Benim Uğruma

By esslala

149K 8.4K 923

Bu programda "Benim Uğruma" adıyla yayımlanan ilk hikayedir. Kimler aklını yitirecek kadar sınanmadı ki? "Y... More

1) TATLI TELAŞ
2) BEKLENEN GÜN
3) GERÇEK GİBİYDİ
4) BU NEYDİ ŞİMDİ
5) FARKLI BAKIŞLAR
6) ŞAŞKINLIK
7) BEKLEMİYORDU TABİ
8) ONLAR BENİM AİLEM
9) KOKUSUNDA HUZUR BULDUM
10) KENDİMİ BİLİYORUM
11) ÖFKE
12) NE YAPIYORUM ?
bilginize
14) ULTRA İĞRENÇ
15) YERİN DİBİ
16) YARDIM ET
17) İTİRAF
18) YAPAMAM
19) İHTİYACIM VAR
20) BİR NEDENİ OLMALI
21) HADİ ONU SAVUN BANA
22) UZUN SÜRE SONRA
23) İLK YARDIM
24) CİDDİ DEĞİL
25) CİDDİ Mİ DEĞİL Mİ ?
Tanıtım...
26) GERİ DÖNDÜM
27) BİZİ BIRAKMAYACAK
28) YETERLİ BİR SEBEP
29) ZARF
30) SÜPRİZE HAZIR OL
31) ARTIK EMİNİM
32) NE OLUYOR?
33) İÇİMDEKİ CANAVAR
34) BEKLEYİŞ
35) SIR PERDESİ
36) SIR PERDESİ (2)
37) KENDİNİ YIPRATIYORSUN
38) KABUS MU?
39) ÇARESİZLİK
40)BURAM BURAM HUZUR
41) DUYGULARIN DANSI
42) SAHİ?
43) HAYRETLER İÇİNDE
44) KARMAKARIŞIK
45) OYUN?
46) ZORLUK
47) ZORLUK 2
48) YOL GÖSTER
49) SENİN İÇİN
50) SENİN UĞRUNA
51)BENİM UĞRUMA (FİNAL)
YAKINDA!!

13) SPAYDİ

3.5K 173 18
By esslala

Destek çok az geliyor ve bu modumu düşürüyor ☹ Elbette öyle de böyle de yazmaya devam edecem ancak lütfen desteklerinizi eksik etmeyinizz 😁

İyi okumalar 💫

Oluşan büyük sessizliğin ardından Yiğit'in verdiği cavabı üzerine duyduklarım karşısında kendime gelmeye çalışıyordum. Duyduklarımı idrak edememiştim bir türlü ve kısa süreli sessizliğin ardından

"Ne mi? Nasıl mı? Dalga geçiyor olmalısın. Mantıklı bir açıklaman olmalı." Sesimdeki şaşkınlık ve sitemi kesinlikle fark etmiş olmalıydı. Sıkılmıştım artık. Sürekli ani bir davranışa maruz kalmaktan, ordan oraya çekiştirilmekten bir yerlerde kıstırılmaktan ciddi anlmada sıkılmıştım. Böyle olmamalıydı. Buna bir son vermeliydi. İçimdeki sitememi bitirmemi sağlayan Yiğit olmuştu.

"Elif, sendeki ben tam bir şerefsiz tam bir aşağlık herifin teki değil mi?" Diyen Yiğit'in gözlerinde anlam veremediğim acı ve hüzün vardı. Ben sadece anlam vermeye çalışırken bir yandan sessiz kalmayı tercih etmiştim. O ise konuşmasına devam etti

"Sen beni sürekli bu şekilde görmeye devam edeceksin değil mi?" Bu sefer gözlerinde olanlar sesine yansımıştı. Az önce öfkeli olmasının aksine kırgınlık vardı üzerinde anlam veremediğim bir kırgınlık. Duygu karmaşası yaşıyordu sanki az önceki olanla şimdiki olanı birbirinden çok farklıydı.

Ben ise hala sessizdim. Başımı önüme eğmiş yüzüne bakmıyordum. Ta ki Yiğit'in ayakkabılarıyla bakışana kadar. Ayakkabılar ile bakışmamı kısa kesip eğik olan başımı yavaşça kaldırmış Yiğit ile göz göze gelmiştim.

