Benim Uğruma

By esslala

149K 8.4K 923

Bu programda "Benim Uğruma" adıyla yayımlanan ilk hikayedir. Kimler aklını yitirecek kadar sınanmadı ki? "Y... More

1) TATLI TELAŞ
2) BEKLENEN GÜN
3) GERÇEK GİBİYDİ
4) BU NEYDİ ŞİMDİ
5) FARKLI BAKIŞLAR
6) ŞAŞKINLIK
7) BEKLEMİYORDU TABİ
8) ONLAR BENİM AİLEM
9) KOKUSUNDA HUZUR BULDUM
10) KENDİMİ BİLİYORUM
11) ÖFKE
12) NE YAPIYORUM ?
13) SPAYDİ
bilginize
14) ULTRA İĞRENÇ
15) YERİN DİBİ
16) YARDIM ET
17) İTİRAF
18) YAPAMAM
19) İHTİYACIM VAR
20) BİR NEDENİ OLMALI
21) HADİ ONU SAVUN BANA
22) UZUN SÜRE SONRA
23) İLK YARDIM
24) CİDDİ DEĞİL
25) CİDDİ Mİ DEĞİL Mİ ?
Tanıtım...
26) GERİ DÖNDÜM
27) BİZİ BIRAKMAYACAK
28) YETERLİ BİR SEBEP
29) ZARF
30) SÜPRİZE HAZIR OL
31) ARTIK EMİNİM
32) NE OLUYOR?
33) İÇİMDEKİ CANAVAR
34) BEKLEYİŞ
35) SIR PERDESİ
36) SIR PERDESİ (2)
38) KABUS MU?
39) ÇARESİZLİK
40)BURAM BURAM HUZUR
41) DUYGULARIN DANSI
42) SAHİ?
43) HAYRETLER İÇİNDE
44) KARMAKARIŞIK
45) OYUN?
46) ZORLUK
47) ZORLUK 2
48) YOL GÖSTER
49) SENİN İÇİN
50) SENİN UĞRUNA
51)BENİM UĞRUMA (FİNAL)
YAKINDA!!

37) KENDİNİ YIPRATIYORSUN

837 108 5
By esslala

Selam ponçikkalpler :)
Oylardan yana yakınıyorum ama elden ne gelir... Lütfen destek olun azcık yafrularım...
İyi okumalar...

Kimse neyin nereden geleceğini öyle kolay bir şekilde kestiremiyordu. Olanları ve yıllar önceki hadiseleri dahası kısa süre önce yaşadıklarımızı düşününce kesinlikle tahmin etmek pek kolay değildi. Nasıl edilirdi ki? Yaşanılanlara bakılırsa asla hafife alınacak şeyler değildi. Ruh hastası biri tarafından hayatlarımız bir kukla gibi yönlendirilmişti ve bu bir hayli tehlikeli bir süreçti.

Üzerimde bir ağırlık çökmüş gibi hissediyorum. O kadar yorgun o kadar bitkindim ki nerede olduğumu dahi bilmeyen bir vaziyetteydim. Tahminimce birileri konuşuyor ancak bana sesler net gelmiyordu tamamen uğultudan farksızdı. Olanların üzerinden ne kadar süre geçti bilmiyordum. Son olanları yavaş yavaş hatırlamaya çalışıyordum ve bu da sağlığımı yeniden kötü yönde etkiliyordu. Çünkü vücudum kasılmaya başlıyordu ve bu iyiye işaret değildi.

Ceren'in akıl sağlığı göz ardı edildiğinden hastalığı bir hayli ilerlemişti ve ruh sağlığı göründüğü üzere berbat bir hal almıştı. Bundan dolayı hastaneye yatırılması gerekiyordu ve yatırıldı. Lakin giderken etrafa çıldırmış gibi saldırmıştı ve son söyledikleriyle beni de öfkelendirmişti. Yıllardır yaşadıklarımızı çok basit bir durum gibi dillendirmesi beni kötü şekilde etkilemişti ve vücudum kaldırmamıştı. Yaşarken ayrı zor yaşatandan dinlemek daha da zordu. Karanlığa gömülmeden hemen önce ise Mete'nin "Lanet olsun kriz geçiriyor!" Dediğini hatırlıyordum sonrası ise şimdi olduğu gibi karanlık.

Saatler sonra vücudum tepki vermeye başlamıştı. Artık ellerimi oynatabiliyordum. Alışmışlıklarım kendini tekrarlıyordu. Kriz sonrası durumum bilindikti. Verilen ilaçların ağırlığından dolayı kendime gelmem uzun sürüyordu ve bir hayli bitkin hissettiriyordu. Bu alışkanlığı kazandıran kişinin Ceren olduğunu bilmek. Geldiğim durumun sorumlusu ile bizzat yüzleşmekte çok ama çok zor bir durumdu.

