Bölüm VIII

7.8K 732 480
                                    

Mine garip sesler duymaya başlamıştı. Sadece onun duyduğu sesler: "Kan..." diyordu ses. "Kan istiyorum..."

Yine bu garip sesleri duymaya başladı ve koridor boyunca sesi takip etti. Birinci kattaki kullanılmayan kızlar tuvaletine kadar.

Kızlar tuvaletinin gıcırdayan kapısını açtı ve içeri ilk adımını attı.

"Bana kitap atmaya mı geldin?" dedi tiz bir ses. Ardından sesin sahibi olan gözlüklü kız belirdi birden. Bir hayalet.

"Mızmız Myrtle? O sen misin? Imm... Merhaba, ben de Ravenclaw öğrencisiyim. İsmim Mine."

"Mızmız Myrtle! Mızmız Myrtle! Şunu söylemeyi kes!" diye çığırdı Myrtle.

"Özür dilerim, Mız- yani Myrtle." duraksadı. "Şu sesi sen de duyuyor musun? Yılan tıslamasına benzeyen sesi."

"Ah, onu gördüm. Çok, çok kötüydü. Gözleri..." cümlesini tamamlamak yerine bir çığlık koyverip kendini bir klozetin içine attı.

"Cins midir nedir ya..." dedikten sonra Mine'nin aklına bir fikir geldi: Tuvaletin buğulu aynasına Beni yıka yazmak. Bu zamana kadar düşündüğü en parlak fikir değildi tabii ama eğlenceliydi.

* * * * * *

Herkes kahvaltı için Büyük Salon'daydı. Slytherin'le oynanacak Quidditch maçından önce sıkı bir kahvaltı Mine'ye iyi gelecekti.

Birkaç dakika sonra içeri baykuşlar akın etmeye başladı. "Posta vakti!" diye sevinç nidaları yükseliyordu.

Mine pek sevinmemişti. Ona posta gönderen yoktu. Evlerinde bir baykuş yoktu. Muhabbet kuşları vardı ama o da uzun yolları kat edemiyordu.

Derken simsiyah bir baykuş, pençelerinde tuttuğu paketi Mine'nin önüne bıraktı. Saman kağıdına sarılmış büyük bir paketti. Üzerindeki etikette sadece "Mine Evliyaoglu" yazıyordu. Kimin gönderdiği belirtilmemişti. Heyecanla paketi yırtmaya başladı. Paketin içinden yepyeni bir süpürge çıktı: Ateşoku.

Gözleri etrafı taradı, bunu gönderen kişiyi görmek istiyordu. Draco'yla göz göze geldiğinde hafiften gülümsediğini görür gibi oldu. Ancak Draco hemen bakışlarını çevirdi. O hediye etmiş olabilir miydi?

* * * * * *

Maçın başlamasına saniyeler kalmıştı. Mine, yeni süpürgesini denemek için sabırsızlanıyordu. Oyuncular sahaya çıktı ve tezahüratlar başladı. Ravenclaw öğrencilerinden, Mine'nin öğrettiği marşın sesleri yükseliyordu:

"Gündoğdu hep uyandık

Stadlara dayandık

Ravenclaw'un uğruna biz

Süpürgelere atladık

Semtimiz büyücü semti

Avada Kedavra eder herkesi

Üzerimden eksilmesin

Hogwarts'ımın gölgesi

İşte biz kötü günde

Hep omuz omuzayız

Övünmek gibi olmasın

Biz Ravenclawluyuz"

Hogwarts'ta Türk CadıWhere stories live. Discover now