Zamanın Üçüncü Tekili

By antided

213K 16.5K 2.7K

Batı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sah... More

(0.0)
(0.1)-Çırak
(0.2)-Dönüş
(0.3)-Emanet
(0.4)-İstanbul
(0.5)-Fırtına
(0.6)-Rastlayış
(0.7)-Rest
(0.8)-Plan
(0.9)-Duymak
(1.0)-Yeniden Tanışmak
(1.1)-Ruhun İlk Zelzelesi
(1.2)-Seçim
(1.3)-Afallayış
(1.4)-Ölüm
(1.5)-Tuzak
(1.6)-Hırsızlık
(1.7)-Ukala
(1.8)-His
(1.9)-İhanetin Tadı
(2.0)-Bilinmezlik
(2.1)-Bir Kurşun Üç Ceset
(2.2)-Tanışma
(2.3)-Fedai
(2.4)-Tetik
(2.5)-Boşluk
(2.6)-Yüzleşme
(2.7)-Doğu ve Batı
(2.8)-Vazgeçmemek
(2.9)-Hırs
(3.0)-Bitmek ve Başlamak
(3.1)-İddia
(3.2)-Denge
(3.3)-Yenilmek
(3.4)-Batı'nın İntikamı
(3.5)-Taş, Kağıt, Makas
(3.6)-Sevmenin İtirafı
(3.7)-Çuvallayış
(3.8)-İkizler
(3.9)-Çocuklar Yaşamalı
(4.0)-Katliam
(4.1)-Sembol
(4.2)-Açıklama
(4.3)-Belirsiz Güven
(4.4)-Zamanın Değeri
(4.5)-Rol Değiştirme
(4.6)-Katlanış
(4.7)-İlk aşama
(4.8)-Şans
(4.9)-Bıçak Sırtı
(5.0)-Cellat
(5.1)-Konuşan Şarkılar
(5.2)-Aşkın Sırılsıklam Hali
(5.3)-İsteme Töreni
(5.4)-Hüznün Eşiği
(5.5)-Aşkın Tadına Varmak
(5.6)-Tebessüm
(5.7)-Kural
(5.8)-Huzurla sevmek
(5.9)-Sürpriz
(6.0)-Kuşkunun Kırıntısı
(6.1)-Zaman Geçer, Hikaye Aynı Kalır
(6.3)-Son Düzlük
(6.4)-Sonun Sözü
(6.5)-Finalin İlk Yüzü
(6.6)-Finalin İkinci Yüzü
(6.7)-Ağacı Kesersin, Umutların Yok Olur
(6.8)-"Final"- Ve Geriye Sadece İzler Kalır

(6.2)-Sırra Kadem Basmak

1.5K 149 37
By antided

Hiçbir şeyi olmayan birinin her şeyine ithafen.

🍁

Doğu Yazgın

"Nerede kaldı bunlar?"

Cemre'nin sorusu Doğu'nun dikkatini yeniden ona yönlendirmesine neden olurken genç adamın bakışları şefkatle kızın karnına indi. Her şeyi bir kenara bıraktığında karşılaştığı manzara onu büyülüyordu. Bir zamanlar çocukluğunun acılarından asla sıyrılamayacağını sanan adam şimdi çocuk sahibi olmak için hazırlanıyordu. Deliler gibi aşık olduğu bir karısı, harika bir ailesi ve onu kazanmak için elinden geleni yapan bir babası vardı. Çocukken kardeşiyle hayal ettiği her şeyi yaşıyordu artık. Gözleri yeniden karısının gözlerine tırmandığında onun yürek ısıtan maviliklerine bakarak "Gelirler şimdi," dedi. "Yollar karla kaplı, motorsiklet de kapının önünde duruyor. Bu yüzden gecikmişlerdir."

