İnönü'den Önceki Beyaz Ev | S...

By ashrari2

4.2K 389 360

Çocukluğundan beri yurt dışında yaşamını sürdüren Semih, dedesinin ölüm haberi ile birlikte İstanbul'a gelir... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46

23

55 8 0
By ashrari2

Taksiden inen Arden, karşısında meşalelerle bekleyen grubu görünce şaşkına döndü. Hemen ortalarında Semih, bir elini uzatmış onu bekliyordu. Herkes şık giyinmişti. Semih ise harika görünüyordu. "İyi ki bu geceye özel giyinmişim,"diye içinden geçirdi.

Semih, kırmızı elbisesiyle bahçe kapısından geçen Arden'i kırmızı halının üzerinde karşıladı. Parmaklarını parmaklarına uzattıktan sonra halının üzerinden yol gösterdi. Bir Oscar töreninde ödül almaya gider gibi birlikte ilerlediler. Halil'in eşliğindeki meşaleli gösteri grubu ise her adımda onlara eşlik etti.

Arden, "İnanmıyorum sana Semih!" dedi, "bunlar da ne böyle!"

Semih, "Sen daha iyilerine layıksın Arden,"dedi,"arkadaşlarla senin şerefine özel bir yemek bu sadece."

Arden'in gelmesi ile birlikte bahçede birden müzik çalmaya başladı. Chris Isaak'ın Wicked Game şarkısı herkesin kulaklarında yankılandı. Şarkıyı Semih özel olarak seçmişti.

Belli etmemeye çalışıyordu ancak Semih de olan bitenleri şaşkınlıkla karşılıyordu. Halil ile sık sık göz teması kuruyor, onun yönlendirmesiyle hareket ediyordu.

Meşaleler ve müzik eşliğinde hole kadar ilerlediler. Arden, içeride yanan mumları ve özel süslemeleri görünce, "Ya sen ne ince ruhlu bir insansın!"diyerek Semih'in boynuna bir öpücük kondurdu.

Semih, Arden boynundan öperken Halil ile göz göze geldi. Karşılıklı olarak, işler yolunda anlamına gelen göz kırpmalarının ardından gülümsediler. Ardından Halil, koridoru işaret etti. Semih başıyla onayladı. Daha sonra Arden'in elinden tutarak mumlardan oluşan yoldan devam etti. Halil ise birkaç metre gerilerinden eşlik etti.

Yemek salonu da özel olarak süslenmişti. Ortadaki yemek masası değişmiş, iki kişilik özel bir masa gelmişti. Ayrıca devasa tablonun önüne de beyaz bir piyano kondurulmuştu. Semih, piyanoyu görünce afalladı. Arden'e belli etmeden, gıcır gıcır parıldayan piyanoyu inceledi. Hemen ardından Halil'e yeniden göz kırparak şaşkınlığını belli etti.

Halil'in üstü örtük yönlendirmeleri ile yemek masasına geçtiler. Çalışanlar sırasıyla masaya mezeleri ve yemekleri getirdiler. Son olarak Halil, kadehleri doldurduktan sonra, "İstediğiniz özel bir parça var mı Arden Hanım?"diye sordu.

Arden, neşeyle gülümseyerek, "Bir anda sorunca aklıma hiçbir şey gelmedi,"diye yanıtladı.

Halil, "O zaman aklınıza gelirse lütfen çekinmeden iletiniz,"dedi ve piyanonun başına geçti. Koltuğu hafifçe kendine doğru çekip oturdu.

Semih, merakla Halil'i izliyordu. Piyanonun başına geçtiğini görünce gözleri kocaman açıldı. Halil'in tuşlara basarak ilk melodiyi çıkarmasının ardından da "Bizim Halil'e bak,"diye içinden geçirdi,"ne yetenekleri varmış böyle!"

