12K için herkese çok teşekkür ederim!
Bu arada; diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın.
Keyifli okumalar!
⚡️
Anneni ben öldürdüm.
Yalın elimdeki kağıdı bir hışımla kaptı ve titreyen göz bebekleriyle üzerinde yazanları okudu.
Nefesleri sıklaşmaya başladığında elimi koluna koydum ve ona korkuyla baktım. Dudakları aralık bir şekilde, kağıtta yazan cümleye bakıyordu.
Elindeki kağıdı buruşturdu ve başını kaldırarak adamın kaybolduğu caddeye baktı. Kolunu elimden kurtararak koşmaya başladı.
"Yalın!"
Korkuyla peşinden koşmaya başladım ama ne kadar koşarsam koşayım aramızda büyük bir mesafe vardı. Ona yetişemiyordum.
"Yalın dur!"
O adamı elinden kaçırmak istememesini anlıyordum ama kendi canı da tehlikeye girebilirdi. Kim olduğunu bilmiyorduk ama tehlikeli biri olduğu kesindi.
Deli gibi korkuyordum.
"Yalın!"
Gözyaşlarımı tutamadığımda yanından geçtiğim insanlar bana tuhaf bir şekilde bakmaya başladı. Kimse ne olduğunu sormuyor ve sadece bakmakla yetiniyordu.
Yalın'ı göz hapsime aldığımda daha da hızlandım ona yetişmek için. Kendimi bu sokağın ortasında yapayalnız hissediyordum. Sadece onu istiyordum.
"Yalın!"
Birden olduğu yerde durdu ama arkasını dönmedi. Bile bile adamın peşinden gitmemeyi seçti. Yoksa arkada kalan ben olurdum.
Ona ulaştığımda önüne geçtim ve kollarımı sırtına dolayarak ona sarıldım. Burası bir ara sokaktı ve kimse yoktu. Yaşadığım korkudan ötürü tir tir titriyordum.
Bana sarılmadığını fark ettiğimde ondan ayrıldım ve şoka girmiş yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözleri bana bakmıyor, omuzumun üzerinden adamın bıraktığı boşluğa bakıyordu.
Birden omuzları sarsıldı ve ağlamaya başladı. Bacakları onu tutamadığında birlikte yere çöktük. Ellerini kollarıma koyduğunda yüzünü tutmaya devam ettim.
"Yalın sakin ol lütfen! Her şey yolunda!" Dedim beni duyması için bağırarak.
Şoka girmiş gibi tüm bedeni titriyordu. Durmadan hıçkırıyor ve öksürüyordu. Yüzü kıpkırmızı olmaya başladığında boynunu tuttu ve nefes almaya kendini zorladı.
Onun bu haliyle benim de ağlamalarım arttı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kardeşim karşımda nefes alamazken ben ona seslenmekten başka bir şey yapamıyordum.
"Yalın." Dedim gözyaşlarımın arasından. "Lütfen kendine gel. Korkuyorum."
Söylediğim son kelimeyi duyduğunda gözlerini arkamdaki boşluktan çekti ve gözlerimin içine baktı. Ağlamaya ve nefes alamamaya devam ediyordu ama beni duymuştu.
Hıçkırdım ve baş parmaklarımı elmacık kemiklerinde gezdirdim. "Korkuyorum, lütfen."
Nefesleri birkaç saniye sonra düzelmeye başladı. Ellerini boynundan çektikten sonra kollarını boynuma sardı ve başımı omuzuna çekip bana sımsıkı sarıldı.
Hıçkırdım ve yüzümü boynuna gömdüm. Göğsü hızla inip kalkıyordu, hala ağlamaya devam ediyordu ama kolları beni sıkı sıkı sarmıştı.
Kolları boynumdan düştüğünde başımı korkuyla omuzundan ayırdım. Sağ elini kalbine koymuştu ve hızlı hızlı nefes alıyordu.
Benim korkulu ifademi gördüğünde sıkılı dişlerinin arasından bağırdı. "Çabuk amcamı ara Yağmur!"
