uyan bir mevsim değildi.
"Açıkçası ben de bu kadar soğuğa alışkın değilim. Daha da fazla olacak gibi duruyor."
Yamuna "Umarım düğünün berbat bir kış gününde olmaz. Sonuçta birçok konuk gelecek. Onların ulaşımını da düşünmek lazım." dedi ve Misha sinsice bakmıştı.
Misha "Mesela Ayashri ile Talayer gelecek. Onlar için buraya gelmek kışın en zor olduğu zamanlarda zor olur. Onları düğünde görmek istiyor olmalısınız." dedi gülümseyerek.
Parmağımı bir bukleme dolamış, hafifçe gülümseyerek "Onlar olmadan düğün yapar mıyız? Onlar mutlaka kral ve kraliçelerinin en mutlu günlerinde şahit olmaları gerekiyor." dedim.
"Açık konuşmak gerekirse seni tebrik ediyorum, Loya. Jayce ile evlenmek bir delilik!"
"Delilik yapmadan bu hayatta ilerleyebiliriz miyiz? Benim en büyük deliliğim Jayce'e aşık olmak oldu ve bu bana Larastka yolunu gösterdi."
Yamuna "En doğru karar bu. Boş hayallerin peşinden koşmuyorsun." dedi ve Misha Yamuna'ya ters ters baktı.
Misha "Yamuna, bunu diyerek ablan Dara'yı küçümseme. Boş hayaller peşinde koşsaydı şu an Azinkayt'ın başına geçemezdi. Gerçi Dara bahsetmişti. Senin tercihin Talayer yerine farklı bir isimmiş. O ismi herkes biliyor." dedi sertçe ve Yamuna bozulmuştu. Genç kızın dudakları gerilmişti. Bir şey diyecek gibi olmuş sonra susmuştu.
Gerginliği dağıtmak amacıyla "Dara mı? Bu isim nereden geldi?" dedim.
"Nizar'da bir kural bu. Başka ülkeden insanlar Nizarlı biriyle evlenirse Nizar ismi veriliyor. Ayashri'ye ise Dara ismi verildi. Kutsal hediye, Tanrı'nın armağanı anlamında."
"Hoş bir isim." diye mırıldandım ve kapıdan içeri Kraliçe Kaisra girmişti.
Kraliçe tüm kibriyle gücüyle karşımızdaydı. Kürklü pelerinini çıkarmış ve hizmetkara vermişti. Kızıl kahve saçları örülmüş ve topuz yapılmıştı. Lacivert elbisesi ciddi gelmişti. Belini sımsıkı saran korsesi mevcuttu. Eteği biraz kabarıktı. Boynunda inci kolye vardı. Dikkatle bize bakarken üçümüz ayağa kalkmış ve saygıyla eğilmiştik. O bu ülkenin kraliçesiydi. Şimdilik diz çökebilirdim ama saraya yerleşince her şey farklı olacaktı.
Kaisra "Loya dışındaki herkesin gitmesini istiyorum." dedi ve Misha ile Yamuna gitmişti.
Kaisra zairfçe yürümüş ve geniş koltuğa oturmuştu. Duruşu asildi. Yanına oturmam için hafifçe koltuğa vurmuş ve oturmuştum. Hizmetçi kızdan ikimiz için bitki çayı istemişti. Bana solrulmadan Kaisra adaçayı demişti. Oysa ben ıhlamurdan hoşlanırdım. Eh, klasik bir durumdu. Jayce anlatmıştı. Kaisra çevresindeki insanlar adına karar vermekten hoşlanan biriydi.
Çaylarımız geldiğinde Kraliçe'ye ayıp olmaması adına bir yudum aldım ve bıraktım. Kaisra ise çayını içtikçe daha mutluydu. Sıcak bir şekilde bana bakıyordu.
Kaisra "Güz mevsimindeyiz ama kışın soluk bir gölgesi gibi. Yağmurlar, soğuk rüzgarlar! İçim bile donuyor ama alışkınım." dedi gülümseyerek.
"Ben de bu kadar soğuğu hiç görmemiştim. Esla'da yağışlı oluyor bu kadar değil." dedim ve daha fazla bu çaya katlanamayacağım için bardağı bırakmıştım.
