Gölge ve Taç

By Esciels

6.2K 3.6K 15

Yılların geçişi, insanlığı hem derin değişimlere hem de yeni bir çağa taşıdı. Gelişmişlikleri arttıkça, bazı... More

Bölüm 1: Gölgelerin Doğuşu
Bölüm 2: Yeşil Göz
Bölüm 3: Aile Broşu
Bölüm 4: Yeni Bir Hayat
Bölüm 5: Davetsiz Misafir
Bölüm 6: Sonsuzluk Aynası
Bölüm 7: Kırık Kılıç
Bölüm 8: Av Heyecanı
Bölüm 9: Kardeş Krallık
Bölüm 10: Alt Sokaklar
Bölüm 11: Ormandaki mektup
Bölüm 12: Balo
Yazar Notu 1
Bölüm 13: Visterya Akademisi
Bölüm 14: Yıkılan Kale
Bölüm 15: Derin Dalgalar
Bölüm 16: Siyah Kapı
Bölüm 17: Dondurucu Soğuk
Bölüm 18: Kemerin Ötesi
Bölüm 19: Kanlı Toplantı
Karakter Tanıtımı 1
Bölüm 21: Sislerin En Dibi
Bölüm 22: Su Kulesi
Karakter Tanıtımı 2
Bölüm 23: Kayıp Şehir
Bölüm 24: Wathong Kalesi
Bölüm 25: Kaçak
Karakter Tanıtımı 3
Bölüm 26: Yükseliş
Bölüm 27: Kaybolan Silah
Bölüm 28: Ölü Kral
Karakter Tanıtımı 4
Bölüm 29: Yozlaşmış Yükselen
Bölüm 30: Savaş Kararı
Bölüm 31: Yıkılan Heykeller
Karakter Tanıtımı 5
Bölüm 32: Ormandan Sesler
Bölüm 33: Son Yudum
Bölüm 34: Umut Işığı |Final|
Karakter Tanıtımı 6
2. Sezon Duyurusu

Bölüm 20: İlk Gölge

145 82 0
By Esciels

Keyifli okumalar ('。• ᵕ •。')ノ

13.09.2314

Arden, yaşanan tüm olayların ardından hala gözlerini tam olarak kapatabilmiş değildi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar, Harold'ın yatağının başında sabırla beklemişti. Kralın bu cesur adımı, olayların seyrini değiştirmiş ve Arden, kaybettiği güçleri birer birer yeniden kazanmaya başlamıştı. Arden, yaşananları unutmamıştı ve unutmayacaktı. İçinde hala biriken bir hırs ve öfke vardı. Bu yaşananların hesabını sormak istiyordu çünkü Harold'a yapılan saldırıyı gerçekleştiren kişi artık hayatta değildi, ancak emri veren geride yaşıyordu.

Arden, zihinsel olarak biraz rahatlamak için pencereden dışarıya doğru bakındı. Dışarıdaki manzara, her zamanki gibi soğuk ve beyaz karla kaplıydı. Bu soğuk atmosfer, içindeki karmaşık duygularla bir tezat oluşturuyordu. Arden, bir anlığına o güçlü dürtüleri ve düşünceleri geride bırakarak sadece dışarıdaki sessizliği ve beyazlığı hissetmeye çalıştı.

Bir süre sonra, hafif bir iç çekişle sandalyesine tekrar oturdu. Kasvetli odanın havası, onun iç dünyasının yansıması gibiydi. Arden'in düşünceleri, intikam arzusuyla doluydu ve bu kararlılık, gözlerinden bile okunabiliyordu. Sandalyesinde hafifçe sallanırken, gelecekteki eylemleri için bir plan yapmaya başladı.

Arden, ilerlemeye karar verdiği yolda adımlarını atmak için ilk adımını atmaya hazırlanıyordu. Öncelikle, gölgeleri kendi lehine nasıl kullanabileceğini öğrenmeliydi. Gölgeleri ustaca yönetmek, gücünü daha da artıracak ve intikam amacına ulaşmasına yardımcı olacaktı. Ancak bu hedefe ulaşmak zaman alacaktı, bu süre zarfında Arden'in aklı, gelecekteki eylemleriyle meşguldü.