Böyle dediyse de içindeki kötü hissi bir türlü söküp atamıyordu Doğu. Cemre'ye pasta almak için gideli tam iki saat oluyordu ama ikisinden de ne bir haber ne de bir iz yoktu. Cemre kapanmak üzere olan gözleriyle ona bakarken kızın başını dizlerine koyup saçlarını okşayarak uyumasını beklemeye başladı. Emre'nin ve Cihan'ın bakışlarından onların da oldukça endişeli olduğunu anlayabiliyordu. Sedef bir saat önce diğer sabah okulu olduğu için uyumuştu ve salonda böylece durmaktan herkesin sırtı tutulsa da kimse ses çıkarmıyordu. Cemre bebeğin de verdiği ağırlıkla çok geçmeden uykuya daldığında Emre göz kırparak kardeşini işaret etti. Doğu kızı uyandırmadan başını dizinden kaldırdı. Ayağa kalkıp karısını kucaklayarak odalarına götürürken oldukça yavaştı. Yatak odasına girip karısını geniş yatağa yatırdığında dizlerinin üstüne çöküp saçlarını okşadı zarifçe. Yüzüne düşen bir tutamı kulağının arkasına atarken kızın bembeyaz tenine yumuşak bir öpücük kondurdu ve dudaklarını alnından çektikten sonra saçlarının kokusunu da içine çekip üstünü örterek parmak uçlarında odadan çıktı. Yeniden salona döndüğünde gözleriyle kızın derin bir uykuda olduğunu onayladığında kendini tekli koltuğa atmıştı.

"Başlarına bir şey mi geldi acaba?" diyerek dirseklerini dizine koyup öne doğru kaykıldı Cihan. "İkisi de aramalarımıza cevap vermiyor."

Doğu iç çekti. "Başları beladan kurtulmuyor ki zaten. Kim bilir yine ne oldu?"

"Kenan olabilir mi?" Emre kaşlarını kaldırdı.

"Kenan bunca zamandır sessizliğini koruyor. Birden saldıracağını sanmıyorum. O olsa bile Batı ne yapar eder bize ulaşırdı." diye fikir yürüttü Cihan. "Başka bir şey var."

Doğu'nun çalan telefonu bir süredir peydah olan sessizliği bölerken genç adam ekranda Duygu'nun ismini görmesiyle hızla aramayı yanıtladı ve telefonu kulağına götürür götürmez "Duygu?" dedi. "Neredesiniz siz kaç saattir? Meraktan kafayı yiyecektik haberiniz var mı?"

Duygu diğer uçtan derin bir nefes alarak gözlerini karakolda gezdirdi. İki saattir Batı ile görüşmeye çalışıyordu ama başarılı olamamıştı ve nihayet telefonuna bakmayı akıl ettiğinde karşılaştığı cevapsız aramalarla da iyice şaşırmıştı. "Doğu," diye fısıldadı. "Biz karakoldayız. Batı'yı gözaltına aldılar."

Doğu'nun gözleri irileşti. "Ta-tamam. Hangi karakoldasınız? Hemen geliyorum."

"Mesaj atarım." Duygu aramayı sonlandırıp hangi karakola geldiklerini birine sorarak mesajı attığında çok geçmeden Doğu kızları Cihan'a emanet ederek Emre ile birlikte yola çıkmıştı.

Arabası karakolun önünde durduğunda içeri girer girmez karşılaştığı Duygu ile afalladı. Kızın teni bir ölününki kadar beyazdı. Yanına gittiğinde göz göze geldikleri an kollarını kıza dolayıp ona sımsıkı sarıldı. "Ne oldu güzelim?"

Geri çekildiklerinde "Bilmiyorum," dedi Duygu. "Ne olduğunu söylemiyorlar. Biri şikayet etmiş. Nedenini de bilmiyorum. Onu bana göstermiyorlar Doğu."

Doğu Emre'ye bakarak genç adamı Duygu ile bırakırken emniyet amirinin odasına girdi. Polis onu gördüğünde şaşırsa da "Merhaba," diyen yumuşak sesle duraksamıştı. "Ben Doğu. İkizim Batı hakkında konuşmak için gelmiştim. Gözaltına alınmış." Adam eliyle koltuğu gösterdi. Doğu koltuğa geçip otururken adamın onu süzen gözlerine aldırmadan "Bu konuda bir açıklama isteyebilir miyim memur bey? Kardeşim neden alındı?"