Halil'in özel konseriyle yemek başladı. Arden'in de Semih'in de gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Karşılıklı şakalaşmalar, kadeh tokuşturmalarla huzur ve mutluluğun zirve noktasını yaşıyorlardı. Odaya Halil dışında kimse girmiyor, bu özel anı kimse bölmüyordu.

Saatlerin nasıl geçtiğini anlamadılar bile. Halil'in çaktırmadan öksürmesiyle Semih artık Arden'e açılmanın vakti geldiğini fark etti. Heyecanlanmıştı. İlk defa asla tahmin edemeyeceği, böyle garip bir durumun içinde bulmuştu kendisini.

Halil'in birkaç kez daha öksürmesinin ardından bu sefer kendi öksürdü. Arden, bu öksürüklerin birer mesaj olduğunu çoktan anlamıştı bile. Keyifle Semih'in ne yapacağını bekliyordu. Semih, son kez nefesini düzenledikten sonra elini Arden'in elini uzattı ve "Arden..." dedi,"ben...ben..." Heyecanlandı. Devamını getirmekte zorlandı ve birden Arden'in dudaklarına yapıştı.

Arden de kendisine karşılık verdi ve sessiz geçen birkaç saniyenin ardından tüm salonda yankılanacak şekilde bir kahkaha attı.

Kahkahanın ardından piyano başındaki Halil'den bir öksürük daha duyuldu. Halil, öksürürken adeta "Kolye!"demişti. Bunun üzerine Semih hemen elini ceketin cebine soktu ve kutuyu çıkardı.

Kutuyu gören Arden, "Bak bu olmaz şimdi!"dedi gülerek,"Yani hemen evlenme teklifi edeyim deme sakın!"

Semih, Halil'den aldığı kopyayla karşılık verdi. "Güzel bir kadına sadece evlenme teklifi edilirken mi yüzük hediye edilir!" Hemen ardından kutuyu açtı. Kutunun içindeki kolyenin zincirine parmağını geçirdi. "Ayrıca yüzük değil kolye."

Arden, "Vav... Bu ne böyle..."dedi,"Bunu almak için Beyaz Ev'in yarısını ipotek ettirmedin değil mi?"

Semih, "Senin için gerekirse tamamını ipotek ettiririm,"diye karşılık verdi ve ayağa kalkarak güneş motifli kolyeyi Arden'in boynuna taktı. "Senin gibi ışıl ışıl..."

Kolye Arden'in boynunda parıldıyordu. Arden, parmağını kolyeye sürterek, "Çok şık oldu,"dedi, "nasıl başardın bunu? Yani güneşi sevdiğimi nereden biliyordun?"

Semih, "Orası bir sır,"dedi,"ve ölünceye dek bende saklı kalacak!"hemen ardından kendi kendine Halil'e gönderme yapmaktan geri kalmadı. "Bu adamdan gerçekten korkulur!"

Kolyeyi parmak uçlarında detaylıca inceleyen Arden elini yeniden Semih'e uzattı. Sohbetlerine kaldıkları yerden devam ettiler.

Kolye pastanın tamamlanmasına kulak misafiri olan Halil anında bir dans müziğini devreye soktu. Müzik başlarken dansa kaldır öksürüğünü de eksik etmedi.

Durumun tamamen farkında olan Arden, "Emir geldi,'diyerek dalga geçti. Ardından ayağa kalktı ve "Her şeyi sen yapacak değilsin ya!"dedi.

Semih neler olduğunu anlamaya çalışırken Arden Semih'in elinden tuttu ve "Bu dansı bana lütfeder misiniz Semih Bey!"diyerek kahkahayı bastı.

Semih, şımarık ve utangaç bir gülüş sunduktan sonra "Tabii ki!"dedi ve Arden'e eşlik etti.

Uzunca bir süre romantizmi doruklarına kadar yaşadılar. Bir şarkıdan başka bir şarkıya sürekli dans ettiler. Saat ilerleyince Halil piyanonun başından kalktı ve "Bana artık müsaade efendim,"dedi.

