Aradan geçen süre boyunca bir kez olsun Yalın'dan ayırmadım kollarımı. O kadar güzel konuşmuştu ki kalbimi sıcacık etmişti.
Başımı kaldırdım ve ona alttan alttan bakarak mırıldandım. "Seni çok ama çok sevdiğimi söylemiş miydim?"
Avucunu yanağıma yerleştirdi ve baş parmağıyla okşadı. Alnımdan peş peşe öptü ve gülümsedi. "Bende seni çok seviyorum. İyi ki varsın Yağmur."
Serkay bizi burnunu kırıştırarak süzdü ve çenesini havaya dikerek başını başka bir tarafa çevirdi. "Ne bu sevgi pıtırcığı halleriniz. Böyle gözümüze gözümüze sokuyorsunuz. Kendinizi tatlı sanıyorsanız doğru sanıyorsunuz."
Yalın ona sırıtarak baktı ve heceleyerek konuştu. "Kıskanma."
Serkay yandan yandan bize baktıktan sonra yerinde hareketlendi ve üzerimize atladı. "Çok kıskandım!"
Pelin ve Poyraz da onun gazına gelerek üzerimize atladığında beşimiz kocaman bir sevgi yumağına dönüştük. Kahkahalarla gülüyor ve birbirimize sarılıyorduk.
Kapı çalındığında nefes nefese birbirimizden ayırıldık ama doğrulmadık. Üst üste yatmaya devam ettik ve gelen kişiye baktık.
Babam kapının aralığında elinde bir tepsiyle duruyor ve havaya kalkmış olan kaşlarıyla bize bakıyordu. Gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi.
Elindeki tepsiyi komidinin üzerine koydu ve tekrar kapıya adımladı. "Size atıştırmalıklar hazırladım. Pijamalarınızı giymenizi ve küçük bir parti vermenize izin veriyorum." Bize gülümsedikten sonra odadan çıktı ve kapıyı arkasından kapattı.
Serkay doğrularak tepsiyi kucağına aldı ve sırtını yatak başlığına yasladı. "Bu adama bayılıyorum ya."
"Kimin babası." Dedi Yalın gururla göğsünü kabartarak.
Serkay ağzına bir cips attı ve dolu dolu konuştu. "Amcama bak be! Her şeyden koymuş."
Gerçekten de her şeyden hazırlamıştı. Kaselerin içinde çeşit çeşit şey vardı. İki çeşit cips, çerez, çikolata ve meyve vardı. Elinden geleni yapmıştı bizi mutlu etmek için.
Babama sıkı sıkı sarılmayı aklımın bir köşesine not ettim. Bazen ona yeteri kadar sevgimi gösteremediğimi düşünüyordum. Ona daha sık söylemeliydim onu çok sevdiğimi.
"Yatakta yemeyelim ama, günah." Dedi Pelin cipslere anında girişmiş olan Serkay'a onaylamaz bakışlar atarak.
Yalın yataktan atladı ve üzerini düzeltti. "Ben aşağıdan karton tabaklar getireyim. Evde olacaktı."
"O olur bak." Dedi Pelin onu onaylayarak.
Yalın odadan çıktı ve bizi yalnız bıraktı. Serkay yemeye devam ederken biz üçümüz uslu uslu beklemeye başladık. Birkaç dakika sonra Yalın geldiğinde karton tabakları dağıtmış ve yatağın boş tarafına geçmişti. Neyseki yatağım iki kişilikti de hepimiz sığıyorduk.
"Keşke önce pijamalarımızı giyseydik. O zaman gerçekten bir parti olurdu." Dedi Poyraz üzerindeki eşofmanı süzerek.
Pelin ikizinin paçasını çekiştirdi ve bilmişçesine konuştu. "Eşofman da pijama yarısıdır."
Serkay ağzındakileri yuttuktan sonra işaret ve orta parmağıyla Pelin'in yanağını sıktı. "He he."
Pelin yüzünü buruşturarak Serkay'ın elini geriye ittirdi. "Çek o yağlı ellerini."
Bu hallerine gülümsedim ve meyve kasesinden bir parça elma alıp ağzıma attım. Babam hazırladığı için daha da tatlıydı tadı.
Telefonum titrediğinde çaktırmadan ekrana baktım. Mesajın Doğu'dan geldiğini görünce belli etmemeye çalışarak gülümsedim.
Doğu: Doğu seni çok özlemiş
Doğu: Yağmur nasılmış diye soruyormuş
Oyununa ayak uydurarak parmaklarını klavyede hızla gezdirdim ve ona bir cevap yazdım.
Yağmur: Yağmur iyiymiş
Yağmur: O da Doğu'yu özlemiş
Pelin bir bana birde elimdeki telefona baktıktan sonra demin Serkay'ın ona yaptığı gibi yanağımı sıktı. "Nasıl da gülüyor. Aşık bu kız."
Telefonumu bir hışımla kapattım ve uzanıp komidinin üzerine koydum. Bu söylediğinden bir nevi kaçmak için yapmıştım bunu. Doğu'yu seviyordum ama aşık olmak bambaşka bir şeydi. Bunu sonra düşünecektim.
Aklıma gelen şeyle bakışlarımı Poyraz'a çevirdim ve merakla sordum. "Hani sen bir gün bana cilt bakım rutinini anlatacaktın ya. O gün bugün olsun mu?"
Tabağını kenara koydu ve başını salladı. "Olur tabii. Uyuyana kadar anca biter zaten." Yataktan kalkıp elini uzattığında beraber banyoma geçtik. Kapı açık olduğu için diğerleriyle birbirimizi görebiliyorduk.
Beni lavabonun önüne bıraktıktan sonra banyodan çıktı ve gözden kayboldu. Çok geçmeden elimde bir çantayla geldiğinde eşyalarını aldığını anladım.
Tek tek tezgahın üzerine dizdi ve bana neyin ne olduğunu anlatmaya başladı. İlk defa bir erkeğin cildine bu kadar düşkün olduğunu görmek beni çok şaşırtıyordu. Poyrazın gerçekten bebek gibi bir cildi vardı.
Eline tezgaha ilk koyduğu ürünü aldı ve ilk önce benim yüzüme uyguladı. Daha sonra kendisine de uyguladıktan sonra iyice işlemesini bekledik.
Böyle böyle birkaç tane ürün kullandık. Sonunun gelmeyeceğini düşünürken son olarak yüzümüze sürdüğümüz maskeleri de yıkamıştık. Böylelikle rutinin sonuna gelmiştik.
Parmaklarımın tersini yanağımda gezdirdiğimde yumuşacık olduklarını fark ettim. Aynı Poyraz'ın cildi gibi pürüzsüz olmuştu.
Poyraz bana aynadan gururlu bir ifadeyle baktı. "Büyülendin, değil mi?"
"Hıhı." Aynaya yaklaştım ve parlayan yüzüme bir daha baktım. Gerçekten inanılmazdı.
Kulağıma doğru eğildi ve bir sır verir gibi fısıldadı. "Bunu sakın kimseye söyleme."
Onun gibi yaparak kulağına söylemek istediğim için elimle eğilmesini işaret ettim. O da bana uyarak eğildiğinde bende fısıldadım. "Söylemem."
"Güzel." Elini çakmam için kaldırdığında mutlulukla gülümseyerek eline çaktım. Poyraz'ı gerçekten çok seviyordum. Bütün ailemi çok seviyordum.
İkimiz de aynı anda esnediğimizde birbirimize gülümsedik. Poyraz getirdiği çantanın içerisinden diş fırçasını çıkardığında bende ona uyarak dişlerimi fırçalamaya başladım. Yatağımdakiler de bizi gördüğünde ayaklanmış ve eşyalarını alarak dişlerini fırçalamaya başlamışlardı.
"Hadi bizi anladım." Pelin ikizini ve beni gösterdikten sonra burnunu kırıştırarak Yalın ve Serkay'a baktı. "Siz neden burada fırçalıyorsunuz?"
Serkay ağzındakini lavaboya tükürdükten sonra omuz silkerek konuştu. "Canım öyle istedi."
"Senin canın da her bir şey istiyor." Dedi Pelin işini bitirdiğinde.
Serkay peş peşe göğsüne vurdu. "Öyledir cancağzım."
Hepimiz banyoda işimizi bitirdiğimizde tekrar odama geçtik ama yatağıma oturmadık. Öylece ayakta durarak birbirimize bakmaya başladık.