Adam önündeki dosyayı incelerken "Hakkında haneye tecavüz suçundan şikayet varmış." dedi. Doğu kaşlarını çattı.

"Batı böyle bir şey yapmaz. Ne zamandan bahsediyoruz?"

"Bu akşam suları."

Doğu gözlerini devirdi. Bir oyunun içinde olduğunu biliyordu ama başta endişelendiği şey kardeşinin önceki hayatında yediği haltların ortaya çıkmasıydı. Şimdiyse rahatlamış bir şekilde geriye yaslanırken "Bu olamaz," dedi. "Batı tüm gün benimleydi ve şahitlerimiz de var. Polisler onu aldığında da eşime pasta almak için dışarı çıkmıştı."

Adam, "Kamera kayıtlarına bakılıyor," dedi. "Bu gece nezarette kalacak."

"Nezaret," diye tekrarladı Doğu. "Peki onu görebilir miyim?"

"Bu gece olmaz," dedi adam.

Doğu ısrar etmek üzereyken dışarıdaki gürültüyle içinden bir küfür savurdu. Başkomiserle birlikte dışarı çıktığında koridorda yatan Emre'yi ve burnu kanayan Duygu'yu gören Doğu sabır dilercesine tavana baktı. Adam elini alnına bastırırken "Ne oluyor burada?" diye bağırdı yanındaki polis.

Duygu kendisini tutan polislerin elinden kurtulmaya çalışırken "Amirim bu kadın," Polislerden biri Duygu'ya tuhaf tuhaf bakarak "İçeri girmek istedi. Arkadaşı onu engellemeye çalışınca da ona kafa attı."

Doğu'nun gözleri büyürken herkes en az onun kadar şaşkındı. Amir kendini toparladığında "Atın şunu nezarete!" diye emir verdi. Doğu o an, Duygu'nun dudağının kenarını saniyelik kıvırmasından bunu bilerek yaptığını anlamıştı. Ne yani, sırf Batı için kendini içeri mi attırmıştı? Polisler onu götürürken "Özür dilerim Emre," diye dudaklarını oynattı Duygu. Gözden kaybolurken Doğu'nun yardımıyla kalkan Emre eliyle alnını tuttu.

"Çok mu acıyor?" diye sordu Doğu.

Emre başını iki yana salladı. "Sorun değil. Duygu manyağı canımı yakmamak için efor sarf etti zaten de burnu çok kötüydü. Kendi kendine zarar veriyor manyak." Yanına oturan Doğu gülerek başını iki yana salladı.

"Ama kabul et, fazla havalıydı."

Emre de gülmeye başladı. Acıyan alnı yüzünden inleyerek gülüşü bölündüğünde "Al birini vur ötekine," dedi sızlanarak. "İkisi de birbirinden garip. Bir de özür diliyor."

*

Batı gözlerini boş nezaretin rutubetlenmiş duvarlarında gezdirirken duyduğu seslere aldırış etmeden yanağının içini ısırdı. Onu içeri attıranın dost canlısı biri olmadığına emindi. Burada olduğuna göre birinin dışarıda işleri vardı ve onu ayak altından çekmek istiyordu o kişi her kimse. Batı'nın korktuğu onun Kenan olmasıydı. Neyse ki Duygu hala dışarıdaydı.

Yandaki yere birini koyup gittiklerinde Batı sıkıntıyla geri yaslandı ve gözlerini kapattı. "Baksana," dedi o an tanıdık bir ses. "Bensiz uyuyabilecek misin?"

Batı yavaşça kapadığı gözlerini son süratle açıp başını çevirdiğinde Duygu masumca gülerek ona el salladı. Genç adam hızla doğrulup parmaklıklara ulaştı ve ellerini demire sarıp "Ne işin var senin burada?" diye sordu. Gözleri kızın kanayan burnuna değdi. "Biri bir şey mi yaptı? Bu halin ne?"

