20K olmamıza çok az kalmış! Herkese çok teşekkür ederim!
Keyifli okumalar!
⚡️
Doktor sonunda Yalın'ın olduğu odadan çıktığında hepimiz ayaklandık ve ağzından çıkacak olan kelimeleri merakla bekledik.
"Hastanın durumu iyi."
Mutlulukla gülümsedim ve yanımda duran Rutkay abime sarıldım. Yalın iyiydi, hiçbir şeyi yoktu.
O kadar çok stres yapmıştım ki dediklerini yarı buçuk anlıyordum. Tahmin ettiğim gibi kalp krizi geçirdiğini duyduğumda dinen gözyaşlarım tekrar akmaya başladı.
"Gerekli tetkikleri yaptım. Her şey yolunda. Bu akşam burada kalsın. Yarın taburcu olabilir. Onu çok yormamak şartıyla görebilirsiniz."
Bunu duyduğum an jet hızıyla odaya daldım ve sırtını yatak başlığına dayamış olan Yalın'a yavaşa sarıldım. "İyi misin?"
Sağ elini sırtımda gezdirirken sol elini saçlarımda gezdirdi. "İyiyim Yağmur, ağlama artık."
Başımı salladıktan sonra ondan ayrıldım ve gözyaşlarımı sildim. Bana gülümsemiş ve ıslak yüzümü kurulamama yardım etmişti.
Yatağın yanındaki sandalyeye geçtiğimde ilk babam olmak üzere herkes teker teker Yalın'la görüşmüştü. Daha sonra amcalar ve babam bir koltuğa otururken, abilerim ve Onur da diğer koltuğa oturmuştu. Kuzenlerse ayakta kalmıştı.
Engin amca bacaklarına vurduktan sonra gözlerini Yalın'la aramda gezdirdi. "Herkes kendine geldiğine göre ne olduğunu anlatın."
"Taburcu olmasını mı bekleseydik." Diye mırıldandı Kayhan abi.
Engin amca onu reddetti. "O kadar zamanımızın olduğunu düşünmüyorum."
Yalın derin bir nefes aldı ve olanları anlatmaya başladı. "Babamların acil bir toplantıları olduğu için yürüyüp bir taksi bulmaya karar verdik. Kuzenler gittiği için onlara haber veremedik. Yoksa amcamlar bırakırdı bizi eve."
Elimi tuttuğunda benim konuşmamı istediğini anladım ve devam ettim. "Yürürken birden bir adam çarptı bana. Yüzünü göremedik çünkü yanımızdan hızla geçip gitti. Yere bir kağıt düşürdüğünü gördüğümde elime aldım, ama kağıdını üzerinde bir şey yazıyordu." Yamaç bana güç vermek için elimi sıktığında zorla konuştum. "Annenizi ben öldürdüm yazıyordu."
Odada bir sessizlik meydana geldiğinde başımı korkuyla ellerimizden kaldırdım. Herkes suspus olmuştu ama büyük bir öfke hissettikleri buradan anlaşılıyordu.
"Kağıt yanınızda mı?" Diye sordu Ardıç amca sıkılı dişlerinin arasından.
Sulu gözlerle başımı salladığımda ayağa kalktı ve montumun cebinden çıkardığım notu uzattığımda aldı. Tekrar babamın yanına geçti ve herkesin okuyabileceği bir hizada tuttu.
Babam notu okuduğunda bir hışımla ayağa kalktı ve odada volta atmaya başladı. Bir yandan da öfkeyle bağırıyordu. "Karımı elimden alan çocuklarıma ne yapar! Yağmur'u bizden koparan da o! Orospu çocuğu durmayacak!"
Rutkay abim ayağa kalktı ve onu durdurmaya çalıştı. "Sakin ol baba."
"Neyin sakin olmasından bahsediyorsun sen Rutkay! Adam çocuklarımı takip etmiş! Bas bayağı tehdit ediyor!"
Ardıç amca ayağa kalktı ve elini babamın omuzuna yerleştirdi. "Şu an en önemli olan şey sakin olmak."
Babamın göğsü sinirden hızla kalkıp iniyordu. Yine de sakinleşmeye çalışarak başını salladı ve nefeslerini düzene sokmaya çalıştı.
Harun amca da yerinden kalktı ve kapının önünde durdu. "Çevredeki kamera kayıtlarını araştıralım."
Babam onu hızla onayladı ve Yalın'ın yanaklarından öptü. "Kendini çok yorma."
"Yormam baba." Dedi Yalın içini rahatlatmak için gülümseyerek.
Babam yatağın etrafında dolanıp önümde durdu ve eğilip saçlarımdan öptü. "Araştıracağım, korkma sakın."
Başımı salladım ve sakallı yanağından öptüm. Bana gülümsedikten sonra diğerlerine de veda etti ve Harun amcayla odadan çıktı. Ardıç amca, Rutkay ve Dinçer abi de peşlerinden gitmişti.
Artık odada yedi kişi kalmıştık. Engin amca, Cem abi ve Kayhan abi bir koltukta. Onur ve Yamaç abi de sandalyemin yanındaki koltukta oturuyordu.
"Ben biraz uzanacağım." Yalın ellerimizi ayırdı ve sırtını yatakla buluşturarak uzandı.
Yastığını düzelttim ve alnına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum. "İyisin, değil mi?"
Bana küçücük gülümsedi. "İyiyim. Sen iyi misin?"