Fakat unutulmaması gereken bir gerçek vardı: Kral sadece beklemekle yetinmeyecekti. Arden, onun da stratejilerini ve hamlelerini önceden görmek zorunda olduğunun bilincindeydi. Çünkü Harold'ın yapacağı her hamle, Arden'in sevdiklerine zarar verme ihtimalini taşıyordu. Bu düşünce bile Arden'i daha da motive ediyordu.

Bir an gelip de Harold'ın su istemesiyle, Arden düşüncelerini bir kenara bırakıp anlık bir görevi yerine getirdi. Harold'ın talebine hızlıca yanıt verirken, gözleri Harold'ın koluna kaydı. Kolunun durumu şükür ki iyi gibiydi ancak yaşanan olayların getirdiği acı ve üzüntü hala taze bir şekilde hafızasındaydı.

Sabahın ilk ışıkları odanın içine süzüldüğünde, Arden'in iç dünyası da biraz daha aydınlandı. Bu yeni gün, yeni fırsatlar ve yeni kararlılıklar anlamına geliyordu. Harold yatağında oturuyor, Arden ile derin bir sohbetin içindeydi. Arden, Harold'a kendi iyiliği için fazla zorlamamasını önerdiğinde, kulaklarına gitmeyen bu sözler, Arden'in kararlılığını ve odaklanmışlığını yansıtıyordu. Kararlılığını kırmak kolay olmasa da Arden'in amacına ulaşma konusundaki azmi, bu zorlu yolda ona rehberlik ediyordu.

Arden, belirlediği plan çerçevesinde harekete geçmeye kararlıydı. Aralarında yapılan görüşmeler sonrasında, bu akşamın sessizliğine gömülerek yeteneklerini daha da zorlayacaktı. İlk defa sadece içsel huzurla ve öfkenin etkisi altında olmadan, gölgeleri çağırmayı deneyecekti. Bu deneyim, onun kontrolünü ve ustalığını daha da geliştirmesine yardımcı olacaktı. Ancak Arden, büyük beklentiler içinde değildi. Bu denemede başarısız olsa bile, deneyim kazanmanın ve kendini daha fazla keşfetmenin önemli olduğunu biliyordu.

Harold, uzun zamandır ilgilendiği Yükselenler Kitap'ından defalarca bahsetmişti. Bu kitap, Gölge Uzmanları hakkında birçok detay içeriyordu ve Arden, Harold'ın kendisi için bir öğretmen olarak görev yapmasını istediğini ifade etti. Arden bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Bu karar, Arden'in yeteneklerini daha derinlemesine anlamasını ve onları daha etkili bir şekilde kullanmasını sağlayacaktı.

Ajan Yedi'nin varlığı da unutulmazdı. Arden, bu gizemli figürün yetenekleri konusunda yardım etmek istediğini biliyordu. Ancak Ajan Yedi hakkında pek az bilgiye sahipti. Onun kim olduğu ve geçmişi hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordu. Bu düşünce Arden'in kafasını kurcalıyordu. Uzun süredir tanıdığı bu kişi, aslında kimdi? Belki de bir ailesi ve geçmişi vardı, ancak bu sırların çözülmesi zaman alabilirdi.

Arden, bu düşüncelerle dolu bir şekilde odasında bekliyordu. Gece yavaşça yaklaşırken, gelecekteki hamlelerini ve potansiyel öğrenim yolculuğunu düşünerek içsel bir huzur ve kararlılık buluyordu.

Gün boyunca eğitmen Jae'nin yanın da vakit geçirmişlerdi. Yanı yaklaştıklarında, etraflarını saran sessizlik farklı bir boyut kazandı. Ormanın huzur veren sesleri, uzaktan gelen rüzgarın hafif esintisi ve çocukların neşeli kahkahalarıyla birleşiyordu. Jae, gözlerini çocuklara dikmiş, derinlemesine düşüncelere dalan bir bilge gibi duruyordu. Onun sessiz gözlemi, anın içinde saklı olan derin anlamı daha da vurguluyordu.

