Zamanın Üçüncü Tekili

By antided

213K 16.5K 2.7K

Batı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sah... More

(0.0)
(0.1)-Çırak
(0.2)-Dönüş
(0.3)-Emanet
(0.4)-İstanbul
(0.5)-Fırtına
(0.6)-Rastlayış
(0.7)-Rest
(0.8)-Plan
(0.9)-Duymak
(1.0)-Yeniden Tanışmak
(1.1)-Ruhun İlk Zelzelesi
(1.2)-Seçim
(1.3)-Afallayış
(1.4)-Ölüm
(1.5)-Tuzak
(1.6)-Hırsızlık
(1.7)-Ukala
(1.8)-His
(1.9)-İhanetin Tadı
(2.0)-Bilinmezlik
(2.1)-Bir Kurşun Üç Ceset
(2.2)-Tanışma
(2.3)-Fedai
(2.4)-Tetik
(2.5)-Boşluk
(2.6)-Yüzleşme
(2.7)-Doğu ve Batı
(2.8)-Vazgeçmemek
(2.9)-Hırs
(3.0)-Bitmek ve Başlamak
(3.1)-İddia
(3.2)-Denge
(3.3)-Yenilmek
(3.4)-Batı'nın İntikamı
(3.5)-Taş, Kağıt, Makas
(3.6)-Sevmenin İtirafı
(3.7)-Çuvallayış
(3.8)-İkizler
(3.9)-Çocuklar Yaşamalı
(4.0)-Katliam
(4.1)-Sembol
(4.2)-Açıklama
(4.3)-Belirsiz Güven
(4.4)-Zamanın Değeri
(4.5)-Rol Değiştirme
(4.6)-Katlanış
(4.7)-İlk aşama
(4.8)-Şans
(4.9)-Bıçak Sırtı
(5.0)-Cellat
(5.1)-Konuşan Şarkılar
(5.2)-Aşkın Sırılsıklam Hali
(5.3)-İsteme Töreni
(5.4)-Hüznün Eşiği
(5.5)-Aşkın Tadına Varmak
(5.6)-Tebessüm
(5.7)-Kural
(5.9)-Sürpriz
(6.0)-Kuşkunun Kırıntısı
(6.1)-Zaman Geçer, Hikaye Aynı Kalır
(6.2)-Sırra Kadem Basmak
(6.3)-Son Düzlük
(6.4)-Sonun Sözü
(6.5)-Finalin İlk Yüzü
(6.6)-Finalin İkinci Yüzü
(6.7)-Ağacı Kesersin, Umutların Yok Olur
(6.8)-"Final"- Ve Geriye Sadece İzler Kalır

(5.8)-Huzurla sevmek

1.7K 160 21
By antided

Bazı insanlar kendilerini en üstteki noktada görür ama Tanrı'nın her yerde olduğu için kutsal olduğunu unutur.

🍁

Doğu Yazgın

Doğu için hayatının miladı, İstanbul'a dönmek olmuştu. On yaşında ardında bıraktığı şehrin yıllar sonra hayatını bu denli şekillendireceğini asla tahmin etmemişti. İstanbul ona birçok şeyi kaybettirmişti belki ama birçok şeyi de kazanmasına vesile olmuştu. Bu şeylerin başını da dostları ve karısı çekiyordu.

Oturduğu koltukta elindeki telefonu döndürüyordu Doğu. Tülay onu birkaç kez aramasına rağmen bir haftadır hiçbir aramayı yanıtlamıyordu ve daha ne kadar kaçabileceğinden emin değildi. Senelerce ailem dediği insanları artık tanıyamıyordu da. Hem hayatlarını dağıtıp hem de orada kalmak istemeleri anlaşılır değildi. Bir insan kendi yarattığı enkazda kalmayı niye isterdi ki?

