kola

7.3K 933 199
                                    

Minho, elindeki gülü arkasına saklamış, ellerini birbirine kenetlemiş şekilde Jisung'ın apartmanının önünde duruyordu. Siyah dar bir pantolon ve beyaz saten bir gömlek giyinmiş, özenle hazırlanmıştı.

Jisung'a mesaj atarken sadece gelmesini, onu bir yere götüreceğini söylemiş ve hiçbir detay vermemişti. Jisung ne giyeceğini bilemediği için iki kombin hazırlamış, Minho'nun geldiğini belirten mesajı okuduktan sonra camdan sarkıp nasıl giyindiğine bakarak şık olduğunu düşündüğü kombinini giymişti.

Siyah gömleğini dar kumaş pantolonunun içine sıkıştırdıktan sonra gömleğin üzerine üçlü kemerini takmış, gerekli eşyalarıyla beraber evden çıkmıştı.

Minho evinin ışığını takip ederken ışıklar sönünce boğazını temizleyip, duruşunu dikleştirip etrafa bakınmaya başladı.

Jisung, ağır demir kapıyı kendine doğru çekip açtıktan sonra apartmandan çıkıp, arkasından gürültüyle kapanan kapıyla başını kaldırıp yukarı baktı. Birinci kattaki teyze yine bağırmaya başlamıştı.

"Şu kapıyı tutun! Tabii, siz üst katlarda duymuyorsunuz!"

"Özür dilerim elimden kaydı Miran teyze!"

"Hep elinden kayıyor!" Yaşlı kadının sesi gittikçe yaklaşırken Jisung kendisine bakan Minho'ya ilerleyip kolundan tuttu. "Kaç, kaç!"

"Neden?" Jisung Minho'yu ilerletmeye çalışırken sırtına dökülen soğuk suyla çığlık atmıştı.

"Miran teyze!" Yaşlı kadın kahkaha atarak camdan bakarken Jisung sırtına yapışan gömleğiyle surat astı. "Neden hep ben sırtıma su yiyorum, liseli veletlere kızmıyorsun!"

"Onlar senden daha hızlı, yakalayamıyorum. Oğlum, yol yakınken vazgeç sen Jisung'tan, çok gürültülü bu çocuk." Jisung kadına kötü kötü bakıp Minho'yu iteklediğinde Minho gülerek takip etti, nasıl oldu bilmiyordu ama Jisung gülü hala fark etmemişti.

Köşeyi döndüklerinde Jisung'ın söylenmeleri bitmişti. Minho ona gülümsemeye devam ederken elinde tuttuğu gülü sonunda ona uzattı. "Aslında yanıma geldiğinde yanağını öpecektim ve gülü verecektim ama sen yanıma gelemeden ıslandın."

"Islanma detayını atlayamıyor muyuz ya? Ama iyi oldu, serinledim."

"Ekim ayındayız, Jisung. Umarım hasta olmazsın." Minho cümlesine devam ederken Jisung elinde tuttuğu güle bakarak gülümsedi ve ardından başını kaldırıp hastalanacağı hakkında söylenen gencin yanağına ufacık bir öpücük bıraktı.

"Teşekkür ederim."

"Şey, neden?" Minho'nun anlık olarak algıları kapanırken Jisung gülüp elindeki gülü hafifçe kaldırarak salladı. "Gül ve benim için endişelendiğinden..."

"Ha şey, tabii, evet..." Şu ana kadar defalarca yakınlaşmış, ama asla birbirlerine dokunmamışlardı. Tek yaptıkları öpecek gibi yaklaşmaktı.

"O zaman, gidelim mi?"

"Nereye? Ha, tamam gidelim evet. Aslında yürüyecektik ama sahilde hasta olabilirsin, taksiye-" Jisung Minho'nun elini kavrayıp yolun karşısına geçti, sahil kenarında oturuyordu zaten.

"Minho, en kötü hasta olurum. Bu gece cesaretin yok sanki ha?"

"Gerginim biraz."

"Resmi olarak randevuya çıktığımız için mi?" Minho 'elimden gelen bir şey yok' bakışıyla kendinden birazcık kısa olan beden baktığında Jisung kahkaha attı. "Yani, stüdyomda beni her seferinde sıkıştırdığını bilmesem çekingen biri olduğunu düşüneceğim."

"Seni öpen kişi ben olmalıydım, planlarımı bozduğun için gerildim." Jisung gülümseyerek yanağını çevirdi. "Pekâlâ, öp hadi."

