Benim Uğruma

By esslala

149K 8.4K 923

Bu programda "Benim Uğruma" adıyla yayımlanan ilk hikayedir. Kimler aklını yitirecek kadar sınanmadı ki? "Y... More

1) TATLI TELAŞ
2) BEKLENEN GÜN
3) GERÇEK GİBİYDİ
4) BU NEYDİ ŞİMDİ
5) FARKLI BAKIŞLAR
6) ŞAŞKINLIK
7) BEKLEMİYORDU TABİ
8) ONLAR BENİM AİLEM
9) KOKUSUNDA HUZUR BULDUM
10) KENDİMİ BİLİYORUM
11) ÖFKE
12) NE YAPIYORUM ?
13) SPAYDİ
bilginize
14) ULTRA İĞRENÇ
15) YERİN DİBİ
16) YARDIM ET
17) İTİRAF
18) YAPAMAM
19) İHTİYACIM VAR
20) BİR NEDENİ OLMALI
21) HADİ ONU SAVUN BANA
22) UZUN SÜRE SONRA
23) İLK YARDIM
24) CİDDİ DEĞİL
25) CİDDİ Mİ DEĞİL Mİ ?
Tanıtım...
26) GERİ DÖNDÜM
27) BİZİ BIRAKMAYACAK
28) YETERLİ BİR SEBEP
29) ZARF
30) SÜPRİZE HAZIR OL
31) ARTIK EMİNİM
32) NE OLUYOR?
33) İÇİMDEKİ CANAVAR
35) SIR PERDESİ
36) SIR PERDESİ (2)
37) KENDİNİ YIPRATIYORSUN
38) KABUS MU?
39) ÇARESİZLİK
40)BURAM BURAM HUZUR
41) DUYGULARIN DANSI
42) SAHİ?
43) HAYRETLER İÇİNDE
44) KARMAKARIŞIK
45) OYUN?
46) ZORLUK
47) ZORLUK 2
48) YOL GÖSTER
49) SENİN İÇİN
50) SENİN UĞRUNA
51)BENİM UĞRUMA (FİNAL)
YAKINDA!!

34) BEKLEYİŞ

882 103 7
By esslala

PonçikKalpler bölüm hazırdı fakat program hata verdiğinden bir türlü paylaşamadım sonunda oldu. 😁

Umarım beğenirsinizz...

Desteklerinizi bol bool görmem dileğiylee iyi okumalaar 😗

"O kişi Cansu değil. Her şeyi anlatacağım Yiğitle kal."

Yaşım henüz yirmi üç. Ancak görüp göreceğimin en beterini yaşamış ve yaşamaya devam ediyordum. Hayatımdaki olaylar o kadar tezat o kadar sarpasarıyordu ki ben bu hıza uyum sağlayacak kadar kendimi yetiştirememiştim. Her defasında bu bir tecrübe diyerek kendimi avutup yoluma devam edip daha beteri olmaması adına dualar eden ben. Sonraki günlerde daha daha beterini görmüştüm ancak hala bir dirayet kazanamamıştım. Kolay mıydı gerçekten bu olanları bir çırpıda silmek? Kolay mıydı 'Evet bitti' deyince bitirmek? Değildi. Olmuyordu ve olmayacaktı. Bu bir başkası için belki de mümkündü lakin kişi ben olunca durum sanıldığından imkansıza doğru yol alıyordu.

Her zaman düşünüp durdum. Bu olaylar neden benim başıma geliyordu? Neden bir gün mutluysam beş gün ağlıyordum. Her şey fazlasıyla yolunda sanıyorken aslında hiçbir şeyin yolunda olmayışı bana sunulan en büyük sınav mıydı? Ben henüz bunu anlamamış ve kabullenememiştim.

Yine ve yine kendimde olup bitenleri sorgulamış ve bir çıkış yolu bulamamıştım.
Geçen dakikalar ardından mantıklı düşünmeye son vermiş delice kahkaha atmak ve haykırmak istiyordum. Bir şeyleri kırmak paramparça etmek ve soluksuz kalana kadar devam etmek. Neydi bu olanlar?