Ayak sesleriyle gözlerini kaldırdığında Sedef ve Cemre'nin gülüşerek aşağı indiğini gördü genç adam. Yüzündeki tebessümle kızlara bakarken her şeye rağmen şanslı olduğunu biliyordu. Onu büyütenler hayatını batıranlarla aynı kişi olsa da mükemmel bir çocukluk ve gençlik geçirmesine neden olmuşlardı aynı zamanda. Sonra hayatına canından çok sevebileceği bir kız girmiş, kız kardeşini ve ikizini de geri kazanmıştı. Daha ne isterdi ki bir insan?

Aklına Batı'nın gelmesiyle sırıttı Doğu. Kardeşi, neşeli bir insana dönüşüyordu gitgide. Genç adam hem aşkı hem de kardeşliği yaşadığı an kalbindeki buzlar erimeye başlamıştı sevginin ateşiyle. Doğu bu durumdan oldukça memnun olsa da bir yanı endişeliydi çünkü bilirdi ki sevgi güçlendirdiği kadar zayıflatırdı da ve Batı omzunda böyle ağır bir yük olmasına rağmen gücünü yitirirse bu onun felaketi olurdu.

"Hayatım, kahvaltı hazır!" Cemre mutfak kapısından başını çıkarıp kendisini çağırdığında gülümseyerek endişelerini kenara itti Doğu. Batı ne zaman ne yapacağını bilen biriydi. Mutfağa geçip küçük ailesiyle güzel bir kahvaltı yaparken ortadaki tatlı sohbetler onu mutlu ediyordu. Evleneli bir hafta olmuştu fakat Doğu üstünden asırlar geçmiş gibi bir bağımlılık yaşamaya başlamıştı. Gelecek planları içinde evlilik bir köşede duruyordu daima ama gerçek aşkını bulup onunla yepyeni bir hayata başlamasının bu denli kısa süreceğini asla tahmin etmemişti. Edemezdi de zaten. Çünkü bu mükemmel ötesi his, akla da hayale de sığmazdı.

Kahvaltılarını bitirip beraber sofrayı topladıklarında Sedef de üstünü değiştirmiş ve çantasını omzuna asıp Doğu'yu beklemeye başlamıştı. Genç adam kardeşini okula bırakmak üzere evden çıkarken kendisini kapıya geçiren Cemre'nin yanağına sulu bir öpücük bıraktı. Sedef onların bu haline gülerek ağabeyinin düğün için aldığı arabaya bindiğinde "Fazla tatlısınız," dedi. "Bu midemi bulandırıyor."

Doğu gözlerini devirerek anahtarı kontağa taktı ve arabayı çalıştırdı. "Sen fazla sevimsiz olduğundan ne yapsak iğrenç gelmesi normal. Bünyen alışık değildir güzelim."

Sedef yüzünü buruşturdu. "Ağabey, iyice Batı ağabeye benzedin farkında mısın?"

Doğu güldü. O zaten kardeşinin tıpatıp aynısıydı sadece kardeşi kendisine göre daha huysuzdu. Bir de sinir bozucu. Sedef'i okula bırakıp arabayı Batı'nın evine sürerken dudaklarında bir şarkıyla ilerliyordu Doğu. Hayatının her noktasını rayına oturtmak için bir iş yeri açmaya karar vermişti. Bunu tamamen kendi parasıyla yapmak içinse müzik yeteneğini kullanması gerekiyordu tekrar çünkü el bebek gül bebek büyüyen Doğu, nasıl zor işlerde çalışılır bilmiyordu.

Araba kardeşinin evinde durduğunda indi Doğu. Ellerini cebine koyup bahçe kapısından geçerken duyduğu gürültüyle duraksadı. Başını sol tarafına çevirdiğinde Batı'nın Duygu'nun kızıl saçlarını acıtmayacak şekilde tuttuğunu ve buna karşılık Duygu'nun da onun saçlarını ve burnunu çektiğini gördü. Gözleri büyürken "Ya hamakta olma sırası bende!" diye bağırdı Duygu. İkisi de kendisinin farkında değildi. "Hem bırak saçımı. Onlar kutsal, tamam mı?"