Bakışlarını okuyamıyordum. Daha önce baktıklarından çok farklı bakıyordu. Hala anlam veremiyordum ve ne düşündüğünü ne hissettiğini kavramış değildim. Beni şaşırtanlardan bir başkası ise şuan da olan bakışları beni rahatsız etmiyordu. Şaşkınlığım her geçen dakika artıyordu ve artmasını sağlayan Yiğit'ten başkası değildi. Çünkü kısa süren bakışmamızın ardından

"Her şeyi unut Elif, Sana verdiğim o notu, notta yazılanlatı unut, lanet olasıca o günü unut" Her anı birbirinden farklı olan Yiğit kesinlikle şaşırtıyordu beni. Sesindeki istek kendini o kadar belli ediyordu ki. O günü yaşanmamış kabul etmek istediği belliydi. Unutmamı istiyordu. Oysa ben geride bıraktığım günlerde unutmaya çalışıyordum zaten. Unutmama engel olan yine kendisiydi.

Unutmamı istiyordu fakat bana o günü anımsatacak bakışlarını benden uzak tutsa o günü hatırlatacak olan gülüşünü benden uzaklaştırsa ben unuturdum zaten. O bakışların aksine şuan da olan doştça yaklaşımını bana her zaman sunsa aklıma dahi gelmezdi ki. Ben kendimi her zaman olduğu gibi düşüncelere kaptırmış giderken Yiğit

"Bana nefretle bakma Elif, söz veriyorum sadece meslektaşın olarak devam edeceğim" Sesindeki ve gözlerindeki olan hüzünde kaybolduğumu hissettim biran. Yiğit sorar gözlerle bakıyordu. Cevap bekliyordu benden. Unutmalıydım artık fazla büyüttüm sanırım. Hem daha kötülerini yaşamadım mı ben? Daha kötüleri çıkmadı mı karşıma?

Bir şey söylememiş fakat kafamı olumlu anlamda oynatmıştım. Bir nevi gözlerimle cevabımı vermiştim. Saatlerdir hüzünlü bakışının ardından ilk defa bi ışıltı oluşmuştu. Yüzündeki gülümseme ortaya çıkmıştı ve "Teşekkür ederim" demeyi ihmal etmemişti. Sesine anında yansıyan sevinç beni de mutlu etmişti. Olanlar sadece beni değil onu da etkilemişti. O da kötü hissetmişti demek ki. Sanırım bugünden sonra o gün olmamış olacaktı. Hem benim hemde onun için. Olması gereken buydu.

Okula dönüyorduk artık. İkimizde tek kelime etmeden yürüyorduk. Halbuki ne durumda gelmiştik. Hep böyle değil midir? En azından benim hayatımda böyle oluyor. Bugün de olduğu gibi. Okula vardığımızda çıkış zilini dahi kaçırdığımzı anladık. Bütün gün okulda olmadığımız için Yiğit müdür bey ile konuşmak için yanımdan ayrılmıştı. Bense eşyalarımı almak için öğretmenler odasına yol almıştım.

Odaya geçtiğimde kimse yoktu. Seri bir şekilde eşyalarımı toparladıktan sonra çıkışa yöneldim. Telefonumun titrediğini anladığımda ise bir şaşkınlık ta buradan gelmişti. Gelen cevapsız aramalar ve mesajların haddi hesabı yoktu. Mete ve Cansu'ya aitti hepsi. Telefonu elimden indirmeden çaldı ve arayan Mete idi. Vakit kaybetmeden cevapladım ve gelen ses ile telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım. Mete

"Elif! Hangi cehennemdesin! Lanet olsun saatlerdir seni arıyoruz. Aklımızı kaybediyorduk neredeyse. Cansu yanımda saatlerdir ağlıyor!" Telefonumu yanıma almamıştım ve lanet olsun çok fazla meraklanmışlardı. Hemen "Özür dilerim. Okuldayım. Telefonum yanımda değildi. Hemen eve geliyorum." Dediğimde ise yüksek sesle konuşmaya devam ederek "Hayır! Gelme biz geliyoruz yoldayız ve hatta geldik!" Geliyor olduğumu söyledikten sonra vakit kaybetmeden çıkışa doğru hızlı bir şekilde ilerledim.