Ne demek Cansu değil?

Bu nasıl bir şaka?

Mete bunu neye dayanarak söylemişti hiç bilmiyorum ancak tek kelime etmeden yüzüme telefonu kapatmış ve beni saatlerdir beklemeye ve bunları düşünmeme sebep olmuştu. Neyi vardı bu adamın?

Tekrar tekrar düşündüm Mete'nin son dediklerini ancak her zamanki gibi bir çıkar yol bulamadım. Cansu değil dedi! Cansu değilse kim? Hiç bıkmadan Mete gelene kadar her şeyi en baştan düşündüm durdum.

Nasıl nasıl nasıl?

Yerimde duramaz olmuştum. Sürekli bir hareket etme isteği var olmuştu ve oturduğum koltukta bana sanki bir şeyler batmaya başlamıştı. Sürekli kıpırdanmak yerine kalkıp evi turlamaya başlamıştım. Yiğit ne yapacağını bilmez bir şekilde beni izlemiş ve bana nazaran bir hayli soğuk kanlı ve sabırla Meteyi beklemeye koyulmuştu. Ondaki sabır ondaki soğuk kanlılık bende olmalıydı.

Mutfaktan sıkılıp kendi odama ordan bunalıp banyoya ordanda darlanıp son olarak balkona çıkmış ve serin havayı hissetmeye koyulup derin derin nefesler almaya başlamıştım. Kendimi bulmaya çalışıyordum ancak yoktu. Önündeki sessiz geceye öylece bakıp bekledim. Arkamda hissettiğim varlığa rağmen dönüp bakmadım. Yanıma geldiğinde ise Yiğit olduğunu anladım. Zaten Cansu'nun gözleri önünde ölsem kılını kıpırdatmayacak biri olmuştu. Onun neyi vardı onu da çözememiştim. Ancak bu ani değişimiyle bu kişi Cansu değil diyemiyordum. Bunu nasıl diyebilirdim?

"Şaka yapıyor olmalı sadece şaka. Saatlerdir düşünüyorum ve oluru yok." Sesim düz ve şakadan başka bir şey olmadığına emin bir şekilde çıkıyordu. Yiğit derin bir nefes içine çekip bıraktıktan sonra konuşmaya başladı.

"Olmayabilir." Hızlı bir şekilde göz teması kurup nasıl olmayabilir dercesine baktım.
Kısa bir soluğun ardından bana döndü. "Nasıl olur da bir insan bu kadar değişebilir?" Sebebi sadece bu muydu yani! "Ne şimdi bu değişkenliğinden dolayı o kişi Cansu değil de bir başkası mı?" Yiğit o kadar kararlı duruyordu ki karanlık geceye çevirdi bakışlarını.

"Şaka değil. Ne zamandır bu durum bu şekilde devam ediyor bilmiyorum ancak şaka değil." Neye dayanarak şaka olmadığına emindi hala anlamıyordum. Bir insanın değişmesi normaldi. Her insan değişebilirdi. "Nasıl bu kadar emin olabilirsin?" Tekrardan bana baktı. "Günlerdir boğazının ağrıdığını ve sesinin bu denli değiştiğini iddaa ediyor. Ben onu tanıdığımdan bu yana asla böyle bir durumla karşımıza gelmedi."