"Sen başlattın!" diye itiraz etti Batı. "Ayrıca sıra bende. Sendeki oda sırası!"

"Olsun, öyleyse bile sen salıncak sevmezsin! Gıcıklığına yaptığını biliyorum Batı."

"Tabi ki inadına yapıyorum ama sonuca odaklan sebebe değil. Benim sıram ve sıramı sana asla vermem." Durdu birkaç saniye. Gözlerindeki hain pırıltıları buradan bile fark etmişti Doğu. "Ama bu haftaki ev temizliğini sen tek başına yaparsan neden olmasın?"

"Ne?" Duygu bir adım geri attı. Bu hareketiyle Batı'nın dudaklarından canının acıdığını hissettiren bir inleme döküldü. "Hayatta olmaz!"

"Şu burnumu bırakır mısın?" dedi Batı. Sesi burnu kapalı olduğu için garip çıkıyordu. "Ayrıca insan müstakbel kocasına şiddet uygular mı?"

"Saçımı tutan babamdı zaten," diye diretti Duygu. "Ben anlamam, Batı. Ya salıncak sıranı bana verirsin ya da burnunu koparırım."

Batı kızın eline hafifçe vurdu. "Al senin olsun, başımın belası." Duygu elini gülerek çekerken Batı hızla parmaklarını kavrayıp sıktı. Elinin üstüne hafif bir öpücük kondurup onu serbest bıraktığında Duygu gülümseyerek onu ittirdi ve hamağa uzandı.

"İşte böyle ikna ederler adamı, Batı Bey."

Batı kafasını iki yana sallarken aniden hamağın ipini kendine çekti ve hızla gerçi bıraktı. Hamak neredeyse ters dönerken içindeki Duygu yere düştü. Kısa bir sessizlikten sonra her yanı toprak olan Duygu tabiri caizse gözlerinden alev fışkırtırken "Ben,"dedi Batı. "Asla ikna olmam. Sadece öyleymiş gibi yaparım kızıl." Göz kırptı ve kızın yerdeki haline kahkaha atmaya başladı.

O gülerken "Batı," diye tısladı Duygu. "Sen bittin."

Çevik bir hareketle ayağa kalktığında Duygu, Batı bir adım geriledi. Yüzündeki neşe yerini endişeye bırakmıştı. "Duygu," dedi zoraki tebessümüyle. Ellerini havaya kaldırmıştı. "Sevgiline zarar vermek istemezsin değil mi? Sonuçta öfke anında insan ne yaptığını bilemez ve sonrasında büyük pişmanlık yaşar."

Duygu başını iki yana salladı. "Pişman olacağımı sanmıyorum Batı." Hızla üstüne atlayıp onu da yere düşürdüğünde Doğu bu hallerine daha fazla dayanamadı ve birkaç dakikadır zorlukta zaptettiği kahkahasını serbest bıraktı. Yerde uzanan Duygu ve Batı duydukları sesle kendisine döndüğünde öksürerek bunu gizlemeye çalışsa da başarısız olmuştu Doğu. Duygu ve Batı'nın ilişki anlayışını bir türlü çözemiyordu. İkisi de sert ve tavizsiz insanlar olmalarına karşın yan yana geldiklerinde kedi köpek gibi didişiyor, ayrı olduklarındaysa hayatla tüm bağlarını kopararak yine birbirlerine koşuyordu. İki sevgiliden çok iki dost gibiydiler ve bu onları daha tatlı kılıyordu.

"Basıldık galiba," dedi Duygu sessiz olduğunu sandığı bir tonla. "Bence de." diyerek onu üstünden itti ve ayağa kalktı Batı. Elini uzatıp Duygu'nun tutmasını beklerken kız bir süre eline baktı sonra sırıtarak parmaklarını parmaklarına sardı.

