olgun erkek

5.1K 568 172
                                    

"Yang Jeongin! Artık ağlaması kesip beni dinler misin?" Hyunjin dakikalardır sakinleştirmeye çalıştığı sevgilisine ister istemez sesini yükselttiğinde Jeongin elini ağzına bastırarak ona döndü. Hyunjin ağzının içinde küfür mırıldanıp, küçük bedeni kendisine çekerek derin bir nefes aldı.

"Güzelim, neden ağlıyorsun?" Hyunjin, Chan'ın yaptığını yaparak, sevgilisine sakince sorduğunda Jeongin derin bir nefes almış, iç çekmiş ve ardından sevilisine daha sıkı sarılmıştı. Hyunjin bedenine iyice yaslanan ufak bedeni kendinden ayırıp gözlerinin içine baktı. "Bana neden ağladığını söyleyebilir misin, tilkim?"

"Sene boyu çalıştım ama hiçbir şey hatırlamıyor gibi hissediyorum, batıracağım kesin." Hyunjin derin bir nefes alıp sevgilisinin gözyaşlarını sildi.

"Dünyanın sonu değil ya, en kötü ihtimalle kazandığın puanla özel bir üniversiteye yerleşirsin." Jeongin burnunu çekip omuz silkti.

"Ben, zengin züppe olmak istemiyorum. Ama devlet üniversitesi de kazanamam." Hyunjin, ıslak yanakları yavaşça öptü.

"Kazanabilirsin, neden kazanamayacaksın? Hadi bak, sakinleşip uyuyalım. Sabah sınava gideceğiz." Jeongin duyduğu son cümleyle tekrar surat asarken Hyunjin küçük bedeni kucağına çekip dudaklarını öptü.

"Eminim sesin Seungmin'e de gidiyordur ve o da stresleniyordur. Sadece sakinleş lütfen." Hyunjin, kucağında yan bir şekilde oturup başını boynuna yaslayan çocukla beraber yatakta hafifçe sallanırken bebek gibi Jeongin'in bacağını pışpışlıyordu.

"Bebek miyim ben Hyunjin?"

"Hm, bizim bebeğimizsin sen. Sen ağlayınca çok üzülüyoruz." Jeongin göz devirse de, sevgilisinin boynundan ayrılmayıp gözlerini kapattı.

"Bana şarkı söyler misin?"

"Ninniye ne dersin?" Jeongin hafifçe sevgilisinin boynuna başıyla vurup gülümsedi.

"Alay ediyorsun benimle."

"Çok tatlısın." Dudaklarını sevgilisinin alnına bastırıp geri çekti. "Gerçekten ninni söyleyeyim mi?"

"Saçmalama be. Sadece güzel bir şarkı, sakinleştiren bir şeyler işte..." Hyunjin sallanmaya devam ederken aklına gelen ilk şarkıyı söylemeye başlamıştı. Jeongin onu dinlerken ve sallanırken iyice mayışmış, gözlerini açamayacak hale gelmişti. Hyunjin şarkıyı bitirirken sevgilisinin uyuduğunu düşünerek burnunu öptü.

"Güzelim benim, çok seviyorum seni. Ağlama bir daha." Jeongin hafifçe gülümseyerek uykuya direnmeyi bırakmış ve Hyunjin'in omzunda uyuyakalmıştı.

Sabah, Seungmin ve Jeongin iki gençten oldukça sonra uyanmışlardı. Chan kardeşini uyandırıp, onu kısa bir süre içinde severek gülümsetmiş ve yatağından kaldırıp elini yüzünü yıkayarak mutfağa geçmesini söylemişti. Ardından odasında uyumaya devam eden sevgilisini uyandırmış, bir süre onu öptükten sonra gülümsetmek için ufak öpücüklerle onu sevdiğini mırıldanıp durmuştu. Seungmin'i de gülümsemeyi başardıktan sonra mutfağa geçmişti. Hyunjin ve Jeongin onları bekliyordu.

"Sınav yerleri çok uzak. Ben sınavımda senin de olmanı istiyordum." Jeongin sessizce konuştuğunda Chan ellerini dudaklarına götürdü. Sessiz olması gerektiğini anlayan Jeongin surat asarak arkasına yaslandığında Hyunjin sevgilisine baktı yakandan bir kırgınlıkla.

"Beni istemiyor musun, oysaki dün gece seni uyutan bendim. Ayıp, kırıldım."

"Hayır, öyle değil! Hyunjin, üzme beni. Tamam, sen gel sadece istemiyorum kimseyi." Jeongin sevgilisinin koluna sarıldığında Chan gülümseyip arkadaşına göz kırptı. Pekala, ufak bir şımarma kaosunu atlatmışlardı.

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now