Hastalık bu Yiğit bununla mı yargılayacaksın? Yiğit başını onaylamaz bir şekilde sağa sola hareket ettirip bir adım geriledi ve konuşmaya devam etti. "Sadece bu değil Elif ." Bir yandan da gayet ses tonuna dikkat ediyor ve Cansu'nun hiçbir şekilde şüphelenmesini istemiyordu. O Cansu olmadığına o kadar emindi ki. Devam etti. "Parmağı kesilse senden, Mete ve hatta benden ilgi isteyip el üstünde turulan o çocuk ruhlu Cansu. Düşmüş kolunu çatlatmış alçıya aldırmış ve tek bir defa bile nazlanmamış. Bu sence normal mi? Günlerdir bir defa "Ah!" demesini bekliyorum ancak hayır o çok normal davranıyor. Cansu ya Cansu en ufak bir durumda bize iş yaptıran etrafında döndüren ilgiye doymayan Cansu. Bu durumda bizden hiç yardım almıyor."

Yiğit şimdi değil günlerdir bu durum üzerine düşünmüş gibiydi. "Serkandan hoşlanan onu görünce gözleri parlayan Cansu. Nasıl olur da birkaç gün önce gelen tabi önceden arkadaşlar lakin Serkan'ı bir köşeye atıp Kerem ile bir ilişkiye başlar." Haklıydı ancak yine de o kişi Cansuydu. Nasıl başkası olduğunu söylerlerdi? "Bu kadar benzeyen biri kim o halde kim?" Belkide bu soruya bir açıklamam olmadığı için bunun bir şaka olmasına inanmak işime geliyordu. Yiğit'in dediklerine bakılırsa son derece haklıydı. Eski haliyle yeni hali arasında o kadar fark vardı ki. Lanet olsun o zaman kimdi? Bizim bilmediğimiz ve Mete'nin bildiği ne vardı? Beklemek o kadar zordu ki. Hemen gelecem demiş olsa da geleceğe benzemiyordu şimdiden saatler geçmişti.

Öyle yorgun hissediyordum ki bulunduğum yere çöktüm. Bu durum karşısında Yiğit de  endişeli bir şekilde benimle aynı hizaya gelmişti. Omuzlarımdan tuttu ve göz teması kurdu. Olanlar ağır geliyordu. Çok ağır. "Kabullenmek istemiyorsun." Evet hem de hiç. Sadece başımla onayladım. "Aklımdaki soru işaretleri bitmiyor. Kafayı yemek üzereyim Yiğit." Olanların farkındaydı. "Lanet olsun!" Aniden bağırmamı beklemeyen Yiğit ürkerken ben hızlı bir şekilde ayaklanmıştım. Korkudan konuşamaz bir halde ne yapacağımı bilmeden parmağımla içeriyi işaret ettim. "O- o zaman Ca-cansu nerede? Ka-kardeşim?" En başta sormam gerekendi bu. Bir umut Mete ve Yiğit yanılıyordur demek istedim içerdeki Cansu demek istedim ancak olmadı. Diyemedim.

Kendimi delicesine suçlamak istiyordum lakin bunu da yapamadım. Ondan bir an bile şüphe etmedim. Şu anda bile Cansu olduğuna inanıp iyi olduğunu düşünüp durdum. Ama değildi. Mete'nin sesi o kadar ciddiydi ki bir yandan da endişeli fazlasıyla sıkıntı barındırıyordu. Mete bu şekilde şaka yapacak son kişiydi.

Yine de ben nasıl biriydim ki buna ihtimal vermedim inatla Cansu olduğunu kabul ettim? Benim canımdan öte olan kişi bunları yapmaz. Değildi evet değildi. Rotamı karşımdaki kişiden ayırmadım. O bakışları bu denli soğuk duygu barındırmayan kişi Cansu olamazdı. Hiçbir şekilde davranışları uyuşmuyordu. Görünüş. Evet, sadece görünüşleri dışında. Lanet olsun ki Cansu'nun kayıp hafızasında neler yatıyordu daha kim bilir? Bu kişi sadece ikiz kardeş olabilirdi ancak yine de mantıklı açıklaması yoktu. Yıllar sonra bu şekilde hayatımıza sızmak neyin nesiydi?

Uzun uzun inceleyip durdum. İçimdeki korku her geçen dakikada daha da arttı.

Cansu neredeydi?