"Alışacaksın, Loya alışacaksın. Umarım düğününüzde aşırı kar yağışı olmaz. Birçok misafir gelecek. Sömürgelerimizi bizim adımıza kontrol altında tutan insanlar burada olacak."
"Hepsinin zamanında burada olacağına inanıyorum."
"Ah, mutlaka öyle olacak! Yeni krallarına diz çökmeleri lazım ama içlerinden bir tanesi beni sabırsızlandırıyor. Azinkaytlı Ayashri ve Nizarlı Talayer. Onlar için sabırsızım ve meraklıyım." dedi ve eteğimi sıktım.
"Fazla merak iyi olmayabilir." diye mırıldandım.
"Fazla merak iyidir, iyidir sen hiç canını sıkma."
"Peki neden buraya geldiniz? Herhalde Ayashri'yi merak ettiğiniz için gelmediniz." dedim ve Kaisra güldü. Gülüşündeki sinsilikten memnun kalmamıştım.
"Buraya bazı şeylerin önüne geçmek için gelmiştim."
"Ne gibi?" dedim gülümseyerek.
"İstenmeyen gebelikler, tatlım!" dedi yumuşak bir sesle ve yüzümdeki gülümseme soldu. Karşımdaki kadın ne diyordu? Beni nasıl aşağılayabilirdi? Beni ne görüyordu? Bebekler veren bir araç mı?
Dişlerimi sıkarak "Bu sizi ilgilendirmez!" dedim.
"Ah, Jayce ile ayrı yataklarda yatmadığınızı biliyorum. O yatakta kardeş kardeş uyuyacağınızı da düşünmüyorum. Bu yüzden önlem alınmalı. Senin evlenmeden önce hamile kalman kesinlikle hoş olmaz!"
"Bu sizin vazifeniz değil. İstediğim an, istediğim zaman hamile kalırım!" dedim ve Kaisra kahkaha attı.
"Sen öyle san, güzelim. Kraliçe olmadan önce hamile kalanları Kantre çok gördü ama sonuç hep hüsran oldu. Seni uyarıyorum. Zaten zamanı gelince oğluma bir oğul vereceksin."
"Bırakın da, o zamana biz karar verelim. Bunu demeniz bana bir hakaret farkında mısınız?" dedim ama sözlerimi umursamıyordu. Kendi bencilliği, kendi düşünceleri o kadar fazlaydı ki beni görmüyordu.
"Hakaret etmiyorum sadece Arnav'ın hatasına Jayce'in düşmesine engel oluyorum. Arnav'ın mesela gayrimeşru bir oğlu oldu, Loya. Salak oğlum, uçkurunu tutamamış ve tohumları bir filize dönüşmüş."
"Öldürdüm demeyin!"
"Öldürmedim elbette! Bebek daha yeni doğdu ve yaşıyor, sağlıklı. Annesi ise ne yazık ki doğum yatağında can verdi. Talihsiz kız!"
"Bebeğe dokunmayın!"
"Bunda samimisin ama aptal değil misin? O bebek bir erkek ve yarın senin çocuklarına rakip olabilir."
"O masum! Annesinin ve babasının işlediği günahı masum bir bebeğe yıkamayız."
Omzunu silkerek "Umurumda değil." dedi ve öfkelenmiştim. Saygısızca davranmamak için kendimi zor tutuyordum. Masum bir bebeğe yapılacaklar içimi ürpertiyordu. Kaisra kendi öz torununa karşı umursamazdı. Gerçi kendi oğullarını sevmeyen kendi torununu mu sevecekti?
"O zaman o bebek ben kraliçe olasıya kadar sarayda tutulacak. Ne siz, ne bir başkası el sürecek! Beni anlıyor musunuz?"
Tek kaşını kaldırarak "Bana emir mi veriyorsun?" dedi.
"Nasıl anlarsanız anlayın. İster buna tavsiye deyin, ister emir. Sadece benim arzum o bebeğe dokunulmaması olacak."
"Aptal!" diye fısıldadı.
"Aptal değilim sadece doğru olanı yapıyorum."
"Aklını başına topla! Seni uyarıyorum, Loya. Evlenmeden önce hamile kalmanı istemiyorum. Saray bunu asla kabul etmez. Kantre piçleri sevmez. Sonradan evlenseniz bile piçiniz meşru olmayacağı için önlemini al."