Ortama fazlasıyla ısınan ve ayak uyduran Arden, Semih'ten önce karşılık verdi. "Müsaade sizin Halil Bey."

Halil, "Teşekkür ederim Arda Hanım,"dedi, "var mı bir emriniz?"

Arden,"Rica ederim ve teşekkür ederim Halil Bey!"dedi,"ayrıca piyano şöleniniz için minnettarım!" Arden'in sempatik ve samimi tavırları Halil'in de hoşuna gitmişti.

Semih, Halil ve Arden arasında geçen diyaloğa gülerek eşlik etti. Daha sonra, "Her şey için çok teşekkürler!"dedi.

Halil baş selamı verdikten sonra kapıya yöneldi. Tam Semih'in yanından geçerken kulağına eğildi ve "Sizin yatağınız küçük diye annenizin odasını hazırladım Semih Bey!"diye fısıldadı.

Semih, utangaç bir şekilde gülümseyerek karşılık verdi. Semih'in yüzündeki ifadeyi fark eden Arden, Halil çıktıktan sonra sırıtarak, "Ne dedi? Ne dedi?"diye sordu. Semih, "İkimizin arasında,"diye yanıtladı, "hem meraklanma. Birazdan anlarsın..."

Birlikte annesinin odasına geçtiler. Arden, kocaman odayı görünce gezmeden duramadı. Hayranlıkla odadaki tüm detayları inceledi. Arka arkaya sorular sordu. Semih, bildiği kadar yanıtladı.

En sonunda tül perdelerle donatılmış yatağa kadar geldiler. Arden, "O zaman son sorumu soruyorum, hazır mısın?"dedi.

Semih, "Neymiş son sorun bakalım?"diye karşılık verdi.

Arden, Semih'e sokularak, "Neden bu kadar tatlısın?" diye fısıldadı ve Semih'in yanıt vermesine fırsat tanımadan onu öpmeye başladı.

Günler sonra Semih ilk defa bu kadar huzurlu bir uykuya dalmıştı. Arden'le sımsıkı sarılmışlar, adeta kenetlenmişlerdi. O anın bitmesini hiç istemedi. Sonsuza dek öylece kalabilirdi. Yıllar sonra aşkı bulmak, annesinin hatıraları ile birlikte aşık olduğu kadına sığınmak hiç tatmadığı bir histi. Boynunda Arden'in nefesini, göğsünde Arden'in kalp ritmini hissetmek, tüm kabusların bitmesi demekti.

Gecenin ilerleyen saatlerinde uyandı. Susamıştı. Yanı başındaki sudan bir bardak içti. Oda yine buz gibiydi. Ağzından buharlar çıkıyordu. Bir terslik olduğunu hissetti. Yeniden başını Arden'e yaslayıp uykuya geçmek istedi. Tam gözlerini kapatacağı sırada, perdenin yanında onu gördü.

Günlerdir onu ziyaret etmeyen karartıyı.

Sanki bir mesaj vermek istiyor, duvardaki tablonun yanında dikiliyordu. Yatağın ayak ucuna uzanan Hades huzursuzlaşmıştı. Aniden irkildi ve kızgın bir yüz ifadesi ile tabloya doğru tıslamaya başladı. Semih bakışlarını tabloya çevirince karartı bir anda kayboldu. Geriye, tablodaki o gizemli sayı kaldı:

1618.














Continue Reading

You'll Also Like

952 103 15
Merhaba benim adım Hiyo lise üçe giden özgüvensiz ve ayrıca anksiyete sahibi bir kızım... Yada ben öyle düşünüyorum. Özgüvensiz #1 Başlangıç:08/11/22
TUTSAK By Elsa

Mystery / Thriller

76.4K 2.7K 37
"Ben; kışı yaşadığım bir akşam beni yakan rüzgarı da çok iyi tanıyorum, bir cehennem akşamı beni üşüten alevleri de"
10.2K 1.1K 19
Sen benim kara sevdamsın