Bağırdığı için gözlerim şokla büyüdü ve panikle elini koyduğu göğsüne baktım. "K-Kalbi-"
"Çabuk!" Dedi acı içinde.
Titreyen ellerle montumun cebinden telefonumu çıkardım ve buğulu gözlerle doğru numarayı bulmaya çalıştım. Benimle tanışmaya geldikleri gün herkes numarasını vermişti, bende üşenmeyip hepsini babamın aldığı yeni telefona kaydetmiştim.
Rastladığım ilk numara Ardıç amcanın numarası olduğunda hızla üzerine bastım ve hoparlöre aldım. O kadar çok hıçkırıyordum ki konuşabileceğimden emin bile değildim.
Telefon birkaç çalışın sonunda açıldığında Ardıç amcanın sesi duyuldu. "Söyle en sevdiğim yeğenim."
Titreyen elimle telefonu tutamadığımda Yalın yere koydu ve elini sırtıma yerleştirerek beni kendine çekti. Bir eliyle kalbini tutarken diğer eliyle de beni tutuyordu.
"Alo? Yağmur?"
"Amca!" Yalın sık aldığı nefeslerinin arasından zar zor konuştu. "Çabuk bizi almaya gel!"
Bir sandalyeden kalkma sesi geldi, ardından yeri döven adım sesleri. "Yalın? İyi misin oğlum? Yağmur yanında mı?"
"Yağmur yanımda!" Hıçkırdığında başımı göğsüne gömdüm ve giydiği kazağı sıkı sıkı tuttum. "Hemen bizi almaya gel lütfen! Babam toplantıda açamaz şimdi!"
"Ne oluyor Yalın?" Arkadan Serkay ve Kayhan abinin sesleri de geliyordu ama ne dediklerini seçemiyordum.
Yalın hissettiği acıdan ötürü haykırdığında başımı göğsünden çektim ve telefonu elime aldım. "Çok kötü bir şey oldu! Biz sokakta yürürken bir adam ba-"
Elimdeki telefon bitik şarj nedeniyle kapandığında ağlayışlarım arttı ve ben başımı tekrar Yalın'ın göğsüne gömdüm. Elindeki not kağıdını daha fazla buruşturmaması için elinden aldım ve montumun cebine koydum. Yalın da başını yorgunca boynuma yasladı ve orada sakinleşmeye çalıştı.
Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama ismimizin seslenildiğini duyduğumda ağlamalarım az da olsa azalmıştı.
"Yalın! Yağmur!"
Başımı kaldırdığımda amcaların, Cem, Dinçer ve Kayhan abinin hızlı adımlarla buraya doğru geldiklerini gördüm.
Ardıç amca korkmuş bir ifadeyle yanımıza çöktü ve bizi baştan aşağıya süzdü. Yalın'ın iyi olmadığını fark ettiğinde elini sırtına koydu. Bende o sırada yerde kaykılarak uzaklaşmıştım.
Harun amca önümde belirdi ve ellerini omuzlarıma koyarak bana endişeyle baktı. "Yağmur? İyi misin güzelim?"
Tam cevap verecektim ki Yalın'ın başında dikilen Engin amcanın sesi beni durdurdu. "Sakin ol oğlum, ambulansı aradık hemen burada olacaklar."
"Hastane istemiyorum." Diye mırıldandı Yalın acı içinde.
Yalın'ın yüzü tekrar kıpkırmızı olduğunda Ardıç amca sırtında olan eliyle ona destek olmaya çalıştı. Diğer yanında da Cem, Kayhan ve Dinçer abi vardı. Yalın elini kalbini sökmek istercesine göğsüne bastırdığında Harun amca elini çeneme koymuş ve beni kendisine bakmaya zorlamıştı.
"Sakin ol! Yalın beni duyuyor musun oğlum! Panik yapmamaya çalış!"