"Hıhı." Başımı salladıktan sonra üzerini güzelce örttüm ve tekrar yerime geçtim. Yalın da o sırada gözlerini yummuştu.
Engin amca gözlerini telefonundan ayırdı ve bize tek tek baktı. "Siz de gidin artık eve çocuklar. Burada kalmanızın bir anlamı yok. Alihan'a mesaj attım, sizi almaya gelecek."
Yamaç abim kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı. "Alihan abi babamların yakın arkadaşı. Kendisi polistir, ona güvenebilirsin. Ayrıca Doğu'nun da amcası."
"Koskoca adamız baba. Alihan abinin bizi almasına gerek yok." Dedi Cem abi bunun üzerine.
"Bugün olanları gördünüz." Dedi Engin amca sert ama kısa bir şekilde.
"Ben gelmesem olmaz mı?" Diye sordum çekinerek. Yalın'ın yanında kalmak istiyordum.
"Olmaz kızım. Sende yoruldun, dinlenirsin."
"Lütfen Engin amca." Dedim ısrar ederek.
Amca dememe yumuşadı ve tereddütle başını salladı. "İyi o zaman. Ben zaten buradayım."
"Bende gelmiyorum." Dedi Onur oturduğu yerden.
"Bende." Diye ekledi Yamaç abim.
"İyi sizde kalın." Diye pes etti Engin amca. Diğerlerine döndü ve onları kışkışladı. "Sizde doğru eve."
Cem abi itiraz etmeye çalıştı. "Baba-"
Engin amca lafını keserek kapıyı gösterdi. "Yarın her şeyi detaylıca konuşuruz."
"İyi tamam." Dedi Cem abi pes ederek. "Kendinize iyi bakın." Bize veda ettikten sonra ikisi de odadan çıktı.
Engin amca onlar gittikten sonra ayağa kalktı ve Yalın'ı uyandırmamaya çalışarak saçlarından öptü. "Siz burada kalın, ben doktorla konuşup geleceğim. Birkaç sorum var."
Onu onayladığımızda odadan çıktı ve dördümüzü yalnız bıraktı. Yalın'a baktığımda uyumuş olduğunu fark ettim. Göğsü aldığı düzenli nefeslerle kalkıp iniyordu.
Esnememi tutamadığımda Yamaç abim boş olan koltuğu gösterdi. "Sende koltuğa uzan istersen Yağmur."
Fiziksel ve mental olarak yorulduğum için dediğini yaptım ve montumu çıkarıp koltuğa uzandım.
Onur kapıya doğru yürüdüğünde Yamaç abim ona sorarcasına baktı. "Nereye?"
"Geliyorum hemen." Dedikten sonra odadan çıktı ve kapıyı arkasından kapattı.
Yamaç abim oturduğu yerden gülümsedi ve göz kırptı. "Uyumaya çalış. Biz buradayız."
Bacaklarımı kendime çekip cenin pozisyonu aldım ve ellerimi yanağımın altına sıkıştırdım. Tam gözlerimi yumacağım sıra kapı açıldı ve Onur elinde bir battaniyeyle çıkageldi.
Kendine mi aldı diye merak ederken yanıma geldi ve üzerimi örttü. Bu ondan asla yapmasını beklemediğim bir şeydi.
Koltuğun yanında dizleri üzerine çöktü ve kollarını koltuğa koydu. Kahve gözleri biraz ıslaktı ve göz çevresi kırmızıydı.
Bir süre gözlerimin içine bakmaya devam ettikten sonra sessizliğini bozdu. "Özür dilerim."
Alayla gülümsedim ama hiçbir şey söylemedim. Suçsuz bir insana kalkan bir eli asla affetmezdim. Ne tür bir şiddet olsun fark etmez, nefret ederdim.
Bana söylediği o sözleri bir ihtimal görmezden gelebilirdim ama tırnaklarını koluma geçirmesini asla affedemezdim. Yıllarca şiddet görmüştüm ve Onur bunun üzerine bir anı daha eklemişti.
Bir şey demeyeceğimi fark ettiğinde yutkunarak devam etti. "Amcamlar babamı aradığında çok korktum. Annemden sonra seni de kaybetmek istemediğimi fark ettim. Yirmi üç yaşında adamım ama aptallık ettim."
Sözlerini bitirdikten sonra onu hiç dinlememiş gibi gözlerimi yumdum. Bunu içten bir şekilde söylediğine inanmak istiyordum ama bu bir şeyi değiştirmezdi.
Onur gücünü üzerimde kullanarak hata etmişti ve ben bunu asla affetmezdim.
Titrek bir iç çektikten sonra elinin gölgesini hissettim. Elini bir süre yüzümün hizasında tuttuktan sonra pes etti ve çöktüğü yerden kalktı.
Beni sıcak tutan battaniyeye sarıldım ve uykuya dalmayı diledim.
⚡️
Onur'u nasıl affedeceğiz hiçbir fikrim yok. Affedecek miyiz onu bile bilmiyorum. Yağmur'un da dediği gibi; fiziksel ya da psikolojik farketmez. Şiddet şiddettir.
Kendimi çok büyük bir çıkmaza soktum ya. Ne olacak bu Onur'un hali?
Zamanla göreceğiz artık...
Bu arada, yazmamı istediğiniz sahneler varsa buraya bırakabilirsiniz.
Gelecek bölümde görüşmek üzere!