Dakikalar geçtikçe tepkilerim artmaya başlamıştı. Gözlerimi yavaş bir şekilde açmaya başlamıştım ancak gözlerime vuran odanın ışığı buna pek yardımcı olmuyordu. "Elif" diyen Yiğit'in sesiyle gözlerimi tekrardan açmayı denedim. Boyu sayesinde gözlerime vuran ışığı kesmiş kolaylıkla gözlerimi açmama vesile olmuştu. Çok bitkin görünüyordu, saçları dağılmıştı ayrıca gözleri de kızarmıştı. Bu hale gelmesi normaldi. Uykuyu pek sevmezdi geceyi de nerede geçirdiği malumdu hele ki gün içinde yaşananlar hepimizi yıpratmıştı. Konuşmam için gereken enerjim yoktu bu nedenle sadece gülümsemiştim. "Hemen geliyorum." Diyerek hızlı adımlara yanımdan ayrılan Yiğit'in odasından çıkışını izledikten sonra aklıma dolan düşüncelerle baş başa kaldım.

Geçen yıllar... Yaşadıklarımız. Daha ne yaşayabilirdik? Başımıza daha ne gelebilirdi? O kadar şey olmuştu ki o kadar yıpranmış o kadar zarar görmüştük ki. Neden, niçin? Diye sorgulamak faydasızdı. Hasta ruhlu bir insanın hayatımızla oynamasını sindirmeye yüz tutmuştu bedenim. Kabullenmiştim. Peki ya Cansu? O nasıl tepki verecekti!

Yıllarca çabalamalarına şahit olmuşken hiç bu denli zor durum yaşamamıştı. Yalnız kalmak isteyebilir ve kendini sessizliğe hapsedebilirdi. Ancak bu defa onu bu şekilde bırakmak gibi bir niyetim yoktu yanında olmalı yaralarını sarmalıydım. Kusması gereken acısını, nefretini, öfkesini ne varsa yapmalıydı. Açılan kapıyla düşüncelerimden ayrılırken bana doğru gelen doktor ve Yiğit'e baktım. Yüzündeki gülümsemeyi silmeyen doktor "Geçmiş olsun Elif Hanım. Sonuçlar iyi herhangi bir sorun görünmüyor. Yoğun strese bağlı atak geçirdiniz her ihtimale karşı düşük dozda ilaç yazdım." Aklıma kazınan konuşmayı yapmıştı elbette. Yoğun stresten kaynaklı atak geçirdiniz. Duymayalı ne uzun zaman olmuştu ne çok sevinmiştim. Ta ki bu güne kadar. Doktora sadece gülümsemiştim.

"Peki neden konuşmuyor?" Yiğit'in endişeli sesi kulaklarımızı doldururken gözlerim onu bulmuştu. Endişesi yüzüne de yansımıştı. Bu defa doktor Yiğit'e gülümseyerek baktı. "Böyle ataklarda hastalarımızın verdiği tepkiler farklıdır. Kimisi uzun süre uykuda kalır kimisi de Elif Hanım gibi konuşamaz. Ancak bu korkulacak bir durum değil. Kısa zamanda toparlayacaktır." Yatıştırıcı bir ses tonuyla konuşmasının yanında omzuna dokunup güven verircesine sıkmıştı. Daha sonra tekrardan geçmiş olsun dilemiş ve odadan çıkmıştı.

Yiğit duyduklarıyla rahatlamıştı. Yan tarafta duran sandalyeyi çekip oturduktan hemen sonra elimi tutmuştu. "İyi olacaksın." Demişti. Beni telkin etmek için söylüyor gibi görünse de kesinlikle kendini telkin etmek için konuşuyordu. Tuttuğu elime eğilip kafasını koyduktan sonra öylece durmuştu. Diğer elimle dağınık olan saçlarını daha da dağıtmıştım ve saçlarıyla oynamaya devam etmiştim.

Cansu hakkında kimse bana bilgi vermemişti. Nerede olduğunu, nasıl olduğunu söyleyen yoktu. Aklımdan çıkmıyordu. Çok endişeliydim. Olacakları kestiremiyordum. Önceliğim Cansu'yu görmekti. Bundan sonrası ise gözümü korkutan en büyük etkendi. Zor süreç hiç bitmiyordu. Daldan dala zorluklar peşimizi bırakmıyordu.

