boya-badana

10.9K 1.3K 1K
                                    

Yemeğin ardından evi düzene sokmak ve gece üzerinde yatmak için mat ve boyalar almış, bir sürü poşetle eve girmişlerdi. Hyunjin'in kıyafetlerini odasına kadar taşıdıktan sonra kendi kıyafetlerini de odaya bırakan Minho ve Seungmin, aşağıda boya malzemeleriyle uğraşan Hyunjin'in yanına indiler. Üzerlerine şort ve tişört giymişlerdi, ucuzlarından.

Hyunjin üzerindeki tişörtü çıkarıp odanın dışındaki askılığa astıktan sonra ellerine farklı boyutlarda fırçalar alan arkadaşlarına bir bakış atıp istediği rengi seçerek koridora çıktı. Koyu yeşil boyayı duvara sürerken şarkı mırıldanan iki arkadaşına gülümsemişti, sesleri çok güzeldi.

"Hey, daha yüksek sesle söyleyin!"

"Sen de katıl!" Minho salondan bağırırken Seungmin kıkırdayarak bahçeye açılan kapının çevresindeki duvarı boyamaya başlamıştı.

"3RACHA'nın şarkılarından birini seçin söyleyeyim."

"Sen de mi hayranlarısın?" Seungmin şaşkınlıkla sorduğunda Hyunjin omuz silkerek güldü. "İyi yapımcılar, tanımayan salaktır sevmeyen tanımıyordur onları zaten."

"Aslında, teknik olarak biz de tanımıyoruz onları. Sadece isim olarak varlar, hiç gazetelerde boy boy çıkan bir haberlerini görmedim, yüzlerini bile bilmiyoruz neredeyse." Minho konuşunca Seungmin göz devirdi.

"CB97'nin konserine gitmiştim, adam harika."

"Gay koktu buralar kardeşim." Üçü birbiriyle şakalaşarak boyama işine devam etmişlerdi. Akşam olurken alt katı boyamaları sona ermişti, hatta Hyunjin'in odasını da boyamışlardı.

Salon buzlu mavi, donuk gri ve siyah renklerle boyanmıştı. Tamamen griye boyadıkları duvarların üzerine farklı büyüklükteki karelerle siyah ve mavi desenler eklemişlerdi. Koridorun duvarının alt taraflarında beyaz şeritler vardı ve duvarın tamamı yeşil renkliydi. Mutfak beyaz dikdörtgen fayanslarla dolu olduğu için orayı ellememişlerdi, zaten evi rengini sevmedikleri için boyuyorlardı. Hyunjin'in odası siyah ve beyaz şekilde boyanmıştı. Arayı ve Minhoların odasını boyamayı sabaha bırakarak aldıkları matların üzerine yatmışlardı boya kokmayan odada.

Geceyi rahatsız bir şekilde geçirdiklerinde kahvaltı için ekstra vakitleri olmadığından birini seçmiş ve onu göndermişlerdi. Hyunjin üzerini giyinmiş, dışarı çıkmış ve hızlı bir şekilde Aussie Cafe'ye ulaşmıştı.

Yeni açılan kefede gözleri tek bir kişiyi ararken bulduğunda gülümsedi. "Günaydın."

"Günaydın, ne sipariş etmek istersiniz?"

"Kahvaltı için doyurucu ve üç erkeğe yetecek bir şeyler. Birde üç tane filtre kahve." Hyunjin uykulu uykulu kasaya yaslanmış siparişlerini hazırlayan çocuğa bakarken açılan kapıyla oraya döndü.

"Jeongin! Ağabeyin telefonlarını açmıyormuş Changbin'in." Çilleri olan, güzel ve Hyunjin'den kısa genç onu görünce gülümsedi. "Günaydın, hoş geldiniz." Hyunjin gülümseyerek karşılık verdiğinde içeri giren çocuk kasanın arkasına geçmiş, eliyle kendine hava yaparken Jeongin'in uzattığı suyu içmişti.

"Sanki bilmiyorsunuz ağabeyimi. Uyuyabildiği sürelerde rahatsız edilmemek için telefonunu kapatıyor, ben çıkarken uyuyordu."

"Doğru ya, insomnia..." Jeongin hazırladığı paketi kasanın önünde duran gece uzatıp gülümsedi.

"Hepsi yirmi beş dolar." Hyunjin parayı uzatıp gidecekken duraksayıp çocuğa döndü. "Buraya yeni taşındık, çok gidip geleceğiz muhtemelen. Ben Hyunjin."

"Tanıştığıma memnun oldum, Jeongin." Hyunjin gülümseyerek kafeden çıkarken kalın sesli çocuğun konuşmasını duymuştu.

"Seni gözüne kestirmiş bu, yazdım bak buraya." Hyunjin gülerek eve doğru yürürken çalan telefonuyla yerinde sıçrayıp aramayı açtı.

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now