Gerçekler tokat misali yüzüme çarparken nefes almak zor gelir olmuştu. Ciddiyetini koruyamayan 'Şebek' Cansu. Sessizce kalkıp odama doğru yol alırken Cansu ile olan günler zihnimde canlanmaya başlamıştı. Tarifi imkansız bir sızı vardı kalbimde zihnimde anılar canlandıkça birileri enerjimi sömürüyor gibi hissediyordum. Zar zor nefes alıyor iyice güçsüzleşmiştim. Peki ya gittikçe artan soru işaretleri. Bitmek bilmiyordu.

Geçen günlerde yaşanılan olaylar bu kişinin başının altından mı çıktı yani. O kadar olay sadece bir kişi yüzünden mi? Hayatımız bu kadar basit miydi de bir kişinin oyuncağı haline geldik.

Geçerli bir sebep var mıydı?

Tüm cevaplar o kişide olmalıydı ancak fevri davranmam bir işe yaramayacaktı. Meteyi beklemem gerektiğini biliyordum ve o gelene kadar o kişiden uzak olmam daha iyi olacaktı.

Akrep yelkovanı kovalayadururken evde yankılanan kapı zilinin sesiyle odadan nasıl çıktığım muammaydı. Yiğitte bu anı bekliyordu ki onunla kapıda karşılaşmıştık. Kapıyı açtığımda karşımda duran Mete oldukça sarsılmış bir haldeydi ancak yine de bunu bariz belli etmiyordu. Hemen sarılıp "Her şeyi anlatacam kardeşim." Dediğinin ardından bizi içeri yönlendirmişti. Ne olacaksa olsundu. Bu bekleyiş son bulmalıydı.

Odaya geçtiğimizde elinde telefonuyla ilgilenen kişinin karşısına geçen Mete olmuştu. Mete'nin gölgesinde kalırken soru dolu bakışlar bizi taramaya başlamıştı kısa süre sonra da sormayı ihmal etmedi. "Bir sorun mu var, ne bu haliniz sizin? Elif zaten yeterince saldırgan. Ne oldu abi?"  Mete ifadesiz bir şekilde ona bakarken Yiğit'in elinden tutmuştum. Bir desteğe ihtiyacım vardı hem de fazlasıyla.

"Bu gün hem bir telefon hem de bir kargo geldi bana." Sesinde duygu yoktu düz bir ifade takınmıştı. Eee dercesine baktı yüzüne. Kollarını birbirine kenetlenmiş oturduğu yerden birbirine doladığı bacağını da sallıyordu. "Telefondaki kişiye inanmayıp ne saçmaladığı konusunda çok defa sordum fakat o esnada gelen kargoyla her şey açıklığa kavuştu." Elini arka cebine atıp USB cihazı çıkardı ve onun yüzüne doğru salladı. Bir hayli öfkeliydi bunu sesindeki tonlamalardan anlamak hiç zor değildi ve dahası bakışları bunu kanıtlar nitelikteydi lakin her şey normalmiş gibi davranıyordu. Televizyona doğru ilerlerken bakışları sözde Cansu olmayan Cansu görünümlü kadındaydı.

"Hazırla kendini birazdan sadece sen konuşacaksın." Anlam verememiş ve huzursuzlanıp etrafına göz attıktan sonra Mete'ye dikkatle baktı. "Ne saçmalıyorsun Mete." Bakışlarını Mete'nin üzerinden ayırmamıştı bense onun. "Kes sesini!" İşte bu yüzden bu tepkiyi beklemediğimden yerimden sıçramıştım adeta. "Rol kesmeyi bırak. Tam olarak imkansız dediğin o şeyden bahsediyorum." Lanet olsun ne oluyordu? Mete daha ne kadar bu gizeme devam edecekti? Hiçbir halt anlamamış sadece ikisi arasında gözlerim volta atıp duruyordu. Mete bize yönelip oturun izlemeniz gereken şeyler var dediğinde sadece verilen komuta uymuştuk.

