Zamanın Üçüncü Tekili

By antided

213K 16.5K 2.7K

Batı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sah... More

(0.0)
(0.1)-Çırak
(0.2)-Dönüş
(0.3)-Emanet
(0.4)-İstanbul
(0.5)-Fırtına
(0.6)-Rastlayış
(0.7)-Rest
(0.8)-Plan
(0.9)-Duymak
(1.0)-Yeniden Tanışmak
(1.1)-Ruhun İlk Zelzelesi
(1.2)-Seçim
(1.3)-Afallayış
(1.4)-Ölüm
(1.5)-Tuzak
(1.6)-Hırsızlık
(1.7)-Ukala
(1.8)-His
(1.9)-İhanetin Tadı
(2.0)-Bilinmezlik
(2.1)-Bir Kurşun Üç Ceset
(2.2)-Tanışma
(2.3)-Fedai
(2.4)-Tetik
(2.5)-Boşluk
(2.6)-Yüzleşme
(2.7)-Doğu ve Batı
(2.8)-Vazgeçmemek
(2.9)-Hırs
(3.0)-Bitmek ve Başlamak
(3.1)-İddia
(3.2)-Denge
(3.3)-Yenilmek
(3.4)-Batı'nın İntikamı
(3.5)-Taş, Kağıt, Makas
(3.7)-Çuvallayış
(3.8)-İkizler
(3.9)-Çocuklar Yaşamalı
(4.0)-Katliam
(4.1)-Sembol
(4.2)-Açıklama
(4.3)-Belirsiz Güven
(4.4)-Zamanın Değeri
(4.5)-Rol Değiştirme
(4.6)-Katlanış
(4.7)-İlk aşama
(4.8)-Şans
(4.9)-Bıçak Sırtı
(5.0)-Cellat
(5.1)-Konuşan Şarkılar
(5.2)-Aşkın Sırılsıklam Hali
(5.3)-İsteme Töreni
(5.4)-Hüznün Eşiği
(5.5)-Aşkın Tadına Varmak
(5.6)-Tebessüm
(5.7)-Kural
(5.8)-Huzurla sevmek
(5.9)-Sürpriz
(6.0)-Kuşkunun Kırıntısı
(6.1)-Zaman Geçer, Hikaye Aynı Kalır
(6.2)-Sırra Kadem Basmak
(6.3)-Son Düzlük
(6.4)-Sonun Sözü
(6.5)-Finalin İlk Yüzü
(6.6)-Finalin İkinci Yüzü
(6.7)-Ağacı Kesersin, Umutların Yok Olur
(6.8)-"Final"- Ve Geriye Sadece İzler Kalır

(3.6)-Sevmenin İtirafı

2.6K 219 28
By antided

Kimse hakettiği yerde hakettiği hayatı yaşamıyordu zaten.

🍁

Doğu Yazgın

Büyümek, basamakları yüksek olan bir merdiveni tırmanmak gibiydi. Adımlarınızı dikkatli atmanız gerekirdi. Tutunacak herhangi bir trabzan ya da herhangi bir insan olmazdı sizler büyürken. Canınız yandığında kendinize sarılmanız gerekirdi, dik merdivende. Bir daha aşağı inemezdiniz. İnemezdiniz çünkü arşınladığınız her basamak, hayali bir silgiyle silinirdi. Ve sizin silinmesi gereken bir basamakta durmanız imkansızdı. Zamana karşı yarışmak soluklanmanızı güçleştirirdi çünkü. Siz de koşardınız işte. İstemeye istemeye büyümek zorunda kalırdınız. Bazen gözünüzde birer sis perdesi olurdu yaşanmışlıklar. Önünüzü görmeniz zor olurdu ve siz, ayağınızı diğer basamağa atamadan tökezlerdiniz. Bazen düşerdiniz ilerlediğiniz merdivenlerden. Sonra başa saran bir sarkaç gibi ya da yeniden başlatılan bir oyunun karakteri gibi tekrar sıfırıncı noktaya dönerdiniz. Eksiler olurdu ve bir de artılar. Birbirini tüketirdi bu iki zıtlık. Geriye kalan, yine sıfır olurdu. Yani siz.

Doğu, büyümek istemişti çocukluğu boyunca. Büyüdüğünde bir şeyleri değiştirme hakkına sahip olacağını, kardeşini bulacağını düşünmüştü hep. Ancak işlerin geldiği noktaya baktığında bunun imkansızlığını geç de olsa idrak etmişti. Önceki gün yaşananlardan sonra, bunu yapmaması zaten imkansız olurdu.

