Gece yarısı, öğrenciler yine Bağıran Bakara'daydı. Profesör Lupin üç affedilmez laneti anlatmaya başladı:
"Bakanlık tarafından yasaklanan ve yapılırsa ömür boyu Azkaban cezası olan üç lanet var.
İlk olarak İmperius lanetinden bahsetmek istiyorum. Bu lanet, kurbanın beyninde bir tür morfin etkisi yaratarak sadece laneti yapanın komutlarını uygulamasını sağlar. Karşı koyabilmek zordur.
İkinci lanet ise Cruciatus laneti. Cruciatus laneti işkence lanetidir. Lanetlenen kişi sağa, sola yuvarlanmaya, kasılmaya başlar. Kemikleri tutulmuş gibi olur, gözleri yuvalarında döner ve sona ermesi için ölmeyi bile ister hâle gelir.
Son ve bugün öğreneceğiniz lanet: ölüm laneti. Kişiyi doğrudan öldüren tek lanettir ve karşı büyüsü yoktur." dedikten sonra asasını hızla, yerde yürüyen böceğe doğrulttu: "Avada Kedavra!"
"Yalnız sizi uyarmam gerek: Ölüm laneti çok ciddi bir büyüdür. Eğer yeterince güçlü değilseniz, lanet geri tepebilir."
Bazı öğrenciler korkmuştu. Tekrar savunma büyülerine dönmek istiyorlardı. Tonks onlarla ilgilenirken Lupin ise Mine ve arkadaşlarının yanındaydı.
"Draco'nun kolunda Karanlık İşaret'i gördüm. Voldemort ölmemiş." diyerek konuşmayı başlattı Mine.
"Dinleyin çocuklar, büyücü dünyası büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Dumbledore da burada olmadığı için, Hogwarts eskisi gibi güvenli değil. Her an tehlikedesiniz. Kendinizi savunabilecek kadar büyü öğrendiniz. Eğer mecbur kalırsanız kullanabileceğiniz lanetleri de biliyorsunuz. Bu oyunda herkes yalnız."
"Dumbledoğe neğeye gittiğ?" diye sordu Ron.
"Hacca gitti." dedi Lupin "E, artık yaşı gelmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts'ta Türk Cadı
Fanfiction"Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna kimse "Seherbaz" dememiştir, herhâlde. Mine de öyle planlamamıştı. Tâ ki Avon paketinin altındaki mektubu görene kadar: "Bayan Mine Evliyaoğlu Koridorun Sonundaki Oda Yenimahalle, Ankara" ─────────────────── ϟ Kapa...
