ARKA DÖRTLÜ

By arkadortluu

246K 13.5K 1.7K

Gizemli bir grup... Onları merak eden bir topluluk... Güzel kızlar... Yakışıklı erkekler... Bilinmeyen gerçek... More

*Bölüm 1*
*Bölüm 2*
*Bölüm 3*
*Bölüm 4*
*Bölüm 5*
* Bölüm 6*
*Bölüm 7*
*Bölüm 8*
* Bölüm 9*
* Bölüm 10*
*Bölüm 11*
*Bölüm 12*
*Bölüm 13*
*Bölüm 14*
*Bölüm 15*
* Bölüm 16*
* Bölüm 17*
*Bölüm 18*
*DUYURU*
*Bölüm 19*
* Bölüm 20*
* Bölüm 21*
*Bölüm 22*
* Bölüm 23*
*Bölüm 24*
*Bölüm 25*
* Bölüm 26*
*Bölüm 27*
* Bölüm 28*
*Bölüm 29*
*Bölüm 30*
*Bölüm 31*
*Bölüm 33*
*Bölüm 34*
*Bölüm 35*
*Bölüm 36*
*Bölüm 37*
*Bölüm 38*
*Bölüm 39*
*Bölüm 40*
*Bölüm 41*
*Bölüm 42*
*Bölüm 43*
*Bölüm 44*
*Bölüm 45*
*Bölüm 46*

*Bölüm 32*

4K 275 37
By arkadortluu

Multi medya : Arya

İyi Okumalar...

Sabah sabah duyduğum bağırışları yok sayarak uykuma devam etmek istiyordum ki bunun pek mümkün olmayacağı kanısına vardıktan sonra gözlerimi zorla da olsa açtım. Çadırda uyumak kulağa ne kadar hoş gelse de boynumun bu kadar çok ağrıyacağını hiç düşünmemiştim. Ben elimle boynumu sıvazlarken Ecem yanıma gelip oturdu.

-Arya?

-Hı?

-Arya benim gördüğümü sende görüyor musun?

Ben anlamayan gözlerle Ecem' e bakarken o bana kaş göz yaparak Güneş'in yattığı yeri gösteriyordu.

-Canım sen iyi misin? Güneş uyuyor orada.

-Arya dikkatlice bak!

Ecem'e göz devirerek yerimden kalkıp Güneş'in yattığı yere doğru gittim. Ecem'in görüp de benim göremediğim ne vardı?

-Burada bir şey yok. Güneş mışıl mışıl uyuyor.

-Ah Arya! Gerçekten şuan Güneş'in üzerinde olan örümceği göremeyecek kadar kötü bir kabus gördüğünü varsayıyorum.

-Örümcek mi?

-Evet örümcek! Sol bacağının üstünde.

Güneş'in sol bacağına baktığımda örümcek falan yoktu.

-Ecem burada örümcek falan yok canım. Sen başka bir şey görmüş olmayasın?

-Hayır, hayır eminim örümcek vardı.

Güneş'in üzerine örttüğü örtüyü tamamen kaldırdığımda gördüğüm manzara karşısında gözlerimi sonuna kadar açtım.

-Ee-cemmmmmmmmmmmmmm!

Ecem yanıma gelip "ben sana demiştim şimdi ne yapacağız" bakışlarını atarken ben ona korku dolu gözlerle bakıyordum. Çünkü birazdan burada 3.dünya savaşı çıkabilirdi.

-Güneş'i uyandırmalıyız.

-Hayır uyandıramayız. Eğer uyanırsa çok kötü olur.

-Ne yapacağız peki?

-Bilmiyorum Ecem.

-Örümceği alsan mı Arya?

Alabilir miydim? Ya örümcek zehirliyse?

-Hadi Arya... Yapabilirsin sen... Kesinlikle yapmalısın.

Ah Allah'ım benim suçum neydi? İçimden kendime "yapabilirsin Arya" sloganlarını yollarken bütün soğuk kanlılığımla Güneş'in üzerine eğilerek örümceğe baktım.

-Merhaba bay yada bayan örümcek... Şimdi seni oradan alacağım.

-Arya ne yapıyorsun?

-Sus! Konsantremi bozma Ecem.

-O seni anlamıyor Arya?

-Ecem şuan ne kadar gergin olduğumu tahmin bile edemezsin. Ve ben örümceği alma fikrinden vazgeçmeden önce sen o çeneni kapatabilir misin?

-Tamam sustum.

Dikkatimi tekrardan örümceğe verip elimi yavaşça ona doğru uzattım. Yapabilirim o küçük ve tehlikesi olmayan sıradan bir hayvan sadece. Derin bir nefes alıp örümceği Güneş'in üstünden yavaşça alıp Ecem'in ne zaman eline aldığını bilmediğim torbanın içine hiçte nazik olmayacak bir şekilde attım.

-Başardın! Sen harikasın Arya.

-Evet başardım. Ve Güneş hala uyuyor. Resmen bir savaşı önledik.