Çıkışa geldiğimde ağlamaktan gözleri kızaran Cansu arabada sakinleşmeye çalışıyordu. Ben arabaya doğru ilerlerken Mete hızlı bir şekile araban çıkmıştı ve hiç beklemeden beni kolları arasına almıştı. Az önce çıkan sesinin aksine fısıltı şeklinde "Çok korkuttun kardeşim çok korkuttun" demişti. Sesindeki şevkat beni güvende hissettiriyorken bir bakıma her zaman mutlu ediyordu. Biz sarılmaya devam ediyorken Cansu daha fazla dayanamamış ve ağlayarak yanımıza gelmişti. Ardından

"Sakın bugünü tekrarlama! Böyle bir şeyi kesinlikle yapma! Sakın beni böyle bir korkuyla baş başa bırakma!" Konuşurken sesi titriyordu ve gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Ben onu üzmeyi hiç istemiyorken neden hep üzüyordum ki. Cansu derin bir nefes almıştı ve konuşmasına devam etti.

"Elif, ben kaybetmeyi daha küçük yaşta anne ve babamı kaybederek yaşadım biliyorsun. Şimdi de kardeşim olarak seni kaybedersem dünyam yıkılır. Sen benim kardeşim hatta ablamsın sen benim ailem tek varlığımsın." Dedikten sonra boynuma atlamıştı ve sımsıkı sarılmaya başlamıştı.

Kalbi deli gibi atıyordu ve her zamanki gibi çok ürkekti. Bense sadece özür dilemiştim. Ne diyebilirdim ki. Bize kalsa saatlerde sarılırdık fakat bizi ayıran ortamı yumuşatmak amaçlı yaptığı her halinden belli olan Mete " Kıskandım" diyerek bizi elleriyle ayırmıştı. Ben gülümsemiş Cansu ise Mete'ye sarılarak onu da çok sevdiğini dile getirmişti. Deminki Cansu'dan eser kalmamıştı.

------------------------
2 SAAT SONRA
------------------------

"Kardeşim biz yine bu kıza uyduk halimize bak" Sesindeki sitem o kadar belliydi ki bunu söyleyen Mete'ye gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Uzun süre boyunca dudaklarımı birbirine bastırdım fakat daha fazla dayanamayarak kahkaha atmaya başladım. Mete ise bana sert bir şekilde bakmıştı.

"Gülme Elif halime bak!" diyerek son gaz çemkirirken bense bu durumundan fazlasıyla zevk alarak daha da sinirlendirmek istemiştim ayrıca onu bu kılıkta ciddiye alamıyordum.

"Neden öyle söylüyorsun ki? Ayrıca çok yakışmış kardeşim. Hem biz kızların küçükken kahramanıydı bu örümcek adam. Bu kostüm sana çok yakıştı bunu sana alalım mı ?" Derken sesimdeki alaycılık gözlerime de yansıdığından emindim. Söylediklerim karşısında Mete daha fazla dayanamamış olmalı ki üzerime doğru hızlı adımlar atarak konuşmayı da ihmal etmemişti.

"Her ne kadar bu kostüm içerisinde bir kahramanı andırıyor olsamda burada senin katilin olabilirim Elif! Ne dersin olur mu?" Bunları söylemiş ayrıca parmağını doğrultup tehtitvari olarak sallamıştı. Duyduklarım karşısında ellerimi iki yanıma doğru teslim ol hareketi yapmış kendi köşeme çekiliyorken Cansu sesiyle mağazayı inletmişti.

"Kahramanım Spaydimm!" diye bağırmış her zamanki deli hareketlerini Mete'ye sergilemişti. Mete'nin yüzündeki ifadeye gülmemek için bu defa kendimi tutmamış ve gülmekten iki büklüm olmuştum. Tabi Cansu'yu tut tutabilirsen sağ dol demeden kaldığı yerden devam etti.

"O benim kahramanım, o halkın kahramanı, o bir Spaydi!" Etrafı umursamadan bağırırken Mete elleriyle susturmaya çabalamıştı. Tabi Cansu bu susmadığından Mete bu defa da Cansu'nun üzerine yürümüş ve "Bu Spaydi senin azrailin olmayı çok istiyor Cansu ne dersin?" demişti. Mete adeta sinirden kudururken Cansu sakinleşmeye çalışıyor sanmıştık fakat gülmesini içine atmış derin derin nefes alıp verdikten sonra yeniden kahkaha atmamı sağlamıştı.

"Önce Spaydim ol sonra azrailim olmana razıyım Spaydim!" diyerek bağırmıştı. Mete'nin sinirden kızarmasını sağlayan bu defada etraftakilerin bize bakarak gülmeye başlamış olmalarıydı.

Mete de sabır taşı olmadığı için daha fazla sabretmemiş ve hızlıca kabinlere yönelmişti. Bu kadar hızlı olmasının tek nedeni sinirli olmasıydı çünkü beş dakika sürmeden Mete kabinden kendi kıyafetleriyle çıkmıştı. Ben sadece Mete'yi izliyordum ne yapacağına dair hiçbir fikrim yoktu.