Harold, kendini biraz kenara çekmişti. Yüzündeki hafif bir acı ifadesi, omzundaki yaranın verdiği rahatsızlığın yanı sıra içsel bir sıkıntının da bir yansımasıydı. Ama yine de duruşuyla adeta o anı bekleyen bir sakinliği koruyordu. Zaman hızla geçiyor gibi hissettirdi. Gün batımının ardından ansızın bastıran gece, etrafa bir sis perdesi gibi yayıldı.

Akşamın karanlığı, yavaşça çökerken gökyüzü tonlarına ayrılmıştı. Turuncu ve pembemsi renkler, günün son ışıklarının ardından sakin bir maviye dönüşüyordu. Arden ve Harold, bu doğal geçişi sessizce izliyordu. Aralarında bir bağ vardı, ama sessizlikleri ve hareketsiz duruşları, içlerinde dolaşan düşünceleri ve duyguları anlamlandırmanın zorluğunu yansıtıyordu.

Akşam yemeği vakti geldiğinde, aile yemek salonuna indiler. Ancak masada toplanmalarına rağmen, her birinin iç dünyasında beliren gizemli bir hava, atmosferi etkiliyordu. Arden, masadaki herkesin Harold'a sık sık anlamlı bakışlar attığını fark etti. Bert'in sorduğu soru, adeta bir bombanın pimini çeker gibi bir sessizlik yarattı. ''Harold daha iyi misin?'' dedi. Bu sessizlik, söylenmeyenlerin, anlatılmak istenmeyenlerin yarattığı derin bir boşluğu dolduruyormuş gibi hissettirdi.

''Neler olduğunu anlatmak ister misin?'' dedi. Bert'in merak dolu gözleri, Harold'ın bakışlarına takıldı. Harold'ın gözlerindeki kaçışı, ama aynı zamanda içinde bulunan gizemi hissettiriyordu. Atmosferde, gizemli olayların örgüsünü bir arada tutan görünmez bir iplik gibi duran bir şey vardı. ''Ben hatırlayamıyorum,'' dedi mırıldanarak. Bert, Harold'ın söylediklerinin ötesinde bir gerçeği seziyordu, ama sessizce bıraktı. Belki de zamanla gerçeğin ortaya çıkmasını bekleyen bir zaman kapsülü gibiydi.

Gizemli anlar, masadaki herkesin iç dünyasında farklı titreşimlerle varlığını sürdürdü. Her bir karakterin gözlerinde yansıyan düşünceler, duygusal bir denge içinde sallanıyormuş gibi görünüyordu. Geçmişin perdesi aralanmış, ama hala tamamen aydınlatılmamış anılar, masanın etrafında toplanan herkesin zihninde belirsiz bir hava yaratıyordu.

Yemek sona erdiğinde, Harold'ın yalan söylediğini bildiği için içi buruk bir hüzünle dolmuştu. Ancak gerçeği Kral Bert'e anlatma konusundaki çıkmaz, onu daha da köşeye sıkıştırıyordu. Odalara çekilen herkes kendi düşüncelerine dalmışken, Arden bilekliğine hafifçe bastı. Bu basit jest, Ajan Yedi'ye gizli bir sinyal göndermek içindi.

Arden, odasına çekilip üstünü değiştirdiğinde masasının üzerinde küçük bir not buldu. Notun üzerinde, "Yarın sabah uğrayacağım. Bugün müsait değilim." yazıyordu. Arden, notu okuyup gülümsedi. Ajan Yedi, onların gizli iletişim ağı içindeki kod adı gibi olmuştu ve bu not, gizli işlerin döndüğünü ve Harold ile bir şeyler paylaşılması gerektiğini işaret ediyordu.

Yeni kıyafetlerini giydikten sonra Arden, Harold'a yardım etti. Harold, bu jest karşısında mahcup bir gülümsemeyle kıpkırmızı kesilmişti. Bir prensin kendisine hizmet etmesi, onun için tuhaf bir durumdu, ancak Arden hiçbir zaman bu tür ayrıcalıkları önemsemezdi. Ayrıca, yaşananların çoğunun aslında kendi hataları olduğunu biliyordu.