Serkay ellerini önünde birleştirdi ve bir ileri bir geri sallandı. Bize masum masum bakarak gözlerini kırpıştırdı. "Beraber uyuyalım mı hı?"
Poyraz'ın yüzünde eski günleri hatırlamış gibi bir gülümseme belirdi. "Eski günlerdeki gibi."
Yalın kolunu omuzuma attı ve bana sevgiyle baktı. "Yağmur'la birlikte."
"Yağmur'la birlikte." Diye mırıldandı Pelin.
"O zaman birbirimize sarılıp uyuyalım!" Serkay kendini yatağıma attı ve yerine yerleşti.
Hepimiz ona gülümsediğimizde boş olan yerlere yattık. Zar zor sığmış ve sıkışmıştık. Bu beni rahatsız etmiyordu ama, yalnız olmadığımı ve etrafımda birilerinin olduğunu hatırlatıyordu.
En ortada ben, bir yanımda Yalın, Diğer yanımda da Serkay vardı. Serkay'ın yanında Pelin, Yalın'ın yanında ise Poyraz vardı.
Yalın ve Serkay bana sarılırken Poyraz ve Pelin de onlara sarılmıştı. Yine kocaman bir sevgi yumağına dönüşmüştük.
"Işığı söndürmedik." Diye mırıldandığını duydum Pelin'in.
"Boş ver. Asaf amca gelip söndürür." Dedi Serkay umursamaz bir sesle.
"Fatura çok gelir ama." Dedi Pelin bunun üzerine.
Bana sarılı olan Yalın omuz silkti. "Zaten zenginiz."
"Yatın zıbarın artık." Dediğini duydum Poyraz'ın.
Bunu demesini bekliyor gibi anında sustular. Yaşadığım huzurla gözlerimi yumdum ve güzel bir uyku çekmek için uykuya dalmayı bekledim.
⚡️⚡️⚡️
"Susun artık. Uyandıracaksınız kardeşimi."
Yalın'ın sesiyle zaten uyandığımda bunu belli etmemeye çalıştım. Biraz daha yerimde kalmak ve konuşmalarını dinlemek istiyordum.
"Zaten rahat bir uyku çekiyor gibi durmuyor."
Serkay dediği şeyde biraz haklıydı aslında. Yalın beni bedeniyle adeta eziyordu. Sarılışı hoşuma gidiyordu ama fazla ağırdı.
"Hakikaten ha. Kızın üstüne çullanmışsın." Dedi Poyraz onun dediğini destekleyerek.
Yalın kollarını sıkılaştırdı ve yüzünü boynuma gömüp boğuk bir sesle konuştu. "Sadece sarılıyorum."
"Ne biçim sarılma bu." Dedi Serkay. Burnunu kırıştırdığını görmesem bile hissetmiştim.
"Hepiniz susun. Uyuyamadım zaten Serkay'ın horultusu yüzünden." Diye sinirli bir şekilde konuştuğunu duydum Pelin'in.
Serkay ağzından bir hah ifadesi çıkardı ve inanamayarak güldü. "Ben asla horlamam."
"Sen gel bunu külahıma anlat. Ben bile duydum." Dedi Poyraz ciddi çıkan bir sesle.
"Sanki arada çok mesafe varmış gibi konuşuyorsun. Burnum tıkalıysa ne yapayım yani."
"Yalancı, sen hep horluyorsun." Dedi Pelin daha da sinir olmuş bir şekilde.
"İftira atma, günah."
"Sensin günah."
Yalın derin bir nefes verdikten sonra kısık sesiyle bağırdı. "Susun artık."
Daha fazla ezilemeyeceğimi anladığımda Yalın'ın kolunun altından çıktım ve oturur pozisyona geldim. "Uyandım bile."
Yalın sinirle nefesini verdi ve eliyle beni Serkay'a gösterdi. "Al işte."
Serkay bu dediğini takmayarak yanağımı işaret ile orta parmağıyla sıktı. "Günaydın cimcime."
"Saat kaç?" Diye sordum etrafa telefonumu aramak için bakınırken.
Poyraz telefonuna uzandıktan sonra saate baktı. "Sekiz olmak üzere."
Gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldığında yataktan atladım. "Okula geç kalacağız!" Hızla banyoma girdim ve kapıyı arkamdan çarptım.
Okula gitmek bu hayattaki en önemli şeydi.