ilk sefer

5.4K 536 251
                                    

"Hayır, yanlış- yola girdin." Felix oflayarak arkasına yaslandığında Chan derin bir nefes aldı.

"Ya sen sür ya düzgün tarif et Felix."

"Ehliyetim uluslararası değil diye kaç kere diyeceğim? İyi dinlesene beni!"

"Ya dolaşıyoruz işte, kavga etmeyin." Seungmin ikisini de sakinleştirmek için iki koltuğun arasından konuştuğunda Chan aynadan ona bakmış, ardından önüne dönmüştü.

"Ben gideli yollar değişmiş."

"Sorun değil, Sydney'i geziyoruz ne güzel." Seungmin camdan dışarı baktığında Jisung konuştu.

"Alın bunu buradan ya, aşırı pozitif." Minho gülerek sevgilisine sarılıp onu kendine çekti. "Sen de dene biraz pozitif olmayı. Bak ne güzel başka ülkeyi geziyoruz." Jisung boynuna değen sıcak dudaklarla gülümsedi.

"Keşke manzaraya karşı sevişebilseydik ama olsun o kadar." Minho sevgilisinin boynuna gülüşünü bırakıp karnını sıkıştırdı. "İşin gücün seks."

"Sevişelim mi?" Minho küçüğünü başıyla onaylayıp gülerek başını başına yasladı. Seungmin, arkasına oturduğu sevgilisinin saçlarıyla oynarken gülümseyerek fısıldadı.

"Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum güzelim ama araba sürüyorum."

"Çok çabuk dikkatin dağılıyor."

"Aslında sen çok çabuk dikkatimi dağıtıyorsun." İkisi gülüşürken Felix üzgünde en arkada oturan sevgilisine baktı.

"Kesin flörtü be! Changbin'im en arkada kalmış özledim." Hepsi gülüşürken Changbin konuştu.

"İneceğiz birazdan bebeğim."

"Bir sonraki yere giderken navigasyonu aç Seungmin'le otur. Ben sevgilimden çok uzakta kaldım." Felix Chan'a söylenirken Chan başıyla onayladı.

"Yolu tarif ederim dediğin için öndesin, yoksa Seungmin'le otururdum ben."

"Opera'ya giderken gayet doğru gittik. Katedrale senin yüzünden gidemiyoruz." Felix, tüm suçu Chan'a attığında genç olan göz devirmiş ve gülmüştü. Sonunda doğru yola çıkıp, katedrale ulaştıklarında Minho ve Jisung herkesten önce girmişti. Jeongin sevgilisiyle ilerlerken Felix ve Changbin atıştırmalık almayı seçmişlerdi, birkaç ay önce burayı görmüştü Changbin.

Chan, sevgilisiyle beraber kardeşinin peşinden ilerlerken el ele tutuşmayı bırakmışlardı. Seungmin merakla etrafı incelerken Hyunjin'in de ondan bir farkı yoktu. İki kardeş, daha çok dua eder gibi bir ifadeyle dikkatle yürüyorlardı.

St. Mary Katedralini iyice gezdikten sonra dışarı çıkıp arabaya geçmişlerdi, arkadaşları yiyecekler almış, onları bekliyorlardı. Hepsi poşetten bir şeyler alıp yemeye başladığında Chan arabayı sürmeye başlamıştı.

"Eve gidince yemek yiyeceğiz, çok yemeyin." Felix arkadaşlarını uyarırken hepsi onu onaylamıştı.

Chan, dikkatle navigasyonu takip ederken Seungmin gülerek ağzında asılı kalan atıştırmalık paketini aldı. "Teşekkür ederim."

"Rica ederim, çok komik görünüyordun."

"Ya, öyle mi? Şu sıralar benimle çok dalga geçiyorsun."

"Sınavım bittiği için rahat battı diyelim." İkisi de güldü.

Herkes kendi alemindeydi ve gerçekten yorulmuşlardı.

Felix, sevgilisi arkada oturmak zorunda kaldığı için başını geriye atmış, kulağına yaklaşıp ona bir şeyler anlatan sevgilisine kıkır kıkır gülerken Jisung Minho'nun göğsünde uyanık kalmaya çalışıyordu. Jeongin ise, bir eliyle sevgilisinin elini tutmuş, bir eliyle de göğsündeki başı okşuyordu.

kaçak damatlarOnde as histórias ganham vida. Descobre agora