Minho başını eğip yumuşak yanağa öpücük bıraktıktan sonra nefesini gencin kulağına doğru üfledi. "Biliyor musun, çok güzel olmuşsun."

"Sen kesinlikle çift kişilikli herifin tekisin." Jisung gülerek geri çekildiğinde, Minho da parmaklarını birbirine geçirip ilerlemeye başladı.

"Sadece yanında dengesizim. Aklımı başımdan alıyorsun."

"Çok açık sözlüsün ama sanırım hoşuma gidiyor." İkisi de gülerken Minho genci yürütmeye devam ediyordu. Çok gösterişli bir yeri seçmemişti, çünkü o kadar resmi insanlar olmadıklarını biliyordu.

"Planını bir kez daha bozabilir miyim?"

"Boz bakalım." Minho merakla biraz arkasında kalan bedene döndüğünde Jisung şirince sırıttı.

"Yer mi ayırttın ona göre bozayım planını."

"Hayır, ayırtmadım, sakin bir yer zaten."

"Şey mi yapsak, pizza ve kolayla sahilde mi vakit geçirsek?" Jisung dudağını dişleyerek sorduğunda Minho omuz silkti.

"Benim için sorun değil ama gerçekten üşüyüp hasta olacaksın."

"Olsun, gelip benimle ilgilenmen için şu havada buz gibi suya bile atlarım." Minho gülerek küçüğüne bakarken, Jisung hala tuttuğu gülle beraber Minho'nun elini iki eliyle kavradı.

"Lütfen? Seninle bir kafede değil de gerçekten yalnız olduğumuz ve istediğimiz gibi saçmalayabileceğimiz yerlerde vakit geçirmeyi tercih ederim."

"Pekâlâ, ikinci kez, boz bakalım planımı." Jisung sevinç çığlıkları eşliğinde Minho'nun boynuna sarıldıktan sonra elini tutmuş, yakınlarındaki pizzacıdan istediklerini alıp sahile, çimenlere oturmalarını sağlamıştı.

İki genç yere oturmuş pizzalarını yerken sohbet ediyordu. Minho, Jisung'un anlattıklarından çok hareket eden dudaklarına odaklandığında yutkunarak gözlerini başka tarafa çevirdi, dediklerini de dinleyememişti.

"Minho, beni dinliyor musun?"

"Şey, dikkatim dağıldı."

"Neden, güzel birini mi gördün?" Jisung etrafa bakınırken dudak büzmüştü, kendisiyle ilgilenmesini bekliyordu, başkalarıyla değil.

"Evet, çok güzel birini gördüm." Jisung gözlerini kocaman açıp Minho'ya baktı, pekâlâ bu çok kırmıştı onu.

"Öyle mi? Nerede?"

"Tam karşımda duruyor ve bana kırgınca bakıyor." Jisung başta anlamayıp kaçlarını çatsa da, ardından gülerek Minho'nun koluna vurdu.

"Hem odak noktan hem de dikkat dağınıklığın olmam imkânsız!"

"Ben de onu diyorum, nesin sen? Çok imkânsızdı bu yaptığın." Minho pizza kutusunu kenara çekip ellerinden destek alarak Jisung'a doğru ilerlemeye başladı. Jisung elindeki kolayı Minho'nunkinin yanına bırakırken yavaş yavaş arkaya doğru eğiliyordu.

"Ne yapıyorsun?"

"Ne kadar dikkatimi dağıtabildiğini test edeceğim."

"Ne?" Jisung sırtı tamamen yere değdiğinde hala ıslak olan gömleğiyle soğukluğu hissedip titremişti, hasta olacağından emindi.

Minho üzerine eğildiği gencin yanağı ve dudağı arasına ufak bir öpücük bıraktı. "Test ettin mi?" Sesinin titremesine veya kekelemesine engel olsa da, boğuk çıkan sesini durduramamıştı. Minho hala yüzleri çok yakınken güldü.

"Evet, felaket derecede dikkat çekici ve dağıtıcı olduğun için yeterli olmadı. Başka zaman daha iyi test edeceğim." Üzerinden kalkıp, dizlerinin üzerine oturarak kolasının dibini kafaya dikmiş ve boş tenekeyi çok kutusuna basket atmıştı. Jisung ise az önce üşüyen bedeninin şu an alev almasını anlamlandırmayı es geçerek soğuk kolayı kafaya dikmişti.

kaçak damatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin