"Hyun, aile kutlaması gibi bir şey yapacağız. Kıyafetin neden bu kadar iddialı olmak zorunda? Hem, Jeongin seni her türlü beğeniyordur." Seungmin son kemeri de çözüp hepsini eline toplayarak çantasına bıraktı. Hepsi eşyalarını Seungmin'in sırt çantasına doldurmuştu zaten, hediyelerini bile.

Hyunjin gömleğini düzeltip Felix'e yardım etmek için mutfağa geçtiğinde Seungmin de çalan kapıya yönelmişti.

Jisung gülümseyerek arkadaşıma bakıp sıkıca sarıldı.

"Mutlu Noeller!"

Seungmin arkadaşının saçlarını karıştırarak içeri gideceği sırada kapı tekrar çalmıştı. Açtığı gibi karşısında gördüğü sarı saçlı sevgilisiyle gülümsedi.

"Hoş geldiniz."

"Mutlu Noeller! Hyunjin nerede, ona mavi saçlarımı göstermeliyim!" Seungmin daha yeni fark ettiği mavi tutamlarla gözlerini kocaman açtı.

"Çok güzel olmuş minik." Jeongin ona başını yana yatırarak gülüp yemek masasına ilerleyen sevgilisini görünce koşarak peşinden gitti. Elindeki tabakları yerleştirdiğine emin olduktan sonra elleriyle gözlerini kapattı.

"Ben kimim?"

"Felix?" Jeongin gülerek ellerini gözünün üzerinden çekip salladı. "Onun elleri 3 santim be!"

"Güzeli- hasiktir." Hyunjin sarılmak için arkasını döndüğünde gördüğü mavi saçlarla şoka girmişti.

"Nasıl olmuş?"

"Çok harika, Tanrım..." Hyunjin parmakları yumuşak ve mavi tutamların arasından geçirip sevgilisinin başını boynuna yaslatarak şakağını öptü. Jeongin kollarını gencin beline sararken gülümsüyordu.

"Senin için boyadım, bana mavi rengin çok yakıştığını söylemiştin, Harley olduğumda."

"Kesinlikle çok yakışmış bebeğim." Jeongin geri çekilip dağılan saçlarını düzelttiğinde Hyunjin'e tabakları yerleştirmede yardımcı olmaya başladı.

Felix Chan'a kilitlediği ağır tencere ve Seungmin'in getirdiği geniş tepsiyle masayı tamamen hazırlattığında hepsi yerleşmişti.

İki başköşede Chan ve Changbin, çaprazlarında sevgilileri otururken Chan'ın diğer tarafında Jeongin onun yanında da Hyunjin oturuyordu. Minho ve Jisung da Seungmin'in yanına yerleştiğinde Felix içeriden getirdiği şarapla gülümsedi.

"Mutlu Noeller!" Felix'e hepsi gülerken Jeongin ağabeyine baktı. Muhtemelen yine içirmeyecekti. Bakışlarını önündeki içi doldurulmuş hindiye dikerek dudağını dişledi.

"Hadi yemeye başlayalım, açlıktan ölüyorum!" Hepsi Jeongin'e gülümserken Seungmin onun tabağını almış, Felix'ten önce doldurup çocuğa uzatmıştı.

"Küçükler her zaman öncelikli!"

"O zaman sıra sende." Felix ondan tabağını isterken Seungmin gülerek uzattı.

"Birkaç ay küçük olmam daha önce hiç işime yaramamıştı." Seungmin tabağını alıp yerine otururken Felix Chan'ın tabağını işaret etti.

"Doldur sevgiline be!"

"Ya, sen var ya çemkirme, sesin kalın hiç çemkiremiyorsun." Jisung yüzünü buruştururken Felix ona gözlerini kısıp herkesin tabağına yemek dolduğundan emin olunca Şaraplardan birini Minho'ya, diğerini Chan'a uzattı. En büyükler onlardı sonuçta.

Chan, Seungmin ve Hyunjin'in bardağının ardından Jeongin'in bardağına doldurduğunda Jeongin kaşlarını kaldırdı.

"Ben de mi içiyorum?"

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now