"Yine nerelere daldın?" Doğu, Ege'nin sorusuyla başını ona çevirdi. "Hiç."

Cemre gözlerini devirdi. Doğu'nun bu halleri bazen oldukça yorucu olabiliyordu. "Bu akşam da işe çıkacak mıyız?" diyerek konuyu dağıtma çabasına girişti bu yüzden. Sözleri Emre'ye sorsa da gözü Doğu'daydı. Cemre çocuk değildi, bazı şeyleri enine boyuna incelediğinde içinde gitgide büyüyen hisleri rahatlıkla görebiliyordu. Başta bunun ona can borcu olduğu için yaşandığını sansa da o gerçekten Doğu'dan hoşlanıyordu. Doğu ise bazen çok yakın bazen de bir o kadar uzak oluyor, kızın dengesini bozuyordu. Batı, anladığı kadarıyla Doğu'nun aksine daha rahattı ama yine de Duygu'ya karşı davranışlarını incelediğinde onun da kardeşi gibi karmaşık durduğunu anlayabiliyordu. Yine de Cemre kendince şanslı sayılırdı çünkü Doğu, şimdiye dek onu kıracak tek kelime etmemiş; kendisine daima güzel bakmıştı. Batı ise genellikle Duygu'ya öldürecek gibi baksa da kız içinde bir şeylerin yeşerdiğini hissediyordu. Zira o sert patronu, kız geldiğinden beri çocuk gibi davranıyordu. Tertemiz, masum bir çocuk.

"Patron bugün eviyle ilgileneceğini söylemişti," dedi Emre göz ucuyla Doğu'yu yoklarken. "Muhtemelen şimdi de ya uyuyor ya da dün yediğimiz haltı temizlemeye çalışıyordur."

Doğu iç çekti. "Sizce Batı bunu neden yapıyor? Ben anlayamıyorum. Hedefi o masadakiler değil, Kenan denen o herif olmalıydı."

Cihan, gülümsedi. Belki de içlerinden Batı'yı en iyi anlayan kendisiydi. "Bu eski bir taktiktir," dedi sakince. "Düşmanının ortaya çıkması için fırsat yaratır, geri çekilirsin. O rahatladığı andaysa arkadan dolanıp onu alt edersin."

"Mantıklı," dedi Nil. "Ama henüz Kenan'ın yerini bile bilmiyoruz ki."

Emre gözlerini baygınlaştırdı. "Tipik Batı Poyraz numaraları bu, çocuklar." Elini havada öylesine sallarken gözünü sırayla her birinin üstünde gezdirdi. "Asla ilk hamleyi o yapmaz ve asla kimsenin arkasından gitmez. Düşmanı bile olsa, ayağına gelecek kişi o olacak. Bilirsiniz, ego meselesi."

"O adam Onur ağabeyi öldürdü!" diye karşı çıktı Cemre. "Biz ona bize sahip çıktığı için böyle minnettarken onun elleriyle yetiştirdiği çocuğun intikamını öteleyeceğine inanmıyorum ben. Batı'nın başka bir planı olmalı."

Doğu ensesini kaşıdı. "Bir şey biliyor," derken sesli düşünse de gözleri yerdeydi. " masadakilerle bir alıp veremediği olmalı. İntikamını alıyor yavaş yavaş, belki de Onur ağabeyin ölümüyle oradaki herkesin bir ilgisi vardır."

Emre tek kaşını kaldırdı. "Nasıl bir ilgisi olabilir, Doğu? Onlar, birbirlerini öldüremezler."

Doğu gözlerini yavaşça kaldırdı. "Ama birbirlerini satabilirler, öyle değil mi Emre?"

Cemre, ayağa kalktı hırsla. "Ben çay demleyeyim." Odadan seri adımlarla ayrılırken Doğu birkaç saniye kızın arkasından baktı. İçinde bulundukları durum pek iç açıcı olmasa da en yakın zamanda duygularını onunla paylaşmak istiyordu genç adam. Hayat, ona kaybedecek bir dakikası bile olmadığını gayet iyi öğretmişti. "Ben de biraz hava alayım." diyerek ayağa kalktı.

Emre gözlerini devirirken Doğu odadan çıktığında "Birbirlerine ne zaman itiraf edeceklerini merak ediyorum doğrusu," dedi Nil. Başını Ege'nin omzuna yasladı. "Aşk, insanın tutunabileceği en kalın dal; umarım bunu görmekte zorlanmazlar."