Ayağa kalktıklarında "Bir gün," dedi Doğu. "Sizi daha duygusal bir an yaşarken görmek isterim."

"Bu herifle mi?" Duygu üstündeki tozları silkerken güldü. "İmkansız."

"Asıl kendine bak," dedi Batı. "Kızıl bir şeytandan ne bekliyorsun ki Doğu? Cehennemlik olduğumu bilmesem arkama bakmadan kaçardım."

"Sonra yine bana gelirdin," dedi Duygu burnunu kırıştırarak. "Dünya yuvarlaktır Batı."

Genç adam kolunu omzuna atıp onu kendine çekti ve saçlarını dağıttı. "Benim cehennemim sensindir belki de kızıl. Hatta belki de ben yanmak istiyorumdur."

Duygu boğazını temizleyerek dirseğini karın boşluğuna vurduğunda Batı inleyerek elini ondan çekti ve koşarak kardeşinin yanına gitti. "Sana da bir türlü yaranamadım," dedi Duygu'ya. "Kaba olsam kızıyorsun romantik olayım diyorum dirsek yiyorum. Ne yapayım, ağzımla kuş mu tutayım?" Sırıttı. "Öyleyse hazır Duba içerideyken ben onu alıp geleyim."

"Seni öldürürüm," dedi Duygu. "Rahat bırak kızımı!"

Batı gülerek "Görüyor musun?" diye kardeşine döndü. "Bu hep böyle işte ikiz." İç çekti. "Siz Cemre ile böyle misiniz?"

Doğu dudağını ısırarak "Pek değil," dedi. "Biz daha..." Doğru kelimeyi bulmak için kendine biraz zaman tanıdı. "Sakiniz."

Beraber içeri geçtiklerinde Batı, ayağı sarılı kedisini kucağına aldı. Duygu da birer bardak çayla salona geri dönmüştü. Hep beraber çaylarını içerken "Ee," dedi Duygu. "Evlilik nasıl gidiyor Doğu?"

Doğu munzurca güldü. "Valla yenge, mükemmel."

"Tavsiye ediyorsun yani?" dedi Batı sorarcasına. "Duy bunları kızıl," Doğu'ya baktı. "Hatta Cemre'yi de al gel, bizimkine evliliğin mükemmelliğini anlatsın Doğu."

Duygu yanındaki yastığı Batı'nın kafasına attı. Batı yastığı havada yakalarken kucağındaki kedi kaçmıştı. "Doğu ile aynı mısınız be?" İşaret parmağını salladı. "Cemre geçen gün dedi ki: "Her gün eve çiçekle geliyor Doğu". Ya sen? Bana bir kez olsun çiçek aldın mı?"

"İyi de," dedi Batı. "Ben senin hangi çiçeği sevdiğini nereden bileyim kızıl? Seninle birbirimize verdiğimiz tek hediye, bir porsiyon yemek olmuştur ancak. Onu da zar zor almışızdır." Gözlerini kısarak Doğu'ya korkutucu bir bakış attı. "Sen de bu kadar romantik olmasan ölür müsün? Sayende evlilik hayatım başlamadan bitti."

Doğu kıkırdayarak "Benim ne suçum var?" diye sordu. "Hem Duygu haklı. İnsan sevdiğinin ne sevdiğini bilmez mi?"

"Beni seviyor," dedi Batı omuz silkerek. "Yetmez mi?"

"Al işte," Duygu ayağa kalktı. "Ben Duba ve Badu'yu doyurup geleyim yoksa elimden bir kaza çıkacak." Kız aceleci adımlarla mutfağa girdiğinde Doğu tek kaşını kaldırarak arkasından aval aal bakan kardeşine döndü.

"Duygu'ya hiç sürpriz yapmadın mı gerçekten?"

