bir takım yavşaklıklar

9.3K 1K 682
                                    

İki Ay Sonra

Hyunjin okula dönmüş, Jeongin ve Seungmin beraber sınava hazırlanırken her şey tıkırında gidiyordu.

Seungmin'in ailesi arada arayıp zorluk çıkardığından Seungmin hattını kapattırıp Hyunjin'in adına kayıtlı bir hat almıştı. Minho hariç, herkes bir şeylerle meşguldü. Minho ise, evde takılıyor, kafeye geliyor veya stüdyoya gidiyordu. Jisung, onunla bir şarkı üzerinde çalışmaya başlamıştı. Tek amacı boş vaktini değerlendirmek ama işten de geri kalmamaktı.

Minho, arkadaşlarının kahvaltıdan kalan bulaşıklarıyla uğraşıp çok dağınık olmayan evi toparladıktan sonra evden çıkmış, otobüse binerek Jisung'ın stüdyosuna gitmişti.

Jisung, kulaklığını takmış odada yaptığı şarkılardan biriyle uğraşırken kapının tıklatılmasını da, açılmasını da durmamıştı. Minho kapıya yaslanıp iki aydır oldukça hoşuna giden çocuğu izledi bir süre. Ardından korkacağını bilmesine rağmen sessizce yaklaşıp sandalyenin kenarını tutarak kendine çevirip yüzüne yaklaştı. Tahmin ettiği gibi Jisung panik olmuş, Minho'yu görünce rahat bir nefes alıp arkasına yaslanarak kulaklığını çıkarmıştı.

"Ne zaman sessizce gelip beni korkutmayı bırakacaksın?"

"Ne zaman seni korkuttuğumda şirin görünmeyi keseceksin?" Jisung'ın siniri bir anda kaybolurken yüzüne güzel gülüşü yerleşmişti. Minho gencin kafasında ters duran şapkayı çıkarıp kenara bırakarak geriye yatan saçmalarını karıştırdı.

"Saçlarıma dokunmaya yer arıyorsun, bozdun."

"Dağınık saçlarla daha güzelsin." Minho sonunda Jisung'ı rahat bırakmaya karar vererek arkadaki koltuğa oturduğunda Jisung sandalyeyle ona dönmüş, stüdyosunun duvarına asılı saate baktıktan sonra Minho'ya bakmıştı. "Çok erken geldin, öğleden sonra boş olduğumu söylemiştim."

"Gideyim yani, öyle mi?"

"Hayır, gitme, ama sıkılırsın seninle ilgilenemeyeceğim." Jisung arada kalmışken işini erteleyebilir mi diye ajandasını açtığında Minho ajandayı elinden alıp kenara koydu.

"Jisung, işini sabote etmeye gelmedim. Sadece seni daha erken görmek istedim. Evde tek başıma sıkılmaktansa burada seninleyken sıkılmayı tercih ederim." Jisung dudağını dişledi, hoşuna gidiyordu ama kötü de hissediyordu.

"Kafeye neden gitmedin?" Oraya gitse daha fazla vakit geçirebilir, hatta yoğun saatlerde diğerlerine yardım edebilirdi ama iki ayda tanıdığı Minho bunları yapacak biri değildi. Keyfine düşkün adamın tekiydi.

"Bu saatlerde çok dolu, hem de Felix orada saatlerce oturmama kızıyor." Jisung şaşırmadığı cevapla gülerken ajandasına uzandı.

"Salak, yardım etmiyorsun. Çocuğa bir de boşuna masa işgal ediyorsun. Kovar tabii. İşime geri dönüyorum ses çıkarma." Minho eliyle ağzına görünmez bir fermuar çekip çok da geniş olmayan koltuğa uzandı. Bacaklarının yarısı koltuğun kolundan sarksa da önemsememişti. Jisung derin bir nefes aşıp kulaklığının tepkini yarım, tekini tam takarak şarkısına geri döndü. Minho, gereksiz bir şekilde heyecanlandırmıştı onu. Beş dakika önceki şoku atlatmaya çalışıyordu hala.

"Sikik anksiyete." Kendi kendine mırıldandıktan sonra bir bardak su içti ve şarkıya odaklandı. Evet, böyle sakinleşebilirdi.

Yaklaşık iki buçuk saat sonra işi bittiğinde Chan kapıyı tıklatıp odasına girmiş, Minho'yu görünce kapıyı kendine doğru çekip sadece Jisung'a bakmaya başlamıştı aradan.

"Şarkılar sona erdi mi? Müşteri geldi."

"Evet, hepsi bitti bir saniye." Düşük GB'li flash belleklerden birine aktardığı şarkıları ayağa kalkıp arkadaşına uzattı. "Yapmam gereken şarkı kalmadı ama sendekilerle ilgilenebilirim."

kaçak damatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin