Bölüm XII

5.6K 579 260
                                    

Mine, yarışmaya müdahalede bulunduğu için yarışma geçersiz sayıldı ve bir daha da tekrarlanmadı. Büyücü dünyasının ilgilenmesi gereken başka bir sorun vardı: Voldemort.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Hoş, okulun ilk gününden beri burnu boktan çıkmayan Mine için pek büyük bir değişiklik değildi bu. Voldemort öğretmenlerin kafasından çıkıyor, Sırlar Odası açılıyor falan... Hogwarts'ta sıradan bir gün işte.

Okulun son günü her zamanki gibi, Büyük Salon'da toplandılar. Bu sefer daha kalabalıktı çünkü iki misafir okul da Yıl Sonu Şöleni'ne katılmıştı. Misafir öğrencilerle geçen bu yılın sonunda, Yıl Sonu Kupası verilmedi. Dumbledore, dostluğun kazanması gerektiğini dile getirdi.

"Gerçek anneni arayacak mısın?" diye sordu Cho.

"Büyük ihtimalle Müge Anlı'ya çıkacağım. O mutlaka bulur."

Cho, Mine'nin ne dediğini anlamamıştı ama onaylayıp tavuk kanatlarını yemeye devam etti.

Mine lades kemiği bulmuştu. Kemiği, arkasında oturan Fred'e uzattı. Kısaca oyunu anlattıktan sonra kemiği koparttılar ve oyun resmen başlamış oldu.

* * * * * *

Yatakhaneye dönüp eşyalarını toplamaya başlamışlarken, Mine'nin içini bir hüzün kapladı. Hogwarts'tayken kendini güvende hissediyordu. Ayrıca Türkiye'deki anne babası ona çok yabancılaşmıştı. Öz kızları olmadığını bilmek, onlardan biraz soğumasına neden olmuştu ve bu durum onu çok üzüyordu.

Arkadaşları, yaz boyu mektup yazacaklarına söz verdiler. Mine'nin içi biraz olsun rahatladı.

Eşyalarını topladılar ve trene binmek üzere yatakhaneden ayrıldılar.

* * * * * * *

Mine, boş bir kompartımana yerleşti. Birkaç dakika sonra Fred ve George geldi ve etrafa bir göz attıktan sonra kapıyı kapadılar. Mine'nin karşısına oturup konuşmaya başladılar. Birbirlerinin cümlelerini, senkronizasyonu bozmadan tamamlıyorlardı:

"Bu yaz,"

"biyolojik anneni bulacağız."

"Babama biraz yalvardık,"

"bağlantıları bulmamıza yardımcı oldu."

"Sen hazır olduğun zaman"

"biz de hazır olacağız,"

"sadece bir mektup göndermen yeterli."

"Uçan araba"

"her zaman"

"emrinizde."

Son olarak: "Biz de öyle." diye ekledi Fred.

* * * * * *

Yolculuğun sonunda, Mine arkadaşlarına tek tek sarılıp vedalaştı. Sıra Fred'e gelmişti. Sarıldıktan sonra bileğindeki İyi Günde Kötü Günde yazan Beşiktaş bilekliğini çıkarıp, Fred'e uzattı.

"Bir hatıra." diyerek gülümsedi.

Fred'in mutluluğu ve heyecanı yüzünden okunuyordu. Hemen bilekliği alıp, kendi bileğine taktı.

Ancak unuttuğu bir şey vardı:

"Ladeeeees!"

Hogwarts'ta Türk CadıWhere stories live. Discover now