"Kız kardeşimi sevdiği için Doğu'yu dövsem mi yoksa kardeşimin kalbini kapan adam iyi biri olduğu için sevinsem mi bilemiyorum." diye kendi yorumunu söyledi Emre. "Biliyorum artık Cemre kendi kararlarını verebilecek yaşta ama yine de o hala ufak bir kız çocuğu gibi geliyor bana. O ilk kez birini seviyor ve sanırım ben kıskanıyorum."

Cihan alt dudağını ağzının içine yuvarladı. "Doğu senin de dediğin gibi iyi bir adam, Emre. Cemre benim de kardeşim ve Doğu'ya hala tam olarak alışamasam da bir şeyden eminim: böyle kirli bir hayatın içinde bulabileceği en temiz insanı buldu kardeşimiz."

Ege onu onayladı. "Doğu değil de Batı'ya aşık olduğunu düşünsene dostum, kafayı yerdin."

Emre yüzünü buruşturdu. "Haklısınız."

Bu esnada Doğu gerçekten de biraz hava aldıktan sonra üşüyüp içeri girmiş, Cemre ile mutfak kapısının önünde karşılaşmıştı. Kız elindeki çay tepsisini sımsıkı kavrarken avuç içleri heyecandan terledi. "Cemre," dedi Doğu gözlerini kaçırarak. "Şey, gece yarısı merdivenlere gelebilir misin? Seninle konuşmak istediklerim var."

Cemre daha da heyecanlanırken belli etmemek için olağanüstü bir efor harcadı. "Tamam gelirim."

Doğu teşekkür ederek eliyle koridoru gösterdiğinde Cemre yürümeye başladı. Hemen arkasından Doğu da içeri geçip diğerlerinin yanına oturduğunda "Senin patron söylenmiyor mu?" diye sordu Emre. "Bu gece sahneye çıkmadın."

Doğu "Ben o işten sabah ayrıldım," dedi.

"Neden?" dedi Ege. "Çok iyiydin oysa."

"Teşekkürler ama sanırım ailemi çok ihmal etmişim farkında olmadan. En azından bazı akşamlarımı onlara vermek istedim."

"Gerçekten," dedi Cihan iğneleyici bir sesle. "Batı'ya bazen hak vermiyor değilim, Doğu. Yıllarınızı çalan insanlara ailem diyebilmen fazla sinir bozucu."

Doğu "Nefret insana hiçbir şey kazandırmaz," diye mırıldandı. "İntikam, en çok sahibinin canını acıtır ve Cihan seni temin ederim ki acımayan tek yer yok kalbimde. Bu acıyı katlamaktansa bu acıya katlanmayı seçtim ben de. Haklısın belki çok ahmakça ama beni büyüttü o insanlar. Amerika'daki hayatım gerçekten de muhteşemdi. Gençliğimi doya doya yaşadım, özgürdüm, zengin, mutlu, huzurlu... Bunu bana sağlayan insanlara sırtımı çeviremem."

"Biliyorum," Cihan yüzüne düz bir ifade oturttu. "Sorun da bu, Doğu. Sen hayatın güzelliğini yaşarken Batı burada tahmin edemeyeceğin kötülüklere şahit oldu. Onun yüzünü bilmeden yaşadıklarını öğrendik hepimiz. Vuruldu defalarca kez, başına aldığı belalar bini aştı. Uyuşturucu sattı, adam öldürdü, hırsızlık yaptı, gerektiğinde insanları bile dolandırdı. Sırf güvenlerini kazanmak, en iyisi olmak için. Yanlış anlama bu zirve arzusundan değildi, Onur ağabey ondan bahsettiği her defada bunların tamamen bir intikam için olduğunu söylerdi. O intikamın sen olacağı aklıma bile gelmezdi ama herif bu iş uğruna tüm hayatını pisliğe batırmışken senin onları seçmen... Adama koyar elbette." Doğu'nun bakışları hüzünlenirken Cemre onu uyarsa da Cihan durmadı. "Uzaktan baktığında ne kadar mutlu görünüyor değil mi? Adamın dünya umrunda değil, der geçersin. Hepimiz bunu yaparız. Fakat adamın umursayacağı bir dünyası olmadığı için bu halde olduğunu hiçbirimiz düşünmek istemeyiz. Görünüş aldatıcıdır."

Doğu "Bunu bana neden anlatıyorsun?" diye sordu. "Beni büyüten insanlardan vazgeçmemi mi istiyorsun, Cihan?"

