~~~

"Jisung! Kaçma!" Minho, evin içinde sevgilisini kovalarken Jisung kahkaha atarak koşturuyordu.

Yine altına adam akıllı bir şey giymemiş, güzelce süslenerek banyodan çıkmış ve Minho'yu kışkırtıp ondan kaçmaya başlamıştı. Kızdı mı yoksa ilgisini mi çekti çözememişti çünkü Minho sadece yanına gelmesi gerektiğini söylüyordu. Felix'in verdiği hediye paketinden bir şeyler takmıştı.

Kedi kulakları ve boynuna astığı zincirli tasmayla Minho'dan kaçıyordu.

"Güzelim, gel buraya bir şey yapmayacağım. Sadece onları çıkarıp bir daha kullanama diye yakacağım!"

"Ama çok hoşuma gittiler!"

"Ya deli manyak, gel şuraya. Kink fantezin mi var anlamıyorum ki?" Jisung sevgilisine koltuğun öbür başından dil çıkardı.

"Diğerlerini elimden aldın zaten!"

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Minho pes edip ellerini koltuğun başına yaslayarak sevgilisine baktı.

"Sana güzel görünmeye çalışıyorum. Beğenmedin mi?"

"Saçma sapan şeylerle yaramaz görünmene gerek yok, sen zaten güzelsin. Gel, çıkaralım boynundakini." Jisung emin olamayarak sevgilisine bir adım attığında Minho elini uzatmıştı. Jisung pes edip sevgilisine yürüdü.

"Ama gerçekten hoşuma gitmişti."

"Çok ağır, boynunu ağrıtmadı mı?" Minho ensesindeki kemer tokası gibi şeyi çözüp zincirlerin şıngırtısıyla tasmayı koltuğa bırakmış, sevgilisinin yanağını öpmüştü.

"Gerçekten onları bir kere bile kullanmayacak mıyız? Merak ediyorum." Jisung masumca sorduğunda Minho başındaki kedi kulaklı tacı da çıkarmıştı.

"Jisung, eğer çok istiyorsan deneyebiliriz ama ben tercih etmiyorum. Ne ben seks düşkünü bir babacığım ne de sen itaatkâr bir kediciksin." Jisung gülümseyerek sevgilisine sarıldı. "Seni kırmak veya canını yakmaktan çok korkuyorum ve sen bana bu aptal şeyleri kullanmaktan bahsediyorsun."

"Minho, seni çok seviyorum." Minho, kollarını ince bele sarıp, tişörtün az önceki koşuşturmadan dolayı kayıp açıkta bıraktığı omza dudaklarını bastırdı.

"Ben de güzelim."

"Kızma ama hala merak ediyorum. Bir kerecik bir şey yapsak..."

"Jisung, korkmamı istemiyorum ve sakin kalacağından emin değilim. O şeyler, bizlik değiller." Minho küçüğünün gözlerine bakıp ofladı. "İyi, deneyelim."

"Sen zaten bana kıyamazsın ki." Minho başını iki yana sallayarak yatak odasına geçmiş ve Jisung'ın yatağının altındaki kutuyu çıkarmıştı.

"Tüm bunlara neden para verirsin ki, sadece birini göndermen yeterliydi." Minho eline aldığı kelepçeyi yatağın üzerine bıraktı. Daha ilerisindekileri kullanmaya niyeti yoktu.

Jisung yatağa çıkmış, söylenerek kutuyla ilgilenen sevgilisini izliyordu. Kelepçeleri görmek bile içinde anlam veremediği kasılmalara sebep olmuştu.

"Özellikle merak ettiğin bir şey var mı Jisung?"

"Bilmiyorum, o tür şeyleri çok az gördüm. Bekle, o ne?"

"Canını acıtır."

"Ne ki?" Minho derin bir nefes alıp işaret ettiği şeyi de alarak yatağa çıktı.

"Aç ağzını."

"Neden?"

"Açman gerekiyor." Jisung ağzını hafifçe araladığında Minho elindeki şeyin topunu ağzına yerleştirmiş, birkaç saniye beklemişti. Jisung geri çekildi.

"Bu ne be?" Minho gülerek elindekini kutuya fırlattı.

"Bunları kullanan insanlar acımasız oldukları için can yakmaya çalışıyorlar. Çeneni acıtır o şey."

"Sen bunları nereden biliyorsun?"

"Senden iki yıl önce ergen olduğumu düşünürsek, asıl sen bunları nasıl bilmiyorsun?" Eline kelepçeyi aldı Minho.

"Korkarsan sadece söyle. Hiç hoşuma gitmiyor, sadece merak ettiğin için yapıyorum." Jisung'ın ince bileğini zarifçe kavrayıp küçük bir öpücük bıraktıktan sonra soğuk metali bileğine değdirmiş, ardından kapatmıştı. Jisung'ın yutkunduğunu duyabilmişti.

"Biraz yukarı çık meleğim." Jisung sırtını yatak başlığına yasladığında Minho kelepçenin diğer tarafını demir başlığa taktı. Jisung dikkatle sevgilisini izliyordu.

Diğer bileğine geçirilen kelepçeyle daha sert yutkundu. "Minho..." Minho durup sevgilisine baktı. Gülümsemişti yavaşça.

"Korktun, değil mi? Söylemiştim. Hadi çıkaralım." Jisung başıyla onayladığında Minho iki kelepçeden de kurtulup sevgilisine sarıldı.

"İstemiyorum onları, at."

"Atacağım güzelim. Düşündüğün gibi eğlenceli miymiş?" Jisung başını iki yana sallayarak sevgilisine sokuldu.

"Animasyon izleyelim mi?" Minho, sevgilisinin masum sorusunu başıyla onaylayıp onu kucaklamış, salona geçip koltuğa yattıklarında üzerlerine battaniye örtmüştü. Jisung'ın saçlarını severken animasyonu izlemeye başlamışlardı.

Jisung, gerçekten korkmuştu fakat mutluydu da. Minho onu çok güzel seviyordu.

Animasyon biterken neşesi yerine gelmiş, Minho'yla uğraşmaya başlamıştı.

"Kedin olabilirim. Miyavlayabiliyorum." Minho, sevgilisinin kurduğu cümleyle kahkaha attı.

"Gerçek kediler istiyorum ben, bebek böyle, şirin şirin."

"Seungmin'in alerjisi yok mu?"

"Var ama istiyorum." Jisung durup bir süre düşündü.

"Al o zaman. Burada kalırlar, yalnız yaşıyorum hem arkadaşım olurlar." Minho eğilip sevgilisinin tombik yanağını öptü.

"Ben arkadaş kontenjanında yer almıyor muyum?"

"Sen aklına gelebilecek her kontenjanda yer alıyorsun sevgilim. Ama hep yanımda değilsin ki, pisicikler yanımda olurlar hep." Minho başıyla onayladı.

"Bunu düşünebiliriz."

"Yaşasın, kedimiz olacak." Minho televizyonu kapatıp kendisine dönük sevgilisine daha sıkı sarıldı.

"Uyuyalım hadi, uykum geldi."

Jisung, yatağa gitmemelerini yadırgamadan sevgilisinin boynuna başını yaslayıp kokusunu içime çektiğinde Minho gülerek ince dudaklara öpücük bıraktı. Biliyordu, bu gece yatağa girmek istemiyordu Jisung.

"İyi geceler Min."

"İyi geceler güzelim." Jisung, yanağını sevgilisinin yanağına sürttükten sonra bacağını üzerine atarak gözlerini kapatmış, öylece uyumaya başlamıştı.

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now