Sonraki günlerde Filch eskisinden daha huysuzdu. Kedisi ölmemişti, ama iyileşmesi zaman alacaktı. Bunların tüm sorumlusunun Harry Potter olduğunu düşünüyordu. O çocuğun bir bela olduğunu en başında anlamıştı zaten.
Mine tüm boş vakitlerinde kütüphaneye gidip Sırlar Odası hakkında araştırma yapıyordu. Şu ana kadar hiçbir şey bulamamıştı.
Yine kütüphaneye gittiği bir sırada Hufflepuff öğrencisi Justin Finch-Fletchley, Mine'nin yanına geldi.
"Merhaba Mine. İşte, senden ödünç aldığım Görünmez Kitap: Görünmezlik." dedikten sonra kitabı masaya bıraktı ve gitti.
Mine'nin kitabı tekrar bulması biraz zamanını aldı. Bulduktan sonra ortak salona dönüp kitabı biraz kurcalamaya karar verdi. Nasılsa Sırlar Odası hakkında bir şey bulamamıştı, yine.
Ortak salon boştu. Mine masaya oturdu ve kitabı açtı. Kitabın içinden siyah deri kaplı bir defter düştü. Daha çok bir günceye benziyordu. Mine, güncenin içini açtı ama günce bomboştu. Birkaç büyüyle sırrını ortaya çıkarmaya çalışsa da fayda etmedi.
Sonra tüy kalemini mürekkebe batırıp, günceye şunları karaladı:
"Benim adım Mine Evliyaoğlu."
Defter ona karşılık verdi:
"Merhaba Mine Evliyaoğlu, benim adım Tom Riddle."
Mine, Tom Riddle'ın ak sakallı dede olduğunu düşündü.
"Altılı ganyanın sonuçlarını biliyor musun?"
"Hayır."
Kısa bir hayal kırıklığından sonra aklına Sırlar Odası'nı sormak geldi.
"Sırlar Odası hakkında bir şey biliyor musun?"
"Evet."
"Bana söyleyebilir misin?"
"Hayır. Ancak gösterebilirim."
Güncenin sayfaları hızla çevrildi ve 13 Haziran'da durdu.
Mine, o an kendini Tom Riddle'ın anısında buldu.
* * * * * *
"Sırlar Odası'nı açan Hagrid miymiş?" diye kendi kendine bağırdı anıdan döndüğü zaman.
Cho ve birkaç arkadaşının daha Ortak Salona girdiğini görünce hemen günceyi Görünmez Kitap: Görünmezlik'in arasına koydu.
"Olanları duydun mu?" dedi Cho. "Colin Creevey adında bir Gryffindor öğrencisi taşlaşmış. Bayan Norris gibi."
Mine, şaşırmış gibi davranmaya çalıştı. Çarpık bir gülümsemeyle şunları ekledi:
"O zaman benim için endişelenmenize gerek yok. Ben zaten taş gibiyim."