Duygu omuz silkti. "Seni bana göstermediler ben de olay çıkardım." Elinin tersiyle burnunu sildi ve diğer elini ensesine atarak saçlarını kaşıdı. "Şey, bu arada sanırım ben birine bir şey yaptım. Yani Emre'ye ufak bir kafa attım da."

Batı kıkırdadı. "Hapislerde çürümek mi istiyorsun?"

Duygu da parmaklıklara yaklaşıp parmaklarını Batı'nınkilere sardı. "Birlikte çürüyeceksek neden olmasın yakışıklı?"

Batı gülse de içten içe kızmıştı. "Dışarıda olmalıydın Duygu. Biri bize tuzak kuruyor."

"Umrumda değil," Duygu başını iki yana salladı. "Senin yanımda olduğunu bilmeden uyuyamıyorum." Batı başını eğip gülerek ellerini çekti ve en köşeye oturdu. Duygu da kendi bölümündeki köşeye oturdu. Parmaklıklar arasında ellerini birleştirirken "Burası da pek soğukmuş," dedi Duygu. "Herhalde soğuktan donalım istiyorlar." Parmaklıklara daha da yanaşıp başını demire yasladı. Batı da aynı pozisyonu aldığında saçları birbirine değiyordu.

"Bir bu kalmıştı," dedi Batı birden. "Anlatılacak ne çok yaşanmışlığımız var değil mi?"

"Onu bunu bilmem," dedi Duygu. "Ama ben acıktım."

"Obur."

"Cimri."

"Kızıl şeytan."

"Yakışıklı tilki."

"Oyun mu oynuyoruz Duygu?" Batı başını çevirdi. "Buradan bir an önce çıkmalıyız."

"Ben o işi çoktan hallettim," Duygu güldü. "Doğu'ları boşuna mı çağırdım sanıyorsun? Ayrıca Kenan'ın emrindeki adamıma da ulaştım. Bir aksilik olursa haber uçurur bize."

"İçeride adamın mı var?" Batı burun kemerini sıktı. "Öyleyse herifin yerini niye söylemiyorsun kızıl?"

"Çünkü adamlar yanında değil, emrinde dedim yakışıklı. Onlar yerini değil, hareketlerini bilirler."

"Ben seninle ne yapacağım?" Batı iç çekti. "Bir kere şu burnunun dikine gitmesen olmaz değil mi?" Duygu sırıttı.

"Olmaz." Batı uzanıp kızın burnunun ucunda kurumak üzere olan kanı sildiğinde duyduğu ayak sesleriyle oraya baktı. Doğu ve Emre kötü bakışlarla yanlarına ulaştıklarında "Keyfinize de diyecek yok," dedi Emre. Batı arkadaşının kızarmış alnına baktığında istemsizce güldü. Duygu fena kızdı onu sinirlendirirken iki kere düşünürdü bu saatten sonra. "Ne gülüyorsun oğlum?" Emre homurdandı. "Tabi senin tuzun kuru. Bu psikopat kafayı sana değil bana attı." İşaret parmağını kıza doğru salladı. "Seni sürüm sürüm süründürmek vardı da işte dua et eniştemin yengesisin." Güldü. "Öyle deyince de bir değişik oldu. O kırmızı saçlarını yakacağım yine de Duygu. Kolay kolay kurtulamazsın elimden."

"Dene bakalım," dedi Batı gülerek. "Onun saçlarını bir tek ben yolup yakabilirim tamam mı?"

"Muhabbetinize tüküreyim," dedi Doğu. "Fazla vaktimiz yok. Emre şikayet etmedi. Senin de masumluğun kanıtlandı Batı. En azından bu konudaki masumluğun. Yine de tedbir amaçlı sabaha kadar buradasınız."

"İşte bu!" dedi Duygu. "Sonunda kafa dinlemek için harika bir yer buldum." Doğu'ya baktı. "Bu arada pastaları polislerin yanına bırakmıştım. Git al. Onlara küçük bir servet ödedim ben." Doğu ve Emre arkasını döndüğünde "Ya Doğu," dedi uzatarak kız. "Yani gönlünden koparsa bir tanesini de bana getirebilirsin. Hiç sorun olmaz zaten acıktım."