Batı dudağını büktü. "Aslında bir keresinde yapmıştım." Doğu ona 'ne?' der gibi baktığında Batı kocaman gülümsedi. "Şampuanına yapıştırıcı dökmüştüm." Kardeşinin bakışını gördüğünde "Ne?" dedi. "Neden öyle bakıyorsun? Sürpriz sürprizdir sonuçta. İyisi kötüsü olmaz."

Kedi tekrar içeri girip Batı'nın kucağına yanaştığında genç adam onu alarak kafasının üstünü öptü. Parmaklarını yumuşak tüylerinde gezdirirken "Sen iflah olmazsın," dedi Doğu. "Bence Duygu seni hala terk etmediği için şanslısın Batı. Kadınlar, ilgi ister." Gözleri kedinin ayağına indi. "Ayağına ne oldu?"

Batı'nın yüzünde saniyelik bir kararma gerçekleşirken Doğu ne olduğunu anlamadan o ifade yok olup gitti. "Ufak bir kaza," dedi genç adam. "Birkaç haftaya düzelir. Diğer meseleye gelince kadınlar ilgi isteyebilir ama her erkek nasıl ilgi gösterileceğini bilmez."

"Yardımcı olmamı ister misin?" diye sordu Doğu. Bu sırada içindeki kuşkuyu yok saymıştı.

"Fena olmazdı hani," dedi Batı. "Ama mümkünse çok da kişiliğimden ödün vermeyeceğim bir şey olsun. Sevimli şeyler benlik değil."

Doğu başını onaylamazca iki yana sallarken gözü çerçevelere takıldı. Çoğu düğün günü çekilen fotoğraflardan oluşurken bir çerçevede sadece Batı ve Duygu vardı. Genç adam ayağa kalkıp çerçeveyi eline alırken gördüğü ikiliyle yine kıkırdadı. Fotoğrafta Duygu başını Batı'nın başına yaslamıştı. Yüzünde gülmekle sinirlenmek arasında bie ifade varken kuşkusuz bunun sebebi saçlarındaki eldi. Batı yine yapacağını yapıp kızın özenle yaptırdığı topuzunu kavramıştı. Üstelik dudaklarını kızın yanağına bastırıp gözlerini büyüterek kameraya bakmıştı. Duygu da bir eliyle kulağını kavrarken diğeriyle de beline sarılmıştı. Doğu çerçeveyi bırakıp duvardaki resimlere yöneldi. Farklı zamanlarda çekildiği belli olan resimler insanın içini ısıtıyordu. Bir resimde sadece Duygu vardı. Deniz kenarında bir yerde elindeki dürümü yerken çekilmiş bir fotoğraftı bu. Kızın yanakları ağzına tıkıştırdığı ekmekle şişmiş, kızıl saçları uçuşuyordu. Bir elindeki ayranı da ağzına götürmeye çalışırken aniden çekilmiş bir şey olduğu belliydi. Gülerek diğerine baktı. Bu fotoğraftaysa Batı uyuyordu ve Duygu da alnına kırmızı kalemle boynuz çizerek onu bir şeytana benzetmişti. Gözlerini devirerek diğerine geçti. Duygu ve Batı birbirine dil çıkarmıştı burada da. Kızın üstünde bir tulum varken oğlan bembeyaz giyinmişti. Bir diğer fotoğrafta bir tepenin üstündeydiler. Duygu bir salıncakta uçuruma doğru sallanırken buranın onların yeri olduğunu anlamıştı Doğu. Kızın yüzünde çocuksu bir mutluluk vardı. Sonuncu resim içlerinden en komiğiydi. Doğu, bu fotoğrafı çekenin kendisi olduğunu biliyordu. Her zamanki atışamalarını yaşarlarken çekmişti bunu. O günü gayet iyi anımsıyordu. Duygu, Batı'nın boynuna kollarını sarıp ayaklarını da beline dolayarak sırtına çıkmıştı. Kızıl saçları genç adamın yüzünü örterken koşmaya başlamışlardı ve önlerini göremedikleri için düşmüşlerdi. Tam o esnada da Doğu devreye girmiş ve düşmeden birkaç saniye önceki kareyi çekmişti. Omzunun üstünden Batı'ya baktığında iç çekti. Onların da mutlu olmasını hayattaki birçok şeyden çok istiyordu Doğu. Tekrar eski yerine oturduğunda "İş kuracağım," dedi. "Bir klinik olabilir. İlk hastam olmak isterseniz, beklerim. Zaten ihtiyacınız var gibi görünüyor."