Ecem hala elinde tuttuğu örümceği bana doğru uzatarak "Şimdi ne yapacağız" diye sordu. Ecem'in elindeki torbayı alıp çadırın kapısına doğru gideceğim sırada Güneş'in ayağına takılarak yere düştüm.

Şuan içinde bulunduğum durumun hiçbir açıklaması yoktu! Zira şaşkın gözlerle bana bakan Güneş, korku dolu gözlerle Güneş'e bakan Ecem ve bütün hayal kırıklığıyla elimden düşen ve ağzı açılan torbaya bakan ben...Harika bir tablo!

-Siz iyi misiniz? Canım ikizim neden bana bu kadar korkunç bakıyorsun? Ve sen Arya hala kalkmamakta ısrarcı mısın?

-Çıııkk-mıışş mı? Yoksa hala orada mı Arya?

-Ne çıkmış mı? Neler oluyor burada? Arya kalk sende artık ayaklarım ağrıdı!

Hemen ayağa kalkıp yerde duran torbayı dikkatlice aldım. İçine baktığımda örümceğin hala orada olduğunu gördüm. Sanırım şuan benden mutlusu yoktu.

-Hala burada. Hiçbir yere gitmemiş.

-Ne var o torbanın içinde?

-Bu kadar meraklı olma canım ikizim. Çünkü o torbanın içinde ne olduğunu duysan engellediğimizi sandığımız savaşı bizzat başlatmış olacaksın.

-Arya ver o torbayı.

Ecem ile birbirimize bakıp aynı anda "Hayır" diyerek torbayı daha sıkı tuttum.

-Arya ve Ecem! Ya o torbayı bana verirsiniz ya da şu anda ikinizi de hem o güzel sabah uykumu böldüğünüz için hem de benden bir şeyler sakladığınız için sizi şuracıkta öldürebilirim.

Ecem hemen Güneş'in yanına gidip onu yere oturtturup bana hemen gitmem için kaş göz yaptı. Bende hemen çadırın fermuarını açıp dışarı çıktım.

-Arya Peyman!

Bana seslenen ve buraya doğru gelmeye başlayan müdürümüze ve elimde zorlukla tuttuğum torbaya bakıp kesinlikle bugünün kötü bir gün olduğu kanısına vardım.

-Müdür Bey?

-Umarım açıklamanız vardır. Zira tam 5 dakikadır sizlerin güzellik uykusundan kalkıp sıraya gelmenizi bekliyorduk.

"Emin olun çok güzel bir açıklamamız var. Siz bilmiyorsunuz ama biz sizi bir savaştan kurtardık. Sabah sabah nasıl bir güne uyandığımızı bir bilseniz Müdür Bey değil 5 dakika bir ömür boyu sırada beklemeyi tercih ederdiniz." Demek istesem de diyemiyorum. Kafa mı öne doğru eğdim.

-Şey.. Özür dileriz hocam.

Müdür Bey tam ağzını açıp bir şey diyecekken çadırdan kızgın bir boğa gibi Güneş çıktı.

-Arya! Hemen o torbayı bana ver?

-Güneş bak Müdür Bey de burada hadi gel biz sıraya geçelim olur mu?

-Sen sus Ecem! Şu torbayı bana ver hemen!

-Siz üçünüz neler karıştırıyor. Ne var o torbanın içinde? Ver bakayım onu bana Arya?

Şuan kesinlikle yerin dibine, en dibine, dibinin de dibine girmeyi istiyorum. Evet Arya... Şimdi ne yapacaksın... Güneş'e torbayı verirsem ve içinde bir örümceğin olduğunu görürse bu kamp alanını yerle bir eder. Ama eğer vermezsem beni yerle bir eder. Müdür Bey'e torbayı verirsen ve içinde örümcek olduğunu görürse "küçük bir örümcek için mi sabah sıraya 5 dakika geç kaldınız diye bizi azarlamaya başlar. Düşün Arya... Düşün..

-Neler oluyor burada?

-Ah Talha Bey. Ben de bir bilsem şuan burada neler oluyor. Arya? Kızım ne var o torbanın içinde?

Aklıma gelen ilk fikri söylemeye karar verdim.

-Kustum.

-Ne?

-Kustun mu?

-Torbaya mı?

-Evet. Torbaya kustum. Şey.. Yediğim bir şey dokundu sanırım. Midem bulanınca da Ecem hemen torbayı uzattı. Sonra da Güneş uyanınca midesi bulanır diye söylemek istemedim. Bunun içinde sıraya geç kaldık.

-Şimdi iyi misin Arya?

-Evet iyiyim Talha abi.

-Arya'cım eğer kendini kötü hissediyorsan bugünkü programa katılma bir arkadaşınla birlikte burada kalıp dinlen istersen.

-Şu an iyiyim hocam. Ben şimdi şu torbayı atsam iyi olur.

-Tabi tabi. Sen torbayı at siz kızlarda hemen sıraya geçin.

Müdür Bey ve Talha abi sıraya doğru ilerlerken bende Ecem ve Güneş'e bakıp gülümsedim. Sonuç olarak bir taşla iki kuş vurmuştum.

-Arya gerçekten iyisin dimi? Ben gerçekten özür dilerim. Sanmıştım ki...

-Hey önemli değil. Hadi sıraya gidin bende şu torbayı atayım.

-Tamam canım.

Güneş ve Ecem sıraya doğru ilerlerken Ecem kulağıma doğru yaklaşıp "sen harikasın" diye fısıldadı. Gösterdiğim performanstan dolayı bende kendimi tebrik ediyorum.

Elimde ki torbayı bir an önce atmak için ormanlık alana doğru yürümeye başladım. Yeterince uzaklaştığımı düşündüğümde torbayı ağzını iyice açıp yere bıraktım. Örümcek içinden çıktığında ise gülümsemeden edemedim. Özgürlüğüne kavuşmuştu. Arkamı dönüp geldiğim yoldan kamp alanına doğru yürümeye başladım. Müdürü de hallettiğimize göre 5 dakikalık sıra bekleme fırçasını atamayacaktı bize. Kamp alanına yaklaştığım sırada arkamdan hışırtı sesleri gelmeye başlayınca durup arkama baktım. Tam döneceğim sırada sert bir bedene çarpınca korkudan ağzımdan küçük bir çığlık kaçıverdi.

-Korkma benim Arya.

-Doruk?

-Gelmeyince...

-Merak mı ettin?

-Hayır. Yani evet... kızlar merak edince ben bakarım dedim.

Merak etmişti. Ve arkamdan gelmişti. Bu durum gülümsememi sağlarken Doruk bana tuhaf tuhaf bakıyordu.

-Sen iyi misin?

-Evet.. İyiyim.

-Dün ne yedin?

-Ne?

-Basit bir soru sordum Arya. Dün ne yedin?

-Zor bir soru demedim zaten. Hem sanane. Yedim bir şeyler.

Sevincimi kursağımda bırakmasa olmuyordu. Basit bir soru sormuş muşta. Dur be adam. Sen beni merak etmişsin. Önce bir sevincimi yaşayayım sonra sor ne oldu ne bitti.

-Seni merak edende hata.

-Ne?

-Ne ne?

-Sen beni merak ettiğini söyledin.

-Yani?

-İtiraf ettin.

-Arya seni sevdiğimi söylemedim. Sadece merak ettiğimi söyledim. Herkes gibi.

Neden kendimi şuan dipsiz bir kuyuda gibi hissediyorum. Ya da neden şuan vücutta göğüsün sol kısmında bulunan ve adına kalp denen organımın sıkıştığını ve birazdan paramparça olacağını hissediyorum. Sadece bir kelime insanı bu hale getirebilir miydi? "Herkes gibi".. Aptal Arya! Sen ne sanmıştın ki. Peşinden geldi diye seni merak etti diye ne bu boş hayaller. Herkes gibi oda seni merak etti işte. Doruk'a hiç bir şey demeyerek daha doğrusu ne söyleyeceğimi bilmeyerek yürümeye başladım.

-Arya?

-Ne var?

-Dur! Bekle beni.

Omuz silkip yürümeye devam ettim ta ki Doruk kolumu tutana kadar.

-Beklemeyi bilmez misin sen?

-Yürümeyi bilmez misin sen?

-Arya! Ne oldu birden.

-Hiçbir şey olmadı! Şimdi kolumu bırak da kampa bir an önce gidelim. Herkes merak eder değil mi?

-Ne duymak istiyorsun?

-Ne?

-Ne duymak istiyorsun Arya? Sana ne dememi istiyorsun?

-Ben hiç bir şey duymak istemiyorum. Kolumu bırakır mısın?

Doruk kolumu bırakıp bir adım geriye doğru gitti ve sağ elini saçından geçirdi.

-Seni merak ettim. Evet seni herkes gibi merak ettim. Bugüne kadar kimseyi merak etmeyen ben seni merak ettim. Nasıl olduğunu, dün ne yediğini, neden midenin bulandığını, hasta olup olmadığını merak ettim! O lanet torbayı bırakmaya gittiğinde ve gelmediğinde seni deli gibi merak ettim. Hayatıma girdiğinden bu yana seni merak ediyorum. Nedenini bilmek istiyor musun Arya? Seni bu kadar merak etmemin nedenini bilmek istiyor musun Arya?

Doruk'un ağzından çıkan her kelimeyi cankulağıyla dinlerken kalbimin neredeyse yerinden çıkacağına yemin edebilirim.Yutkunarak bana bakan Doruk'un gözlerinin içine baktım. Zorda olsan ağzımdan"Neden?" sorusu çıkabilmişti... 


Oylarınız ve yorumlarınız için hepinize teker teker teşekkür ediyorum. Bölümler biraz geç geliyor bunun farkındayız ama bazen işler plandığımız gibi gitmiyor. 

Merak ettiğimiz bir soru var. Arka dörtlüde beğendiğiniz en güzel çift hangisi? 

Continue Reading

You'll Also Like

5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
553K 24.6K 16
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
1.5M 49.1K 23
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
116K 8.4K 87
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...