Gecenin iyice karanlığa bürünmesiyle, Arden ve Harold sessizce kayalara oyulmuş eğitim alanına doğru ilerlediler. Akşam vakti olduğundan kimse görünmüyordu. Başlangıçta ormanda çalışmayı düşünmüşlerdi, ancak ormanda antrenman yaparken dikkat çekme ihtimali yüksekti ve bu durum işleri daha da karmaşık hale getirebilirdi.

Arden, eğitim alanına geldiklerinde bir anlığına geçmişe daldı. Tam yedi yıl önce, burada kılıç kullanmaya başlamıştı. O zamanlar ok tahtasını bile isabetli bir şekilde vuramazdı. Yeteneksizliği yüzünden hayal kırıklığına uğrardı, ama zaman içinde bu konuda büyük ilerlemeler kaydetmişti. Hatta Albert gibi bir rakibin bile önüne geçmişti.

Şimdi ise, çocukluk döneminin geride kalmıştı. Silah kullanma konusunda bir usta haline gelmişti. Kasları güçlüydü ve atletik bir yapıya sahipti. Geçmişin anıları, zihinlerinde hâlâ canlıydı. Arden ve Harold, sessizce eğitim alanına geçip çalışmaya başladılar. Kılıçların keskin hışırtıları, gece sessizliğinde yankılanırken, Arden için bu alan hem geçmişe saygı hem de geleceğe bir adım atmaktı.

İlk hedefleri, gölge manipülasyonuydu. Harold'ın elindeki elmanın gölgesi, antrenman alanının ortasında neredeyse narin bir dokunuşla yere düşmüştü. Gölge, yere düşen elmanın şeklini mükemmel bir biçimde yansıtıyordu. Bu gölge, Harold ve Arden'in hedefi olmuştu. Bu, daha büyük amaçlara giden kapının anahtarıydı; belki de sadece birkaç ince titreme bile başlangıç için yeterliydi.

Harold, odaklı bir ifadeyle elmanın gölgesini seyretti. Elini hafifçe kaldırdı, sanki görünmez bir iplikle gölgeyi kaldırmaya çalışıyordu. İlk başta elmanın asıl fiziksel konumu değişmese de gölgenin yere düşüşünü biraz değiştirme çabasındaydı. Arden, yanı başında sessizce duruyordu, onun da gözleri gölgeye odaklanmıştı.

"Şimdi," dedi Harold sessizce, ince bir nefesle. Elmanın gölgesini yükseltmek için daha fazla enerji harcamaya başladı. Her anını yoğun bir odakla yaşarken, Arden'in bakışları da onun çabasını takip ediyordu.

Arden, kendi iç dünyasında bir bekleyiş içindeydi. Belki bir ses, belki bir fısıltı duyabilirdi. Ancak sessizlik, onun beklentilerini boşa çıkardı. Elmanın gölgesine daha da dikkatlice odaklandı, göz bebekleri belirgin şekilde genişledi. Aniden etraflarının kararmaya başladığını fark etti, gözleri etrafta olup bitenleri izliyordu.

Arden, gölgenin kontrolünü sağlamak için daha fazla enerji harcarken, çevresindeki ışığın giderek azaldığını fark etti. Gözleri panikle etrafa bakındı, ancak tam o anda bir çığlık yükseldi. Harold'ın çığlığıyla irkildi ve gözlerini ona çevirdi.

"Gördüm!" diye haykırdı Harold, nefes nefese kalmış bir heyecanla. "Çok az titredi, eminim!"

Arden gözlerini devirdi ve hafifçe derin bir nefes aldı. "Ben öyle bir şey göremedim, sadece rüzgarın hızla esmesini hissettim," dedi üzüntüyle. İşte bu an, hayal kırıklığının izlerini taşıyordu.

Tekrar nefes aldı ve elmanın gölgesine odaklandı. Gözleri yavaşça karardı, çevresi giderek daha az görünür hale geldi. Elmanın gölgesine yoğunlaştıkça, sanki başka bir boyuta geçiyormuş gibi bir his ona hakim oldu. Gözlerini kapayıp açtığında, artık daha fazla odaklanabilirdi.