Odadaki herkes ikisi arasında mekik dokuyan bakışlarını durdurup Cihan'a yöneltirken "Hayır," dedi genç adam. "Sadece senin tek ailenin o olduğunu anlamanı istiyorum. Seni yetiştiren insanlar senden vazgeçse bile o vazgeçmez demek istiyorum, Doğu. Ona dikkatli bak. Burada bizimle arkadaş olmasının bile sana yakın olma arzusundan kaynaklandığını, ters laflarının ve hareketlerinin arkasında bile örtmeye çalıştığı büyük sevgiyi gör istiyorum. Unutma, kötüler de sever. Hatta en çok kötüler sever. Çünkü içindeki karanlığa rağmen sevgi gibi parlak bir ışığı yüreğine almaya cesaret etmek, yalnızca kötülerin harcıdır."

Doğu dudağını bir şeyler söylemek, nasıl bir ikilemde kaldığını anlatmak için araladı fakat yapamadı. Çünkü kimse olaya kendi cephesinden bakmıyordu. O kötü biri değildi veya nankör hiç değildi. Çocukluğunda istediği aile sevgisini bulduğu insanları elinin tersiyle itemezdi. Batı... Peki o itilmeli miydi? Hayatın en büyük çelmesini taktığı adama bir de ikizinin bir tekme atması doğru muydu? Bilmiyordu işte, kahretsin ki ne düşüneceğini beyni bile algılamıyordu. İzin isteyip yanlarından ayrıldı bu yüzden. Merdivenlere gidip otururken başını dizine yasladı. Eli boynundaki kolyeye tırmanırken ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Cemre de yanına geldiğinde başını çevirdi. Kızın mavi gözleri gecenin içinde parlarken "Bir gün bunları aşacaksınız," dedi kız. "Bir gün gerçekten mutlu olacaksınız, Doğu. Tek derdiniz hanginizin daha yakışıklı veya zeki olduğu olacak."

"İçimden bir ses, buna zamanımızın yetmeyeceğini söylüyor Cemre. O, ölüme yürüyerek koşarken dediklerin imkansız geliyor."

"Sen de o zamanın olması için çabalarsın," dedi kız. Ardından başını kaldırıp gökyüzüne baktı. "Yıldızlar gökyüzünü sarmak için geceyi nasıl bekliyorsa, insanlar da bir kalbi sarmak için beklemeyi bilmeli."

Doğu gülümseyen kızın güzelliğine baktı dalgınca. "Cemre," dedi sonra. "Ben seni de hep bekleyeceğim."

Kız gözlerini indirip Doğu'nun masum yüzüne baktı. Kalbi dört nala koşsa da boşa ümitlenmemek için "A-anlamadım." diye kekeleyerek de olsa konuştu.

Doğu da en az Cemre kadar acemi olduğu hislerin pençesindeydi. O eski şımarık hayatından eser kalmamıştı. Özgüveni hala vardı ama bu Cemre'nin yanında geçerliliğini yitiren bir olguydu. "Ben," dedi seslice yutkunarak. "Ne zaman oldu, nasıl başladı sana söyleyemem. İlk gün... Bana çarpıp benden yardım istediğinde kalbime bir kıvılcım yerleşti." Mavileri onun mavileriyle çarpışırken ellerini tuttu kızın. "O kıvılcım gitgide büyüdü, bir yangın oldu Cemre. Hayatımda ilk kez böyle hissettim. Başka bir tanımı var mı bilmiyorum ama ben senden hoşlanıyorum. Yani aslında hoşlanmak basit kalır. Seni seviyorum." Derin bir nefes aldı. "Oh be."

Cemre dudağını ıslattı. "D-Doğu sen ciddi misin?"

Genç adam onu onayladı. Kızın parmakları elinin üstündeki parmakları sararken "Öyleyse çok beklemeyeceksin," dedi. "Çünkü aynı kıvılcım benim de kalbime çakmıştı."

Doğu'nun yüzünü aydınlatan bir tebessüm oluştu. "O zaman şimdi sen de beni..."

Cemre başını salladı. "Seni seviyorum."

Continue Reading

You'll Also Like

95.5K 5.9K 36
Bir suçlu ile mektup arkadaşlığı...
55.1K 2.5K 21
Tesadüfen yolları kesişen avukat kızın ve askerin yaşadıkları zorluklar, aynı zamanda beraber geçirdikleri güzel vakitler... Kitaptaki olayların hiçb...
348K 14.3K 37
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
1.8M 49.3K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...