"Siz benim rahmimde yeşerecek olan tohuma karışmazsınız!" dedim ve Kraliçe ayağa kalktı. Eteğinin gizli cebinden bir şişe çıkarmış, orta sehpaya koymuştu. Minik şişenin içinde soluk sarı renginde bir sıvı vardı.
"Bunu düzenli olarak kullan. Gebe kalmanı önleyecektir." dedi soğukça.
"Kullanmayacağım!" dedim dişlerimi sıkarak.
"O zaman Arnav'ın piçini unut, Loya." dedi soğukça ve gitti.
Elime şişeyi aldım. Sarı renkli zehir bana bakıyordu. Rahmimi kurutmayacağını nereden bilebilirdim ki? Hamile kalma diyordu. Şimdiden doğuracağım bebeklerime karışıyordu. Kız veya oğlan, ne fark ederdi ki? Benim ve Jayce'in evlatları olacaklardı, Larastka'nın değil! Zamanı gelince de doğru isim başa geçecekti. Sadece erkekler yönetir anlayışı ile bu zamana kadar neler yaşandığı açıktı. Neden cinsiyet önemliydi? Neden? Erkeklerde bir parça etin fazla olması ne sağlıyordu? Tohum veriyordu ama bunda amaç soyun yürümesiydi. O fazladan et, bir akıl görevi görmüyordu. Erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu kanıtlamazdı! O et parçası uğruna asla altta kalacak, kendimi ezdirecek değildim. Ben Kaisra gibi olamazdım. Bir erkeğin gölgesinin altında kalarak hüküm süremezdim.
Elimdeki şişeyi öfkeyle kapanan kapıya fırlattım. Kaisra'nın seviyesiz konuşmaları, masum bir bebeğe yapacakları karşısında öfkeleniyordum. Beni bunlarla sıkıştırmak istemesi ise kesinlikle mantıklı değildi. Beni kuklası sanıyor olmalıydı ama olmayacaktım. Onun dediğini yapan, onun istediği zaman hamile kalan bir kukla olmak bana yakışmazdı. Ben Loya idim. En yüksekte olmayı hedefliyorsam bir başkasının kuklası olarak yapamazdım. Bana bu hakareti etmişti ama karşılığını mislisiyle alacaktı. Onu öfkeden delirtecektim. Evlenmeden bile bir kraliçe gibi davranabileceğimi görecekti.
Sinirden camdan dışarı bakarken kapı açılmıştı. Jayce gelmişti ve yüzü mutluydu. Mavi gözlerinde çocuksu bir neşe görmek beni mutlu etmişti. Annesinin dediklerini unutturmuştu. Ona sarılmak, saçlarımı öpmesini hissetmek beni kesinlikle gevşetiyordu. Yüzüne baktığımda alnımı öpmüştü.
Jayce "Neden yalnızsın ve neden odada cam kırıkları var?" dedi merakla. Ona annesinin dediklerini nasıl diyebilebilirdim? Kendimi masum göstermem gerekliydi. Tamamen bana inanmalıydı ve annesine olan bu nefretini iyi kullanmam gerektiği açıktı.
Dudaklarımı ısırarak "Nasıl diyeceğimi bilemiyorum, Jayce. Ben, ben utanıyorum." dedim çekingen bir sesle.
"Ne oldu?"
"Ben nasıl diyeceğimi bilmiyorum, sevgilim ve bunu demek çok utanç verici! Annen..." dedim ve derin bir nefes aldım. Jayce'in meraklı bakışları benim üzerimde iken doğru kelimeleri konuştuğumu biliyordum. Kaisra benim elime bir koz verdi ise bunu güzel oynamam şarttı. Buraya kendimi ezdirmek için gelmemiştim.
"Söyle, merak ediyorum. Annem ne yaptı?"
"Sanırım beni sana layık bulmuyor. Korunmam için ilaç getirdi! Evlenmeden önce hamile kalma dedi ama bunun altındaki mesaj açık değil mi? Benim sana bebekler vermemi istemiyor!" dedim ve Jayce'in gözleri irileşmişti.
"Ne?" dedi şaşkınca.
