cumartesi

6.6K 853 258
                                    


Chan, üç gündür kendisiyle konuşmayan Jeongin'i uyandırıp onunla kahvaltı yapmış, kardeşi kendisiyle konuşmadan yiyip odasına geri gittikten sonra oflayarak bir süre masada sessizce oturmuştu.

Kimse evde doğru dürüst bir şey yapmadığı için, Jeongin sadece ders çalışıp yatıyordu üç gündür ilk defa evde yemek yemişti ve Chan da stüdyoda sabahlıyor eve gelip duş alıp tekrar gidiyordu, ev dağılmamıştı bile. Chan birkaç gündür süpürülmeyen evi süpürüp üzerine beyaz sıfır kollusunu ve siyah eşofmanını gidip cama yaklaştı.

Sokağa giren tanıdık arabayla göz devirse de, Seungmin arabayı süren Hyunjin'e bir şeyler diyip el sallamış ve apartmana yönelmişti.

Chan kapıyı çalmadan açıp gülümseyerek Seungmin'i bekledi. Genç, gülümseyerek içeri girmiş, ellerini yıkayıp salona yönelmişti.

"Kahvaltı yaptın mı?"

"Evet, yapacağınızı düşündüm." Chan başıyla onaylayıp Seungmin'in çaprazındaki koltuğa oturdu. Ardından kısa ve rahatsız edici bir sessizlik olmuştu.

"Şey, nerede çalışacağız?" Seungmin sessizliği bozarken Chan etrafa bakınıp kararsızlıkla Seungmin'e döndü.

"Benim odamdaki masa kablo dolu, orayı toparlamam uzun sürer ama mutfak veya burada çalışabiliriz."

"Burada çalışalım o zaman, sandalyeden daha rahat." Chan başıyla onaylayarak orta sehpanın önüne oturmuş, yanına gelen Seungmin'e gülümsemişti.

"Hangi ders?"

"Sen karar ver, üç fen dersini de getirdim. Aslında fiziği Hyunjin güzel anlatıyor ama kimyayı anlamıyorum." Chan, kimya kitabını önüne çekip ilk sayfayı açınca Seungmin göz devirdi.

"O kadar değil, biliyorum bir şeyler. Mol'ü anlat."

"Eğlenceli konu." Seungmin yüzünü buruşturup kalem kutusunu açtı.

"Pis Hyunjin, kalemlerimi çalmış. En güzel yazanı yok." Chan gülerek yerden kalkıp odasına ilerledi.

"Eminim benim kalemin çalınandan daha iyi yazıyordur."

"Ona ne şüphe, o kalem ne şarkılar yazmıştır." Chan gülerek odasındaki masada duran kalemi aldı, ardından Jeongin'in kapısını tıklattı.

"Hm?" Chan kardeşine göz devirip odaya girdi, Jeongin ders çalışıyordu.

"Kalem verir misin?" Jeongin ağabeyinin yüzüne dahi bakmadan kalemliğinden bir kalem uzattı. Chan kalemi alıp iyi çalışmalar dileyerek odadan çıkmıştı.

"Jeongin evde miydi? Kursa falan gitti sanıyordum."

"Evde ama yok gibi, küstü bana." Seungmin gülerek büyüğüne baktı.

"Neden küstürdün?"

"Uzun mesele, sonra anlatırım. Önce kafan boşken ders çalışalım." Seungmin onu onayladığında Chan yere oturup Seungmin'e yaklaştı. Chan, sağında kalan gence gülümseyip başını sol eline yaslayarak kitabın üzerine koyduğu kâğıda yazarak anlatmaya başladı. Seungmin ilgiyle dinliyordu.

Chan saatlerce konuyu anlatmış, sürekli soru çözmüş ve silip Seungmin'e anlattırarak çözdürmüştü. Chan, Seungmin'in öğrenip öğrenmediğini anlamak için bir test açıp tamamını çözmesini isteyerek eline yaslanıp çözümlerini izlemeye başladı. Birkaç dakika sonra bakışlarını güzel el yazısından çekip Seungmin'i izlemeye başlamıştı.

Seungmin, soruları çözerken dilini dudağında gezdiriyor, yanlış yaptığında yanaklarını şişirip ofluyor, çözüme yaklaştığında gülümseyerek dudağını ısırıyordu. Chan bir süredir izlediği mimiklerle yutkunduğunda Seungmin ona dönmüştü aniden. Göz göze geldiklerinde Chan yakalandığı için zorlukla gülümserken, Seungmin yanındaki bedene sıkıca sarıldı.

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now