Emre omzunun üstünden ona bakıp sinir bozucu bir şekilde dişlerini gösterdi. "Hayatta olmaz. Onlar kardeşim ve yeğenimin." Kızın surat ifadesini gördüğünde güldü. "Bu da benim intikamım olsun. Senin miden kıymetlidir. Aç kal da gör bakalım dünya kaç bucakmış."

Adamlar gözden kaybolduğunda Duygu omuzlarını düşürerek Batı'ya baktı. "Ölümüm açlıktan olacak sanırım."

"Aptal aptal konuşma," diyerek elini demirlerin arasından uzatıp kıza sardı Batı. "Gel sarıl da uyuyalım bari."

Duygu dediğini ikiletmeden ona sığınırken "Uyumadan önce hayal mi kursak?" diye sordu. "Tam ortamını da yakalamışız."

"Ne kuralım?" dedi Batı. "Birbirimizi öldürme planları mı yoksa yarın kim kime nasıl bir eşek şakası yapacak meselesini mi?"

Duygu ellerini kaldırdı. "Fena fikir değil aslında. Hadi taş, kağıt, makas yapalım. Bakalım bize ne çıkacak?"

Batı ellerini kızla birlikte kendine çekti. "Taş, kağıt, makas." diyerek makas işareti yaptığında Duygu da sıktığı yumruğunu havaya kaldırdı. "Yine ben kazandım."

"Ne istiyorsun?"

"Kendimize bu gecelik mutlu bir son yazalım," Duygu iç çekti. "Normal bir tanışma hikayemiz olsun. Normal bir anda, normal bir şekilde."

"Ben başlıyorum," dedi Batı. Gözlerini kapattı. "Mesela ben hukuk okuyor olayım. Seninle aynı üniversitedeyiz hatta. Sıradan bir gündeyiz. Sonbahar olsun mesela. Ağaçların yaprakları sararmış, bir örtü gibi örtmüş toprağı. Kütüphanedeyiz. Aynı kitaba elimizi uzatırken parmaklarımız değmiş birbirine. Birbirimize bakar bakmaz aşık olmuşuz. Sen gülmüşsün utangaç bir şekilde. Ben de o gülüşe ölmüşüm defalarca kez. Zaman geçmiş. Okul bitmiş, evlenmişiz. Çocuklarımız olmuş. Doğu ve ben, çocuklarımızı kapıştırıyoruz kim kazanacak diye. Senle Cemre de yemek hazırlıyorsunuz. Babalarımız çok iyi dost, kimse ölmemiş gibi yaşıyoruz. Akşamına okuldan arkadaşlarımız olan Emre ve diğerleri de geliyor. Emre de evlenmiş o ara. Hepimiz mutluyuz." Tebessümle araladı gözlerini. "Fazla mı iyimser oldu?"

"Boşver," dedi Duygu. "Öyleyse bile bizi duyan bir tek şu dört duvar." Derin bir nefes alarak o gözlerini kapattı bu sefer. "Ben seninle maceralı bir hayatı daha çok seviyorum aslında. Mesela sen polis olsaydın, ben de hırsız. Ama böyle havalı da bir hırsız olayım hani. Sen benim kimliğimi bilmeden peşime takılmışsın güya, ben de mükemmel kişiliğimi konuşturarak her defasında bir şekilde elinden sıyrılıyorum. Sonra... Sonra bir gün, gözlerine tutuluyorum karşı karşıya geldiğimizde. Benim yüzümde siyah bir maske var. Onu çıkarıyorum. Sen de görünce beni, kalplerimiz çarpıyor delice ama imkansızız. İmkansızken bile güzeliz biz. Ne ben vazgeçebiliyorum hayatımdan ne de sen. Çalıp çırpıyorum belki ama ben bu işi kimsesizlere yardım etmek için yapıyorum. Emreler de benim çetemden olanlar zaten. Doğu da polis. Siz bize aşık oluyorsunuz sonra feda ede ede bazı şeyleri birbirimize kavuşuyoruz. Devamı önemli değil, sonu ne olursa olsun ben bizi en güzel yerimizden  bu hikayeyi."