Yiğit doğrulmuş yüzüme bakmaya başlamıştı. "Cansu'yu merak ediyorsun öyle değil mi?" Hem de çok merak ediyordum. Başımı hareket ettirdim yüzümdeki merak dolu ifadeyle öylece baktım. "Mete yanında, durumunun iyi olduğunu söyledi bende tam bilgiye sahip değilim. Şu anda karşı oda da kalıyor." Konuşmasını bitirdikten sonra elimi öpüp öylece beklemişti. Cansu'nun hemen karşı odamda olduğunu öğrenince doğal olarak yanına gitme isteğiyle doldum. Hemen onu görmeliydim bu yüzden de harekete geçtim. Doğrulmaya yeltendiğim sırada Yiğit durdurmuştu beni.

"Nereye böyle?" diyerek sorgulamıştı. Nereye gittiğimi çok iyi biliyordu ama yine de sorgulamayı seçmişti. "Dinlenmen gerekiyor biliyorsun. Zaten Cansu'nun bir yere gittiği yok." Yanlış yolu seçmişti. Beni ikna etmeye çalışması yanlış bir seçimdi çünkü ben iyiydim dahası kardeşimi görmek istiyordum. Kollarını tuttum ve gitmek istediğimi belirttim ancak izin vermiyordu en sonunda kaybolan sesimi buldum.

"Ben iyiyim Yiğit." Yiğit kolları gevşemiş ağzı kulaklarında bana bakarken yüzünde okunan şaşkınlık karışık mutluluk görülmeye değerdi. "Konuştun." Dediği sırada sımsıkı sarılmıştı. Bu hareketi yüzümde kocaman bir gülümsemeye neden olurken bir süre daha böyle kalmasına izin vermiştim ancak Cansu'yu görmeyi o kadar çok istiyordum ki  "Lütfen Cansu'nun yanına gidelim." Demiştim çok istekli bir şekilde. Yiğit geri çekilmişti ilgiyle yüzümü inceledi.

"O halde kalkmana yardım edeyim." Kalkmama yardım etmişti tam adım attığım sırada takılı olan serum daha fazla ilerleme izin vermemişti. Bitmek üzere olan seruma baktım ve hiç tereddüt etmeden çekip çıkardım. Daha önce yapmadığım şey değildi. Yiğit bana şaşkın bir şekilde bakarken ben omuz silkmekle yetinmiştim. Bana doğru bir adım atmış ve işaret parmağını bana doğrultarak konuşmuştu.

"Sen!" Ellerimi havaya kaldırım bitmek üzere olan serumu gösterdim. "Zaten bitmek üzereydi. Hadi gidelim." Bir an önce gitmek istediğimden yürümeye başlamıştım. Arkadan sarılan kollarla yerimde kalakalırken şaşkınlıktan nefesimi tutmuş öylece beklemiştim. "Teşekkür ederim." Sebebini bilmediğimden sorma gereği duydum.

"Bu ne içindi?" diyerek sormuştum. Başını boyun girintime getirip uzun soluklu kokumu içine çektikten hemen sonra anlamadığım şekilde mırıldandı. Daha sonra konuşmaya başlamıştı. "Çok korktum sana bir şey olacak diye. Güçlü olup yanımda kaldığın için." O görmese de duyduklarıma kocaman bir şekilde gülümsemiştim ve kolları arasından çıkıp ona doğru döndüm bir yüzüne bakıp bu defa da ben ona sarıldım. "Olmak istediğim yerdeyim." Duyduklarıyla gülümserken bu sebeple belirginleşen gamzesine buse kondurdum daha sonra da elinden tutup "Bundan sonra her şey daha güzel olacak şimdi gidelim." Tuttuğum elini çekiştirmeye başlamıştım.

Cansu'yu görecek olmamın verdiği endişe bir an da üzerime yüklenirken kısa sürede geldiğimiz odanın kapısında öylece bekledim. Hemen yanımda duran Yiğit'e baktığımda ise bana gülümseyerek bakıyordu bense endişenin yanında getirdiği korkuyla ona baktım ve kapıyı tıklatıp yavaş bir şekilde içeri adımladım. Başta kimseyi görmemiş olsam da birkaç adımdan sonra sağ tarafıma baktığımda görmüştüm. Ayakta bekleyen Mete'ye odaklandığımda onun da bir hayli yıpranmış ve dağılmıştı.