"Bugün buraya geldi ve direk yatak odamıza karıştı. Bizi anlaşılan gözetletiyormuş. Ne kadar utanç verici bir durum, ne kadar saygısızca! Utanç ve öfke arasında gidip geldim ve onun karşısında utancımı saklamak için öfkeliymiş gibi davrandım."
"Annem buna karışmaz!" dedi keskin bir sesle.
"Annene söyle bunu. Kendisinden çok emin. Baksana bana ilaç bile veriyor. Ah, birde benden bir erkek torun istediğini ekledi. Erkek veya kız, ne fark eder ki?"
"Önemli olan sağlıklı olmaları. Evlilik dışı veya evlendiğimizde bu gebeliğin zamanına biz karar verebiliriz! Annem haddini aşmış."
"Beni bir kraliçe olarak görmeyeceği çok açık. Ondan abinin yeni doğmuş bebeğini yaşatmasını istedim ama beni ciddiye bile almadı. Masum bir bebeğe kıyacak, aşkım." dedim ve Jayce irkildi. Abisinin piç bebeğinden haberi vardı.
"Ne diyorsun?"
Yere bakarak "Annen o bebeği yaşatmayacak, ben böyle anladım. Ona yaşat dediğim zaman bana emir mi veriyorsun dedi." diye fısıldadım.
"Annem kontrolden çıktı, kesinlikle çıktı!" dedi sinirle.
"Ah, sevgilim! Annen bizi çok uğraştıracak. Özellikle beni yaralamaya yönelik oynayacağı açık. Kraliçe olarak görmesini istiyorum."
"Görecek, bunu beraber sağlayacağız. Sen benim kraliçemsin." dedi ve onun gözlerine baktım.
"Bunu sağlamanın ilk yolu o zaman bana saraydaki annenin kullandığı odaları vermen olacak. Annen hala kraliçe odalarını kullandığını Anton'dan duydum. O odalardan çıkacak. Evlenmeden önce o odalara yerleşmek istiyorum." dedim yumuşak bir sesle ve Jayce'in dudaklarını hafifçe öptüm. Jayce bana dikkatle bakarken dediğimi kabul etmesini istiyordum. Kaisra'ya beni aşağılamıştı ve bunun bedelini ödeyecekti. Ana Kraliçe olarak kendisine ait olan odalara yerleşecek, gösterişli odalar benim olacaktı.
Jayce gülümseyerek "O zaman benimle saraya gel, Kraliçem." dedi ve şaşırdım.
"Ne?" dedim şaşkınca.
"Abim bizi saraya davet etti. Tahtı devralacağız yüksek ihtimalle fakat seni böyle solgun görünce diyemedim."
"İnanamıyorum!" diye fısıldadım.
"İsteğini yerine getireceğim. Evlenmeden önce o odalara yerleşeceksin ve annem Ana Kraliçe odalarına geçecek." dedi ve gülümsedim. Zafer benimdi.
Jayce'e sarılarak "Ah, Jayce! Seni çok seviyorum, sevgilim. Biz birlikte çok güzel işler başaracağız." dedim sonra öpüşmüştük.
Salondan beraber çıkmış ve hazırlanmıştık. Kantre'nin buz gibi havası beni üşütmüyordu. Yeni evime gitmenin heyecanı içimi yakarken soğuğa karşı direnmek çok kolaydı. Yeni evimde olacaktım. Çocuklarımı büyüteceğim, hükmümü süreceğim saray bundan sonra benim yuvamdı. Ölüm beni buradan ayırabilirdi. Yanımda aşkımla, sevdiğim adamla yanyana olduktan sonra hangi güç beni yıldırabilirdi ki? Jayce ile elele tutuşarak çok güzel işler başaracağıma inanıyordum. O benim kaderimdi ve ben de Jayce'in kaderiydim. Bize kimse karışmayacaktı ve karışmaya kalkan bedelini ödeyecekti.
◑
Kaisra
◑
◑Kaisra'nın hamileliğe karışmasını doğru muydu?
◑Arnav'ın gayrimeşru bebeği için ne düşünüyorsunuz? Loya sizce bu konu için ne yapmalı?
◑Kaisra sizce Loya'nın bu misilleme karşısında ne yapacak?
Jayce olacaktır, bir dahaki bölüm! Sevgilerle! Kısa oldu Loya bölümü sebebi ise işlerim vardı. Jayce her zamanki uzunlukta olacaktır.