Mete'nin bir şeyler yapacağı belliydi bunu Cansu'ya olan bakışlarından anlamak zor olmamıştı. Mete hiç vakit kaybetmemişti avını kaçırmak gibi bir niyeti yoktu ve olmadığı için hızlı bir şekilde Cansu'nun yanına gitmişti. Nasıl yapmıştı bilmiyorum fakat Cansu'ya hızlı bir şekilde kelepçeleri takmıştı. Bunu yapması sadece meslek sırrı olmalıydı.

Evet, Mete sivil polisti ve sanırım Cansu'ya yapacaklarını anlamak zor değildi. Dediğim gibi olmuştu da.

Cansu önce kelepçelenmiş sonrasında ise Mete tarafından nezarethaneye bırakılmıştı. Ne kadar orada kaldı bilmiyorum fakat iki yada üç saat kalmış olmalıydı.

Mete, Cansu'nun yalvarışlarına kulaklarını tıkamıştı. Cansu bu kasvetli yerden çıkmak için yalvarışlarına son vermiyordu. Bunu Cansu'yu gördüğümden değil bağırışlarından biliyordum. Çünkü Cansu'nun orada tek olması gerekiyordu ben sadece kapı ağzından bağrışlarını dinliyordum.

Nihayetinde saatler sonra Cansu çıkarılmıştı o sevilmesi imkansız olan yerden. Mete'ye kalsa sabaha kadar bekletirdi Cansu'yu. Sanırım arkadaşlarına daha fazla eziyet etmek istememişti. Çünkü tüm iş arkadaşları Cansu'nun sesini dinlemek zorunda kalmıştı. Malum Cansu bu sustur susturabilirsen.

Başlarda suratını asmış olan Cansu çok geçmeden hatta çok kısa sürede arabaya biner binmez eski haline dönmüştü. Belli ki rotasından şaşmak gibi bir niyeti yoktu. Mete'nin derin nefes alış verişlerine cevap olarak Cansu

"Ama Metee! Abim benim, Spaydi olmak kötü bir şey değil ki" Dediğinde yüzündeki ifade bana hak vermelisiniz çok önemli bir konu bu olarak adlandırılabilirdi. Söylemek istediğiyde tam olarak buydu. Mete Ağzını açmış bir şeyler söylemek üzereyken ben konuşmasına izin vermeden ben atıldım.

"Cansucum 2-3 saat olan beklemeyi aynı şekilde hiç ziyaretçin olmadan sabaha kadar hatta günlerce olmasını istemediğini biliyoruz. Fakat bunu yanımızdaki bu polis abi kesinlikle yapar ondan hiç beklenilmedik bir şey olmadığını da sen biliyorsun. Bunun olmasını istemiyorsun değil mi güzel kardeşim." Konuşmamı bitirir bitirmez Cansu kollarını göğüs hizasında birleştirmiş bulunduğu konumdan kendisini geriye atmış ve homurdanmaya başlamıştı.

Mete ise yoldan gözlerini kısa süreliğine ayırmış ve bana baktıktan sonra "Kimin kardeşi" diyerek yola devam etmişti.

Bense kendimi geriye atıp camdan dışarıya seyretmeye başlamış ve hayatımda bir Cansu var her şeye bedel olduğunu bize kanıtlayan. Çınar gibi dik olan bizi himayesinden bir anlığına ayırmayan Mete'nin varlığını ise düşünmekten kendimi alıkoymamıştım. Bu düşünceler arasında sessiz ve güzel bir günün bitimine yaklaşan yolculuğa devam etmiş ve düşüncelerim arasında ise daldan dala atlamaktan da vazgeçmemiştim.

BİR KIVILCIM ADLI KURGUMA DA DAVETLİSİNİZ ❤️





Continue Reading

You'll Also Like

1K 61 9
"Gitme" dedim gözlerimde ki yaşları silerken. Derin bir nefes aldı. "Söz" diye fısıldadı. Zorlukla konuşuyordu. Onu böyle görmek içimde büyüttüğüm çi...
354K 22.8K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
268K 12K 67
Her insanın acılara tepkisi farklıdır. Kimisi ağlar bağıra bağıra. Kimisi susar en derininden. Kimisi ise gülümser acılara inat. Ve kimileri de Asiye...
1.1M 40.8K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!