"Elif" dediği sırada iri kolları arasına almıştı beni. Bense sarıldığım anda ruh halim tepetaklak olmuş bir şekilde ağlamaya başlamıştım. Sessizce gözlerimden yaşlar akadursun titrek sesle "O nasıl?" demiştim. Yönümü tamamen Cansu'ya çevirip gözlerimi üzerinde gezdirdiğimde gözyaşlarım hızlanmıştı. O kadar solgun duruyordu ki rengi canlılığını yitirmişti.

Peki ya saçları? Lanet olsun kesmişlerdi. Cansu o kadar çok severdi ki saçlarını. Uzunluğunu sever kestirmeye kıyamazdı şimdi ise omuzlarına zor geliyordu. Bu halini gördükten sonra ağlamam şiddetlenince Mete omuzlarımda tutup beni kendince çevirmiş ilk olarak gözyaşlarımı silmiş sonra da konuşmaya başlamıştı.

"Sağlık durumu gayet iyi Elif, sadece zor bir süreç olacak onun için. Kaçırıldığından bu yana uyutulmuş. Uyandığında en son ne hatırlayacak bilmiyoruz. Doktorların dediğine göre kendiliğinden uyanmasını beklememiz gerekiyor. Ve diğer dedikleri şey ise..." Demiş ve susmuştu. Ters bir şeyler vardı "Vee?" devam etmesi için dediğini tekrarlarken korkmaya başlamıştım. Ne olmuştu? "İkinci olarak da psikolojik destek alması gerekebileceğini söylediler." Kahretsin! Umarım böyle bir şeye gerek kalmazdı tabi bu ne kadar mümkün olabilirdi? Böyle bir durumu atlatmak ne kadar kolay olabilirse artık.

Omuzlarım çökmüş bir şekilde yatağın ucuna oturmuş Cansu'nun ellerini kendi ellerim arasına hapsetmiştim. Ona baktıkça gözyaşlarıma engel olamıyordum. Birbiri sıra akmaya devam ederken derin nefes aldım.

"Saçları... Saçlarını çok severdi o Mete." Uzanıp saçlarını okşarken ağzımdan kaçan hıçkırığa dur diyememiştim. Bu süreç bizim için bu haleyken onun için ne halde olacaktı? Düşünmeden edemiyordum. Omzumda hissettiğim el ile başımı kaldırdım. Bana şefkatle bakan Yiğit'e ben sadece ağlayarak bakıyordum. Eliyle Cansu'yup işaret etmişti.

"O çok zorlanacak belki ama atlatacak sen, biz onu yalnız bırakmayacağız." Asla yalnız bırakmayacaktım. Elimden gelen her şeyi yapacaktım. "Yine de endişeliyim. Olmuyor, deniyorum olmuyor." Hıçkırıklarım artarken "Yiğit Elif'i dışarı çıkar. Ben burada kalırım." Dediğinde şiddetle karşı çıkmıştım. "Hayır! Burada kalmak istiyorum." Uyanırsa eğer yanında olmak istiyordum. Yalnız hissetmemeliydi.

"Kısa zamanda döneceğiz Elif söz veriyorum. Hadi gel." Kalkmama yardım etmiş yorgun bedenimi kendine yasladıktan sonra da çıkışa doğru yöneltmişti. Hastanenin bahçesine gelene kadar sessizliğimi korumuş banka oturduğumda da bu sessizliği sürdürmüştüm. Şu anda beklemekten başka yapacak bir şey olmaması beni çaresiz hissettiriyordu. Çaresizdim.

"Kendini yıpratıyorsun." Yiğit'e bakmayıp yere bakarak "Çünkü elimden bir şey gelmiyor." Gelmiyordu. "Sabret. Henüz uyanmadı ve tepkisinin ne olacağını bilmiyoruz." Haklıydı ancak bilinen bir gerçek vardı ki olacaklar öyle basit atlanacak bir şey değildi. Ona ağır gelecekti belki de sessizliği seçip bizlerden uzaklaşacaktı. Yanlız kalmak isteyip bizi istemeyecekti. En çok ta bizlere aralık kapı bırakmayacağından korkuyordum.

"Uyanacak. Tepki verecek belki de vermeyecek." Sesimden çaresizlik akıyordu. Yiğit ise o çaresizlikten beni kurtarmak için çabalıyordu.

Devamı kısa zamanda gelecektir. Oy vermeyi unutmayın lütfen...

HERKESİ BİR KIVILCIM ADLI KİTABIMA DA BEKLİYORUM...

Continue Reading

You'll Also Like

Unutursun By eniiiM

Teen Fiction

371K 24.7K 54
"Allah der ki, kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler, onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer gölge veren ağaç...
1.9M 70.3K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
380K 24.3K 94
Genç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından habe...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...