Acısıyla tatlısıyla, bir okul yılının daha sonuna gelinmişti. Yıl Sonu Şöleni için herkes Büyük Salon'da toplandı.
Dumbledore, kürsüsüne çıkıp, bina puanlarını açıkladı:
"Umuyorum ki, hepiniz için güzel bir yıl olmuştur. Ziyafete başlamadan önce Yıl Sonu Kupası'nı kazanan binayı açıklamak istiyorum. Puanlar şu şekilde: Dördüncü sırada, dört yüz otuz iki puanla Slytherin; üçüncü sırada, dört yüz otuz altı puanla Hufflepuff; ikinci sırada, dört yüz elli iki puanla Gryffindor; birinci sıradaysa dört yüz yetmiş sekiz puanla Ravenclaw var. Son olarak ben de birkaç puan eklemek istiyorum: Nefes aldıktan sonra verdiği için Harry'ye, dolayısıyla Gryffindor'a elli puan ekliyorum! Yıl Sonu Kupası beş yüz iki puanla Gryffindor'un oluyor!"
Dumbledore parmağını şıklattı ve bir anda her yer Gryffindor bayraklarıyla bezendi. Slytherin hariç tüm binalardan alkışlar yükseldi ve ziyafet başlamış oldu.
* * * * * *
Mine, tren yolcuğu boyunca biyolojik annesini nasıl bulacağını düşündü. Ancak anne babasına -onu büyüten ailesine- bir şey söylememeye karar verdi. Mine, her ne olursa olsun, onların kızıydı.
Varmalarına kısa bir süre kala, Mine düşüncelerinden sıyrıldı ve arkadaşlarıyla geçirdiği son dakikaların keyfini çıkardı. Yaz boyu görüşemeyeceklerdi sonuçta.
King's Cross İstasyonu'na vardıklarında herkes yavaş yavaş trenden indi. Mine, arkadaşlarıyla vedalaştı. Türkiye'ye giden geçite doğru ilerledi. Geçitten geçmek üzereyken Fred'in ona seslendiğini duydu:
"Hey, Mine! Yazın sana yazacağım, tamam mı? İyi tattiller."