Sıklaşan nefeslerimin arasından konuşmaya çalıştım. "K-Kalbi... Kalp kriz-"
Yüzümü avuçladı ve dudaklarını alnıma bastırdı. "Her şey yoluna girecek."
Ambulansın siren sesleri gelmeye başladığında Engin amca bağırmayı bırakmamıştı. Yalın'ı sakinleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Dinçer abi yanımıza gelip çöktü ve beni rahatlatmak istercesine elini sırtımda gezdirdi. "Seni arabaya bindirelim."
Islanmış gözlerle aynı mavilerin içine baktım. "Yalın..."
"O iyi olacak." Dedi güven verici bir gülümsemeyle. Beni Harun amcanın kollarının arasından aldı ve kucaklayıp arabaya yürümeye başladı.
Sesler duyuyordum ama omuzumun üzerinden bakmaya cesaret edemiyordum. Yalın iyi olsun istiyordum.
Dinçer abi beni arka koltuğa bıraktığında nereden çıktığını bilmediğim Cem abi yanıma oturmuştu. "Merak etme, hemen ambulansın peşinden gideceğiz."
Harun amca Dinçer abinin yanına geçtiğinde dikiz aynasından bana bir bakış attı. Daha sonra Dinçer abiye döndü. "Engin gitti ambulansla."
Dinçer abi bu dediğine başını salladığında arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu. Gözyaşlarım akmaya devam ettiğinde Cem abi beni göğsüne çekti ve saçlarımdan öptü.
Benim için uzun gelen dakikaların ardından hastaneye vardığımızda hızla arabadan indim ve koşmaya başladım. Diğerleri de peşimden geliyordu.
Yalın'ı bir odaya aldıklarında dışarıda beklememizi söylediler. Kendimi güçsüzlükle bir sandalyeye attım ve yüzümü ellerimin arasına alıp hıçkırmaya devam ettim.
Sırtıma bir el konuldu ve beni kendine çekti. Engin amca saçlarımdan öptü ve okşadı. "Ağlama kızım."
Biraz öyle kaldıktan sonra başımı kaldırdım ve derdimi anlatmaya çalıştım. "Kalbini tuttu hep. Ben bir şey yapamadım. Ona yardım edemedim."
Beni anlıyor gibi başını salladı ve dağılan saçlarımı yüzümden çekti. "Her şey yoluna girecek."
Koridorun başından bir ses duyulduğunda bakışlarımız oraya yöneldi. "Yağmur!"
"Baba!" Yerimden hızla kalktım ve ona koşarak sarıldım.
Kollarını sıkı sıkı etrafıma sardı ve saçlarıma öpücükler bırakmaya başladı. "Güzel kızım benim."
"Yalın iyi mi?" Diye soran Onur'un sesini duyduğumda başımı babamın göğsüne daha çok gömdüm.
"Muayene ediyorlar." Diye cevap verdi Harun amca.
Babam benden ayrılmayıp yürüdü ve kalktığım sandalyeye oturmamı sağladı. Daha sonda ayakta dikilen amcaların yanına gitti ve Yalın'ın durumuyla ilgili bir şeyler sormaya başladı.
Yamaç abim yanıma oturdu ve beni kollarının arasına aldı. "Korkma bebeğim. İyidir Yalın."
"İyidir, değil mi?" Dedim yorgunca ona yaslanırken. Bedenimdeki tüm güç çekilmişti sanki.
Rutkay abim babamın yanından ayrılıp üzerime doğru eğildi ve elini başımın üzerine koydu. "İyi misin?"
"Yalın'ın iyi olduğunu duyduğumda iyi olacağım." Dedim başımı sallayarak.
Yanımdaki sandalyeye geçti ve elimi avucunun içine alıp öptü. Sırtını sandalyesine yasladı ve elimi bir an olsun bırakmadı.
Gözlerimi yumdum ve iyi bir haber almayı diledim.
⚡️
Yalın, üzümlü kekim. Çocuk resmen korkudan ve stresten kalp krizi geçirdi.
Bölümü nasıl buldunuz?
Diğer bölümde görüşmek üzere!