Batı kızın ellerini kaldırarak sıcak nefesini avcuna üfledi ve onu ısıtmaya çalıştı amansızca. Kızın hayali, onu gülümsettiği kadar yormuştu da. "Gerçekten öyle mi olur sence?" diye mırıldandı bir süre sonra. "Başımıza ne gelirse gelsin günün birinde en mutlu olduğumuz anda yaşar mıyız kendimizi?"

"Elbette yaşarız," dedi Duygu. "İnsan istediği her şeyi yapabilir Batı. Sen nasıl istersen dünyan öyle şekillenir. Hayat budur. Doğar, büyür ve ölürsün ama seni sen yapan şeyler büyürken yaşadıkların ve de yaşattıklarındır. Ben seni yaşadım, gerisi mühim değil. Bir gün ölümüm senin elinden bile olsa sen hep beni lunaparka götürüp benimle atlı karıncaya binen, uçurumumuzda deniz ayaklarımın dibindeyken beni sallayan, her gece uyumadan önce duvara vura vura konuştuğum, sürekli zıtlaşarak taş, kağıt ve makas oynayıp kazandığım, parmaklıkların ardında sarılıp onunla hayal kurduğum adam olacaksın. Bu hayali, hiçbir gerçek yenemez ki."

Batı dudağını ısırdı. Kızı göğsünün içinde saklamak, herkesten korumak istiyordu. "Gün geçtikçe biri nasıl sevilir?" diye mırıldandı. Madem burada konuşulan burada kalacaktı, dilediğini söyleyebilirdi değil mi? "Ben seviyorum. Seni, seni sevmeyi, seninke yaşamayı ve hatta ölmeyi. Aşık olacağımı düşünmezdim eskiden hiç. Ben bir savaşçı gibi görürdüm kendimi. Sonra aşık oldum. Hala savaşçıyım ama artık bir sıfatım var ismimin önüne geçen. Bir şey itiraf edeyim mi? Seni gördüğüm ilk gün... Hayatımı değiştirecekmişsin gibi bakıyordun Duygu. Değiştirdin de. Benim hayatımın ta kendisi oldun. Romantik sözleri hala bilmiyorum, seni diğer insanlar gibi yüceltemiyorum hala, sana bir anlam bile biçemiyorum ama... Ama bana yaşamayı öğrettiğin gibi benimleyken yaşamayı da öğrendin. Her yer şimdi bizim hatıralarımızla dolu. Önünden geçtiğimiz sahil, haftanın birkaç günü orada karnımızı doyurduğumuz dürümcü, tepemiz, evimiz... Senin ayak izlerin o kadar her yerde ki ben artık kendimi bulamıyorum. Değişik belki fakat ben sana kayboluyorum, sende kayboluyorum. İşin garibi de bu, kendimi bulmak istemiyorum."

Kızın saçına bir öpücük kondurdu. Duygu'nun derin nefes alıp vermesinden uyuduğunu anlamıştı. Çok kıpırdanmamaya çalışarak güldü. Bu kız hiç akıllanmayacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

740 51 12
"Ölüme yalın ayak koşanların öyküsü bu." "Bu motorun üzerine bindiğin zaman zebaniler sana cehennemden yer ayırtmıştı hanımefendi, cehennemde görüşür...
6.7K 2.2K 37
Hikâye başkarakterin akıl hastanesine yatmasıyla başlar. Kafasında canlandırdığını zannettiği hayalle kliniğe kapatılır. Aslında hayal zannettiği ve...
1M 18.1K 27
🔞Türkiye'nin en büyük mafyası tarafından kaçırılmak ve onla ilişki yaşamak.🔞 🔞Bolca +18 vardır. 🔞
6K 623 21
Biz, farklı olanlardık. Çıt çıkmayan, ciddi bir ortamdaki kıkırdamaydık. Biz, tüm renklerin kontrast yaratanıydık. Cennetten kovulan meleğin kanatla...