"Met.." Cansu henüz ağzını açmıştı ki ağzı açık kaldı. "Sana susmanı söyledim." Konuşması adeta keskin bir bıçakla kesilmiş gibi başlamadan sona ermişti. Odaklanmış bir şekilde bize ne izletileceğini bekliyorduk ki Mete televizyonu kapatmıştı. Neden vazgeçti şimdi? "Buna hiç mi hiç gerek yok şimdi konuşmaya başla." Ani fikir değiştirmesine anlam verememiştim ne oluyordu böyle?

"Ne anlatmamı istiyorsun ?" Kuşkucu bir şekilde tepkileri ölçüyor ve fazlasıyla huzursuz bir şekilde gözleri etrafı tarıyordu. Sinirlenmeye başlamıştım. Aptal gibi bir sağ bir sol yapmaktan ne düşüneceğimi şaşırmış ve hiçbir fikre sahip olamamıştım. Ne olduğu hakkında bir fikrimin olmaması beni daha da sinirlendirmeye yetmişti.

"Kim olduğundan başla?" Son bir kaç saatimi ele geçiren ve içimi kemiren o soru en sonunda sorulmuştu ve cevabın gelmesini beklemek bir hayli işkence sayılırdı. Önce neye uğradığını şaşırıp soruyu idrak etmiş olmasıyla rengi kızarıp bozarsa da ardından sinsi bir şekilde sırıtmaya başlamıştı ve çok geçmeden ise attığı kahkahayla bizi beklemeye almıştı. Bu duruma daha fazla seyirci kalamayan ben "Yeter!" Diyerek bağırmış ve öfkeli bir şekilde Mete ve kim olduğunu bilmediğim kişiye bakıp durmuştum.

"Ne oluyor burada biriniz en baştan anlatmaya başlayın artık." Sıkılmıştım. Düşünmekten, sorgulamaktan ve meraktan ordan oraya bakmaktan. Alay dolu bir mırıldanma duyduğumda sert bir şekilde o tarafa baktım. "Konuşacak mısın yoksa bu şekilde gülmeye devam mı edeceksin!" Sinirlenmemek elde değildi. Bu son günler bir hayli sert geçiyordu daha fazla sessiz kalacak sabır bende yoktu. Nihayetinde sabır taşı değildim.

"Her seyden önce bilmeni isterim ki bu hallerin bana aşırı zevk veriyor Elif." Lanet olası hiçbir ciddiyeti olmamasının yanında yüzündeki o sırıtış beni çileden çıkarmaya yetiyordu. "Anlatmaya başla!" Sert çıkan Mete olmuştu. "Elif ile uğraşmak o kadar zevkli ki konuya odaklanamıyorum Mete." Ona olan öfkem her geçen dakika katmerlenirken sessiz kalmak bir hayli zordu benim için.

"Artık biriniz anlatacak mı?" Şuh bir kahkaha sesi kulaklarımızı doldurmasının ardından "Nasıl olur da Elif'i bu konuda bilgilendirmezsin." Tekrardan gülmeye devam etmişti. "Sana son ikazım hemen şimdi başla anlatmaya." Onaylamaz bir şekilde başını sağa sola hareket ettirmiş ve derin bir soluk verişinin ardından "Gerçekten o kadar sıkıcısınız ki sizinle eğlenmek mümkün değil. Ah her neyse..." dedikten sonra susmuş ve yavaş yavaş bizlerle göz teması kurduktan hemen sonra o lanet çenesini açmıştı.

"Size kendimi tanıtmadım öyle değil mi?"

Ardından koskaca bir sırıtış.

Devamı en kısa zamanda gelecektir...

Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

826K 40.3K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
266K 15.8K 31
Jimin okula yeni nakil yaptıran bir öğrenci, Jungkook ise okulun popüler öğrencilerinden, ve bu iki genç birbirlerini görür görmez aşık olur. 🌸 Seme...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
2.7M 86.5K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?