Batı yüzünü ekşitti. "Ben de kiralık katil olmak adına bir şube kuracağım. Dilersen ilk kurbanım olabilirsin. Hem kurban olmak için bayramı beklemek zorunda da kalmazsın."

Duygu geri geldiğinde "Ben almayayım," dedi Doğu şirince gülümseyerek. "Halimden memnunum."

"Çiçeği burnunda evli," diye geriye yaslandı Duygu. "Çocuğu rahat bırak, Batı."

Sinirinin anında geçmiş olduğunu gören Doğu şaşırsa da ses etmedi. Duygusal iniş çıkışları o kadar yüksekti ki hızlarına yetişmek bu işin eğitimini görmesine rağmen onun için hala zordu. "İşe atılacakmış," dedi Batı. Çenesiyle ikizini işaret etti. "İlk danışanları olmamızı istiyor."

"Haklı," dedi Duygu. "Deliydin, beni de delirttin. Lazım bize. Gidelim." Güldü. "Hatta sen ne yap biliyor musun Doğu? Bizim tayfayı tamamen al, anca paklar bizi. Emre'den başla ama. Şu an en asabi olanımız o. Dün telefonda konuşuyorduk, karının ismi geçince köpürdü öfkeden. Bir görünseniz iyi olacak. Onu özlüyor."

Doğu "Her gün bizde zaten," diye homurdandı. "Ben kardeşimi bu kadar görmüyorum. Adam, bahçeye kamp kuracak utanmasa. Hayır, tam romantik bir ortam kuracağız ya Sedef ya da Emre bir yerlerden çıkıyor."

Duygu seslice güldü. "Bu mükemmelmiş. Biz de mi yapsak yakışıklı?" Batı kızı izlerken duyduğu soruyla kendini toparladı.

"İyi fikir, sen çatıdan gir ben de balkondan tırmanayım."

Doğu ayağa kalktı. "Birbirinizi bulmuşsunuz siz var ya, ben burada dert yanayım siz de alay edin. Ben gidiyorum. Evde karım bekler." Salondan çıkacakken muzipçe sırıttı. "Hem daha ona çiçek alıp sürpriz yapacağım. Şampuanına yapıştırıcı koymaktan ya da onu salıncaktan düşürmekten bahsetmiyorum tabi. Siz anlamazsınız o işlerden."

Duygu ve Batı aynı anda "Doğu!" diye bağırdığında genç adam kahkahalarla evden kaçtı. Arabasına binip oradan ayrılırken gülüşü iyice büyüdü. Kardeşiyle uğraşmak, iyice zevkli hale geliyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

1.2K 162 14
Burası iyice sakinleşmiş. Evet tekrar kurgu yayınlamayacağım bir süre Watty'de ama bence hazır ortalık sakinleşmişken başka bir proje yapalım. Burada...
740 51 12
"Ölüme yalın ayak koşanların öyküsü bu." "Bu motorun üzerine bindiğin zaman zebaniler sana cehennemden yer ayırtmıştı hanımefendi, cehennemde görüşür...
1.8M 49.3K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
3.7K 149 30
Eylül geldi. Zaman güz yapraklarını geçmişe savurdu. Zifiri karanlık bir yol kenarında açtı gözlerini. Siyaha boyanmış gökyüzündeki bütün yıldızlar...