Ellerini uzattı ve parmaklarıyla gölgenin hafifçe yayılmasını sağladı. İşte bu, onun hedefine ulaşmaya başladığının işaretiydi. Gölge hafifçe titremeye ve sallanmaya başladı, adeta bir dalga gibi hareketleniyordu. Arden, gözleriyle izledi, kalbi hızla çarpıyordu. Her bir hareket, başarının kapısını daha da aralıyordu. Arden, heyecan ve mutlulukla dolmuş bir şekilde izledi.

Ancak Arden, elini aşağı indirdiğinde, gölgenin yeniden sabit hale döndüğünü gördü. Bu an, başarıya ulaşmanın getirdiği mutlulukla birleşen bir hayal kırıklığıydı. Ancak, umutsuzluğa kapılmadan tekrar denemek için kendini hazırladı. Harold ise, gözlerinde büyük bir şaşkınlıkla Arden'e bakıyordu. O anın gerçekliği, onun için de henüz tam olarak anlaşılamaz bir sır gibiydi.

Bu kez, Arden'in elmanın gölgesine odaklandığında deneyimlediği duygu, daha önce hiç tatmadığı bir hisle karışmıştı. Sanki zihni başka bir boyuta, başka bir dünyaya seyahat ediyormuş gibi hissetti. İçten gelen bir titreme, bedenini sarıp sarmalayarak onu tamamen kapladı. Gözlerini kapatıp yeniden açtığında, bir içgüdünün ona bu sefer başarabileceğini söylediğini hissetti. O an, zihni ve bedeni arasında bir köprü gibiydi, tamamen odaklanmış ve kararlıydı.

Ellerini elmaya doğru uzattı ve sanki zihniyle gölgesinin yayılmasını emrediyormuş gibi bir duygu içine girdi. Bu sefer, elmanın gölgesi daha belirgin bir şekilde tepki verdi. Hafifçe titremeye başladı, adeta zihinsel bir komutun etkisi altında dans ediyormuş gibi. Arden, bu gözle görülür ilerlemeyi gördükçe, içindeki heyecanı dizginlemekte zorlanıyordu.

Gölge, sadece titremekle kalmıyor, aynı zamanda hafifçe sallanıyordu da. Sanki rüzgarla uyum sağlamış, bir ağacın dalları gibi hafifçe sallanıyordu. Denizin dalgalarının ritmini yansıtan gölge, adeta onun iradesinin bir uzantısı gibi hareket ediyordu. Bu an, Arden'in içindeki potansiyelin gerçek bir ifadesiydi.

Heyecan, Arden'in içini bir coşkuyla dolduruyordu. Kalbi hızla çarpıyor, damarlarında adeta bir zafer şarkısı akıyordu. Elini aşağı indirdiğinde, gölgenin tekrar eski haline döndüğünü gördü. Ancak bu sefer hayal kırıklığı hissetmedi; çünkü o an, kendi yeteneklerini keşfetmiş ve sınırlarını zorlamıştı.

Arden'in gözleri nemlenmişti, mutluluktan ağlayabilirdi neredeyse. Bir süre kendisine gelmeye çalıştıktan sonra, Harold'a döndü. Onun da şaşkınlıkla kendisine baktığını gördü. Bu anı paylaşmanın verdiği sevinç, her iki genç için de unutulmaz bir anı olacaktı.

Hızlıca kitabı yere bırakarak zıplamaya başladı. "Bakıyorum da iyileştin," dedi dalga geçercesine, yüzündeki gülümseme hemen gözlerini ele veriyordu. Harold'ın hızlıca kitabı yerden alarak sıradaki görev için Arden'i bilgilendirmesi, işlerin henüz bitmediğini ve gelecekte daha fazla keşif yapacaklarını hatırlatıyordu. Arden ve Harold, yeni başlangıçlarını dolu dizgin yaşamaya devam ederken, aralarındaki bağ daha da güçleniyordu.

Harold, yeni bir adım atarak gölgelerden canlı ve hareket eden bir varlık oluşturmayı denemeye karar verdi. Bu, daha önce denediklerinin ötesine geçen bir hedefti. Arden ise hala gölgeleri hafifçe titretmek aşamasında bile zorlanıyordu ve bu yeni amaç karşısında belirsizlikle karşı karşıyaydı. Ancak onun hırsı ve kararlılığı, bu zorluğu aşmak için kendisine güç veriyordu.

Tekrar elini aynı elmaya uzattı ve daha önce yaptıklarını tekrarladı. Gölgenin hareket etmesini takip etmek için gözlerini büyük bir dikkatle üzerinde tutuyordu. Elmanın gölgesi, sanki gerçekliğe geçmek için bekleyen bir varlık gibiydi.

Arden, odaklandıkça gölgenin titremesiyle birlikte hafif bir değişiklik hissetti. Bu, onun için umut vericiydi. Gölgelerle olan bağını daha da güçlendirdi ve derin bir nefes aldı. Bu sefer bir adım daha ileri gitmeliydi.

Gözlerini sıkıca kapatıp tekrar açtığında, elmanın gölgesinin hareket etmeye başladığını gördü. Hareket etmeye çalışan gölge, adeta gerçek bir varlığın doğuşunu anımsatıyordu. Arden, yoğun bir konsantrasyonla bu süreci izliyordu.

Birdenbire, gölge aniden zeminden sıçradı. Arden, bu hızlı ve beklenmedik hareket karşısında şaşırmıştı. Gölge, hızla büyüyen bir hortum şeklini almaya başladı. Bu kasırga, elmanın boyutundan çok daha büyük ve güçlüydü. Hortumun içinde dönerken, gölgenin parçaları hızla bir araya gelerek bir bütün oluşturuyordu. Gölgenin bu yoğun enerjisi, onun bir canlı varlık gibi hareket etmesini sağlıyordu.

Hortum sona erdiğinde, Arden ve Harold önlerinde bir sincap görünce şaşkınlıkla bakakaldılar. Sincap, onları meraklı bir şekilde incelemek için başını eğmişti. Parlak gözleriyle etraflarına bakıyor, rüzgarın hafifçe uçuşturduğu tüyleri dalgalanıyordu. Bu, gölgelerle oluşturulmuş gerçek bir canlıydı, onların başarısının somut bir kanıtıydı.

Arden, hala şaşkınlığın etkisi altında, Harold'a baktı. Harold da Arden'e aynı şekilde bakıyordu. İkisi de bu anın büyüsüne kapılmıştı. Aralarındaki sessiz anlaşmayla, sincabı rahatsız etmeden sessizce geri çekildiler. Bu anı yaşamanın ve gölgelerin gücünü keşfetmenin heyecanıyla dolu olarak, gelecekte neler başarabileceklerini düşünmeye başladılar.

Arden, ellerini serbest bıraktı ancak zihnini hala gölge üzerindeki kontrolünde tutuyordu. Bu deneyimi yaşarken, sanki kendi iradesini ve düşüncelerini fiziksel dünyanın ötesine taşıyordu. Sincap hareket edince, sincabın tepkisiyle birlikte çığlık atan Harold'ın sesi ormanın sessizliğini kesercesine yankılandı. Heyecan ve mutlulukla dolu bu çığlık, Arden'in yüzünde gülümsemeyle sonuçlandı.

"İnanılmaz. Gerçekten başardın," dedi Harold, yüzündeki heyecanı gizlemeye çalışarak. Arden'in başarısı, sadece onun için değil, tüm çevresi için büyük bir adımdı.

Harold, yavaşça sincaba doğru yaklaştı, hala onun gerçekliğini kavramaya çalışıyordu. Parmaklarını dikkatlice uzattı ve sincabın tüylerine dokundu. "Çok soğuk sanki buza dokunuyorum," dedi, bu sıra dışı varlığın yapısı hakkında meraklı bir şekilde yorum yaparak.

Sincap, Harold'ın parmağına dokununca kuyruğunu oynatmaya başladı. Bu hareketler, sincabın gerçek bir canlı gibi tepki verdiğini gösteriyordu. İlk defa, gölgenin enerjisiyle yaratılan bir varlık, bilinçli bir şekilde fiziksel dünyada hareket ediyordu.

Arden, hala gölgeyi zihinsel olarak yönlendirerek sincabı izliyordu. Onu kontrol etmek, onun için artık daha doğal hale gelmeye başlamıştı. Sincabı bir süre daha yönlendirdikten sonra, gölgenin yok olmasına izin verdi. Sincap, bir an içinde zeminin içine girerek eski formuna döndü. Bu an, gölgenin ne kadar hassas ve değişken bir enerji olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.

Arden ve Harold, birlikte başardıkları bu deneyin tadını çıkarıyorlardı. Bu deney, onların aralarındaki güveni ve işbirliğini daha da güçlendirmişti. İkisi de gölgelerin ve düşüncelerin gücünün sınırsız potansiyeller barındırdığını anlamışlardı. Bu yeni keşiflerle dolu bir geleceğe doğru ilerlerken, karşılaşacakları zorlukları da birlikte aşacaklarına olan inançları daha da artmıştı.

Harold, bu günlük deneyimin yeterli olduğunu belirterek kitabını kapatıp kaldırdı. Odasına hızla dönmek üzere harekete geçti. Arden ise, getirdikleri bütün eşyaları hızlıca topluyordu. Ancak elmayı yerden almak için uzandığında donup kaldı. Gözleriyle elmanın çürüdüğünü ve neredeyse tamamen yok olduğunu gördü. 

Aniden, Ajan Yedi'nin geçmişte söylediği bir laf aklına geldi. "Yükselenler yeteneklerini kullanırken bir şeyleri tüketirler," demişti. Arden, bu sözü hatırladığında, gölge güçlerini kullanırken gerçekte nelerin olabileceği konusunda bir farkındalık yaşadı. Gölgeleri oluşturmak için kullandığı varlıkların özünü tüketiyordu, onları yavaşça yitiriyordu. Bu an, ona kendi gücünün ne kadar tehlikeli ve yıkıcı olabileceğini hatırlattı. Eğer erken fark etmemiş olsaydı, bu yetenekleri kullanmanın nelere yol açabileceğini daha sonra fark etmek çok daha kötü sonuçlar doğurabilirdi.

Arden, elmayı cebine koyarak düşüncelerine daldı. Koridorun karanlığında kaybolmaya başladı. Gece onun etrafını sarmış, sessizlik bir örtü gibi yayılmıştı. Arden, kendi iç dünyasında yaşadığı keşifler ve gerçekleştirdiği deneylerle doluydu. Ancak bu yeteneklerin beraberinde getirdiği sorumlulukları ve tehlikeleri de artık daha iyi anlıyordu. Gölge ve ışık arasında denge kurmanın, bu gücü doğru şekilde kullanmanın önemi onun için daha da belirgin hale gelmişti. Arden, geleceğe doğru adım atarken, içindeki bu yeni bilinçle, gölgelerin gücünü aydınlıkla birleştirerek, kendisinin ve çevresinin aydınlığını koruyacağına dair kararlılıkla ilerliyordu.

▓▒░░░░░░░░░||░░░░░░░░░▒▓

Prinhol kalesinin yemek salonuna giden koridor tasarımı. Zemin katın genel tasarımı burası ile aynıdır.

Eski bölümlerin bütün görsellerini  yeniledim ve yeni kitap kapağı tasarladım sizce nasıl olmuşş??

Beğendiyseniz yorum atmayı ve oylamayı unutmayın! (>•)

Kendinize iyi bakın (つ≧▽≦)つ

Continue Reading

You'll Also Like

114K 5.3K 29
Yıllar önce, bundan tam 18 yıl önce bir kehanet görüldü Olimpos'un baş büyücüsü tarafından. Üç büyüklerin soyundan gelen iki yarıtanrı hakkında bir k...
410K 20.1K 62
Eziklenen bir kızın tesadüfen tanıştığı bir kız nasıl olur da onun hayatını değiştirebilecek kadar yakın olur? Arıza bir kıza dönen karakterimiz inti...
16.9K 1.6K 23
KETEVAN I - HİÇLİĞİN PRENSESİ Savaşçıların, nişancıların, suikastçıların, şifacıların ve büyücülerin olduğu bir okul düşünün.. İkinci Güneş Yılında k...
261K 23.1K 91
Her sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. ...